Cumhurbaşkanı Erdoğan: “CHP marjinal bir örgüt gibi hareket etmektedir”

* Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “CHP Genel Başkanına buradan şunu söylemek istiyorum. Korkunun, paniğin, telaşın ecele faydası yoktur. Görünen köy kılavuz istemez. Zaten buna ihtiyaç da duymaz. Ortaya çıkanlar, ortaya çıkacakların habercisidir. Ne yaparsanız yapın, adaletin tecellisine engel olamazsınız.” dedi.
* Detayı haberimizde!…
UHA / İnternational News Agency
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Şimdi bakınız değerli kardeşlerim. Siyasette düşman yoktur, rakip vardır. Siyasette husumet değil, rekabet vardır. Siyaset medeniyetin simgesidir. Siyaset tekamülün, olgunlaşmanın göstergesidir. Kavga, kargaşa, gerilim siyasetin değil, barbarlığın, ilkelliğin sembolüdür.
Siyasette hakarete, sokak terörüne, vandallığa, şiddete, yakıp yıkmaya, özellikle de küfre yer yoktur ve olamaz. Her kim siyasetin meşru kanalları ardına kadar açıkken sokaktan medet umuyor, sokağı adres gösteriyorsa kendini inkar ediyor demektir. CHP’nin içinde bulunduğu durum tam olarak da budur.
Cumhuriyet Halk Partisi demokratik zeminde siyaset yapan bir parti gibi değil, marjinal bir örgüt gibi hareket etmektedir. Türkiye son üç haftada CHP’nin faşizan yüzünü bir kez daha görmüştür. Protesto bahanesiyle başlayan sokak eylemleri, CHP Genel Başkanı’nın şuursuz açıklamalarıyla milletimizin huzurunu ve Türk ekonomisinin kazanımlarını hedef alan topyekûn bir saldırıya evrilmiştir.
“Yaşananlar hukukun üstünlüğünün Türkiye’de artık egemen olduğunun en somut göstergesidir”
Kapsamı her gün genişleyen linç listelerinde hedef gösterilen yerli ve milli işletmeler, ana muhalefetin kara gömleklilerine dönüşen marjinal sol örgütler tarafından taciz ve tehdit edilmiştir.
CHP Genel Başkanı sorumlu davranmak, sağduyulu davranmak, yargının görevini yapmasına yardımcı olmak yerine, yüzlerce milyar lirayı aşan yolsuzluk soruşturmasını engelleme yoluna gitmiştir. Yolsuzluğu ortaya çıkaran MASAK gibi devlet kurumlarına iftira atarak, bu kurumlarda çalışan kamu görevlilerini itham ederek, yargı mensuplarımıza parmak sallayarak İstanbul’a çöreklenen suç örgütlerinin hırsızlıklarının üzerini örtmeye çalışmıştır.
Oysa yaşananlar üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünün Türkiye’de artık egemen olduğunun en somut göstergesidir. Yaşananlar milletin malına, mülküne, kaynaklarına çöken yankesicilerin adalete hesap vermesinden ibarettir. Şurası apaçık ortadadır. Aslında CHP yönetimi de bağırarak üstünü kapayamayacakları büyük bir yolsuzluk olduğunun farkındadır.
Şimdiye kadar kamuoyuna yansıyanların buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu bakın onlar da çok iyi biliyor. İstanbul’un nasıl talan edildiğini, rüşvet çarkının nasıl işletildiğini, bundan kimlerin nemalandığını CHP yönetimi bal gibi biliyor. Suç örgütünün kimleri haraca, kimleri maaşa bağladığını aynı şekilde CHP Genel Başkanı ve şürekası çok ama çok iyi biliyor. Paniklemelerinin arkasında yatan esas sebep budur. Telaşla suç bastırma yoluna gitmelerinin nedeni de işte budur. Bu ucuz siyasettir.
