AK Parti döneminde Türkiye’deki seçimlere dış müdahale girişimleri
Türk-Alman Üniversitesi öğretim üyesi ve Diriliş Postası Gazetesi köşe yazarı Doç. Dr. Enes BAYRAKLI, kaleme aldığı ‘AK Parti döneminde Türkiye’deki seçimlere dış müdahale girişimleri‘ başlıklı yazısında, AK Parti döneminde yaşanan yurt dışı kaynaklı seçim müdahalelerini incelediğini, Türkiye’in doludizgin 14 Mayıs Pazar günü seçimlere gittiğini belirterek, Batılı ülkelerin özellikle de ABD’nin ulusal çıkarlarına ters düştüğü için Tayyip Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesini istediğini herkesin bildiğine dikkat çekiyor.
UHA / İnternational News Agency
Doç. Dr. Enes BAYRAKLI yazısında, “ABD gibi tarihi diğer ülkelerdeki seçimlere örtülü ya da açık müdahalelerle dolu bir süper gücün Türkiye’nin belki de gelecek yüzyılını belirleyecek bu seçimler karşısında hiçbir girişim yapmadan beklediğini iddia etmek akla mantığa aykırı olurdu” diyor.
Türk-Alman Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Enes BAYRAKLI yazısına şöyle devam ediyor:
“Zira büyük güçlerin özellikle jeopolitik olarak kritik olan yabancı ülkelerdeki ulusal çıkarları ne kadar tehlikeye girerse, o ülkeye siyasi, ekonomik, askeri ve seçim müdahalesi yapma ihtimali bir o kadar artar.
Bu hipotezin öne sürdüğü sav göz önünde bulundurulur ve tarihsel olarak diğer örnekler dikkate alınırsa büyük güçlerin çıkarları çerçevesinde her türlü müdahale yöntemini benimseyebilecekleri rahatlıkla öngörülebilir.
Türkiye’nin son dönemlerine odaklandığımızda, bu dört müdahale biçiminin de fazlasıyla deneyimlendiği görülebilir.
Siyasi anlamda, Avrupa Birliği’nin son yıllarda tarafgir bir biçimde ve kendini tekrar eder bir halde açıkladığı olumsuz raporlar ve ülke liderlerinin açıklamaları siyasi müdahalelere bir örnek olarak verilebilir.
Ekonomik müdahale olarak da ABD başkanı Trump’ın Türkiye ekonomisini hedef alan açıklamaları ve uluslararası sermayenin tutumu ekonomik açık bir örnektir.
Askeri müdahalelere gelindiğinde, ABD destekli 15 Temmuz darbesinin yanı sıra, Suriye’de PKK uzantısı YPG/SDF’nin açıktan desteklenmesi ve terör tehdidi ile Türkiye’nin dizayn edilme çabaları örnek verilebilir. Bunların yanı sıra Türkiye’nin meşru müdafaa ve ulusal çıkarları çerçevesinde engellemek durumunda kaldığı Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan PKK güdümündeki terör devletine yönelik yapılan operasyonlara da başta ABD ve AB ülkeleri destek olmamış, aksine yine Türkiye’nin düşmanı olan YPG/SDF saflarında yer almıştır. ABD bu örgütleri sadece sözde desteklememiş, bizzat Pentagon aracılığıyla eğitim, lojistik, finansal ve silah desteği sunmuştur.
Kısacası Ak Parti’nin özellikle son 10 yılı sayısı oldukça fazla olan yabancı siyasi, askeri ve ekonomik müdahaleler ile doludur.
Son olarak seçimlere müdahalenin somut örneklerine gelinirse, bunlardan en göze çarpanı, ABD Başkanı Joe Biden’ın seçimlerden önce ‘Erdoğan’ı seçimle devireceğiz. Erdoğan’ı devirmek için muhalefeti desteklemek gerek’ şeklindeki açıklamalarıdır. Biden açıklamalarında belirttiği gibi seçildikten sonra da Erdoğan karşıtı bir siyaset izlemiş ve Türkiye’nin müdahil olduğu birçok krizde Türkiye karşıtı bir pozisyonda yer almıştır.
Seçimlere müdahalenin başka bir örneği olarak da ABD’li senatör Menendez’in Erdoğan ve Türkiye karşıtı açıklamaları verilebilir. Menendez Türkiye’nin kendi istedikleri çizgiye gelmediği sürece F16’ların modernizasyonuna izin vermeyeceklerini ve Türkiye’ye baskı yapılması gerektiğini dile getirmiştir.
Büyük güçlerin şart koşarak x bir partinin iktidarda kalmaması ya da muhalefetin iktidara gelmemesi durumunda birtakım yaptırımlara, mesela askeri desteğin ya da ekonomik yardımların kesileceğine dair açıklamaları, seçimlere müdahale olarak değerlendirilebilir.
Seçimlere çok az bir zaman kala ABD’li yetkililerin bu tarz tehditkâr açıklamaları Türkiye’deki mevcut iktidarı ve Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak ve seçimleri manipüle etmek için büyük güçlerin sıklıkla başvurdukları yöntemler arasındadır.
Türkiye’de 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşecek seçimlere olası bir dış müdahale ihtimalini güçlendiren bu örneklere ek olarak ABD’li eski ulusal güvenlik danışmanı Bolton’un ‘Erdoğan’a karşı koyulmazsa işler daha da kötüye gidecek’ açıklaması ve Türkiye’deki muhalefetin desteklenmesi gerektiğine yönelik görüşleri de öne sürülebilir.
Bunlara ek olarak Türkiye’deki çeşitli medya yayın organlarının ABD’li vakıflar tarafından fonlanması da ABD’nin mevcut yönetimden duyduğu rahatsızlığa ve olası seçim müdahalesine yaptığı hazırlıklara örnek olarak gösterilebilir.
Seçimlere dış müdahalenin en güçlü ve üstü örtük olanı büyük datayı elinde bulunduran Google, Facebook, Instagram ve Twitter gibi sosyal medya şirketlerinin politikalarıdır. Bu şirketlerin algoritmaları ABD’nin ulusal çıkarlarıyla uyumlu olarak Türkiye’de muhalefete destek vermektedirler. Sosyal medyada Cumhur ittifakının sesini kısıp görünmez hale getiren bu algoritmalar, millet ittifakının görünürlüğünü bariz şekilde artırmaktadır.
Son olarak yabancı devletler tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak kontrol edilen BBC, Deutsche Welle, Voive of America, The Economist gibi Batılı medya organlarının her seçim döneminde olduğu gibi açıktan taraf tutarak Tayyip Erdoğan aleyhtarı yayınlara ağırlık verdikleri görülmektedir.
Bunun da ötesinde Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı menşeli vakıflar, yabancı ülkelerin yayın organları, elçileri ve diğer yabancı siyasetçilerin Erdoğan karşıtı tutumları da seçimlere müdahale olarak algılanmanın ötesinde, seçimlere müdahale ihtimalinin oldukça yüksek olduğuna delalet edebilecek unsurlardır.
Türkiye 14 Mayıs’ta birçok konuda karar verecektir. Ama en önemlisi Türkiye’yi kimin -dış güçlerin mi yoksa Türk milletinin mi- yöneteceğine karar verilecek seçim olacaktır. “