Biden’ın seçim stratejisinde İsrail açmazı
Başkan Biden’ın Güney Carolina eyaletindeki kilise ziyareti sırasında verdiği mesaj ve bazı göstericilerin tepkisi başkanlık seçimlerine hazırlanırken yaşayacağı açmazın bir özeti gibiydi.
Kadir ÜSTÜN, SETA Washington D.C. Koordinatörü
2015 yılında beyaz üstünlüğünü savunan bir saldırganın kiliseye ibadete gelen 9 siyahi vatandaşı öldürmesi, 2016 başkanlık seçimleri arefesinde Trump’ın verdiği mesajın bir sonucu olarak kamuoyunda tartışılmıştı. Biden 2024 kampanyasına bu kiliseye ziyaretle başlayarak siyahi oyların kritik olacağını kabul ettiğini göstermeye çalıştı.
Trump’ın göçmenlerin ülkenin kanını ‘zehirlediği’ şeklindeki ifadelerine nazire yaparak asıl ‘zehir’ beyaz üstünlüğü fikridir mesajını verdi. 2016 seçimlerinde Biden’ı adaylığa taşıyan kritik eyalet olan Güney Carolina’daki siyasi seçmene verilen mesajlar, önümüzdeki seçim için de kritik rol oynayacak siyahi seçmenlere ulaşma çabası olarak öne çıkıyor.
Kilisedeki konuşması sırasında bir grup Demokratın Filistin’de ‘Hemen Ateşkes’ diye bağırarak protesto etmesi karşısında, Biden İsrail hükümetine çatışmanın şiddetini azaltıp Gazze’den çıkmayı telkin ettiğini söyleyerek cevap verdi. Biden’ın protestocuların bu konudaki ‘tutkusunu’ anladığını söylemesi parti içindeki Filistin tepkisinin farkında olduğuna işaret ediyor ancak bu tepkiyi azaltmak adına ciddi bir çabası da olmadı.
Aksine, İsrail’in Gazze operasyonlarını destekleyerek ateşkes çağrılarını görmezden gelmekte ısrar etti ancak bunun işe yaramadığı da ortada zira protestolar devam ediyor. Siyahi seçmenin ve Filistin hassasiyetli genç seçmenin Biden’a desteğinin azaldığını gösteren kamuoyu yoklamaları, Biden’ın İsrail meselesinde kritik bir adım atmadan parti içinde birliği sağlamasının zor olacağını gösteriyor.
Başkan Biden’ın seçim senesinde parti içinde kendisine yabancılaşan grupları toparlamaya çalışırken, Ortadoğu’daki çatışma ortamının ABD’yi içine çekecek biçimde genişlemesini istemeyeceği açık. İsrail hükümeti Gazze’deki savaşın bu seviyede sürdürülemeyeceğinin farkında zira daha önce ilan edilen 380 bin yedeğin orduya çağırılması ve aktif savaşa katılması sürdürülebilir değil. Bu rakamın 170 bin seviyelerine indiği biliniyor ve 100 bine kadar inmesi bekleniyor.
İsrail ordusu üç aydır devam eden yüksek mobilizasyonun ekonomiye ağır yükü itibariyle uzun süre sürdürülemeyeceğinin farkında. İsrail yönetimi bu yüzden Gazze’de daha sınırlı ve Hamas liderliğine odaklanan düşük şiddetli ve sürdürülebilir bir çatışma süreci planlıyor. Tel Aviv’le Washington’un bu strateji üzerinde anlaştıkları ve daha fazla insani yardım girişi sağlanarak sürdürülebileceğini düşündükleri söylenebilir.
Buna karşın İsrail kabinesindeki siyasiler savaşı İran’la Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’de çatışmaya götürecek bir genişletme konusunda daha istekliler. Böyle bir ortamın ABD’yi İran’la çatışmaya mecbur edecek bir seviyeye getirmesine bir süredir direnen Biden yönetimi, Blinken’ı bölgeye tekrar göndererek bu ihtimali yönetmeye çalışıyor. İsrail’in Hizbullah’a karşı eninde sonunda savaşmak zorunda olacağını ve bu ortamın uygun olduğunu düşünen İsrailli siyasetçiler, Lübnan üzerindeki baskıyı artırıyor.
Hizbullah’ın Lübnan’ın güneyinden daha içeri çekilmesini isteyen İsrail, Beyrut’u Gazze’ye çevirme tehdidi savurmuş ve en son Hamas lideri Aruri’nin suikastına imza atmıştı. Biden yönetimi Hizbullah’la savaşa girecek bir İsrail’i koruma içgüdüsüyle hareket edecektir ve savaşın başında bölgeye savaş gemisi göndererek bu konudaki kararlılığını göstermeye çalışmıştı. Buna rağmen Ortadoğu’da İsrail’i korumak için çatışmaya giren bir ABD imajı seçim senesine giren Biden için ideal değil.
Biden’ın seçim kampanyasını başlattığı Güney Carolina’da Filistin protestolarıyla karşılaşması bu seçimin kritik dinamiklerini özetliyordu. Siyahi seçmenin ezici desteğine ve genç Demokratların heyecanına ihtiyacı olan Biden, bu iki kritik grupla da sorunlar yaşıyor. Siyahi ve Hispanik seçmen arasında desteği azalan Biden’ın karşısında bu gruplar arasındaki kabulünü artıran bir Trump var.
Aleyhinde açılan birçok davadan siyaseten istifade eden Trump, hayat pahalılığı ve göçmen krizi gibi meseleler üzerinden prim yapıyor. Kritik eyaletlerde Biden’la başa baş görünen Trump’ı diktatörlük hevesindeki biri olarak lanse etmeye çalışan tezlerin seçmen arasında ne kadar kabul gördüğünü bilmek zor. Kadın seçmenin Trump’a karşı ciddi direnişi olduğunu da biliyoruz.
Biden’ın 2016’daki başarısında siyahi, kadın, genç ve Hispanik oyları alabilen geniş bir koalisyon kurması kilit rol oynamıştı. Bu koalisyonu tekrar aynı heyecanla bir araya getirmesi zor olacak. Hem siyahi hem de genç seçmen nezdinde İsrail’in soykırım uyguladığı ve Amerika’nın buna doğrudan destek verdiği tezinin önemli bir karşılığı var.
Biden’ın İsrail konusunda politika değişikliğine gitmeden duyarlı olduğunu ifade etmesinin yeterli olacağını beklemek hata olacaktır. Biden yönetiminin Filistin meselesinin başkanlık seçimlerindeki etkisini azaltmak için Gazze’yi unutturma ve bölgesel savaş ihtimalinin yönetilmesine odaklandığını söyleyebiliriz. İsrail politikasını değiştirmemekte ısrar eden bu stratejinin siyahi ve genç seçmen tarafından reddedilme ihtimali hiç de az değil.