“Ne yaparsanız yapın, adaletin tecellisine engel olamazsınız”
Değerli arkadaşlarım, şimdi bunu kullanıyorlar. Bunun adı milletin aklıyla, izanıyla, irfanıyla alay etmektir. CHP Genel Başkanına buradan şunu söylemek istiyorum: Korkunun, paniğin, telaşın ecele faydası yoktur. Görünen köy kılavuz istemez. Zaten buna ihtiyaç da duymaz. Ortaya çıkanlar, ortaya çıkacakların habercisidir. Ne yaparsanız yapın, adaletin tecellisine engel olamazsınız.
Sahibinin kim olduğuna bakmadan Beytülmal’e uzatılan o kirli elleri kırmak, Türk milleti adına yargının boynunun borcudur.
“Medet umdukları tüm odaklar onları yüzüstü bıraktı”
Büyükşehiri ve bazı ilçe belediyeleriyle İstanbul’u sarmaşık misali saran bu şebekenin kollarının nerelere uzandığı zamanla daha net görülecektir.
Biz de hukuki sürecin selameti açısından Anayasamızın bize verdiği yetki, sorumluluk ve görevleri harfiyen yerine getirmekten çekinmeyeceğiz. Burada şunu da memnuniyetle ifade etmek arzusundayım. Sırf yolsuzluklarını savunmak için kendi ülkesini Batı’ya şikayet edenler, pisliklerinin üzerini örtmek için ülke ekonomisini batırmakla tehdit edenler, tarih boyunca defalarca olduğu gibi yine hayal kırıklığına uğramıştır.
Nitekim süklüm püklüm yardım istedikleri Batı’dan destek göremediklerini bizzat Genel Başkan düzeyinde kendileri de kabul etmek zorunda kaldı. Yolsuzluklarına Batı’daki dostlarını da ortak etme çabaları bu sefer boşa düştü. Medet umdukları tüm odaklar onları yüzüstü bıraktı. Ya Allah aşkına, şu tutarsızlığa, şu ilkesizliğe bakar mısınız? Başı her sıkıştığında Atatürk’ün kurduğu partiyiz diyen, lafa gelince Kuvayı Milliye’ciyiz diye ahkam kesen, sürekli Cumhuriyetle yaşıt olmakla övünen bir siyasi parti gidiyor, yıllardır savunageldiği ne kadar argüman varsa rüşveti aklamak, yolsuzlukları meşrulaştırmak, hırsızları korumak için bizzat kendisi itibarsız hale geliyor. Seneler geçiyor ama CHP genel başkanları “dayan Yorgo” ile “yetiş Yorgo” ikileminden kendilerini bir türlü kurtaramıyor.
“Hiçbir genel başkanın böyle acziyet içinde olmasını istemeyiz”
CHP’de gelenin gideni aratma geleneği bir türlü bozulmuyor. Gazi’nin partisini aldılar, Batılı güçlerden üç beş destek cümlesi koparmak uğruna onun bunun ayağına paspas ettiler. Kimse kusura bakmasın ama CHP Genel Başkanının tutumu bu milletin binlerce yıllık şerefli mazisine yakışmayan, küçültücü bir tutumdur. Bakın bu rezillik sadece demokrasimize değil, Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy veren vatandaşlarımıza da büyük bir haksızlıktır, hürmetsizliktir.
Çünkü CHP Genel Başkanı ülkesini yabancılara şikayet ederek sadece CHP’yi küçük düşürmemiş, CHP seçmeninin de başını yere eğdirmiştir. Açık söylüyorum, biz rakibimiz bile olsa bu ülkedeki hiçbir siyasi partinin, hiçbir genel başkanın böyle acziyet içinde olmasını istemeyiz. Tüm bu yaşananların CHP’li seçmenin de içine sinmediğine inanıyorum. Burada şunu da açık açık ifade etmek durumundayım. Milletine karşı kibirli, Batı karşısında aciz böyle bir şahıs CHP’nin başında olduğu müddetçe evvel Allah biz başarılarımıza yenilerini eklemeye devam ederiz.
