Banu Avar son kitabı Alaycı Kuş, şimdi kitapçılarda!

Gazeteci-Yazar Banu Avar, yeni kitabı ‘Alaycı Kuş’u ve Donald Trump’ın açıklamaları üzerinden CIA, USAID, NED gibi kuruluşların vakıflar aracılığıyla veya doğrudan ülkelerde nasıl operasyonlar gerçekleştirdiğini ele aldı.

UHA / İnternational News Agency

‘Alaycı Kuş’

Gazeteci-yazar Banu Avar’ın yeni kitabı ‘Alaycı Kuş’ satışa sunuldu. Avar, kitabının isminin anlamıyla başlayarak, Alaycı Kuş’un Soğuk Savaş döneminde CIA’in bu ismi alarak operasyonlar gerçekleştirdiğini ve birçok basın mensubu, sanatçı ve yazarın satın alındığını vurguladı.

‘Alaycı kuş diye bir kuş var, bunun İngilizcesi “Mockingbird” diye geçiyor. Bu, öyle bir kuş türü ki, söylenen ya da duyduğu tüm sesleri anında tekrarlayabiliyor. Dolayısıyla, Soğuk Savaş dönemindeki CIA’in önemli ve operasyonel adamları bu ismi alarak bir operasyon yapıyorlar ve bütün gazetecileri satın alıyorlar. Gazetecileri satın alma operasyonunun ismini “Alaycı Kuş Operasyonu” diyorlar. O kadar çok satın alınan basın mensubu, sanatçı, yazar, çizer falan var ki; önümüzdeki, yani şimdi yaşadığımız dönemde de bu böyle devam ediyor. Aslında, güya 70’lerde bu iş bitti diyorlar ama öyle olmadı, devam ediyor. O yüzden biz de bu operasyonları biraz anlatmaya çalıştık. Hadi de alaycı kuş oldu. Böylece alaycı kuşların kim olduklarını dikkatle izleyelim ve ortaya çıkaralım diyoruz hepimiz. Yani, sen, ben, işte hepimiz, bütün meslektaşlar, bütün gazetecilerin gerçek gazetecilerin görevi bu olmalı diye düşünüyorum.’

‘Sızma operasyonu’

Gazeteci Banu Var, Amerika’nın CIA, USAID, NED gibi kuruluşları, vakıflar ve STK’lar aracılığıyla ya da doğrudan medyayı kullanarak, ülkelerde Amerikalıların veya Avrupalıların çıkarlarını savunan bir takım yapılar oluşturduğunu belirtti. Avar, bu konuda şunları söyledi:

‘Geçenlerde bir Rus gazeteci bazı yazılar yazdı. Yazısında, CIA’nin belirli bir zamana kadar var olduğunu, 1940’larda kurulduğunu ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra görevini NED (Demokrasi Ulusal Demokrasi Vakfı) gibi Amerika’nın bazı örgütlerine devrettiğini belirtti. Ancak, gazeteci bununla birlikte o kadar çok örgüt ve STK (Sivil Toplum Kuruluşu) olduğunu ifade etti ki, bunlar arasında feminist organizasyonlardan kadın hakları örgütlerine, gençlik örgütlerinden sanatla ilgili kuruluşlara kadar her türlü grup bulunuyor. Türkiye’de iklim sorunlarıyla uğraşan örgütler de var. Bu örgütlerin hepsi, hibe alarak parayı verenin düdüğü çaldığı şekilde, bir takım elitlerin veya Amerikalıların ya da Avrupalıların adamı haline geliyor. Bu tür örgütler Türkiye’de faaliyette bulunuyorlar ve bu faaliyetler genellikle tohum örgütü veya kadın hakları örgütü gibi çeşitli adlarla ortaya çıkıyor. Bu duruma ise sızma operasyonu deniyor.’

‘USAID’i kesinlikle yok etmeyi düşünmüyor’

Banu Avar, ABD’nin USAID’in yeni görevlerinin küçük parçalı devletler kurmak ve dünyayı eyaletlerden oluşan bir yapıya dönüştürmek olduğunu belirtti. Avar, konuya ilişkin şunları söyledi:

‘ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, USAID’in esas görevi, tek bir şey olması gerektiğini söylüyor: o da devlet kurmaktır. Şimdi, bu devlet kurma olayı deyince aklımıza hemen, Irak gelir. Irak’ta bir devlet kuruldu, bir anlamda devlet içinde bir devlet kurdular; kukla bir Kürdistan kurdular Irak’ta. sonra Sudan gelsin, Sudan’da bir Güney Sudan kurdular. İsrail’in kuruluşu da aslında bir devlet kurma operasyonuydu. Diyor ki, bu tip işleri, insan hakları, demokrasi falan gibi şeyleri bir kenara bıraksın ve bunu 2016’da söylüyor. Öncelikli olarak bizim işimize yarayan devlet kurma faaliyetine odaklansın diyor. USAID’i kesinlikle onu yok etmeyi falan düşünmüyor. Tam tersine, düşündüğü yeni bir görevlendirme yapmak ve bunun Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon ile ortak olarak USAID’İ yeniden şekillendirmeyi düşünüyor. Amerikan Yardım Kuruluşu olan USAID’in görevi de, yeni küçük parçalı devletler kurmak ya da bütün dünyayı eyaletlerden ibaret yapmak istiyorlar.’

‘Trump’a karşı çıkan birilerini henüz görmedik’

Trump’ın Gazze planıyla ilgili açıklamalarda bulunan Banu Avar, Trump’a karşı çıkan birilerinin henüz görülmediğini belirterek, tüm bu olayların arkasında dini bazı faktörlerin olduğunu savundu. Avar, Trump’ın söylemlerini değerlendirerek, bir yıl içinde bunun nereye evrileceğini göreceğini belirtti:

‘Trump’a karşı çıkan birilerini henüz görmedik; yani sert bir karşı çıkış yok. Ezik şekilde oturan bir Kral 2. Abdullah var. Mısır’dan da pek bir cevap gelmedi, “Pek doğru bulmuyoruz bu işi” dediler ama adam bağırarak gidiyor ve her tarafı eyaletlere bölerek denetimini almak istiyor. Burada, biraz da İsrail’e karşı bir durum var gibi; hani oralar İsrail’in olacaktı, ya da İsrail’in söylemine göre onlara karşı da “Burası benimdir” gibi bir durumu da var gibi görünüyor. Trump’ın ne düşündüğü konusunda bekleyip göreceğiz, çünkü her şey bu kadar kolay değil, tabii ki. Hem Birleşmiş Milletler’e hakaretler yağdırıyor, hem de bütün bu güç odakları birbirine karşı alevlenmiş durumda şu anda. Çok kısa bir zamanda, bir yıl içinde, biz bunun nereye doğru gittiğini göreceğiz. Ama bunların hepsinin arkasında dini bir takım faktörler de var; bunların hedefleri de var. Onu da unutmamak ve onları öğrenerek yorumlamak lazım diye düşünüyorum. Ancak, her şeyin Trump’ın düşündüğü kadar kolay olacağını sanmıyorum.’