BRICS ve dünya düzeni
BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) yükselen ekonomiler olarak tarif ediliyor. On yılı aşkın süredir zirveler yapılıyor. Son zirve de geçenlerde yapılarak yeni katılımların olması karara bağlandı.
Prof. Dr. Hasan B. YALÇIN & İstanbul Ticaret Üniversitesi
RICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) yükselen ekonomiler olarak tarif ediliyor. On yılı aşkın süredir zirveler yapılıyor. Son zirve de geçenlerde yapılarak yeni katılımların olması karara bağlandı. Mısır, İran, Arjantin, Birleşik Arap Emirliği, Suudi Arabistan ve Etiyopya, 1 Ocak 2024’te resmi olarak katılacak.
BRICS tartışmaları ilk başta Batı dışında yükselen ekonomilere bir isim vermek için ortaya çıkmıştı. Çin’in yükselişini ve Batı dışı aktörlerle ilişkisini tarif için kullanılan analitik bir değerlendirmenin ürünüdür. Yani sahada gerçekleşen bir işbirliğini anlatmak için türemiş olmaktan ziyade önce adı konulmuş, ondan sonra da siyasi bir gerçekliğe kavuşturma çabası ortaya çıkmıştır. Bir nevi zorlama işbirliği projesi gibi duruyor
Geçen hafta yeni katılımların olacağı kesinleştiği, bir de uluslararası ticarette doların hâkimiyetine karşı söylemler üretilmesi beklendiği için BRICS tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gündem oldu. Yeni katılımlar onaylandı; ancak dolarla mücadele meselesi hiç açılmadı desek yeridir.
Bu da bana uluslararası sistemle ilgili yıllardır söylemeye çalıştığım şeyi hatırlatıyor. İçinde bulunduğumuz dünya düzeni öyle bir sistem ki, herkes yıllardır çözüldüğünü ve çökeceğini ümit ederek yazıyor ama çok temel göstergeler göz ardı ediliyor.
Batı dışı ülkelerin kendi aralarında bir uluslararası örgütlenmeye gitmesini başarılı bir deneme olarak değerlendirebiliriz. Ancak denemedir nihayetinde. Sonuç alması konusunda o kadar iyimser olunacak bir durum söz konusu değil. Uluslararası kurumsallaşmaya gidilmesi önemli görünür ancak kurumsallaşma tek başına jeopolitik ve jeoekonomik işleyişi belirlemez.
Daha gerçekçi olanı jeopolitik ve jeoekonomik gelişmelerin kurumsallaşmayı belirlediğini düşünmektir. Diğeri arabayı atın önüne koşmak gibi bir iş. Devletler kendi siyasi ve ekonomik çıkarları için bir kurum icat etme yoluna giderse o kurum işleyebiliyor. Ancak önce kurumu oluşturalım, oradan da ortaklık üretiriz diye düşünüldüğünde ise o kurumun işlerlik kazanması mümkün olmuyor.
Dolar konusunda yaşananlara bir göz atın. Dünyanın birçok ülkesi kendi aralarındaki ticarette dahi dolar kullanmanın ABD faydasına ve kendi zararlarına olduğunu düşünüyor olabilir. Hepsi bunu aşmak için istekli olsa dahi sistemik zorluklar buna müsaade etmeyebilir. Çok basitçe anlatmak gerekirse, şu BRICS toplantısına katılanların ticari ilişkileri birbirlerinden çok ABD ile olan ilişkileri çerçevesinde şekilleniyor. Her biri teker teker ABD ile daha fazla ilişkili olduğu için birbirleriyle ilişki kurmak için bile ABD üzerinden gitmek zorunda kalıyor.
Zaten tek kutuplu uluslararası sistemin temel özelliği de budur. Hâkim güç tek merkezi oluşturduğu için bütün ilişkiler onun üzerinden kurulur. Siz isteseniz de istemeseniz de birbirinizle ilişki kurmak için bile ABD üzerinden gitmek zorunda kalırsınız. ABD dışı partnerlerinizden hangisinin bir anda sizi göz ardı edip ABD’ye yanaşacağını bilemezseniz. Ve bu endişe nedeniyle de güvenli ilişki kuramazsınız.
Sadece bu basit sebepten ötürü bile BRICS meselesine taşıyamayacağı anlamlar yüklemenin doğru olmadığını düşünüyorum. İyi bir başlangıç olabilir. Ama çok büyük sonuçlar beklemek hayalperestliktir.