Bakan Fidan: 31 Temmuz’da İslam dünyası protesto içeren kararlar alacak
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılarla ilgili, İslam dünyasının 31 Temmuz’da protesto içeren kararlar alacağını söyledi.
UHA / İnternational News Agency
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Burada soruları yanıtlayan Fidan, Kur’an-ı Kerim yakma hadiseleri ile ilgili konuştu. Bu konuyla ilgili olarak daha önce verdikleri yanıtlar olduğunu dile getiren Fidan, bu salgını mümkün olan en şiddetli şekilde kınadıklarını belirtti.
Bu konuda uluslararası aktörlerle, İslam ülkeleriyle ve bazı ülkelerle ciddi görüşmeler içerisinde olduklarını vurgulayan Fidan, “Girişimlerimiz neticesinde biliyorsunuz bir dizi aslında önemli, daha önce olmayan gelişme de vuku buldu. Bunları hatırlatmak gerekirse, özellikle 12 Temmuz’da BM İnsan Hakları Konseyi, Kur’an-ı Kerim’e saldırıları dini nefret olarak tanımladı. Bu ilk defa olan bir konu. Daha sonra 25 Temmuz’da yine biliyorsunuz BM Genel Kurulu’nda, kutsal kitaplara yönelik her türlü şiddet eylemini uluslararası hukukun ihlali gören karar kabul edildi. Biz de bu karara ortak sunucu olduk Türkiye olarak.” dedi.
İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri bakanlarının 31 Temmuz’da konu ile ilgili bir toplantısı olduğunu hatırlatan Fidan, “Bu toplantıya yönelik İslam ülkeleriyle aramızda yaptığımız görüşmelerde ne türden kararlar alınacağına ilişkin görüş alışverişimiz devam etmekte. 31 Temmuz’da İslam dünyasının özellikle salgın haline dönüşen Kur’an-ı Kerim’e hakaret içeren eylemleri protesto edeceği birtakım kararlar alacağına inanıyorum. Bu İslam dünyası için de bir ilk olacak.” ifadelerini kullandı.
“Tarihe baktığımız zaman alınacak çok dersler var”
Avrupalı müttefiklerin belli konudaki hassasiyetlerinin yeterince artacağına inanmadıklarının altını çizen Fidan, “Aslında çok yakın tarihe baktığımız zaman alınacak çok dersler var. Şöyle ki, Avrupa’da her şey kitap yakmayla başladı. O kitaplar da bugün olduğu gibi devlet gözetiminde yakıldı. Kitapların yakımı sonrası toplama kampları, toplama kamplarının sonrasının da ne olduğunu biliyoruz.” diye konuştu.
“Kutsal değerlerin aşağılanmasına tahammül etmemiz mümkün değil”
Şimdi devlet gözetiminde kutsal kitaplara hakaret edilmesinin ve bunun fikir özgürlüğü etrafında tanımlanmasının doğru olmadığını düşündüklerini söyleyen Fidan, şöyle devam etti:
“Bunun ortaya çıkaracağı stratejik, sosyal ve diğer gelişmelerin de yeterince anlaşılmadığını düşünüyoruz. Bu konuda aslında Avrupalı siyasetçilerin ve devlet adamlarının da yeni yeni bir farkındalık geliştirmeye başlaması gerektiğine de inanıyoruz. Bu konuda farkındalıkların olduğunu da görüyoruz ama bunu kendi pratiklerine ve politika yapımına nasıl yansıtırlar onu göreceğiz.
Fakat bundan bağımsız olarak bizim kutsal değerlerin aşağılanmasına tahammül etmemiz mümkün değil. Buna olan tepkimizi en güçlü şekilde uluslararası platformlarda göstermeye devam edeceğiz. Bu konuda uluslararası dayanışmayı ve iş birliğini artırmaya yönelik çalışmalara da devam edeceğiz.”