Türkiye’de Mevcut Su Potansiyeli ve Suyun Sektörel Kullanımı

Su, insan hayatının ve canlılığın devam edebilmesi için gereken en önemli doğal kaynakların başında gelmektedir. Bu nedenle, su politikaları ve su kaynaklarının yönetimi konuları, bütün dünya devletleri için sürekli olarak göz önünde tutulması ve değişen koşullara göre politikalarının güncellemesi gereken önemli bir sorun olarak ortada durmaktadır.
UHA / İnternational News Agency
Prof. Dr. İlhan AVCI, İTÜ Öğr. Üyesi
2.1.2.1.1. Su Potansiyeli
Karasal iklim karakteri gösteren ülkemizde 1981- 2017 yılları arasında alansal yıllık ortalama yağış miktarı 574 mm olarak gerçekleşmiş olup, bu yağış, yılda ortalama 450 milyar m3 yağış/su hacmine karşı gelmektedir. Mevcut yüzeysel ve yeraltı suyu rezerv miktarları Tablo 2’de verildiği gibidir.
Tablo 3
Türkiye’de 25 Nehir Havzası mevcut olup (Şekil 3), su kaynakları miktar olarak hem yıllar hem de bölge ve havzalar arasında önemli farklılık göstermektedir.
2.1.2. Sektörel Su Kullanımı
Türkiye’de sektörel olarak bakıldığında, 2017 yılı verilerine göre; sulamada 40 milyar m3 (%74), içme-kullanma suyu olarak 7 milyar m3 (%13) ve sanayide 7 milyar m3 (%13) su kullanılmaktadır. Bu oranlar sırasıyla dünyada ortalama %70, %22, %8, Avrupa’da ise %33, %51 ve %16’dır.
Şekil 4
2.2. Türkiye’nin Su Politikaları ve Su Yönetimi
2.2.1. Politika Geliştirme Çalışmaları
“Su Politikası ve Yönetimi” konusunda 1990’lı yıllarda dünyada başlayan çaba/arayış ve etkinliklere paralel olarak, 2000’li yılların başından
itibaren Türkiye’de de hem Kamu Kurumları hem de STK’lar tarafından küçümsenmeyecek çalışmalar yapılmış ve bu çalışmalar hala devam etmektedir.
Bütün bu politika geliştirme çalışmalardaki temel amaç, Türkiye’nin mevcut su kaynaklarını miktar, kalite ve ekosistemler açısından korumak, geliştirmek, kontrol etmek ve sürdürülebilir şekilde kullanmak için katılımcı ve bütüncül bir yaklaşımla suyu havza esaslı yönetmektir.
1990’lı yılların sonuna doğru TBMM’de “Türkiye’de Su Politikası, Su Yönetimi ve Su Kanunu” konularında çalışma yapmak üzere kurulan
Araştırma Komisyonu ve DSİ yanında meslek odalarının da katkısıyla başlatılan çalışmalar, TMMOB (İMO) tarafından ilki 2005’te ve ikincisi de 2008’de düzenlenen “Su Politikaları Kongreleri” ile devam etmiştir. 2011 yılında Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün kurulmasıyla bu çalışmalar daha da yoğunlaşmıştır. Bu kurum tarafından “havza bazında entegre su yönetimi” temelinde başlatılan çalışmalar ve sonuçları, tüm kurum-kuruluş ve STK’larla da paylaşılarak AB Su Çerçeve Direktif ilkelerine uygun bir “su politikası, yönetim ve su yasası tasarısı” hazırlanmıştır.
Bu çalışma raporu ve sonuçları, son 10. ve 11. Kalkınma Planları içinde de kapsamlı olarak yer almıştır. Son olarak Yine Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2019- 2023 dönemini kapsayan bir de “Ulusal Su Planı” hazırlanmıştır.
Su ile ilgili ulusal ölçekli strateji, gelişim ve kalkınma planlarının yanı sıra, su yönetiminde yetki ve sorumlulukları bulunan kurum ve kuruluşların da muhtelif “eylem planları” bulunmaktadır. Bu eylem planları Tablo 3’te verilmektedir.
2.2.2. Su Politikası ve Su Yönetimi Konusunda Mevcut Durum
Mevcut Kurumsal Yapı:
Günümüzde “Su Yönetimindeki Kurumsal Yapı” ve “Aralarındaki İlişki” bir bütün olarak Tablo 4’te görülmektedir.
