Brexit Kapsamında Kuzey İrlanda İhtilafı
Kuzey İrlanda ihtilafı, dini sebeplerden ötürü 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bilindiği üzere, Protestan Britanyalılar, 1653 yılında Oliver Cromwell önderliğinde Katolik İrlanda topraklarını koloni haline getirmiştir. 1801 yılında ise İrlanda, milliyetçilerin başarısız ayaklanmasının ardından Birleşik Krallık tarafından Büyük Britanya Krallığı topraklarına dahil edilmiştir. Bu birleşmeye rağmen aradaki dini ve kültürel farklılıklar devam etmiş ve söz konusu farklılıklar, 1919 yılında İrlanda Bağımsızlık Savaşı’na yol açmıştır. Savaştan sonra İrlanda, 1921 senesinde İngiliz-İrlanda Antlaşması’yla bağımsızlığını kazanmıştır. Fakat antlaşmaya göre, Protestanların yoğun olarak yaşadığı Kuzey İrlanda bölgesi, Birleşik Krallık’ın kontrolüne bırakılmıştır.
Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’ın kontrolüne bırakıldığı tarihten itibaren Kuzey İrlanda topraklarında, günümüzde hala devam eden “ayrılıkçı ve birlikçi” kesimler oluşmuştur. Ayrılıkçılar, yoğun olarak Katoliklerden oluşan ve bölgenin İrlanda’ya katılmasını destekleyen kesimdir. Birlikçiler ise ağırlıklı olarak Protestanlardan oluşan ve Birleşik Krallık’a bağlı kalınmasını savunan kesimi oluşturmaktadır.
Kuzey İrlanda’daki bu kutuplaşma, kısa sürede Kuzey İrlanda Sorunu olarak bilinen bu mesele, 1960’lı yılların sonunda başlayan ve 1994 senesinde taraflar arasında ateşkes ilan edilene kadar süren şiddet eylemlerine sebebiyet vermiştir. Şiddet eylemleri neredeyse bir iç savaş boyutuna ulaşmış ve birlikçi paramiliter örgütler ile Geçici İrlanda Cumhuriyet Ordusu arasında sıcak çatışmalar meydana gelmiştir.
1994 senesinde taraflar arasında ateşkes ilan edilmesinden dört sene sonra; yani 1998 yılında ayrılıkçılar ve birlikçiler Hayırlı Cuma Anlaşması’nı imzalamıştır. Anlaşma aracılığıyla Kuzey İrlanda’da Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda ve İrlanda arasında işbirliği için yeni kurumlar teşkil edilmiş ve ortak hükümet sistemi kurulmuştur. Böylelikle 1993 senesinde Avrupa Birliği (AB) nezdinde uygulamaya sokulan; ancak taraflar arasındaki kargaşa ortamında yürütülemeyen ortak pazar sistemi, Kuzey İrlanda ile İrlanda arasında tatbik edilmiştir.
Hatırlanacağı üzere Birleşik Krallık ve İrlanda, 1973 yılında aynı anda AB üyesi olmuştur. 1993 senesinde AB nezdinde yürürlüğe giren ortak pazar sistemi ise Kuzey İrlanda’daki kargaşa ortamının sona ermesiyle taraflar arasında faaliyete geçmiştir. Nitekim Kuzey İrlanda, Birleşik Krallık’ın bir üyesi olarak bu ortak pazara dahil olmuştur.
Ortak pazar sisteminin faaliyete geçtiği tarihlerden beri Kuzey İrlanda ile İrlanda arasındaki sınırlar neredeyse görünmez olmuştur. İki bölge arasında kolaylıkla hiçbir gümrüğe takılmadan geçiş sağlanabilmiştir. Kuzey İrlanda’da yaşayan birçok insan, İrlanda sınırından geçerek her gün işine, yaz mevsimlerinde tatile, özel günlerde ise akrabalarını ziyarete gidebilmiştir. Fakat 2020 yılında başlayan Brexit süreciyle Birleşik Krallık’ın AB’den ve dolayısıyla ortak pazardan ayrılması, iki İrlanda arasındaki sınırın nasıl bir uygulamaya tabi olacağı meselesini gündeme getirmiştir. Böylece Brexit sürecinin en meşakkatli ihtilafı ortaya çıkmıştır.
