Türkiye’nin saygın ve güvenilir, Ankara merkezli bir düşünce kuruluşu olan (SETA) Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’dan Araştırmacı Sibel DÜZ ve Muhammed Sefa KOÇAKOĞLU tarafından, “Ölümcül Algoritmalar | Gazze Savaşında Yapay Zekanın Yıkıcı Rolü” başlığı altında hazırlanan raporun bugünkü bölümünde de “İsrail’in YZ Tabanlı Savunma ve Gözetleme Sistemleri“nı ele alıyor.
HAVA SAVUNMA SİSTEMİ
İsrail hava savunma ve güvenliğine büyük önem veren bir ülke olarak ileri teknolojiye dayalı, çok katmanlı bir savunma mimarisi geliştirmiştir. Bu sistemler kısa, orta ve uzun menzilli füze tehditlerine karşı koruma sağlamaktadır.
Bu yapının en kritik bileşenlerinden biri olan Demir Kubbe temelde orta ve kısa menzilli füze saldırılarını önlemek üzere tasarlanmıştır.
Sistem, YZ destekli radarlar aracılığıyla füzeleri tespit etmekte, tehdit oluşturanları önceliklendirmekte ve havada imha etmektedir. Demir Kubbe, İsrail’in çok katmanlı savunma yapısının bir parçası olup mimari sadece diğer bileşenlerle değil aynı zamanda kendi içerisinde birçok alt bileşen ve sistemle iletişim halinde iç içe geçmiş katmanlar şeklindedir.
İsrail’in hava savunma sistemlerinde yer alan David’s Sling, Terminal High Altitude Area Defense (THAAD),
Patriot Advanced Capability-3 (PAC-3) ve Arrow 310 gibi sistemler kendi içlerinde de çok katmanlı bir yapıya sahiptir.
Bu savunma mimarisi farklı tehdit seviyelerine karşı etkin koruma sağlamak üzere. Bu sistemler sensörler ve komuta kontrol merkezleri ile entegre bir şekilde çalışarak tehditlerin tespit edilmesinden imhasına kadar olan süreçleri kapsamlı bir şekilde yönetmektedir. Böylece İsrail’in hava sahası kısa ve uzun menzilli
füze saldırılarına karşı sürekli koruma altında tutulmaya çalışılmaktadır.
ŞEKİL 1.İSRAİL’İN ÇOK KATMANLI HAVA SAVUNMA SİSTEM MİMARİSİ
Demir Kubbe sistemi gelişmiş radarları sayesinde fırlatılan füzeleri tespit etmekte ve bu füzelerin ne ölçüde tehdit oluşturduğunu değerlendirmektedir.
Radar sistemi, fırlatılan füzeyi anında izlemeye başlamakta, füzenin hızını ve yönünü takip etmektedir. Ardından komuta kontrol sistemi devreye girerek füzenin düşeceği noktayı analiz etmekte, bu bölgenin yerleşim yerleri veya önemli altyapı tesislerine yakın olup olmadığını hesaplamaktadır. Eğer füzenin düşeceği nokta tehlikeli bir bölge ise Demir Kubbe sistemine bağlı sabit ya da mobil ünitelerden bir önleme füzesi fırlatılmaktadır.
Bu önleme füzesi saldırı füzesini havada müdahale ederek imha etmektedir. Bu sayede tehdit oluşturan füze hedefe ulaşmadan önce etkisiz hale getirilmektedir. Demir Kubbe bu süreçte yalnızca gerçek tehdit oluşturan füzeleri imha ederek gereksiz mühimmat kullanımını önlemeye gayret etmektedir. Ancak Hamas gibi grupların düşük maliyetli “ev yapımı” füzeleri bu pahalı savunma sistemini zaman zaman zorlayabilmekte ve hasar veya can kaybına yol açabilmektedir.
Kubbe’nin etkili çalışmasında YZ kritik bir rol oynamaktadır. YZ’nin sisteme entegrasyonu tehditlerin tespit edilmesi, önceliklendirilmesi ve müdahale süreçlerinin otomatikleştirilmesini süreçlerinin otomatikleştirilmesini sağlamaktadır. YZ’nin bu sistemdeki işlevleri
şu başlıklar altında incelenebilir:
Radar ve Sensör Sistemleri
Demir Kubbe radar ve sensör sistemleriyle donatılmıştır. Bu sistemler düşman füzelerinin tespit edilmesi, izlenmesi ve konumlarının belirlenmesini sağlamaktadır. YZ bu verileri analiz ederek hangi tehditlerin öncelikli olduğunu belirlemekte ve hangi füzelerin imha edilmesi gerektiğine karar vermektedir.
Bu işlem teknik olarak radar ve sensör sistemleri üzerinde olabilmektedir. Yani doğrudan sistem tarafından insan müdahalesi olmaksızın bir tespit yapılabilmektedir.
