AK Parti’nin sağ kalkınmacılık geleneğinin genel bir değerlendirme ve öneriler…
Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Arş. Görevlisi Yunus ŞAHBAZ, bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu olan SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı için hazırladığı ‘AK Parti’nin 21 yılda kendisiyle rekabet eden bir parti olması” başlıklı bir raporunun sonunda, genel bir değerlendirme ve önerilerde bulunuyor.
AK Parti’nin sağ kalkınmacılık geleneğini hem devam ettirdiği hem de bu geleneği yeni bir seviyeye çıkardığını belirtmek mümkündür. Eğitim, sağlık, ulaşım ve altyapı alanlarında halkın refah ve hizmet kalitesini yükselten ve aynı zamanda Türkiye’nin potansiyelini ortaya çıkarmaya matuf atılımlar yapılmıştır.
Hayata geçirilen yatırımlara ek olarak devam eden büyük projeler ve yeni standartların gerektirdiği kalkınma girişimlerinin sürdürülmesi şimdiye kadar yapılanların neticelerini görme bakımından da hayati önem arz etmektedir. Dolayısıyla Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin başta ulaşım, eğitim ve sağlık olmak üzere bütün alanlarda altyapısını hızla tamamlaması gerekmektedir. Zira hızla gelişen teknolojik yeniliklere ayak uydurmak ancak sağlam bir altyapı kurmakla mümkün olacaktır.
2000’lere kadar Türkiye henüz temel altyapı gereksinimlerini tamamlayamadığı için AK Parti son yirmi yıl içerisinde hızlı bir yatırım hamlesine girişmek zorunda kalmıştır. Olağan bir süreçte daha geniş bir zaman dilimine yayılması beklenen devasa projelerin art arda hayata geçirilmesi bu geç kalınmışlığı telafi etmek içindir.
Türkiye’nin ulusal kalkınmasını tamamlayıp refahını artırabilmesi ve akabinde uluslararası standartlarla rekabet eder bir pozisyona gelebilmesi için ulaşım gibi temel altyapı ihtiyaçlarını çözmesi gerekmektedir.
Bu alanda yapılan altyapı çalışmalarının Türkiye’nin coğrafi konumunun sunduğu imkan ve potansiyelleri daha efektif bir şekilde kullanmasını mümkün kılacağını hatırda tutmak gerekir. Dünyada hızla değişen dengeler ve Çin’in üretim merkezi olmasıyla birlikte Türkiye’nin ulaşım imkanları ve Çin ile Avrupa arasındaki en etkili ulaşım güzergahı potansiyeli daha fazla önemli hale gelmiştir.
Önümüzdeki yıllarda (2023 vs.) yapılacak altyapı çalışmalarının bu potansiyeli açığa çıkarmada hayati bir rol oynayacağını vurgulamak mümkündür. Bu nedenle yapılan devasa yatırımlar aslında bugünden daha fazla geleceğe yönelik yatırımlardır. 1970’ler ve 1980’lerde yapılan köprülerin halen aktif bir şekilde kullanılması ve İstanbul’un bu köprüler olmadan tahayyülünün imkansızlığı gibi mevcut yatırımlar da Türkiye’nin gelecek on yıllarının temeli ve teminatı olacaktır. Bu anlamda AK Parti’li yıllardaki kapsamlı kalkınma ve yatırım hamleleriyle Türkiye’nin bu yüzyıldaki geleceğinin inşa edildiğini vurgulamak mümkündür.
Büyük projelerin bu bağlamda Türkiye’nin gelecek on yıllarında önemli bir işlevinin olacağı öngörülmektedir. Bu yatırımlar sayesinde Türkiye’nin ulaşım ve ticaret ağı hem uluslararası standartlar çerçevesinde bir yere oturacak hem de uzun vadede bir teminat teşkil edecektir. Hayata geçirilen yatırımların Türkiye’nin uluslararası arenada güçlü bir aktör olmasına katkı sağlamasının yanı sıra istihdam ve ticaret başta olmak üzere birçok alanda ülke ekonomisine önemli destekler sunacağı da düşünülmektedir.
Son olarak şunu belirtmek gerekir: 2010’lardan itibaren siyasi ve içtimai hayatta dijital gelişmelerin, sosyal medya, siber güvenlik ve dijital platformlar gibi alanların çok daha önemli hale geldiği görülmektedir. Türkiye’nin devlet ve toplum olarak elbette bu alanlarda da gerekli atılımları yapması gerekmektedir. Ancak eğitim, ulaşım ve sağlık gibi en temel alanlarda sağlam bir altyapı sistemi olmazsa, yapılan çalışmaların alternatifleri üretilmezse teknik ve teknolojik sahalarda ilerleme adına gerekli olan motivasyon, enerji ve kaynakların bulunması
mümkün değildir.