Brexit’e giden süreçte bu mesele, ilk defa dönemin Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May tarafından ele alınmıştır. 2019 yılında parlamentoya sunulan “Saha Arkası Çit (Backstop)” tasarısına göre: Brexit’in geçiş aşamasının sonunda Kuzey İrlanda’da sürecin nasıl yönlendirileceğine dair bir anlaşma sağlanamazsa, AB ortak pazar mevzuatının bir anlaşma sağlanana kadar yürürlükte kalması öngörülmüştür. İngiliz Parlamentosu, bahse konu olan tasarıyı üç kez reddetmiş ve uzlaşı sağlanamamıştır.[1] Nitekim bu süreç, May’in istifasına sebebiyet vermiştir.
May’in istifasına müteakip Boris Johnson’un Birleşik Krallık Başbakanı olmasıyla Kuzey İrlanda Protokolü hazırlanmış ve bu protokol, 2020 yılındaki Brexit Anlaşması’nın kabulüne zemin hazırlamıştır.[2] Kuzey İrlanda Protokolü, Brexit’in temel amacı olan Birleşik Krallık’ın AB ortak pazarından ayrılma hedefini, Kuzey İrlanda ile İrlanda arasındaki sınırın istisnai durumuna saygı göstererek gerçekleştirmek maksadıyla hazırlanmıştır.
Birleşik Krallık, AB’den ayrılmasının ardından AB’yle gerçekleştireceği ticarette gümrük kontrollerine tabi üçüncü bir ülke olacaktır. Ancak iki İrlanda arasındaki sınırın açık kalması gerekmektedir. Dolayısıyla Kuzey İrlanda ile Birleşik Krallık’ın geri kalanı arasında bir gümrük mekanizmasının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Mevzubahis protokol, Kuzey İrlanda’ya giren ve İrlanda’ya girme ihtimali olan tüm mallar için AB gümrük protokollerine uyma zorunluluğunu getirmektedir. Bu ihtimali taşımayan mallar ise ilgili gümrük protokollerine tabi olmayacaktır. Böylece Birleşik Krallık, AB ortak pazarından başarılı bir şekilde çıkabilecektir.
2020 Kuzey İrlanda Protokolü, 1998 senesinde imzalanan Hayırlı Cuma Anlaşması’yla da uyumludur. Hayırlı Cuma Anlaşması’nda Kuzey İrlanda ile İrlanda arasındaki sınırın açık kalmasını öngören bir madde yer almamakla birlikte anlaşmanın ruhu, Kuzey İrlanda’daki ayrılıkçılar ve birlikçiler arasındaki bağları güçlendirmeyi öngörmektedir. Dolayısıyla sınırın kapatılması, bu ruha aykırı olacaktır.
Öte yandan Johnson tarafından 2022 yılında Protokol’ün şartlarını değiştirmek üzere sunulan kanun taslağı (Kuzey İrlanda Protokolü Tasarısı), Londra ve Brüksel arasında gerginlik yaratmıştır.[3] Taslak, Kuzey İrlandalı işletmelerin Birleşik Krallık’tan satın alarak Kuzey İrlanda sınırlarına soktuğu mallarda Birleşik Krallık ya da AB standartlarına uymasına olanak tanıyan ikili bir düzenleyici rejim öngörmüştür. Böylelikle Birleşik Krallık’tan Kuzey İrlanda’ya gelen malların, İrlanda sınırından geçip geçmediğine dair kontrol mekanizmasının kurulmasına gerek kalmayacaktır. Fakat Kuzey İrlanda işletmeleri, söz konusu yasaya şiddetle karşı çıkarak kendilerinin Birleşik Krallık ile AB arasında seçime zorlanmasına itiraz etmiştir. AB ise anlaşmanın uluslararası hukuka aykırı olduğunu dile getirerek Johnson’u 2020 yılında hazırlanan Kuzey İrlanda Protokolü’ne dönmeye davet etmiştir.
