Analiz: Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Göv. Diren DOĞAN, ‘Türkiye tarihin her aşamasında bir Asya ülkesi’
ANKARA – UHA HABER / Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Göv. Diren DOĞAN, SETA bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı için ‘Yeniden Asya Girişimi ve Türk Savunma Sanayiinin Güneydoğu Asya Açılımı’ konusunda yapmış olduğu analizinin bugünkü bölümde de “Tüm Yönleriyle Yeniden Asya Girişimi”ni ele alıyor.
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Göv. Diren DOĞAN, Tarihte pek çok medeniyete ev sahipliği yapan, uygarlıkların beşiği olarak adlandırılan ve insanlığın günümüzdeki gelişmişlik düzeyine erişmesindeki birçok yapı taşını üreten Asya coğrafyasının son yirmi yılda özellikle ekonomik, kültürel, siyasi ve askeri bakımdan yeniden yükselişe geçişinin yeni bir “Asya Yüzyılı” anlatılarını da beraberinde getirdiğine dikkat çekiyor.
Diren DOĞAN, bu anlatıların, bölgenin sunduğu fırsatlardan faydalanmak isteyen ülkelerin dış politika eksenlerini Asya’ya doğru yönlendirmeleri ve bölgeye yönelik stratejilerini bu eksen çerçevesinde ilan etmeleri ile sonuçlandığının altını çiziyor.
Öğr. Göv. DOĞAN Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) “Asia Pivot” politikasıyla başlayan Asya Pasifik bölgesine odaklanma sürecinin, Şubat’ta yayımlanan Hint-Pasifik Strateji Belgesi ile bir yol haritasına oturtulurken Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa gibi pek çok ülkenin önceki yıllarda benzer yapıdaki dokümanlarını kamuoyu ile paylaşarak bölgeye yönelik stratejilerini ilan ettiğini ifade ediyor.
Diren DOĞAN, diğer taraftan politika yapıcılar tarafından “Asya’nın en batısındaki Avrupalı, Avrupa’nın en doğusundaki Asyalı” tabiriyle nitelenen Türkiye’nin, küresel aktörlerin giriştiği bu Asya rekabetinde farklılığını vurguladığı nokta; kökleriyle ve tüm yönleriyle, Türkiye’nin tarihin her aşamasında bir Asya ülkesi olduğu argümanı olduğunu vurguluyor. Öğr. Göv. Diren DOĞAN,
Öğr. Göv. Diren DOĞAN, “Sahip olduğu coğrafi konum sebebiyle Asya, Avrupa ve Ortadoğu kültürlerinden etkilenen Türk dış politikası aynı zamanda Asya ve Avrupa kıtaları arasındaki köprü görevi nedeniyle küresel düzlemde önemli bir noktada konumlanmak” olduğunu dile getiriyor.
TÜM YÖNLERİYLE YENİDEN ASYA GİRİŞİMİ
İlan edildiği ilk günden itibaren Yeniden Asya Girişimi’nin “Türk dış politikasında bir eksen kayması mı yaşanıyor?” minvalinde sorularla irdelendiği görüldüğünü belirten Diren DOĞAN, şunları aktarıyor:
“Bu kapsamda girişimde yer alan politika yapıcıların ve Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunmak maksadıyla hazırladığı 2022’ye ait dokümandan; Yeniden Asya’nın bir taraftan “on altıncı yüzyılda başlatılan Batı öncelikli hedeflerin sürdürülmesine bağlı” diğer taraftan da “Asya’nın yükselen konumu paralelinde bölge ülkeleriyle ilişkileri artırarak bölgenin içerdiği sınamalar kadar sunduğu fırsatlardan da faydalanmayı amaçlayan çok taraflı bir girişim” olduğunu söylemek mümkündür.
Bu doğrultuda Türk dış politikasındaki Batı önceliği korunurken çok taraflı diplomasinin bir getirisi olarak Asya ile geçmişten gelen bağların daha da kuvvetlendirilmesinin amaçlandığı söylenebilir. Konuya farklı bir perspektiften bakıldığında Yeniden Asya Girişimi’ni sadece Asya ülkeleri ile Türkiye arasında kurulan “kazan kazan” odaklı bir mekanizma olarak görmek oldukça yüzeysel bir analiz olacaktır”.
“Türkiye’nin Asya ile kurmuş olduğu tarihsel ve coğrafi bağları Batı’nın Asya’ya yönelik politikalarını ve ilişkilerini desteklerken Batı ile kurduğu ilişkiler neticesinde edindiği deneyimler ise Asya ülkelerinin Batı ile olan ilişkilerine vizyon sağlamaktadır” diyen Öğr. Göv. Diren DOĞAN, bu durumda kurulan ‘üçlü kazan kazan‘ sistemindeki köprü görevinin Türkiye tarafından gerçekleştirildiğini vurgulamanın son derece önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Göv. Diren DOĞAN, bilhassa Asya Pasifik coğrafyasının sömürge geçmişi düşünüldüğünde herhangi bir sömürgecilik faaliyetiyle adı anılmamış, pragmatik değil karşılıklı ilişki biçimi arayan ve siyasi nüfuz arayışından uzak olduğunun, söylem ve uygulama noktasında sıkça vurgulayan bir Türkiye portresinin anlatımına hassasiyet gösterildiğinin görüldüğünü söylüyor.
