Adaletin eksik olduğu bir toplum nereye gider?

“Adalet, toplumun yapı taşlarından biridir ve adaletin sağlandığı toplumlarda bireyler kendini daha güvende hisseder. Yasaların eşit şekilde uygulandığını bilmek, ayrımcılık veya iltimasın olmadığı bir ortamda hem halkın birbirine hem de yasa düzenleyicileri olan güveni artacağından, dayanışma gelişir. Bireyler adaletsizliğe uğradığını hissettiğinde, devlet kurumlarının dürüstlüğünü, diğer insanların niyetlerini sorgulamaya başlar. Sorgulamalar arttıkça da toplumsal doku zarar görür ve bireyler devlete güvenemez hale gelirler”.
–Büşra ÇINAR, POLSAM YK&Psikolog-
*Detayı haberimizde!…
UHA / İnternational News Agency

(POLSAM) Yönetim Kurulu Üyesi ve Psikolog Büşra ÇINAR, toplumsal adaletin bir diğer boyutunun da fırsat eşitliği olduğunu belirterek, “Eğitim ve istihdam gibi alanlarda fırsat eşitliğinin var olması, bireylerin yeteneklerini ortaya çıkarması ve potansiyeli doğrultusunda adım atabilmesi için önemlidir. Bazı gruplar etnik kimlik, cinsiyet, sosyal sınıf, siyasi görüş gibi sebeplerle sistematik bir ayrımcılığa maruz kalıyorsa, bu durumda toplumsal huzursuzluğun arttığı görülür” dedi.
Adalet algısının, bir toplumun uzun vadede barışı koruyabilmesi için önemli olduğuna vurgu yapan Büşra ÇINAR, şöyle devam etti:
“Adaletin var olduğu toplumlarda güven duygusu artacağından toplumsal kuralları içselleştirmek daha kolaydır. Ancak adaletsizlik yaygınlaştığında, kişiler yasalara uymakta isteksiz hale gelip kuralları tamamen görmezden gelmeye başlayabilirler. Adalet algısının kaybolmasıyla haksızlığa uğradığını düşünen gruplar sosyal hareketler başlatabilirler. Çünkü tarihe bakıldığında genelde toplumsal hareketler adaletsizlik duygusunun yoğun olarak yaşanmasıyla başlamıştır. Protesto olarak adlandırılan bu hareketler aslında toplumun adalet arayışının bir sonucudur”.
Politik Stratejiler Araştırma Merkezi (POLSAM) Yönetim Kurulu Üyesi ve Psikolog Büşra ÇINAR, POLSAM için kaleme aldığı “Adaletin eksik olduğu bir toplum nereye gider?” başlıklı yazısının son bölümünde, adil bir toplum için medyanın ve kamuoyunun da önemli bir rolü bulunduğunu açıkladı.
Büşra ÇINAR, adil olmayan uygulamaları, hukuksuzlukları duyurmanın, toplumsal baskı oluşturarak değişim için zemin hazırlayabileceğini belirterek, adalet olmadığında hiç kimsenin güvenliğinden söz edilemeyeceğini ve bireylerin iyi oluşunun yalnızca bireysel sebeplerle sınırlandırılmaması gerektiğine vurgu yaptı.
Bireylerin iyi olabilmesi için toplumsal güven duygusunun, adalet duygusu, yasalara güvenebilmek gibi gerekliliklerin de bulunduğunu dile getiren (POLSAM) Yönetim Kurulu Üyesi ve Psikolog Büşra ÇINAR, “Yani adaletin sürekli korunması, sadece bireylerin değil toplumun sağlığı için bir zorunluluktur. Unutmamak gerekir ki birimiz güvende değilsek, hiçbirimiz güvende olamayız” şeklinde kaydetti.
***
Yazar hakkında
1994 yılında Eskişehir’de dünyaya gelen Psikolog Büşra Çınar, ortaöğrenimini Ahmet Kanatlı Anadolu Lisesi’nde 2012 yılında tamamladı. Atılım Üniversitesi Psikoloji bölümüne 2013 yılında tam burslu olarak başlamış ve İngilizce olarak öğrenimini 2018 yılında onur öğrencisi olarak tamamlamıştır. Psikoloji eğitimi sırasında pek çok etkinliğe katılmış, sempozyum ve seminerlerde görev almış, Psikoloji alanında kendini geliştirmeye devam etmiştir. Lisans eğitimini tamamlamasının ardından aldığı eğitimlerle bilişsel davranışçı terapi, şema terapi, kısa süreli çözüm odaklı terapi ve duygu odaklı terapi yöntemlerinde kendini geliştirmiştir. Başlıca uzmanlık alanları anksiyete, erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, özgüven problemleri, aile ve çift terapisi, iletişim sorunları, sağlıklı sınırlar oluşturma, depresyon, olumsuz duygularla başa çıkma, yürütücü işlev bozuklukları, travmalar gibi konulardan oluşmaktadır. 2018 yılından bu yana çeşitli özel kurumlarda psikolog olarak görevini icra etmiş, 2021 yılından itibaren ise özel bir kuruma bağlı olmadan bireysel olarak danışan görmeye devam etmektedir.