Tablo 3. Su ile ilgili muhtelif “eylem planları”
Mevcut Su Yönetiminde Karşılaşılan Sorunlar:
Mevcut su yönetim sisteminin yetersizliği konusunda, başta Tarım ve Orman Bakanlığı (Su Yönetimi Genel Müdürlüğü) olmak üzere, “su”ya
taraf olan bütün paydaşların katıldığı ortak görüşler aşağıda sıralandığı gibidir:
– Sadece ortaya çıkan kirliliği önleme odaklı yönetim
– Kirlilik kontrolünde alıcı ortam kalitesinin dikkate alınmaması
– Sadece belirli su kütlelerini kapsayan tekil çözüm
– Kendi içinde ve diğer politikalardan kopuk çözüm
– Tekil su taleplerini karşılama odaklı yaklaşım
– İdari sınırlara bağımlı su yönetimi yaklaşımı
– Yönetim anlayışının tüm aktörleri kapsamaması
– Kurumlararası koordinasyon eksikliği
– Su hukuku ve politikasında uzman yetersizliği
– Kirleten/kullanan öder prensibi uygulanmasındaki yetersizlik
– Bütün kurumların esas alacağı “ulusal su planı”nın ve “su yasası”nın olmayışı
– Komşu ülkelerin sınıraşan ve sınıroluşturan suların yönetiminde işbirliğine yeterince yanaşmaması
Sonuç: Türkiye’de Su yönetimi verimi düşük Su Yönetiminde Havza Ölçekli Yeni/Öngörülen Kurumsal Yapı:
Yeni geliştirilen su politikaları çerçevesinde su yönetimi için uygulamaya konulan havza ölçekli “Kurumsal Yapı” Şekil 5’te verildiği gibidir.
Yeni “Yönetim Modeli”ne göre “Sektörel Su Tahsisi Yapımı” ilke/aşamaları da Şekil 6 ve Şekil 7’de
görüldüğü gibidir.
2.3.Türkiye’de Mevcut ve Öngörülen Su Yasası
2.3.1. Mevcut Su Yasaları
Türkiye’de su ile ilgili ilk kanun 1926’da çıkmış su ile ilgili bazı kurum/kuruluşların kuruluş ve görevleri ile ilgili yasal/yönetsel düzenlemelerin dışında bugüne kadar bu yasada köklü bir değişiklik yapıl(a)mamıştır. Bu nedenle de günümüzde su yönetiminde hem yasal hem de kurumsal olarak tam bir karmaşa yaşanmaktadır.
Su kaynakları konusunda temel çerçeveyi 1982 Anayasamız çizmiştir. Bu bağlamda,“Tabii servetlerin ve kaynakların aranması ve işletilmesi” başlıklı 168’inci maddesi uyarınca; “Tabii servetler ve devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzel kişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, devletin gerçek ve tüzel kişilerle müşterek olarak veya doğrudan gerçek ve tüzel kişiler eliyle yapılması kanunun açık iznine bağlıdır.
Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve devletçe yapılacak gözetim, denetim usûl ve esasları ve müeyyideler kanunda
gösterilir.” hükmü amirdir.
“Su Yasası ve Yönetimi” konusunda son yıllardaki arayış ve çabalara karşın, günümüzde çok değerli yaşam kaynağı olan “Su”, hala yeterli, güvenli ve çağdaş bir yasal güvenceden yoksundur.
2.3.2. Yeni “Su Yasası” Arayışları ve Mevcut “Taslak Su Yasaları” Türkiye’de yaklaşık 15 yıldan beri hem kamu kurum ve kuruluşları hem de STK’lar tarafından Dünya (BM) ve AB normlarına uygun bir “Su Yönetim Modeli” ve “Su Yasası” hazırlık çalışmaları yürütülmektedir.
2000’li yılların başlarında TMMOB tarafından düzenlenmiş olan 1. (2005) ve 2. (2008) “Su Politikaları Kongreleri” ile başlayan bu süreç,
özellikle “Yeni Su Yasası” hazırlığı konusunda 2010 yılından itibaren hızlanarak günümüze kadar devam etmiştir. “Su Yasası” hazırlığı ile ilgili olarak yapılan çalışmalar, özetle aşağıda verilmiştir.
– TBMM ilgili Araştırma Komisyonunun talebi üzerine 1990’lı yılların sonlarında D.S.İ tarafından bir “Su Yasası Tasarısı” hazırlanmış; ancak, Meclis gündemine bile girememiştir.
