ABD’de yaklaşan kongre seçimleri ve bunun ABD demokrasisi için önemi
Türkiye’nin Los Angeles eski Başkonsolosu ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Politika Analisti Raife Gülru Gezer, ABD 8 Kasım seçimlerinin; hem Başkan Joe Biden’ın ülkeyi yönetme becerilerinin sorgulandığı bir dönemde, hem de ABD eski Başkanı Trump’ın yolsuzluk ve usulsüzlük davaları ile 6 Ocak Kongre baskını hakkında yürütülmekte olan soruşturmanın gölgesinde gerçekleştirileceğini ve bu bağlamda belki de ABD’nin en kritik seçimlerinden biri olacağına dikkat çekti.
TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA), Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) Resmi İnternet Sitesi’nde yer alan Türkiye’nin Los Angeles eski Başkonsolosu ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Politika Analisti Raife Gülru Gezer’in, ‘ABD’de yaklaşan kongre seçimleri ve bunun ABD demokrasisi için önemi‘ başlıklı makalesinden yararlandı.
Politika Analisti Raife Gülru Gezer, ABD’deki seçimler çerçevesinde Kongrenin alt kanadı olan Temsilciler Meclisi’ndeki 435 sandalyenin tamamının, üst kanadı Senato’daki 100 sandalyenin de 35’i için sandığa gidileceğini, ayrıca, 50 eyaletten 36’sında vali seçimlerinin olacağının altını çizdi.
Temsilciler Meclisi’nin tüm üyelerinin ABD Başkanı’nın seçileceği yıl ve ondan iki yıl sonra olmak üzere her iki yılda bir seçime gittiğini ifade eden Gezer, “Altı yıllığına seçilen Senatörler de her iki yılda bir 1/3’ü yenilenmek koşuluyla seçime gidiyor” dedi.
“Cumhuriyetçi Parti içerisinde Trump’ın yükselişi Seçimler öncesinde aday adayları, bulundukları bölgelerde “Primary” olarak nitelendirilen ön seçimlere giderek kendi partilerindeki diğer aday adaylarıyla yarışıyorlar” diyen Politika Analisti Raife Gülru Gezer, şunları söyledi:
“Ön seçimlerde başarılı olan aday ise diğer partinin rakibiyle yarışmak için Kongre seçimlerine katılıyor. Ön seçimlerin büyük bir kısmı tamamlanmış olmakla birlikte son olarak Louisiana’da seçimlerin yapılması planlanıyor. New York Times gazetesinin Temmuz 2022’de yaptığı ankete göre, Cumhuriyetçi seçmenin yaklaşık yarısı eski Başkan Donald Trump’ı istemiyor. Ankete göre özellikle genç ve üniversite eğitimli Cumhuriyetçi seçmenler arasında Trump’a destek zayıflamış görünüyor. Diğer yandan, Cumhuriyetçi Parti’den beş olası Başkan adayının oy oranlarına bakıldığında, seçmenlerin yüzde 49’u Trump’ın yeniden aday olmasını destekliyor. Seçmenlere “2024 başkanlık seçimleri için Cumhuriyetçi Parti’de önseçimler bugün yapılsa kime oy verirsiniz?” sorusu yöneltildiğinde, seçmenlerin yüzde 25’i Florida Valisi Ros DeSantis; yüzde 7’si Teksas Senatörü Ted Cruz; yüzde 6’sı eski Başkan Yardımcısı Mike Pence; yüzde 6’sı Birleşmiş Milletler eski Daimi Temsilcisi Nikki Haley; yüzde 2’si de eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya oy vereceğini söylüyor”.
Demokratlarla birlikte hareket eden ve 6 Ocak Kongre baskını nedeniyle Donald Trump’ın aleyhinde oy kullanan, ayrıca adı geçenin 2020 ABD Başkanlık seçimlerine hile karıştırıldığına yönelik iddialarını da kabul etmeyen Cumhuriyetçi Parti mensubu 10 Temsilciler Meclisi
üyesinden sadece ikisinin ön seçimlerde başarılı olduğunu belirten Gezer, diğer sekiz siyasetçinin ön seçimlerde Trump’ın desteklediği aday adayları karşısında yenilgiye uğradığını ya da seçimlere hiç girmediğini aktardı.
Raife Gülru Gezer, henüz 2024 seçimlerinde yeniden aday olup olmayacağı yönünde net bir mesaj vermeyen ve hakkında yürütülen yasal süreçler nedeniyle aday olmaya ehil olup olmayacağı belli de olmayan Trump için bu durumun ABD kamuoyunda bir zafer olarak görüldüğünü ve “Trump’ın intikamı” olarak nitelendirildiğini belirtti.