Diren DOĞAN, “Nitekim dünyanın en büyük beşinci diplomatik ağına sahip oluşu; bölgede bulunan otuz büyükelçiliği, yirmi dört başkonsolosluğu, Türkiye Cumhuriyeti nezdinde kurulmuş farklı temsilcilikleri ve diğer ticari aktörleri göz önüne alındığında “girişimci ve insani dış politika” vizyonuyla Türkiye’nin oluşturduğu tehdit algısı oldukça düşük seviyede” bulunduğunu hatırlatıyor.
Tüm bu gelişmelerin paralelinde Türkiye’nin Asya Kıtası’nda kurduğu diplomatik ilişkiler konusuna da değinen Öğr. Göv. DOĞAN, “Azerbaycan, Gürcistan, Pakistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan özelinde “yüksek düzeyli stratejik iş birliği konseyi” seviyesinde ilerlerken Endonezya, Malezya, Japonya, Singapur ve Güney Kore ile “stratejik ortaklık” seviyesinde yürütülmektedir” diyor.
Diren DOĞAN, benzer biçimde ticari ilişkilerin de halihazırda Malezya, Singapur, Güney Kore ve Gürcistan ile imzalanan serbest ticaret anlaşmalarının yanı sıra Japonya, Endonezya ve Tayland ile istişare sürecinde olan benzer mutabakatlarla artırılmaya çalışıldığının görüldüğüne dikkat çekiyor.
DOĞAN, “Asya denildiği zaman ilk olarak 1 Şubat’ta yürürlüğe giren ve devasa ekonomik kapasitesiyle küresel gayrisafi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 30’unu kapsayan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (Regional Comprehensive Economic Partnership, RCEP) Anlaşması’na taraf üye ülkelere sahip, Güneydoğu Asya bölgesinin köklü oluşumlarının başında gelen ASEAN dikkat çekmektedir” şeklinde aktarıyor.
“ASEAN ile ilişkilerini “sektörel diyalogortağı” ekseninde sürdüren Türkiye diğer taraftan yürüttüğü politikalar ve oluşturduğu yükselen güç algısıyla küresel sistemin dikkatle izlenen aktörü olan Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkilerinde de tıpkı Pekin yönetiminin vurguladığı gibi kazan kazan prensibi çerçevesinde ilerlemektedir” diyen Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğr. Göv. Diren DOĞAN, Asya ile sürdürdüğü uzun soluklu ilişkileri vesilesiyle kurduğu ticaret arterlerini “Orta Koridor Girişimi” ile koordine eden Ankara, Pekin’in “asrın projesi” olarak nitelenen Kuşak Yol İnisiyatifi’ne artı değer katmayı planlayan bu girişiminin de ana yürütücüsü konumunda olduğunun altını çiziyor.
Diren DOĞAN, bu noktada Çin Halk Cumhuriyeti’nin sahip olduğu yüksek potansiyelin yanında Yeniden Asya Girişimi’nin “Çin merkezliliği” değil çok taraflılığı ele alarak Asya coğrafyasının bütününün sunduğu potansiyelden karşılıklı yarar sağlamayı amaçladığının altını çizmenin önemli olduğunu dile getiriyor.
“Türkiye’den Pasifik Okyanusu’na, Arktik Denizi’nden Hint Okyanusu’na uzanan bu devasa coğrafya, bütün alt bölgeleriyle Yeniden Asya Girişimi’nin odağına girmekte ve her biri özelinde geliştirilen stratejilerin –sürekli vurgulandığı gibi– karşılıklı faydayı esas almasına hassasiyet gösterilmektedir” diyen Öğr. Göv. Diren DOĞAN, “Nitekim bu hedefler çerçevesinde atılan adımlar 2019’da ilan edilmesi dolayısıyla nispeten yeni olan Yeniden Asya Girişimi’nin meyvelerini beklenenden hızlı biçimde vermesine olanak tanımıştır” diyor.[Devam edecek)
***
YAZAR HAKKINDA
Diren DOĞAN, Lisans derecesini 2016’da Süleyman Demirel Üniversitesi uluslararası ilişkiler programında tamamlamıştır. Aynı üniversitenin uluslararası ilişkiler anabilim dalından “Bölgesel İhtilaflar Bakımından Güney Çin Denizi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Bölge Politikaları” başlıklı tez çalışmasıyla mezun olmuştur. Doktora eğitimi esnasında Tayvan Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen “Taiwan MOFA Fellowship”i kazanarak 2021’de Tayvan’da araştırmalar yapmak üzere National Chengchi Üniversitesi’nin Tayvan Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nde (TCSS) misafir öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Aynı yıl Uluslararası İlişkilerde Kaynayan Sular: Güney Çin Denizi başlıklı kitabını yayımlamıştır. 2020 itibarıyla Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde görev yapmakta olan Doğan aynı zamanda NATO-AB ortaklığında kurulan Finlandiya merkezli Hibrit Tehditlerle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nin (Hybrid-CoE) uzman havuzunun bir üyesidir. Çalışma alanları Asya Pasifik bölgesindeki güvenlik kompleksleri, Güney Çin Denizi ihtilafı, gri bölge stratejileri ve hibrit tehditlerdir.
[UHA Haber Ajansı, 14 Haziran 2022]