2022 yılının sonlarında Birleşik Krallık Başbakanı olan Rishi Sunak ise yeni bir çözüm süreci başlamıştır. 27 Şubat 2023 tarihinde Birleşik Krallık Hükümeti, Kuzey İrlanda Protokolü Tasarısı’nın Birleşik Krallık Parlamentosu’nda ilerleme sürecini durdurma kararını ve mevcut oturumun sonunda zaman aşımına uğramasına izin verme niyetini açıklamıştır.[4] Bu kararı, Brexit kapsamında Kuzey İrlanda’nın gümrük rejimini düzenleyen Windsor Çerçevesi’nin aynı gün içerisinde kamuoyuna duyurulması izlemiştir.[5]
Windsor Çerçevesi kapsamında Birleşik Krallık’tan Kuzey İrlanda sınırlarına giren mallar için iki şerit oluşturulacaktır. Bunlar; Kuzey İrlanda’da kalacak mallar için yeşil şerit ve AB’ye; yani İrlanda’ya gönderilebilecek mallar için ise kırmızı şerittir. Yeşil şeritten geçen ürünlerde kontrol mekanizmaları ve evrak işleri kaldırılacaktır. Kırmızı şeritten geçen ürünler ise kontrole tabi olmaya devam edecektir. Bu uygulama sayesinde Kuzey İrlanda Protokolü’nde öngörülen Kuzey İrlanda üzerinden İrlanda’ya girme ihtimali bulunan; fakat uygulamada tüm malları içeren kontrol mekanizmalarının sona erdirilmesi planlanmaktadır.
Ayrıca Windsor Çerçevesi kapsamında yürürlüğe konulacak “Stormont Freni” sistemi sayesinde Kuzey İrlanda’da yasaları oluşturan Kuzey İrlanda Meclisi, bilhassa ortak pazarla ilgili yeni AB kurallarına itiraz edebilecektir. Ancak bu itiraz, “önemsiz nedenler” için kullanılamayacak; sadece “önemli ölçüde farklı kurallar” için saklı tutulacaktır.[6]
Birleşik Krallık içerisindeki muhalefet partileri Sunak tarafından sunulan tasarıyı, destekleyeceklerini açıklamıştır. Dolayısıyla tasarısının kabul edilmesine neredeyse kesin gözüyle bakılmaktadır.[7] Öte yandan tasarıya, Kuzey İrlanda’nın en büyük birlikçi partisi olan Demokratik Birlikçi Parti’sinin (DUP) göstereceği tepki belirsizdir. Johnson döneminde Kuzey İrlanda Protokolü Tasarısı tecrübesini yaşamış olan DUP, endişeleri giderilmediği sürece herhangi bir gümrük protokolünde yer almayı reddetmiştir.[8] Dolayısıyla Kuzey İrlanda Meselesi’nin hangi yöne evrileceği, büyük ölçüde DUP ve Kuzey İrlandalıların tasarıya yaklaşımına göre şekillenecektir. Neticede Sunak’ın hazırladığı Windsor Çerçevesi’nin ihtilafı çözüme kavuşturup kavuşturamayacağı merak konusudur.
[1] “UK MPs Vote Down Theresa May’s Brexit deal”, DW, https://www.dw.com/en/uk-mps-vote-down-theresa-mays-brexit-deal-by-391-to-242/a-47867378, (Erişim Tarihi: 03.12.2022).
[2] “Implementing Brexit, The Northern Ireland Protocol”, Institute for Government, https://www.instituteforgovernment.org.uk/sites/default/files/publications/implementing-brexit-northern-ireland-protocol.pdf, (Erişim Tarihi: 05.2020).
[3] “Reactions to the Northern Ireland Protocol Bill”, Indian Council of World Affairs, https://www.icwa.in/show_content.php?lang=1&level=3&ls_id=7583&lid=5062, (Erişim Tarihi: 21.06.2022).
[4] “Political Declaration by the European Commission and the Government of the United Kingdom”, HM Government, https://assets.publishing.service.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/1139420/Political_Declaration_by_the_European_Commission_and_the_Government_of_the_United_Kingdom.pdf, (Erişim Tarihi: 27.02.2023).
[5] “Statement by President von der Leyen at the Joint Press Conference with UK Prime Minister Sunak”, European Commission, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/statement_23_1270, (Erişim Tarihi: 27.02.2023).
[6] “Brexit: What is the Stormont Brake?”, BBC, https://www.bbc.com/news/uk-northern-ireland-64795902, (Erişim Tarihi: 01.03.2023).
[7] “Windsor Framework: Sunak Urges Tory MPs Not to Create ‘Another Westminster Drama’ over Deal”, Irish Times, https://www.irishtimes.com/ireland/2023/02/28/windsor-framework-deal-will-make-positive-difference-to-people-in-northern-ireland-sunak-says/, (Erişim Tarihi: 28.02.2023).
[8] “DUP ‘Won’t Be Pushed’ into Accepting UK-EU Deal on Northern Ireland-but Sees an Attractive Veto”, Politico, https://www.politico.eu/article/dup-wont-be-pushed-into-accepting-uk-eu-deal-on-northern-ireland-protocol-but-sees-an-attractive-veto/, (Erişim Tarihi: 27.02.2023).