ABD eski Başkan Yardımcısı ve eski Savunma Bakanı Dick Cheney’in kızı olan ve Trump karşıtlığıyla bilinen Wyoming’den Temsilciler Meclisi üyesi Liz Cheney’in ön seçimlerde elenmesinin Trump açısından ciddi bir zafer olarak görüldüğüne dikkat çeken Politika Analisti Raife Gülru Gezer, Cheney’e karşı yarışan ve Trump tarafından desteklenen Harriet Hageman Wyoming’nin oyların yüzde 66’sını alarak yüzde 26 oy alan Cheney’i açık ara farkla yenerek Kongre seçimlerine girmeye hak kazandığını söyledi.
Raife Gülru Gezer, “Hâlbuki bir önceki seçimlerde yüzde 73 oy alan Cheney’in Cumhuriyetçi Parti içerisinde güçlü bir konumu
bulunuyordu. Ön seçimlerde ortaya çıkan sonuçlar Başkan olarak seçildiği zamandan bu yana Trump’ın Cumhuriyetçi parti içerisindeki konumunu ve gücünü belirgin bir şekilde konsolide ettiğini gösteriyor” dedi.
Trump’ın bıraktığı miras 1980’li yıllarda New York’taki dev inşaat projeleriyle adını duyurmaya başlayan, bilahare ABD’nin farklı eyaletlerinde büyük yatırımlar yapan Trump’ın altı defa iflas başvurusunda bulunduğunu hatırlatan Gezer, “Trump’ın geçmişten bu yana vergi verme konusunda şeffaf davranmadığı bilinmektedir. Trump’ın geniş kitlelerce tanınması ise 2004-2015 yılları arasında yapımcılığını
da üstlendiği bazı popüler televizyon programlarıyla oldu. Esasında 2000’li yılların başından itibaren siyasete ilgi duymaya başlayan Trump’ın 2016 yılında Cumhuriyetçi Parti’den Başkan aday adayı olması hem ABD kamuoyu hem de Cumhuriyetçi parti içerisinde beklenmedik bir gelişmeydi” değerlendirmesinde bulundu.
Raife Gülru Gezer, ilk başta kaybedeceğine kesin gözüyle bakılan Trump’ın, Cumhuriyetçi partide yıllardır siyaset yapan aday adaylarını geride bıraktığını belirterek, şunları söyledi:
“Yalan/sahte haber, alternatif gerçekler gibi kavramların ABD siyasetine ve medya literatürüne yerleşmesini sağlayan Trump, halka hitap ederken kullandığı yalın dil ve ABD ile Amerikan halkını önceleyen popülist söylemi sayesinde, onlarca yıldır ülkeyi yöneten ve halktan kopuk olarak görülen müesses nizamın adayları karşısında kendisini ön plana çıkartmayı başardı. 2016’da seçimleri kazanan Trump’ın Başkanlığı ilk günden son güne kadar olaylı geçti. Hem iç siyasette hem de dış siyasette geleneklerden uzak bir söylem ve yöntem benimseyen Trump Amerikalı üst kimliğiyle dünyanın dört bir yanından insanları bir araya getiren ve başarısını da bu şekilde sağlayan ABD’nin etnik, dini ve kültürel hassasiyetlerini istismar ederek pandoranın kutusunun açılmasına neden oldu. Bunların etkileri ABD’de halen tam olarak görülmüş olmasada, Trump’ın yeniden seçilmesi halinde söz konusu fay hatlarında ciddi kırılmalar olmasını beklemek yanlış olmayacaktır”.
Buna ilaveten, Trump’ın Başkan olduğu dönemde ABD uluslararası platformda itibar kaybına uğradığına da vurgu yapan Politika Analisti Gezer, ABD’nin Avrupa-Atlantik kurumlarıyla ilişkilerini tartışmaya açan Trump’In, Çin’le ilişkilerin gerilmesine, ABD’nin Trans-Pasifik Ortaklığı, Paris İklim Anlaşması ve İran Nükleer Anlaşması’ndan (KOEP) çekilmesine neden olduğunu ifade etti.
Raife Gülru Gezer, Trump’un ayrıca, Kuzey Kore Lideri Kim-Jong Un ile üç defa görüştüğünü ve Kuzey Kore’ye ayak basan ilk Başkan olduğunu hatırlatarak şöyle dedi:
“Trump’ın 2018 yılında Rusya Devlet Başkanı Putin’le Helsinki’de gerçekleştirdiği görüşmede, Amerikan seçimlerine müdahale konusunda ABD istihbaratına karşı Rusya’nın tarafını tutması büyük eleştirilere neden oldu. Trump ayrıca, Amerikan tarihinde iki defa azil süreci yaşayan ilk ABD Başkanı oldu. 6 Ocak Kongre baskını Trump’ın siyasi kariyerine damgasını vurdu. Dünya televizyonlarında canlı olarak verilen ve milyonlarca insanı dehşete düşüren baskın Amerikan siyasi tarihine de bir “kara leke” olarak geçti”.