– Bu ve benzer çevre ve toplumsal konularda duyarlı bir STK olan TEMA Vakfı, 2010 yılında geniş bir gönüllü kadro kurarak 2011 yılında bir “Su Yasa Tasarısı” hazırlamış; bu tasarının ikinci baskısını da 2012 yılında yayınlayarak hem Hükümet (ilgili Bakanlık ve Kurumlar), hem de Siyasi Parti temsilcileri ile paylaşmıştır.
– Orman ve Su İşleri Bakanlığı bünyesinde “Su Yönetimi Genel Müdürlüğü”nün kurulmasıyla yeni bir “Su Yasası Tasarısı” hazırlık çalışmaları
başlatılmış ve hazırlanan tasarı, önce 2011’de kamu kurum, kuruluş, üniversite ve STK’ların katılımıyla bir çalıştayda değerlendirilmiş; 2014’de de kamuoyunun görüşüne sunulup görüş/önerileri alındıktan sonra da 2014’de Başbakanlığa iletilmiştir.
– Bu tarihten sonra Hükümet/Bakanlık sisteminde ve ilgili kurumsal yapıda meydana gelen değişimden sonra, bu tasarı 2016 yılında tekrar güncellenerek günümüze kadar değişik platformlarda tekrar tekrar toplumla paylaşılmıştır; ancak, Haziran 2021 tarihi itibarıyla hala TBMM gündemine girmemiş ve yasal süreç tamamlanamamıştır.
– 6 Bölüm ve 30 maddeden oluşan bu “Yasa Tasarısı”ndaki bölüm/konu başlıkları, aşağıdaki gibidir:
* Suyun Hukuki Niteliği, Su Yönetimi İlkeleri ve Su Kaynaklarının Korunması,
* Su Kaynaklarının Planlaması, Geliştirilmesi, İzlenmesi ve Denetimi,
* Su Yönetim Kurulları,
* Su Bilgi Sistemi, Su Kaynaklarının Tahsisi, Su Tahsis Sicili, İrtifak Hakkı ve Kamulaştırma,
* Koordinasyon, Yetki, Sorumluluk, Fiyatlandırma, Yasak Fiiller ve Cezalar.
-Son olarak, Şubat 2021’de “TBMM Su Kaynakları, Kuraklık ve İklim Değişikliği Meclis araştırma Komisyonu” kurulmuş ve gündemde olan “Su Yasası Tasarısı” da değerlendirmeye alınmıştır. Bu konuda bir de geniş katılımlı “Çalıştay”ın düzenleneceği bildirilmektedir. (Bu Komisyon, eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun başkanlığında 18 milletvekilinden oluşmaktadır.)
2.4. Türkiye’deki Mevcut Su Politikası, Su Yönetimi ve Su Yasaları İle İlgili Öz Değerlendirme Toplam kullanılabilir su potansiyeli, bu potansiyelin ve sektörel su taleplerinin bölgesel/havza düzeyinde dağılımındaki dengesizlik, nüfus ve su talebindeki hızlı artış, kirlenme ve iklim değişiminin su kaynakları üzerindeki baskısı yanında, toplam su potansiyelimizin yaklaşık %40’ını oluşturan bölümünün “Sınıraşan veya Sınıroluşturan”, yani “Uluslararası Sular” niteliğinde olması nedeniyle, Türkiye su stresi altında olan bir ülke konumundadır.
Bu acı ve çok önemli gerçeğe rağmen, günümüzde tüm kurum, kuruluş ve toplum kesimleri tarafından paylaşılan aşağıdaki tespitlerin hala gündemde olması çok acı ve dikkat çekicidir.
– Mevcut Su Kaynakları Yönetim” ve “Su Yasaları” ile ilgili olarak, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın (Su Yönetimi Genel Müdürlüğü) tespitleri:
* Yürürlükteki mevzuatımızda çok sayıda kanuni düzenleme bulunması ve bu düzenlemelerin günümüz ihtiyaçlarına cevap verememesi,
*Suların miktar ve kalite bakımından birlikte yönetimine ilişkin yasal düzenleme olmaması,
* Suyun yasal durumunda (genel su, özel su ayrımı) karmaşa olması,
* Su kaynaklarının izlenmesinde mükerrerlikler bulunması,
* Su tahsisine ilişkin sorunlar yaşanması,
* Doğal mineralli suların tanımı ve tahsisinde karmaşa olması,
* Kullanılmış suların tekrar kullanımında yasal boşlukların olması,
*“Havza Yönetim Kurulu” ve “Su Yönetim Yüksek Kurulları” gibi yapıların kurulmasına karşın, bunların yasal bir dayanağının olmaması,
* İçme suyu havzaları için “Havza Koruma Planı Hazırlanması” konusunun yasal hükme bağlanmamış olması,
* Mükerrer uygulamalardan kaynaklanan sorunların, yani kurumlar arası çakışmanın giderilmesi ihtiyacının bulunması,
* AB Su müktesebatına uyum ihtiyacının bulunması.
