Ana-babaya sevgi ve saygının evrensel esasları
12 Mayıs 2024’te bir “Anneler Günü” daha kutladık. Önümüzdeki Haziran ayında da “Babalar Günü” kutlanacak. Son senelerde bazı sevgileri, saygıları, bağlılıkları, yardım ve destek faaliyetlerini bir güne, bir haftaya sığdırmak moda oldu. Gerçekte her gün, her hafta iyiliklerin, güzelliklerin günü ve haftasıdır. Onları belli gün ve haftalara hapsetmek yanlıştır. Biz bu yazımızda “Anneler Günü”nü bahane ederek İslam’ın ana-baba hakları konusundaki evrensel esaslarını söz konusu edeceğiz.
Kur’an ve hadiste ana baba haklarına, onlara sevgi ve saygıyla ilgili olarak yer alan emirler; dünyada ana-baba hakkını, anaya babaya sevgi ve saygıyı güvenceye alacak başka hiçbir yasa, metin, belge, ilke olmasa bile tek başına yeterlidir. Zaten dünyada ana-babaya şefkat ve hürmetin, ana-baba hakkının bu kadar yüceltildiği daha etkili ve güçlü başka bir metne, yasaya, ilkeye, düzenlemeye rastlamak mümkün değildir. Çünkü bu iki ayet ve bir hadise göre bir evlat, ana-babasını hangi ölçüde severse sevsin, ana-babasına hangi ölçüde hizmet ve hürmet ederse etsin, ona “Bravo sana, evlatlık görevini yaptın!” denemez. Çünkü Müslümanlıkta ana-baba hakkı, ne yapılırsa yapılsın tam olarak ödenemeyecek, yüceliğinden ötürü üst sınırına, zirvesine hiçbir zaman çıkılamayacak olan bir haktır. İşte yoruma gerek olmayan açık-seçik belgesi:
“Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi, ana-babaya da iyilik ve güzellikle davranmanızı size emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi evlat olarak senin yanında yaşlanır, bakımlık hale gelirse, verdikleri zahmetten dolayı sakın onlara ‘öf!’ bile deme. Onları azarlama. Onlara güzel, gönül alıcı söz söyle.” “Onlara acıyarak şefkat kanatlarını üzerlerine ger. ‘Ya Rab! Onlar beni çocukken nasıl esirgedilerse sen de şimdi onları öyle esirge’ de.” (Kur’an, İsra suresi: 23-24).
“Ana-babalarının ihtiyarlık (ilgiye ve bakıma muhtaç) zamanlarında onlardan birine veya her ikisine yetişip de onlara layık oldukları hizmet ve hürmette bulunamamaktan dolayı cenneti hak edemeyen evlatların burnu yerde sürtsün!” (Hadis-i şerif).
“Herkes ektiğini biçer” sözünün hiç sekmeden geçerli olduğu alanlardan biri evlatlarla ana-babalar arasındaki ilişkidir. Yani evlatlar anne-babalarına nasıl davranıyorlarsa kendi evlatları da kendilerine öyle davranacaklardır.
BİR GERÇEK: ANNE ÖZLEMİNİN ÜZERİNDE ÖZLEM YOKTUR
Bir örnek: Doğuştan görme engelli yetişkin bir insanın dayanılmaz anne özlemi:
İşitiyorum ki: Güneş pek güzelmiş! Ya güller, çay kenarında suyun üzerine sarkan çiçekler ve nâzik nâzik öten kuşlar ve böcekler, çok güzel manzaralar arz edermiş!
İşitiyorum ki: Gökyüzünde ışıklar görünürmüş, denizin dalgaları gözyaşları gibi hazin hazin süzülürmüş! Onun üzerinde gemilerin dahi yürümesi insanı hayrete düşürürmüş!
Lâkin ben ne o gürültüsünü işitmekte olduğum denizi, ne o renkli çiçekleri, gökyüzünü, güneşi, ne de aydınlığı görmediğim için müteessirim!
Hayır, Allah’ım hayır! Şu fâni âlemin güzelliğinden hiçbirini arzu edecek değilim! Yalnızca bir kez olsun annemin yüzünü görebilseydim!
İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar