Çağdaş ilahiyatçıların öncüsü: Yaşar Nuri Öztürk
22 Haziran 2024, Türk çağdaş ilahiyatçılarının öncüsü Yaşar Nuri Öztürk’ün vefatının 8. yılı. Bu, 8 yıldan bu yana ölüm yıldönümlerinde kendisi için yazdığımız 4. yazı.
Yaşar Nuri Öztürk 8 yıl önce ölmesine rağmen yazıları, kitapları, konuşmaları, uyarıları, tartışmaları internet ortamında, sosyal medya platformlarında hâlâ büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Toplumumuzda gerek yurt içinde gerekse yurt dışında iyi eğitim almış, statü sahibi olmuş, ancak akıl mantık dışı geleneksel dinsel yorumlar yüzünden dinden uzaklaşmış birçok insan onun yorumları sayesinde dine dönmüştür. Bu kategorideki sayısız vatandaşın Yaşar Nuri Öztürk’e minnet ifade eden, Allah’tan samimi rahmetler dileyen yazıları sosyal medya platformlarında hâlâ okunuyor; kendisinin çeşitli TV kanallarındaki konuşmaları hâlâ dinleniyor.
Bu zamanda hacı, hoca, şeyh takımından hiç kimse eğitimli insanları Yaşar Nuri Öztürk kadar dine döndürmede başarılı olamamıştır. Çünkü Yaşar Nuri Öztürk; hurafelerden, akıl ve mantık dışı rivayetlerden arındırılmış bir din davetçisi, yani gerçekleri dosdoğru söyleyen, hiçbir şeyi gizlemeyen “çıplak uyarıcı” olarak ortaya çıkmış, hiçbir kınayanın kınamasından da korkmamıştır.
Yaşar Nuri Öztürk; yaşanılan zamanla hiç örtüşmeyen, çağdışı kabullere boğulmuş; akıl ve bilimle izahı yapılamayan geleneksel din açıklama ve yorumlarının günümüzün aydınlanmış insanında bir karşılığı olmadığını çok iyi biliyordu. Bu sebeple öncelikle bu şekilde din anlayış ve yorumuyla mücadeleyi ilke edinmiş; İslam’ın en güvenilir yazılı metni olan Kur’an’ı her açıklamasının temeli yapmıştır. Onun “Kur’an’daki İslam” kitabı sadece Türkiye’de değil, tüm İslam dünyasında bir çığırdır ve alanında çok büyük bir rolü yerine getirmiştir. Bu yüzden onun sayısız eseri içinde en çok hücuma uğrayan, en çok eleştirilen kitabı “Kur’an’daki İslam” olmuştur.
Yaşar Nuri Öztürk’ün söz konusu bu kitabında hiç yanlışı yok mudur? Bu soruya “hayır” diye karşılık vermek akıl ve bilimle bağdaşmaz. Ama bu kitabın amacı doğrudur. Ülkemizde de tüm İslam dünyasında da bu anlamda bir çıkışa ihtiyaç vardı ve bu kitap bu ihtiyaca cevap vermiştir.
Yaşar Nuri Öztürk, hiçbir kitabında, hiçbir konuşmasında İslam’ın hiçbir kutsalını inkâr etmemiştir. Allah, Kur’an, Hz. Muhammed isimleri üzerinde insanları yanıltıcı, tereddüde sevk edici hiçbir söz söylememiştir. Daha açık ifadeyle inkârcılıkla suçlanmasına sebep olacak hiçbir yorumda bulunmamıştır. Ama bu toplumda ne yazık ki hem yaşarken hem de ölümünden sonra Yaşar Nuri Öztürk’ü kâfirlikle, zındıklıkla suçlayan birçok kerameti kendinden menkul dindar, hacı hoca, âlim(!) vardır. Onu bir Müslümana asla yakışmayacak şekilde delilsiz dayanaksız küfür ve hakaretlerle, asılsız suçlamalarla anan sıradan Müslümanların sayısı ise çok daha fazladır. Onun hastalığının, son günlerinde fizikî varlığında, özellikle simasında sebep olduğu olumsuz görüntüleri bile kâfirliğinin yüzüne yansıması olarak algıladılar. Üstelik bu suçlamaları İslam Kelam ilmindeki, “Bir kimsenin küfrüne delalet eden 99, imanına delalet eden tek bir sözü/davranışı bulunsa, imanına delalet eden o tek söz ve davranışa itibar edilir” hükmüne rağmen yaptılar ve buna devam ediyorlar.
En kötüsü de toplumdaki bu yaşar Nuri Öztürk karşıtlarının/düşmanlarının onun gerçek dinsiz imansızlarla, İslam düşmanlarıyla nasıl mücadele ettiğinden, bu yolda mahkemelik bile olduğundan haberleri dahi bulunmuyor. Onun “Atatürk’ten Sonraki CHP” adlı kitabı bu anlamdaki mücadeleleri konusunda iyi bir kaynaktır.
Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar