enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
18:25 Erdoğan’dan Papa Fransuva için taziye mesajı…
16:55 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Küresel sistemde hak ettiğimiz yere gelmeye çok yakınız…
16:44 Türksat 6A göreve başladı
13:54 TBMM yeni haftada 23 Nisan etkinliklerine ev sahipliği yapacak
13:44 ABD’de bulunan Bakan Şimşek, bugün New York’ta yatırımcılarla buluşacak
13:26 Kırmızı bültenle aranan 3 şüpheliden 2’si Türkiye’ye getirildi
11:25 İzmit MTAL, Girit’te Robot Olimpiyatlarından 4 Kupa ile Döndü…
10:43 Kocaeli’nin Körfez sahilindeki batık gemiler yan yattı!
08:27 Gazeteci Candaş Tolga Işık, Kadıköy’de katledilen Ahmet Minguzzi’nin ailesini programa çıkaracağı için tehdit edildi…
07:39 logo Upcycle İstanbul Art and Design Festival, dördüncü kez ziyaretçileriyle buluşmaya hazırlanıyor…
07:15 Su Politikaları Derneği’nin İMMİB ile birlikte yürüttüğü AWARE projesi başladı!…
07:09 Su Politikaları Derneği (SPD) Başkanı Yıldız : Ankara acilen Su Talebi Yönetimine geçmeli 
06:57 Terörizmle Mücadele ve Müzakere -2-
06:50 Veteriner hekimleri Kocaeli Ticaret Odası’nda istişare toplantısında buluştu…
06:49 Bakan Bolat,”Türkiye ile Suriye önümüzdeki süreçte, etle tırnak gibi ekonomilerini halklarının menfaatleri doğrultusunda daha da geliştirecek”…
06:37 Yolsuzluk iddilarıyla İstanbul Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ilgili tartışmalar devam ediyor…
00:40 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, “Türkiye’nin ilk yerli ve milli haberleşme uydusu Türksat 6A bugün hizmete alınacak”…
00:04 FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliğinden firari olan eski futbolcu Hakan Şükür, yurt dışında lüks yaşamını sürdürürken; baba Şükür de Yargıtay’dan hüküm bekliyor…
00:02 Kocaelispor’u artık süper lig’de görmek istiyoruz!
15:47 Yolsuzluk iddiasıyla Silivri’de tutuklu bulunan İmamoğlu’nun “TRT’yi boykot” çağrısına RTÜK Başkanı Şahin’den tepki!…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Terörizmle Mücadele ve Müzakere -2-

Terörizmle Mücadele ve Müzakere -2-
21 Nisan 2025
8
A+
A-

* Terörizm günümüzde özellikle emperyalist ülkeler tarafından vekil güç olarak diğer coğrafyalarda politika yürütme mekanizması haline geldi.

* Önceleri ülkeleri tehdit eden terör örgütlerinin günümüzde tehditlerini başka ülkelerin vekili olarak sürdürdü.

* İyi okumalar…

UHA / İnternational News Agency

GAZİANTEP, ANKARA, 21 NİSAN 2025 – Türkiye’nin saygın, güvenilir Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe 🇹🇷 (@AliFuatGokce) / XEskişehir merkezli düşünce kuruluşu Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi (TUDPAM) yazarı ve Gaziantep Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğr. görevlisi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, (TUDPAM) için kaleme aldığı “Terörizmle Mücadele ve Müzakere” UHA Haber için değerlendirdi.

“Mücadele ve müzakere stratejilerinin hangisinin uygulanacağına ülkenin o andaki iktidarı karar verir” diyen Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, şunları söyledi:

“İktidarlar ülkenin sosyolojik yapısını ve siyasi kültürünü de dikkate alarak karar vermeyi tercih ederler. Ancak bu süreç iktidarlar açısından oldukça zor bir durumdur. Terörizmle müzakere ya da teröristle konuşmama konusunda öne sürülen gerekçelerin başında ülkenin itibarı gelmektedir. Müzakere stratejisinin devlet politikası olamayacağı yönündeki düşünce, böyle bir politikanın terör örgütlerini resmi olarak tanınması anlamına geleceği, zafiyet görüntüsünün ortaya çıkabileceği ve şantaja boyun eğme olarak değerlendirilerek diğer terör örgütlerinin de amaçlarına ulaşmak için aynı politikayı izleyebileceği yaklaşımı ülkeleri terörizmle topyekûn mücadeleye yöneltmektedir”.

Müzakere etmemenin ikinci nedeninin teröristlerin psikolojik rahatsızlığı olan kişiler olduğu hakkındaki düşünceden kaynaklandığına dikkat çeken Doç. Dr. Gökçe,  “Psikolojik rahatsızlığı olan kişilerle konuşmanın ve sorunların çözülmesi amacıyla yol alınamayacağı yaklaşımı müzakereden uzaklaştırıcı bir düşüncedir. Ancak yapılan çalışmalarda teröristlerin içinde psikolojik rahatsızlığı olanların olabileceği ancak genelinin psikolojik bakımdan rahatsız olmadığını göstermektedir. Psikiyatr Marc Sageman 172 kişi üzerinde yaptığı çalışmada bu kişilerin geçmişinde rahatsızlıkla ilgili pek az kanıt bulmuştur. Lousie Richardson ise teröristlerin kendilerine özgü bir mantıklarının olduğu, onlarla konuşmadan mantıklarını çözmenin mümkün olmadığını belirtmiştir” dedi.

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, Müzakere stratejisinin seçilmemesinde diğer bir düşüncenin de konuyu ahlaki açıdan ele aldığını belirterek, Ahlaki ölçünün, devletlerin yasallık ve meşruiyetinin en üst seviyesini temsil ettiği görüşünden hareket ettiğini ve teröristlerin şiddet kullanarak sivillerin zarar görmesine neden olması ve bu yöntemin gayri ahlaki olması sebebiyle teröristlerle müzakere etmenin devleti lekeleyebileceği yönündeki yaklaşım müzakere stratejisinden uzaklaşılmasını sağladığını aktardı.

Müzakere stratejisinden uzak durulmasının diğer nedeninin ise iç kamuoyunun devreye girme düşüncesi ve iktidarın geleceği olduğunun altını çizen Doç. Dr. Gökçe,  şöyle devam etti:

“Kamuoyunun yaklaşımını iki yönden ele almak mümkündür. Birincisi, uzun yıllar terörizme maruz kalan kamuoyu korku ve şiddet ortamında yaşamamak için iktidardan terörizmin bitirilmesi konusunda etkili adımlar atmasını isteyebilir. Eğer iktidarın izlediği mücadele politikaları terörizmin bitirilmesinde etkili olmazsa bu sefer kamuoyları iktidardan müzakere stratejisini uygulamaya koymasını talep eder. Kamuoyunun nihai amacı ve isteği terörizmin bitirilmesi olup yöntemin belirlenmesinde iktidarların sonuca ulaşacak yöntemi belirlemesini ister. İkincisi ise müzakere stratejisinin iç kamuoyu tarafından olumsuz karşılanmasıdır. Bu konuda en önemli husus daha önce terörizmden zarar görenlerin tepkisidir. Terör eylemlerinden zarar görenler terör örgütleriyle müzakere yapılarak muhatap alınmasının kendi kayıplarının telafisi ya da intikamının alınmayacağı şeklinde bir düşünceyle hareket ederek karşı çıkarlar. Zarar görenlerin odaklandığı esas nokta kendi kayıplarının intikamının alınması ve teröristlerin cezalandırılmasıdır. Müzakereyle terör örgütünün tamamen bitebileceği ihtimali bu gruplar ve kişiler tarafından öncelik olmaz. Bu husus yani intikam alınması ve cezalandırılma isteği doğaldır ve zarar görenlerin iç dünyasını rahatlatacak bir durumdur. Böyle bir durumda iktidarlar müzakereyi gizli olarak yürütmeyi tercih ederler. Tabi gizli yürütülen sürecin topluma ve kamuoyuna sızma ihtimali her zaman vardır. Müzakere görüşmelerinin sızdırılması genellikle terör örgütü tarafından yapılır. Müzakere sürecinde görüşülen konularda mutabık olunmadığı durumlarda ve asgari müştereklerde buluşulmadığı durumlarda terör örgütü iktidarı kamuoyu nezdinde zor durumda bırakmak amacıyla müzakere sürecini ve görüşme tutanaklarını kamuoyuna sızdırır. Buradaki temel düşünce terör örgütünün isteklerinin yerine gelmemesi ve iktidarın onların çizgisinde hareket etmemesi sebebiyle iktidarı cezalandırmaktır. Terör örgütü gizli yapılan müzakereyi açığa çıkararak şiddeti daha da tırmandırır ve kamuoyunda kendini barışa razı olan bir aktör olarak tanıtarak hükümetin razı olmadığı algısını yaratıp, olayların devam ettiği yönünde propagandaya yönelir. Müzakerenin kamuoyuna sızması durumunda tepkilerin ortaya çıkması kesindir. Bu sebeplerle hükümetler iktidarı kaybetmeme düşüncesiyle müzakere stratejisine olumlu bakmazlar”.

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, “Müzakere stratejisinde tarafların arasında silahlı çatışmalara ara verilmesi düşünülür. Hatta terör örgütünün silah bırakma çağrısı yaparak müzakere masasına gelmesi esas olarak kabul edilir. Ancak birçok terör örgütü müzakere sonucunun sonuçlarıyla alakalı şüpheler silahı bırakmasına engel olur. Olumlu sonuçlanmayacak bir müzakere süreci sonrasında daha önce silah bırakan terör örgütünün tekrar toparlanma ihtimalinin zor olduğunu düşünmeleri bu hususa engel olur” ifadesini kullandı.

“Tabi burada devletin durumunu da belirtmek gerekiyor” hatırlatmasında bulunan Doç. Dr. Gökçe, şunları dile getirdi:

“Devlet egemenlik ilkesi çerçevesinde kendi sınırları içinde silahlı güç kullanabilecek yegâne varlık olması sebebiyle bu hakkından vazgeçmez. Hem asayişin sağlanması hem de muhtemel diğer güvenlik tehditleri ihtimaline karşı daima hazır olması gerekmektedir. Ancak müzakere süresince terör örgütü tarafından herhangi bir saldırı, propaganda ya da kamuoyunu etkileyecek, özellikle süreci baltalayacak ve devletin üstünde bir konum elde etmek amacıyla bir yöntem izlenmezse devlet sessiz kalma stratejisini izler. Ateşkes ya da eylemsizlik adı altında ilan edilen müzakere süreci terör örgütleri tarafından kötüye kullanılabilir. Terör örgütlerinin, örgütün devamlılığı ve kamuoyu elde etmesi ve koruması açısından hayati öneme sahip olan eylemle propaganda stratejilerinden vazgeçmesi ve uzun süre eylem yapmayarak atıl vaziyette durmaları beklenemez. Ama yukarıda belirtilen hususlardan bir ya da birden fazlası gerçekleşirse devlet güç kullanma hakkını sahaya sürmekten çekinmez”.

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, Müzakere sürecinde silahların susmasının terör örgütü açısından faydalarının da olabileceğini vurgulayarak, Özellikle müzakere öncesinde etkili bir mücadele stratejisiyle yıpranan terör örgütünün dinlenme, güç toplama, yeniden toparlanma ve yapılanma imkânını elde edeceğini anlattı.

Müzakere stratejisini daha önce belirtilen sebeplerle istemeyen devletlerin terörizmle mücadele stratejisine yöneldiğinin altını çizen Gaziantep Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğr. görevlisi Doç. Dr. Gökçe, “Terörizmle mücadele stratejisinde devletlerin öncelikle terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesi yönünde taktik ve yöntemler uyguladığı görülmektedir. Terörün bitirilememesi durumunda ise topyekûn mücadele politikası gündeme gelmektedir. Uluslararası alanda terörizme mücadele stratejisinde 1972 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilk adım atılmış ve uluslararası terörizmin önlenmesi için önlemler başlıklı bir çalışma genel kurulda gündeme alınmıştır” şeklinde kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO liderlerine terörün gerçek yüzünü gösteren videoyu izletti

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın, 2005 yılında Madrid’de yapılan Terörizm Zirvesinde eylemlere başvurmamış grupların ve örgütlerin terörizmi taktik olarak kullanmasından vazgeçirilmesinin, terör örgütlerinin silah ve malzeme temin etmesinin önüne geçilmesinin, terör örgütlerine verilen dış desteklerin kesilmesinin, ülkelerin terörizmle mücadele politikalarının, kapasite ve yeteneklerinin geliştirilmesinin, insan hakları başta olmak üzere terörizme neden olan hususlarda düzeltici hukuki düzenlemelerin yapılması yönünde açıklama yaptığını hatırlattı.

Doç. Dr. Gökçe, Terörizmle mücadele stratejisini uygulayan ülkelerin bu politikalarının kapsamında demokratikleşme, güvenlik politikaları, toplumsal, kültürel ve ekonomik alanda ve uluslararası terörizmin bitirilmesi için terörizmin artmasına neden olacak, diğer devletlerin müdahalesini kısıtlayacak tedbirlerin ve politikaların tespit edilerek uygulanması yönünde tavsiyelerde bulunduğunu dile getirdi.

“Terörizmle mücadele stratejisinin tek yöntem uygulanması her zaman istenilen sonucu vermeyebilir” diyen Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, şöyle kaydetti:

“Yine ülkenin bulunduğu coğrafya ve sahip olduğu doğal kaynaklar ve iktisadi değerleri bu stratejinin başarılı olup olmamasında etkili olacaktır. Bu stratejinin uygulanması sürecinde terörizmin devam etmesine etki eden tüm faktörlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yani terörizmle mücadelede milli güç unsurlarıyla topyekûn mücadele gerekmektedir. Milli güç unsurları kapsamında özellikle ekonomik gücün terörizme kaynaklık eden işsizlik ve hayat pahalılığı gibi hususlar kapsamında ele alınması oldukça önemli etki yaratacaktır. Terör örgütlerinin insan kaynaklarının temelinde işsizlik ve hayat pahalılığının sebep olduğu adaletsizlikler neden olduğu gerçekliğinden hareket edildiğinde iktisadi tedbirlerin alınması, özellikle istihdam kaynağının adil bir şekilde dağıtılması terörizmin insan kaynağını kurutacak adımların başında gelmektedir. Bununla birlikte hukuki düzenlemelerin evrensel hukuk sistemi doğrultusunda ve demokratik değerler etrafında oluşturulması terörizme yönelen enerjinin hayatın normal akışı içinde günlük rutin işlere çevirecektir. Bu arada terörizmin bitirilmesi için alınan hukuki tedbirlerin aşırı olması ve seviyesinin yüksek tutulması, ya da hukuk dışı tedbirler terörizmle ilgisi olmayan kişilerin özgürlüğünü kısıtlama ihtimali oldukça yüksektir. Böyle bir durum özgürlük güvenlik arasındaki dengeyi bozabilir ve kamuoyunda tepkilerin yükselmesine neden olur. Özgürlük ve güvenlik arasındaki dengenin bozulması tam da terör örgütlerinin istediği bir durumu yaratır ve süreç terör örgütlerinin lehine gelişir. Aynı zamanda aşırı tedbirler sonrası terörizmin bitirilememesi ve şiddetin daha da artması iktidar için riskler barındırır. İktidarın terörizmle yeterli derecede mücadele edemediği ve başarılı olamadığı algısının ortaya çıkması iktidarın meşruiyetini sorgulanır hale getirir. İktidarı kaybetmek istemeyen hükümet ise daha sıkı tedbirler almaya yönelir. Tedbirlerin sıkılaşması beraberinde hukuki, ekonomik ve toplumsal şiddeti de artırır. Terörizmi bitirebilmek için atılan adımlar ters etki yaparak terörizmin daha da artmasına neden olabilir”.

Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi (TUDPAM) yazarı ve Gaziantep Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğr. görevlisi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, (TUDPAM) için kaleme aldığı “Terörizmle Mücadele ve Müzakere” konusundaki değerlendirmesinin ‘sonuç’ bölümünde ise,  sonuç olarak terör örgütlerinin bitirilmesinde her iki stratejinin birlikte uygulandığı, bununla birlikte ayrı ayrı uygulanabilir olduğunun da bir gerçek olduğunu söyledi.

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, Ülkelerin coğrafyalarının, devletin terör örgütüyle mücadelesinde elde ettiği başarının, toplumun olaya bakış açısının, uluslararası alandaki gelişmeler, terör örgütünün mevcut durumu bu stratejilerin nasıl uygulanacağını belirlediğini ve Türkiye’de de mücadele halen devam ettiğini açıkladı.

“Mevcut gelişen durumun ise bir müzakere değildir” dediğini aktaran  Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, “Terörizmin bitirilmesi için yapılan bir dizi görüşmelerdir ki bu akademik anlamda tanımlamaya ve açıklanmaya çalışılan müzakere stratejisinden farklıdır. Türkiye’de devlet öncelikle terör örgütünden silahları bırakmasını ve örgütü feshetmesini istemektedir. Bu süreç diğer müzakere örneklerinde yer almamaktadır. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti terörle mücadelesinde elde ettiği başarıyı genişletme ve sorunu çözme adına karşı tarafa bir fırsat tanımıştır. Aksi bir durumda zaten sahada olan devlet mücadelesini devam ettirecektir” şeklinde kaydetti.

***

Yazar hakkında

2.02.1967 Van doğumlu. 1985 yılında Kuleli Askeri Lisesinden mezun oldu, 1989 yılında Kara Harp Okulundan Jandarma Teğmen olarak mezun oldu. 2008 yılına kadar Silahlı Kuvvetlerde çeşitli kademelerde çalıştıktan sonra Binbaşı rütbesinden emekli oldu. 2006 yılında Selçuk Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünde yüksek lisansını tamamladı.

2011 yılında Malatya İnönü Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünde doktorasını tamamladı. 2011 yılı TBMM genel seçimlerinde Gaziantep’ten Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili aday adayı oldu. 2012 yılında Gaziantep Üniversitesinde Yrd. Doç. Dr. unvanı ile göreve başladı. Siyasi Partilerde Lider ve Yönetim Değişimi isimli kitabı mevcuttur. Uluslararası ve ulusal dergilerde siyaset ve kamu yönetimi üzerine makaleleri bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk sahibidir. Silahlı Kuvvetler Üstün Cesaret ve Feragat Altın Madalya sahibidir.

Kişisel Web Site: www.alifuatgokce.com

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.