Türkiye’nin bu alanlardaki en önemli problemi geç kalınmışlıktır; son yıllarda tamamlanmaya çalışılan altyapı çalışmalarını Batılı devletlerin yıllar öncesinde hitama erdirdiği bilinen bir gerçektir. Türkiye’nin bu alanlarda eksikliklerini hızla kapatarak güç ve enerjisini çağın gerektirdiği diğer alanlara kanalize etmesi zarureti vardır. Buna binaen yatırım hamlelerinin geleceğin temelini atma ve geleceği inşa etmedeki önemi çok iyi anlaşılmalıdır. Geç kalınmışlıktan dolayı projeleri hızlandırmak için yapılan uygulamalardan doğan
rahatsızlıkların olması muhtemeldir. Ancak bu rahatsızlıkların Türkiye’nin geleceğini inşa eden dev yatırımlara karşı toptan reddiyeci bir retoriğe dönüşmemesi de elzemdir.
ÖNERİLER
• AK Parti döneminde hayata geçirilen kalkınma ve yatırım hamlelerinin Türkiye’nin bu alandaki geç kalınmışlığını gidermedeki fonksiyonu göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle yöneltilen eleştirilerin bu hamlelerdeki ivmeyi kaybettirmesine izin verilmemelidir.
• Özellikle büyük projeler bahsinde getirilen eleştirilerin en önemli sebeplerinden biri kamuoyuna etraflı ve doyurucu açıklamaların yeteri kadar yapılmamasıdır. Bu alanlardaki manipülatif dezenformasyonun önüne geçilmeli ve kamuoyu çalışmaların teknik boyutunu da kapsayacak şekilde etraflıca bilgilendirilmelidir.
• Önümüzdeki yıllarda da AK Parti iktidarıyla ivme kazanan yatırım ve kalkınma siyasetinin yenilenerek ve geliştirilerek devam ettirilmesi elzemdir.
• Kalkınma hamlelerinin insani ve sürdürülebilir bir kalkınma anlayışı çerçevesinde uygulanması gerekmektedir.
• Gelecek yıllarda kalkınma konusunda çevreci yaklaşımların daha fazla öne çıkacağı ve iklim meselesinin dünya gündemini daha fazla meşgul edeceği öngörülmektedir. Dolayısıyla Türkiye’nin kalkınma ve yatırım planlamalarını bu realiteleri göz önünde tutarak geliştirmesi gerektiği söylenebilir.
• Kalkınma konusunda Türkiye’de ve dünyada öne çıkan problemlerden biri çevre sorunlarıdır. Türkiye’de de gelecek yıllarda çevre ve iklim değişikliğinin öncelikli alanlardan olacağı öngörülmektedir. Kalkınma politikalarının çevre sorunları ve iklim değişikliği dikkate alınarak oluşturulması gerekmektedir. Yeşil kalkınma hem Türkiye hem de dünya için ekstra ve lüks bir girişim değil bir zorunluluk olarak kendini dayatmaktadır.
• Yatırım ve kalkınma vizyonunun refahın bölüşümü ve adil dağılımını tesisi önem arz etmektedir. Daha fazla yardım etmek değil yardıma ihtiyaç duyan kimsenin kalmadığı ya da en asgari düzeylerde tutulduğu bir sosyoekonomik adalet sisteminin inşa edilmesi gerekmektedir.
• Dolayısıyla sosyal kalkınma ve yeşil kalkınmanın önümüzdeki süreçte daha fazla dikkate alınması gerekmektedir. Ancak bu türden bir kalkınma modeline geçiş için de temel kalkınma ihtiyaçlarının giderilmesi zarureti vardır.
O halde mevcut projeler ivedilikle bitirilmeli ve bu projelerin de sunduğu imkanlarla sosyal kalkınma ve yeşil kalkınma alanlarında dünyada oluşan trende hızla uyum sağlanmalıdır. Özellikle insanı merkeze alan sosyal kalkınma tasavvuruyla Türkiye’nin bu alanda dünyaya örnek olma potansiyeli vardır. Ancak bu potansiyelin iyi kullanılıp kullanılamayacağı yatırım ve kalkınma siyasetinin önümüzdeki yıllardaki seyrine bağlıdır.
Yunus ŞAHBAZ
***
Yazar hakkında
Yunus ŞAHBAZ, 2014’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye’den mezun olmuştur. 2017’de Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlamıştır. Kırıkkale Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak görev yapan Şahbaz “Türk Düşüncesinde Aydın Sorunsalı: Bir Erol Güngör Çözümlemesi” başlıklı teziyle doktorasını tamamlamıştır. Akademik görevlerinin yanı sıra Muhafazakar Düşünce dergisinin genel yayın yönetmenliğini deruhte etmektedir. Akıntıya Karşı Bir Aydın: Erol Güngör ve Vahdettin Işık’la beraber editörlüğünü üstlendiği Said Halim Paşa: Geleneğin Muhafızı, Değişimin Faili isimlerinde kitapları vardır. Çok sayıda ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri ve çeşitli süreli yayınlarda yazıları bulunmaktadır.
Temel çalışma alanları Türk siyasal hayatı, Türk düşüncesi, Türk sağı, Türkiye’de milliyetçilik ve muhafazakarlıktır.