Avrupa Birliği (AB) Dicle ve Fırat Havzası İçin İklim Değişikliği ,Güvenlik ve Su Raporu Hazırlattı
Hidropolitik Akademi Başkanı ve İzmir Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Uluslararası Su Politikaları Bölümü Öğretim Görevlisi Dursun Yıldız, Avrupa Birliği’nin (AB) CASCADES programı kapsamında ve birçok uzmanın da iki yıllık bir çalışması sonucunda hazırladıkları rapordaki tespitleri (UHA) Uluslararası Haber Ajansı‘na değerlendirdi.
Akademi Başkanı Dursun Yıldız, Fırat-Dicle havzasında iklim değişikliği, su ve gelecekteki işbirliği ve kalkınma (Climate change, water and future cooperation and development in the Euphrates-Tigris basin) başlıklı rapor çalışmaları sürerken Türkiye’nin ,Irak gibi bölge ülkelerinden uzman ve akademisyenlerle de çevrimiçi toplantılar gerçekleştirildiğini açıkladı. AB’nin CASCADES2 projesi
Bu toplantılara davet edilen ve görüş ve önerilerini açıklayan Su Politikaları Uzmanı ve Hidropolitik Akademi Başkanı Dursun Yıldız, AB’nin bu çalışmasının CASCADES2 projesinin de bir parçası olduğuna dikkat çekti.
Dursun Yıldız, sözkonusu projenin CASCADES araştırma ekibi tarafından geliştirilen kademeli iklim risklerine ilişkin teorik bir çerçevesi bulunduğunu hatırlatarak, “Çalışmalar biyofiziksel, meteorolojik ve hidrolojik bir bakış açısından iklim değişikliği yaratan etkilere odaklanıyor. Çalışmada iklim değişikliğinin belirlenen bölgelerde tarımsal üretim, ekonomi ve sosyal ilişkiler üzerindeki zincirleme etkileri ile ülke sınırlarının ve sektörlerin ötesine yayılan riskleri de ele alınarak inceleniyor” dedi. Avrupa Birliği’nin (AB) CASCADES projelerinin amaçları konusuna da değinen Dursun Yıldız, şunları söyledi:
“CASCADES konsorsiyumunun projeleri, iklim değişikliğinin Avrupa dışındaki ülkelerin ekonomilerine ve toplumlarına yönelik oluşturacağı risklerin AB’yi nasıl etkileyeceğini araştırıyor. Bu proje kapsamında yapılan çeşitli araştırmalarda bu risklerin Avrupa toplumlarının karşı karşıya olduğu problemleri nasıl etkileyebileceği analiz ediliyor. Bu risklere karşı oluşturulacak bir AB politikasına katkıda bulunulması amaçlanıyor.”
Fırat-Dicle Nehir Havzası
Dursun Yıldız, hazırlanan Fırat-Dicle Nehir Havzası ile ilgili rapor konusunda da yaptığı açıklamada, AB’nin CASCADES projesinin kapsamında gerçekleştirilen Fırat-Dicle Nehir Havzası vaka çalışmasının da teknik olarak bu havzadaki riskleri ve zayıflıkları teşhis edip ve olası risk azaltma önlemlerini ele aldığını belirtti.
Hidropolitik Akademi Başkanı Yıldız, hazırlanan bu raporun mevcut literatür araştırması ve verilerin analizinin yanı sıra uzman görüşmelerine, bölgesel uzmanlar ve paydaşlarla bir senaryo planlama çalışmasına dayandığını söyledi.
Rapor Üç Bölümden Oluşuyor
Raporun üç ana bölümden oluştuğunu ifade eden Dursun Yıldız, raporun birinci bölümünde iklim değişikliğinden etkilenen üç risk alanındaki su ve gıda güvenliği, siyasi istikrar ve şiddet ile sınır ötesi çatışmaların tarihsel ve güncel durumunun ele alındığını dile getirdi.
Yıldız, “Raporun ikinci bölümünde iklim değişikliğine karşı kırılganlığı oluşturacak faktörleri göz önünde bulundurarak, iklim değişikliğinin 2050 yılında bu risk alanlarını nasıl etkileyeceği değerlendiriliyor. Raporun üçüncü bölümünde ise su yönetimi, iklim uyumu, sınıraşan işbirliği ve yönetişim sistemlerine vurgu yapılarak, gelecekteki riskleri azaltmak için alınması gereken önlemler ana hatlarıyla belirtiliyor” şeklinde konuştu.
Dursun Yıldız : Raporda ilginç tespitler var
Raporda verilen araştırmanın ana bulgularını yorumlayan Dursun Yıldız, bu konuda da şu değerlendirmelerde bulundu;
“-Raporda Dicle ve Fırat Havzasında iklim değişikliğinin su kaynakları üzerinde etkilerinin ağırlaşarak artacağı ve bunun da iç göçler ,yoksulluk, sosyal huzursuzluk gibi sorunları tetikleyeceği yer almaktadır. Raporda İklim değişikliğinin özellikle Suriye ve Irakta yaşanan su sorunlarını daha karmaşık hale getireceğinden ve ağırlaştıracağından da söz edilmektedir. Ayrıca iklim değişikliğinin bu ülkelerde ekonomik kayıplara neden olacağı ve bunun da iklim değişikliğine uyum ve daha verimli bir su yönetimi konusundaki çabaları olumsuz etkileyeceği belirtilmektedir.