CHP’nin ve Genel Başkanının bu savrulmalarından biz partimiz adına asla rahatsız değiliz. Bizim üzüntümüz sadece milletimiz ve demokrasimiz içindir.
“Bunlar çok partili demokrasiyi, serbest seçimleri asla kabullenemedi”
Son üç haftada şahit olduklarımız 1940’ların Halk Partisi neyse 2025’in Cumhuriyet Halk Partisi’nin de aynı olduğunu bize yeniden hatırlattı. Aradan geçen 85 yıla rağmen CHP’nin faşist zihniyetinde, millete tepeden bakan kibirli siyasetinde hiçbir değişikliğin olmadığını maalesef gördük. Bunlar hiç değişmedi. Bunlar milli iradenin egemenliğini hiçbir zaman içlerine sindiremedi. Bunlar çok partili demokrasiyi, serbest seçimleri asla kabullenemedi. Bunlar sadece rol yaptı, takiyye yaptı, oyun oynadı. Son şu üç haftada uyguladıkları faşizme, baskıya, dayatmalara bakın. Ellerine biraz daha güç geçtiğinde neler yapacaklarını artık siz tahayyül edin. Yıllardır dillerine doladıkları mahalle baskısının ne demek olduğunu 19 Mart’tan bu yana bizzat kendileri gösterdiler. Tek parti döneminde büyüklerimizin nasıl bir zihniyetle mücadele ettiğini üç haftada bize örnekleriyle bize tekrar hatırlattılar.
Rabbim milletimizi bunların insafına bırakmasın diyorum. Buradan tüm teşkilatıma, özellikle de gençlerimize sesleniyorum. Muhalefetin çirkefleşmesi sizleri asla yanıltmasın. Muhalefetin kabalaşması sizleri asla yıldırmasın. Muhalefetin saldırganlaşması sizleri asla öfkelendirmesin. Sorumsuzca, edepsizce, tehdit ve tahrik edici bir dille ortalığı velveleye verenler, hiç endişeniz olmasın, yine kaybedecek, son 23 yılda defalarca tekerrür ettiği üzere, yine bunlar avuçlarını yalayacaklardır.
“CHP’nin iki yüzlü siyaseti karşısında Anadolu irfanı her seferinde galip geldi”
Aziz milletimiz son 80 yılda, darbe ve cunta dönemleri hariç bunlara iktidar yüzü göstermedi. Geleceğini bunlara emanet etmedi. Bunlara güvenmedi. Hiçbir zaman bunlara itimat etmedi. Bunların yalanlarına, bunların iki yüzlü tavırlarına asla kanmadı. CHP’nin iki yüzlü siyaseti karşısında Anadolu irfanı her seferinde galip geldi. Milletimiz Allah’ın izniyle bundan sonra da meydanı CHP faşizmine terk etmeyecektir. Dolayısıyla bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de AK Parti teşkilatı yine sağduyulu olacak, yine aklıselimle hareket edecektir. Muhalefetin nefret diline rağmen birleştirici olmaya, bütünleştirici olmaya, milletimizin kardeşliğini savunmaya devam edeceğiz.
Üstat ne diyor? “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.” Biz husumetin ve öfkenin diliyle değil, 23 senedir olduğu gibi yine gönül diliyle konuşacağız. 85 milyonun kardeşliğini çok daha ileriye taşımanın samimi gayreti içinde olacağız. Bilhassa istikbalimizin teminatı olan gençlerimize, yani kendi geleceğimize sahip çıkacağız. Şunu lütfen unutmayınız değerli arkadaşlarım. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak daha yapacak çok işimiz var. Karşımdaki şu kadronun, AK Parti hareketinin Türkiye’ye kazandıracağı daha çok hizmet, daha çok eser var.” dedi.