Araştırma: Orta Asya’da Sınıraşan Su Sorunlarının Bölgeye Özgü Özellikleri (1)
ANKARA – UHA HABER / Su Politikaları Derneği Kurucu Üyesi ve Başkanı, Su Politikaları Uzmanı, Akademisyen, İnşaat Mühendisi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün Uluslararası Su Kaynakları Bölümü Öğr. üyesi Doç. Dr. Dursun YILDIZ, yapmış olduğu bir araştırmada Su (yönetimi) sorunu yaşayan Orta Asya’yı dünyanın diğer su sorunu yaşayan bölgelerinden ayıran önemli bir özelliği bulunduğunu açıkladı.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Öğr. üyesi Doç. Dr. Dursun YILDIZ, ‘Orta Asya’da Sınıraşan Su Sorunlarının Bölgeye Özgü Özellikleri‘ konusunda yapmış olduğu araştırmayı ilk kez (UHA) Uluslararası Haber Ajansı‘yla paylaştı.
Dursun YILDIZ, Orta Asya’nın, izole edilmiş bir bölge olduğunu, karşılıklı bağımlılık ve işbirliğinin çok etkili bir şekilde geliştirilebileceği özgün bir coğrafyada yer aldığını ifade etti.
Bunun yanısıra bu izole edilmiş bölgede suyun yeniden kullanımı dışında deniz suyu arıtımı, fosil su vb gibi diğer alternatif su kaynağı yaratma olanağının olmadığını belirten Doç. Dr. YILDIZ, bunun da ülkeleri su kullanımı konusunda ortak bir kadere mahkum ettiğini dile getirdi.
Bu araştırmada bu konunun ele alınarak tartışıldığını açıklayan Doç. Dr. Dursun YILDIZ, bölgedeki suyun kullanımının, sadece sınıraşan ve sınır oluşturan nehirlerin suyunun kullanımı değil aynı zamanda bölgedeki tüm ülkelerin sosyo-ekonomik gelişmesinin doğrudan bağlı olduğu ve iklim değişimi etkisi altında olan stratejik bir kaynağın kullanımı olduğunun altını çizdi.
Doç. Dr. YILDIZ, “Aslında bu özellik birçok sınıraşan nehir havzasında da görülebilir. Ancak bu etkinin önem ve ağırlığı ülkeler için genellikle farklıdır. Orta Asya’da bu etkinin suyun başında ve akış aşağısındaki ülkeler için taşıdığı önem ve ağırlık açısından büyük farklar yoktur. Yani bir diğer deyişle bölge suya, bütün ülkelerde hemen hemen eşit ağırlığa sahip bir ölçekte, bağımlıdır. Bu durumda bu sorun, iki ülke arasındaki bir sorun olmaktan çıkarak bölge ölçeğinde çözüm bekleyen bir soruna dönüşmektedir. Çünkü bölgenin topoğrafik ve meteorolojik özellikleri de bir anlamda ülkeleri birbirine mecbur kılmıştır. Örneğin Kırgızistan ve Tacikistan’ın bir bölümüne ancak Özbekistan sınırından ulaşılabilmektedir” dedi.
[Tacikistan’ın kuzeyindeki Sughd bölgesi ile Kırgızistan’ın güneyindeki Batken bölgesini ayıran Isfara nehri]
Yılın büyük bir bölümünde Kırgızistan ve Tacikistan’ın kuzeyinin güney ile olan ilişkisinin kesildiğini belirten Doç. Dr. Dursun YILDIZ, diğer taraftan Kırgızistan’ın sınırları içinde küçük kentler olarak Özbek özerk bölgelerinin de bulunduğunu, bunların Özbekistan’a ulaşımının da Kırgızistan’dan geçerek sağlanabildiğini, tüm bu koşulların bölgede karşılıklı bağımlılığın zorunluluğunu, su konusundaki işbirliğinin ise kaçınılmaz olduğunu ortaya koyduğunun altını çizdi.
Su Sorununun Bölgeye Özgü Karakteri
Orta Asya’da suyun sorun olmasında bölgeye özgü bazı koşulların etkili olduğunun görüldüğünü ifade eden (İYTE) Öğr. üyesi Doç. Dr. YILDIZ, bu temel su sorun alanlarını şöyle sıraladı:
➢ Ülkelerin suya katkısı eşitsiz ve kullanım talepleri orantısızdır.
➢ Su talebi ve su temini konusunda, ülkelerin farklı ihtiyaçlarından ortaya çıkan uyuşmazlıklar vardır.
➢ Türkmenistan’ın suya hiç katkısı olmamasına rağmen çok su çekmesi ve suyu verimsiz kullanması gerilim yaratmaktadır.
➢ Fergana Vadisinde etnik gerginlik (Tacik,Özbek,Kırgız) ve su kullanımı konusunda sorunlar vardır.
➢ İran ve Afganistan’ın Orta Asya su sorunlarına gelecekte dahil olması su sorununu ağırlaştıracaktır..
Doç. Dr. YILDIZ, şimdiye kadar bu konuya dahil olmayan İran’ın suya yüzde 3 oranında, Afganistan’ın ise yüzde 5 oranında katkıda bulunurken her iki ülkenin de şimdilik sadece suyun yüzde 1’ini çektiğini hatırlattı.
“Türk Dünyasında aynı soydan gelen ve aralarında Taciklerin dışında kesin ayırıcı farklar bulunmayan Türk boyları SSCB döneminde sistematik olarak karıştırılıp etnik kimlik çatışması adı altında bugün kullanılan bir sorun yumağı haline getirilmiştir” diyen Doç. Dr. Dursun YILDIZ, “Örneğin; Özbekler, Özbekistan’da nüfusun yüzde 72’sini oluştururlarken, Tacikistan’da yüzde 24, Kırgızistan’da yüzde 14 ve Türkmenistan’da yüzde 9’luk bir nüfus oranı meydana getirmektedir. Bölgede sadece Türkmenistan diğer topluluklardan en az nüfus oranını barındıran ülke durumundadır. Ancak etnik açıdan bu denli karışık hale getirilen Orta Asya diğer taraftan yüzyıllardır Türk kimliği ile yoğrulması nedeniyle etnik yapı olarak çok fazla kırılgan ve hemen dağılmaya hazır bir yapı da değildir” dedi.
Doç. Dr. YILDIZ, bu yapının ancak bölgenin ekonomik olarak geri bırakılması ve yaşam standardının daha da düşmesi sonunda artan gerilimin provake edilmesi ile dağıtılabileceğini belirterek, bu nedenle bölgede bu gerilimi besleyecek faktörlerin ortadan kaldırılmasına yönelik sosyo-ekonomik politikaların uygulanmasının çok önemli olduğunu, bunun için özellikle yukarı havza ülkelerin kalkınması ve gelişmesi gerektiğini ve bu nedenle de suyun yukarı havza ülkeleri başta olmak üzere bölgedeki tüm ülkeler için çok önemli bir kaynak özelliği taşıdığını ifade etti. (devam edecek)
HABER : Ataner YÜCE
[UHA Haber Ajansı, 27 Haziran 2022]