-Raporda havza ülkelerinde iklimle ilgili su risklerini azaltmadaki başarısızlığın, kırsal nüfusta yoksulluğu, gıda güvensizliğini ve işsizliği arttırabileceği ve nihayetinde bugün görülenden daha büyük ölçekte iç göçe yol açabileceği de yer almaktadır.
-Raporda kırsal alanlarda artan su sıkıntısının su üzerindeki rekabeti arttırarak daha fazla yerel şiddete yol açabileceği (örneğin farklı toplumsal gruplar arasında sosyal gerilim ve çatışmalar), kırsaldan kente göçün kentsel su temini üzerindeki baskıları arttıracağı, Politik olarak kırılgan ve su güvencesi olmayan ülkelerde, suyun silah olarak kullanımının devlet dışı aktörler ve devlet tarafından daha yaygın kullanılan bir siyasi araç haline gelebileceği gibi önemli tespitler de bulunmaktadır”.
Hidropolitik Akademi Başkanı Yıldız göre, Avrupa Birliği’nin (AB) CASCADES’in raporunda yer alan en önemli tespitlerden birinin de,
“Havza ölçeğinde oluşturulacak bir su işbirliğini yeniden düşünmek gerekiyor. Bu konunun su ve enerji sektörlerinin daha derin ekonomik entegrasyonu gibi yeni yaklaşımlarla ele alınması önemli fırsatların kilidini açabilir” tespiti olduğuna dikkat çekti.
Dursun Yıldız, bu tespitin uzun zamandır Hidropolitik Akademi’nin de havza ölçeğinde Su ve Enerji alanında karşılıklı bağımlılığın geliştirilmesi şeklinde getirdiği öneriye uygun bir tespit olduğunu belirttti.Ayrıca , bölgede su ve enerji alanında derinleştirilecek işbirliği üzerinden bölgesel gelişme ve kalkınma projelerinin gerçekleştirilmesine ihtiyaç var, bunun için de ülkelerarasında karşılıklı güven ve işbirliği ortamının oluşması gerekli , bunun da ancak bölge dışı güçlerin etkisinin azaltılması ve “Bölgeselleşme ve Kurumsallaşma ” anlayışının öne çıkartılması ile mümkün dedi.
Su işbirliği olmazsa bölgenin geleceği karanlık
Dursun Yıldız, raporla ilgili açıklamalarına şöyle devam etti;
“-Raporda ayrıca “Kıyıdaş devletler su yönetiminde sınır ötesi işbirliğini arttıramazlarsa , iklim değişikliği gelecekte su güvenliğini büyük ölçüde tehdit edecektir. Bu da, suya bağımlı tarımsal üretimi ve kırsal ekonomiyi giderek daha fazla etkileyerek ve kademeli olarak bölgesel istikrarsızlığa katkıda bulunarak Suriye ve Irak’ta sosyal kargaşayı körükleyebilecektir”. değerlendirmesi de yapılmış.
-Raporda havzada iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı riskler ve fırsatlar hakkında sınırlı farkındalık oluşmakta olduğu belirtilmekte ancak Fırat-Dicle havzasındaki kurumsal kapasite ve politikaların iklim değişikliğinin zorluklarıyla başa çıkmak için yetersiz kaldığına da vurgu yapılmaktadır.”
Havza Ülkeleri İklim Değişikliğine Uyum Stratejilerini Uygulayamıyor
Hidropolitik Akademi Başkanı Yıldız, raporda havza ülkelerinin iklim değişikliğine adaptasyonundaki sınırlı ilerlemenin nedeninin ülkelerin uyum stratejisinin eksikliği olmadığını, çeşitli ekonomik, politik, güvenlik ve kurumsal zorlukların, politika reformlarını ve teknik uygulamayı engellemesi olduğunun belirtildiğinin altını çizdi.
Dursun Yıldız, “Bu konuda “Dolayısıyla havza ülkelerinde sadece uyum çabalarının artırılmasına değil, aynı zamanda bunların etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayan yönetişim mekanizmalarının iyileştirilmesine de ihtiyaç vardır. Kıyıdaş devletler bu müdahaleleri tek başına gerçekleştirme kapasitesine sahip olmayabilir, burada uluslararası toplumun desteğine ihtiyaç bulunmaktadır.” önerisi getirilmektedir” dedi.
Türkiye’nin Uyum Kapasitesi Yüksek
Raporda ayrıca havza ülkelerinden Türkiye’nin iklim değişikliğine uyum kapasitesinin birçok konuda havzadaki diğer kıyıdaş devletlerinkinden çok daha fazla olduğundan da söz edildiğini ifade eden Yıldız, raporda AB Politikaları için aşağıdaki önerilerin yer aldığını belirtti:
[UHA Haber Ajansı, 18 Ocak 2022]