Ara Seçimlere Giden Süreçte Yaşanan Siyasi Kutuplaşmanın 6 Ocak Baskını için Kongre’de kurulan Soruşturma Komitesi nedeniyle iki parti arasındaki gerginliğin Kongre seçimlerinin da yaklaşmasıyla daha da arttığına dikkat çeken Politika Analisti Gezer, “Trump aleyhine açılmış davalar ve FBI’ın gizlilik içeren devlet belgelerine ilişkin soruşturmasına rağmen Cumhuriyetçi Parti’nin büyük bir kısmı Trump’a arka çıkıyor. Trump’ın Florida’daki evi Mar-a-Lago’ya geçtiğimiz Ağustos ayında düzenlenen baskın sonrasında Cumhuriyetçi Parti üyelerinin bazıları FBI’a sert tepki göstererek, “FBI’ı yok edin“, “FBI’ın kaynaklarını kesin” şeklinde sosyal medya paylaşımlarında bulundular.
Öte yandan, Trump’ın Başkan Yardımcılığını yapan Mike Pence ise, Cumhuriyetçi Parti’nin hukuk ve düzen partisi olduğunu, bu çerçevede güvenlik güçlerinin yanında yer aldığını belirterek, FBI’ya yönelik saldırıların durmasını istedi. Gerilim Kongre’nin de dışına taşarak Başkan Biden ve Trump’ın kamuoyu önünde yaptıkları açıklamalarda birbirlerini ağır bir dille eleştirmelerine ve hatta suçlamalarına kadar vardı” dedi.
Biden Kongre baskınına ilişkin bir konuşmasında; “Trump, eyleme geçme cesaretinden yoksundu. Hem polis yanlısı hem isyan yanlısı olamazsınız. Hem isyan yanlısı hem demokrasi yanlısı olamazsınız. Hem isyan yanlısı hem Amerika yanlısı olamazsınız.” diyerek Trump’ı hem demokrasi karşıtı ve daha da önemlisi Amerika karşıtı olmakla itham ettiğini ifade eden Raife Gülru Gezer, Trump’ın ise; “Biden, açık sınırlar, hileli seçimler, felaket enerji politikaları, anayasaya aykırı zorunluluklar ve yıkıcı okul kapatmalar gibi delice politikalarla kim ülkemizi yok ediyor?” cevabını verdiğini açıkladı.
Gezer, “Trump’ın kullandığı dil ve beyaz ırkın üstünlüğüne inanan gruplara verdiği destek sadece ülkeyi bölmekle kalmadı, kendi partisinde de bölünmelere yol açtı. İktidardaki parti son 150 yılda sadece 4 defa ara seçimlerde kaybetmemiştir. Hal böyleyken Kasım seçimlerinde Demokratik Parti’nin hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’daki çoğunluğunu kaybetmesi öngörülüyor” dedi.
Trump’ın önümüzdeki süreçte Cumhuriyetçi Parti üzerinde baskı kurmaya devam edeceğini dile getiren Raife Gülru Gezer, bu bağlamda, Kongre’nin Demokratik Parti’den bir Başkanla çalışmasının daha da zorlaşacağını ve sistemin tıkanmasına yol açacağına vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Hâlihazırda içte ekonomik sorunlar yaşayan, eğitimden sağlığa birçok sınamayla karşı karşıya kalan, dışta dünyadaki konumu sarsılan, Ukrayna savaşıyla yeniden şekillenen dünyada hegemon güç konumunu kaybetmek üzere olan, göçmenler sorununa çare bulamayan ABD için tüm bu hususlar halktaki tepkinin artmasına neden olacaktır. Trump, önünde herhangi bir yasal engel bulunmaması halinde bu durumu bir fırsat olarak görüp, bir sonraki başkanlık seçimlerinde yeniden aday olmak isteyecektir. Her hal ve karda, ABD demokrasisi Kongre seçimlerinden sonra başkanlık seçimlerine kadar olan iki yıllık sürede önemli bir demokrasi sınavı verecektir. Trump’ın yeniden başkan olması sadece ABD’yi değil tüm dünyayı yeniden istikrarsız ve öngörülemez bir sürece sokacaktır”.
Gazeteci * Ataner YÜCE
[UHA Haber Ajansı, 03 Kasım 2022]