AB Karşı Çıksa Bile İspanya Filistin Devleti Kurulmasına Açık
TÜRKSAM Avrupa, Asya ve Türk Dünyası Araştırmaları Merkezi Araştırma Asistanı Nargiz Gerayova, “AB Karşı Çıksa Bile İspanya Filistin Devleti Kurulmasına Açık” başlığıyla analizde bulundu.
UHA / Europe İnternational News Agency
Nargiz GERAYOVA, TÜRKSAM Araştırma Asistanı
İsrail, İspanyol ve Belçika başbakanlarını teröre destek vermekle suçladı. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez Cuma günü yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’nin görüşlerine aykırı olsa bile Madrid’in tek taraflı olarak Filistin devletini tanımaya açık olduğunu söyledi.
Refah sınır kapısının Mısır tarafında düzenlediği basın toplantısında medyaya konuşan Sanchez, “Uluslararası toplumun, özellikle de Avrupa Birliği ve üye devletlerinin Filistin devletini tanımasının zamanının geldiğini düşünüyorum” dedi.
Sanchez, ideal olarak tanımanın en az birkaç üye ülkenin katılımıyla aynı anda gerçekleşeceğini söyledi. Daha önce Filistin devletini tanımanın önümüzdeki dönemi için bir öncelik olduğunu söyleyen, yeniden seçilen İspanyol başbakanı, “Fakat durum böyle değilse elbette İspanya kendi kararlarını alacaktır” dedi.
Belçika Başbakanı Alexander De Croo da Sanchez’e katıldı. Ziyaret boyunca her iki lider de Gazze’deki sivil halkın korunması ve İsrail’in uluslararası insani hukuka saygı göstermesi çağrısında bulundu.
TÜRKSAM Haber Analiz
Avrupa’nın en önemli ülkelerinden biri olan İspanya, Avrupa’nın benimsediği soğuk ve çizgili tarihin ve siyasi tavırların aksine, Müslüman ve arap ülkeleri ile yakın ve daimi ilişkilerde olmuştur. Tabii ki de, bu ilişkilerin tarihe dayanan bir geçmişi ve bu geçmişin günümüze getirdiği bazı tarihsel bağ ve sorumluluklar vardır. İspanya’nın haritadaki konumuna dikkat ettiğimizde Akdeniz’e kıyısı olan bu ülkenin Cezayir, Fas, Tunus gibi Arap ülkelerinin Akdeniz komşusu olduğunu görmekteyiz. Bu tarihi yakınlığın coğrafi yakınlıktan kaynaklandığı, aslında Arap ülkeleri ile İspanya arasında bir medeniyetler geçişi olduğu sonucuna varabiliriz.
İspanya ve Filistin arasındaki tarihi bağlar ve ilişkilere bakıldığında karmaşık olduğu görülmektedir. Bu bağlar, tarih boyunca yaşanan olaylar, kültürel etkileşimler ve modern politik durumlar gibi bir dizi faktörden etkilenmiştir.
İspanya ve Filistin arasındaki tarihi bağlantılar, genellikle Orta Çağ dönemine ve Endülüs İslam Medeniyeti’nin İspanya’daki varlığına dayanır. Ayrıca, modern dönemde diplomatik ilişkiler ve Filistin meselesi üzerindeki İspanya’nın durumunda da önemli bir rol oynamıştır.
Arapların İber Yarımadası’nı fethetmeleriyle başlayan bu dönem, Endülüs İslam Medeniyeti’nin zirvesine ulaştığı bir zaman dilimiydi. Bu dönemde, Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar arasında hoşgörü ve kültürel etkileşim gözlemlendi.
Hoşgörülü ve külterel etkileşime rağmen aynı zamanda bunu da belirtmemiz gerekir ki, İspanya’nın da Yahudilerle ilgili hoş hatırlanmayan geçmişi ve iki ulus arasında anlaşmazlıkların doğurduğu tarihi kopuş anları vardı. İspanya’daki Yahudiler, Reconquista döneminde Hristiyan hakimiyeti altında zor durumda kaldılar.
1492’de İspanya Krallığı’nın Yahudi karşıtı politikaları nedeniyle birçok Yahudi ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Bu dönemde, birçok Yahudi Filistin’e göç etti. Aynı zamanda ister Filistin’den isterse de diğer Arap ülkelerinden İspanya’ya Arap akınları başladı. İspanya’nın güney kesiminde yerleştiler ve oranın kültürü ile bağdaştılar.
Bu bir gerçek ki, bugün İspanya başbakanın Filistini destekleyen açıklamaları ve beyanları tarihi ilişkilere sadık kalmak için değil, bölgedeki durumu kendi leyhine dönüştürmek için planlanmış. İspanya İsrail’in bölgedeki tarihi gidişatını ve siyasi kurnazlığını bilen ve yakından tanıyan bir ülke.
Kendisi için tehlike arz ettiği bir ülkenin sınırlarına yakınlaşmasını engellemek, geleceğe dönük en büyük tehlikesizlik planıdır, aynı zamanda da yukarıda da belirttiğim gibi, arap ülkeleri ile ilişkilerden kazandığı çıkarlar ispaniyaya daha çok katkı sağlıyor. İster sosyal, ister ekonomik isterse de kültürel anlamda ortaklıkları olan bu ülkeler, Filistin meselesine hassasiyyetlerinde de aynı taraftalar.
Biliyoruz ki Filistin’in bağımsız devlet olarak tanınması gibi konular, uluslararası ilişkilerde karmaşık ve hassas meselelerdir. Bu tür bir açıklama, İspanya’nın dış politikasındaki değişiklikleri veya belirli bir durumu yansıtabilir ve bu nedenle dikkatle değerlendirilmelidir. Uluslararası ilişkilerdeki bu tür gelişmeler, genellikle bölgesel dinamiklere, ulusal çıkarlara ve uluslararası toplumun genel durumuna bağlı olarak anlaşılabilir. Avrupa Birliği’nin siyasi duruşuna ve tavırlarına rağmen İspanya’nın Filisti’nin yanında olması, İsrail’in tepkisini üzerine çekmeye sebep oldu.
İspanya’da, tüm siyasi partiler, muhafazakar bir yönetim döneminde, 2014 yılında İspanyol Parlamentosu’nun Filistin’in devlet olarak tanınmasını teşvik eden bir karar almasını destekledi.
Ancak oylama nihai değildi ve bunun sonucunda herhangi bir işlem yapılmadı.
Bazı Avrupa ülkeleri bu değişikliği daha verimli bir şekilde uygulamaya koydu, değerlendirmeye aldı.
Bu ülkelere İsveç, Macaristan, Malta ve Romanya dahildir; ancak diğer AB üyelerinden hiçbiri aynı yolu izlemediğinden diyebiliriz ki, bugün İspanya bu konuda öncü olabilir.
***
Yazar hakkında
Nargiz Gerayova