– “TBMM Su Kaynakları, Kuraklık ve İklim Değişikliği Meclis araştırma Komisyonu”nun tespitleri (27 Nisan 2021 Basın Toplantısı):
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Üyesi Prof. Dr. Lütfü Akça, Meclis’teki İklim Komisyonu’na sunum yaptı. “Su
kaynaklarını koruma durumunda bir şanssızlık olduğunu” belirten Akça, “Çok tesis yapıyoruz, yüzde 90-95 seviyesinde arıtacak tesislerimiz
var fakat netice alamıyoruz. Su kaynaklarımızın sadece yüzde 37’si temiz veya az kirli” diye konuştu.
Göl ve sulak alanların tehdit altında olduğunu vurgulayan Akça, su yönetiminde de sağlıklı ve güvenilir verinin toplanamadığını aktardı. Akça, su konusunda “kurumlar arasında görev ve yetki açısından otorite sağlayacak bir kurulun oluşmadığı”nı kaydetti.
Bu konudaki planlama çalışmalarına da değinen Akça, “çok plan olduğunu ancak uygulanmadığı”nı” söyleyerek “Çünkü hem yasal hem kurumsal olarak uygulama ayakları oluşmadı” diye konuştu.
Bakanlıklar arasında bazı konularda “sen yapacaksın, ben yapacağım” çekişmesi olduğuna dikkat çeken Akça, “Bu da çok ciddi bir idari sorun, organizasyon sorunu ve bu sorunun hâlâ devam ettiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Su politikasının çok parçalı olmasında 6 farklı yasanın olmasının etkili olduğunu da vurgulayan Akça, “Bu 6 kanunun birbirleriyle
herhangi bir irtibatı, bütünlüğü yok. O yüzden de bakanlıkların kendi politikaları var fakat ülkenin bir su politikası yok” dedi.
Komisyonun başkanı ve eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da bakanlıklarda yapılan değişiklikleri eleştirdi. Eroğlu, “Çevre Bakanlığı vardı. Sonra Çevre ve Orman Bakanlığı oldu. Daha sonra Orman ve Su İşleri Bakanlığı, şimdi Tarım ve Orman Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Yani bunlar hakikaten karıştı” dedi.
Sonuç olarak, bu konudaki risklerin akılcı bir şekilde yönetilebilmesi için, hem kurumsal hem de toplumsal düzeyde son 20 yıldır yürütülen
yeni/sürdürülebilir bir “Su Politikası ve Yönetim Modeli Geliştirme” çabaları ile güncel bir “Su Yasası Çıkarılması Süreci”nin çok hızlı bir şekilde tamamlanması gerekmektedir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
– TMMOB/İMO I. Ve II. Su Politikaları Kongresi, 2005 ve 2008, Ankara.
– TEMA Vakfı, “Su Kanunu Tasarısı, 2011-2012, İstanbul.
– Ormancılık ve Su Şurası, İklim Değişikliği ve Uyum Çalışma Gurubu Çalışma Belgesi, 2017, Ankara
– Ormancılık ve Su Şurası, Su Hukuku ve Sınırıaşan Sular Çalışma Belgesi, 2017, Ankara.
– DSİ, Toprak ve Su Kaynakları, http://www.dsi.gov.tr/toprak-ve-su-kaynaklari, 2018.
– DSİ, 2018 Ajandası.
– DPT ÖİK Raporları 10. ve 11. Kalkınma Planı (2019-2023) “Toprak Ve Su Kaynaklarının Kullanımı
Yönetimi Özel İhtisas Komisyonu Raporları”, Ankara.
– BİLEN Özden, 2009 Türkiye’nin Su Gündemi-Su Yönetimi ve AB Su Politikaları , DSİ Yayını, 2009, Ankara.
– TOB Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, “Su Kanunu Taslağı” Sunumu, Nisan 2019.
– Tarım ve Orman Bakanlığı, “Ulusal Su Planı” (2019-2023), Ankara.