UDİAD Başkan Yardımcısı Özçubukçu,İnsanlık tarihinin kara lekesi: Hocalı Katliamı Konferansı’nda konuştu

Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği’nce, 33 yıldır devam eden Hocalı Soykırımının acısını Eskişehirli soydaşlarına ve kamuoyuna duyurmak ve Hocalı’da şehit düşen Azerbaycan Türklerini yad etmek için konferans düzenledi.
UHA / İnternational News Agency
Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği tarafından Eskişehir’de Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi Salonu’nda gerçekleşen ‘Hocalı Katliamı‘ konferansının konuk konuşmacısı ise Uluslararası Diplomatik İlişkiler ve Akademik Araştırmalar Derneği (UDİAD) Başkan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, soykırımı uluslararası hukuk açısından değerlendirdi.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, aylar süren saldırılarını 25 Şubat 1992’de yoğunlaştıran Ermenilerin, gece Sovyet Rus ordusunun da o zaman Hankendi’de bulunan 366. motorize alayının da yardımıyla Hocalı’ya üç koldan saldırdığını söyledi.
Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, daha önce 7 bin kişinin yaşadığı Hocalı’da savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk 613 Azerbaycan vatandaşın hayatını kaybetmesi ve katliamdan 487 kişi ağır yaralı kurtulduğu, Ermeni güçlerinin 1275 kişiyi esir aldığını, bunların 150’sinden hala haber alınamadığına dikkat çekti.
Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ’ın, 1991 yılında SSCB’nin dağılması akabinde uluslararası bir krizin konusu olduğunu ve 19. yüzyıldan itibaren Rusya’nın Kafkasya politikası çerçevesinde Ermeni nüfusun yerleştirildiği Dağlık Karabağ, bu dönemden itibaren Ermenistan’ın gündemine girdiğini ve Ermenistan’ın SSCB döneminde hukuken Azerbaycan’a ait olan bölgede hak iddia etmesi sonucu da Karabağ Savaşının başladığının altını çizdi.
SSCB döneminde hukuken Azerbaycan’a tabii özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ’ın, Azerbaycan, Ermenistan ve İran’ı kontrol edebilecek bir konumda olan Kafkasya’nın en stratejik noktalarından birinde bulunduğunu ifade eden ÖZÇUBUKÇU, şunları söyledi:
“Sovyet döneminde Karabağ’ın demografik yapısı Rusya tarafından şekillendirilmeye çalışılmıştır. Müslüman nüfusun Kafkasya’dan sürülmesi ve yerlerine Hristiyan nüfusun yerleştirilmesi, Rusya’nın Kafkas politikasının bir parçası olarak gerçekleşmiştir. 1826 yılında Karabağ Hanlığı’nı işgal eden Rusya, bölgede Ermeni nüfusun arttırılmasını teşvik etmiş; bu amaca matuf olarak İran ve Anadolu’da yaşayan Ermenileri bölgeye yerleştirmiştir. 20. yüzyılda da aynı politikasını devam ettiren Rusya, Ermenilerin bölgede iskân edilmesini teşvik ederken Azerileri bölgeden göç ettirmeye yönelik bir politika izlemiştir. “Ermenistan, SSCB’den kolektif çiftlik sahibi ve diğer Azerbaycanlı nüfusun Azerbaycan SSCB’nin Kür-Aras ovasına göç ettirilmesi” hakkındaki kararname, 1947 Aralık ayında SSCB Bakanlar Şurası tarafından kabul
edilmiştir. Kararname, Azerilerin yurtlarından çıkarılarak yerlerine Ermenilerin yerleştirilmesini amaçlamaktadır. 1960 yılından itibaren ise Ermeniler Karabağ ve Nahçıvan üzerinde toprak iddiasında bulunmaya başlamıştır”.
1980’li yılların ikinci yarısında -Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine girdiği dönemde- Ermeniler’in, Gorbaçov’un “perestroika” (yeniden yapılanma) ve “glasnost” (açıklık) politikalarını da fırsat bilerek Dağlık Karabağ bölgesinde hak iddia etmeye başladığına vurgu yapan Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, Gorbaçov’un ekonomi başdanışmanı Aganbekyan’ın 1987 yılının Kasım ayında “Dağlık Karabağ Ermenilerindir ve bu topraklar Ermenistan’a ilhak edilmelidir.” şeklindeki açıklamasının akabinde, bölgede yaşayan Ermenilerin Ermenistan’a bağlanma adına gösterilerde bulunmaya ve Azerilere yönelik şiddet eylemlerine başvurmaya başladığına dikkat çekti.
ÖZÇUBUKÇU, SSCB’nin dağılmasının ardından Ermenistan ve Azerbaycan’ın bağımsızlıklarını ilan ettiği 1991 yılında, Dağlık Karabağ’daki Ermenilerin Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni ilan etmesiyle iki devlet arasındaki gerilimin savaşa dönüştüğünü ifade etti.
Savaş süresince Rusya’nın da desteğini alan Ermenistan’ın, Karabağ bölgesine Ermeni nüfusunu yerleştirme ve Azerileri bölgeden sürmeye yönelik bir politika izlediğinin altını çizen (UDİAD) Başkan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Gökhan (UDİAD) Başkan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, “Denizden denize Ermenistan” projesi ile Hazar’dan Karadeniz’e Büyük Ermenistan’ı kurma hayalinin, SSCB’nin dağılması akabinde Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan tarafından gündeme getirildiğini hatırlattı.
Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU, şunları kaydetti:
“Ter-Petrosyan, bu projeyi hayata geçirme adına Ermenistan’da yaşayan Azeri Türklerinin sürgününe ve Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı özerk bölge durumundaki Dağlık Karabağ’ın fiilî işgaline imza atmıştır. 1991 yılında başlayan Karabağ Savaşı, Azerbaycan ve Ermenistan arasında 1994’te ilan edilen ateşkes ile sona ermiştir. Ancak Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal eden Ermenistan, bu topraklardan çekilmemiştir. Hukuken Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ hâlen Ermenistan işgali altındadır. Savaş süresince 20.000 kişi ölmüş, 50.000 kişi yaralanmış, bir milyon kişi de yurtlarından göç etmek durumunda kalmıştır”.
Konferans sonrası, konuşmacı Uluslararası Diplomatik İlişkiler ve Akademik Araştırmalar Derneği (UDİAD) Başkan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU’ya,
Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği’nce gerçekleştirilen, katılımın yoğun olduğu soykırımın uluslararası hukuk açısından değerlendirildiği ‘Hocalı Katliamı‘ konferansının sonunda toplu resim çektirildi.