Akif sinemada
UHA HABER /İstanbul işgal altındadır ve insanlar yıllardır savaşın devam etmesiyle direnme ve savaşma gücünü kaybetmektedir. Ankara merkezli bir direniş başlatan Mustafa Kemal kurtuluş için halkı bir araya getirir. Bu sırada işgal devletleri, Anadolu halkını Ankara yönetimine karşı kışkırtmak için İslam üzerinden propaganda yapar. Savaşta işlerini şansa bırakmak istemeyen işgal devletleri, Mustafa Kemal’i öldürme kararı alır ve bunun için Hintli Müslüman Mustafa Sagir görevlendirilir. Mustafa Kemal, işgal devletlerinin propagandasını engellemek ve halkın kurtuluş mücadelesine katılmasını artırmak için Mehmet Akif’i Ankara’ya çağırır. 13 yaşındaki oğluyla birlikte yola çıkan Mehmet Akif, Ankara’ya doğru ilerlerken başına birçok olay gelir. Yaşadıklarından, şahit olduklarında derinden etkilene Mehmet Akif bu süreçte İstiklal Marşı’nı yazmaya çalışır.
Radyo-TV yayıncısı, yapımcı, sunucu, spiker, şair, yazar, öğretim görevlisi Harun YÖNDEM, Türk Sineması’nda yerini alan milli ve İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif ERSOY’un ‘Akif’ filmini sizler için izledi:
“Akif filmini seyrettim. İstanbul’un işgalinden birkaç sahne ile başlayan öykü Ankara yolculuğu ile devam ediyor. Hayli sıkıntılı bir yolculuktan sonra Ankara’ya ulaşan Akif’in Burdur Mebusu olarak mecliste yer alması ve İstiklal Marşı şiirini yazma süreci anlatılıyor. Bu arada Nasihat Heyetinde görev yaparken karşılaştığı tehlikelere de yer veriliyor. Yanında oğlu Emin ve Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey var.
Filmde milli mücadele kadrosu fikir birliği içinde görünüyor. Zaten anlatılan dönemde daha çok isyanlarla başa çıkmaya çalışıyor meclis. Mustafa Kemal milli mücadelenin tartışmasız önderi. Belki de vatan için her yurtseverin elini taşın altına koyduğu bir zaman dilimi özellikle seçilmiş.
Eser için hayli emek verilmiş. İstanbul işgalini anlatmak için boğazda gemiler görünüyor. Ancak bu tür sahnelerin çok inandırıcı olduğunu söylemek zor. Belki dar ekranda bu kadar hissedilmez. Doğrudan doğruya bir savaş sahnesi yok. Birinci İnönü Zaferi meclis kürsüsünden aktarılıyor.
Film minimalist bir çalışma. Öyle çok sayıda figüran yok. Oyuncuların hepsi de rollerinin hakkını vermeye çalışmış. Kostüm ve dekora pek eleştirim yok. Ama oyunculuk üzerine yazmak isterim.
Biliyorum üzüleceksiniz ama başrol dışında bütün roller başarılı. Belki birkaç figüran biraz zorlanmış. Demek ki rolün küçüğü büyüğü yok. Bir figüranın konuşması varsa o rolü önemsemek gerek. Aslında başroldeki oyuncu da görsel bakımdan tatmin ediyor. Ama konuştuğu anda etki azalıyor. Ciddi bir aksanı var. Birçok kelimeyi doğru telâffuz edemiyor. Büyük Akif iyi ve etkili bir hatip olduğuna göre çok akıcı ve rahat konuşması lâzım. Ama, olmamış işte. Kaldı ki zaman zaman doğal söyleyişten de uzaklaşıp yapaylığa kayıyor.
Ahh Yavuz Bingöl, film bir bakıma senin üzerine yapılmış. Keşke gerek Ali Şükrü, gerekse Mustafa Kemal Paşa rolündeki arkadaşlar gibi temiz olsaydı diksiyonun. Akif istanbul çocuğu. Baba Balkanlı ama anne de Türkistanlı. Hani olsa olsa Rumeli aksanı olabilir diyeceğim ama tahminim o da yoktur. Tertemiz bir İstanbul Türkçesi ile konuşurdu muhtemelen. Torunu Selma Argon hanımefendi mutlaka bilir.
Misak-ı Milli o meclisin ana kavramlarından. İlginçtir, doğru telâffuz edene rastlamadık. Hani hepsinden beklerdim de Fikret Kuşkan’dan beklemezdim.
Bu arada Akif’in oğlu Emin, role yakışmış. Çok sevimli bir çocuk Kıvanç Aktan. Kutladım kendisini.
Filmin müziği de etkili, Kıraç iyi çalışmış.
Yönetmene gelince. İyi çalışmış, emek vermiş. Adeta kare kare çalışmış. Ama animasyonlu sahneleri ve bazı diyalogların yer aldığı bölümleri biraz daha özenli çalışabilir miydi? Doğrusu beklerdim.
Bir beklentim daha var: Akif’in Mısır’da yaşadıklarını anlatan yeni bir film. Ama biraz suya, sabuna dokunarak”.
Harun YÖNDEM & Şair, Yazar,
[UHA Haber Ajansı, 24 Eylül 2021]
Yorumlar