Bu süreç sistemin gereksiz mühimmat kullanmamasını sağlamaktadır. Ayrıca sensör harici olarak kullanıcı yorumuna sunulan ve karar destek sistemi olarak da YZ’nin kullanımı görülmektedir. (Buradaki yapı karar destekten farklı olarak radar ve sensörlerce direkt olarak yapılmaktadır.) Teknik olarak radar parametreleri ve analizler YZ ile desteklenmektedir. Ancak buradaki destek seviyesi yani YZ’nin radar ve sensörlerin matematiksel teknik ve mühendislik hesaplamalarına ne ölçüde destek verdiği bilinmeyen bir unsurdur.
Bu nedenle YZ desteği olduğu bilinse de mimarisi ve seviyesi bilinmeyecektir. Uydu tabanlı izleme sistemleri ve kara konuşlu radarlar ise füzelerin erken tespit edilmesini mümkün kılarak YZ’nin bu verileri daha etkili bir şekilde işlemesine olanak tanımaktadır.
Karar Destek Sistemleri
YZ, karar destek sistemlerine de yardımcı olmaktadır. Gelen tehditlerin türü, menzili ve potansiyel zararına göre sistem hangi füzelerin imha edileceğini otomatik olarak belirlemektedir. Ayrıca burada karar vericilere yarı otonom olarak yetki de verebilmektedir. Bu, sistem ve komuta kontrol merkezindeki yetkililerce belirlenmektedir.
Füze Savunma Sistemleri
Demir Kubbe tehdit oluşturan füzeleri tespit ederek imha etmek amacıyla karşı füze sistemlerini devreye sokmaktadır. YZ bu süreçte hedeflenen füzenin hangi noktada etkisiz hale getirileceğini ve hangi karşı füzenin en uygun olduğunu belirleyerek sistemin etkinliğini artırmaktadır. Bu durum hedefleme doğruluğunu geliştirmekte ve yanlış hedeflerin vurulma olasılığını da minimize etmektedir.
YZ, sürekli güncellenen algoritmalar aracılığıyla düşük irtifalı tehditlere –özellikle İHA’lar gibi yeni tehdit türlerine– karşı da etkili bir savunma sağlamaktadır. Ancak İsrail’in bu sistemlerde YZ kullanımını hangi seviyede gerçekleştirdiği bilinmemektedir. Önceki saldırıların analiz edilmesi, füzelerin ateşlendiği noktalar, hava savunma sistemine giriş koordinatları ve karşı füzenin ateşlenme süreçleri gibi
birçok veri toplanarak gelecekteki saldırılara karşı tedbirler geliştirilebilir ancak bu analizlerin raporlama seviyesi net olarak bilinmemektedir.
YZ ve internet erişimine belirli seviyede açık olan bu sistemin geçmişte güvenlik zafiyetleri gösterdiği bilinmektedir. Bunun yakın tarihte kamuoyuna yansıyan en çarpıcı örneği ise 2015-2016 arasında Filistinli bir mühendis tarafından saldırıya uğrayarak belirli özellikleri pasivize edilen sistemin füze saldırılarını engelleyemediği görülmüştür.16 Çeşitli zamanlarda sistemin çalışmadığına dair haberler çıksa da başarı oranı oldukça yüksektir.
7 Ekim 2023’te ve hemen sonrasında Hamas tarafından İsrail’e karşı yoğun füze saldırıları gerçekleştirilmiştir. 7 Ekim’de 5 binden fazla füzeyle yapılan bu saldırılar büyük bir etki meydana getirmiştir.19 İsrail’in Demir Kubbe savunma sistemi bu saldırıların büyük bir bölümünü etkisiz hale getirerek stratejik bir savunma başarısı göstermiştir. Ancak İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun karşı saldırılarının ardından Hamas’ın füze kapasitesi büyük ölçüde zayıflatılmıştır.
Ekim’in sonundan itibaren Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıların sayısı ve kullandığı füze miktarı belirgin bir şekilde azalmıştır. Örneğin 26 Mayıs 2024’te sadece 8 füze ve Ağustos 2024’te ise 2 füzeyle sınırlı saldırılar düzenlenmiştir.
Bununla birlikte İsrail’in hava sahası yalnızca Hamas tarafından değil aynı zamanda Hizbullah, Yemen’deki Husiler (Ensarullah) ve İran tarafından da tehdit edilmektedir. 8 Ekim 2023’te Hizbullah’ın Şeba Çiftlikleri bölgesine düzenlediği füze ve mermi saldırılarıyla başlayan gerginlik karşılıklı saldırılarla günümüze kadar devam etmektedir. 7 Ekim 2023’ten günümüze İsrail ve Hizbullah tarafından toplam 4 bin 400’den fazla füze ve çeşitli saldırı düzenlemiştir. 13 Nisan 2024’te İran “Sadık Vaat Harekatı” adı verilen bir operasyonla
İsrail’e yönelik füze ve kamikaze İHA saldırıları düzenlemiştir.
Çeşitli haber ajanslarına göre bu saldırılarda 20024 ila 300 arasında füze fırlatıldığı iddia edilmiştir.25 IDF sözcüsü ise İran, Irak, Lübnan ve Yemen’den İsrail’e yaklaşık 350 füze fırlatıldığını açıklamıştır.
İsrail, gelen füzelere karşı savunmada Arrow 3 ve David’s Sling sistemlerini kullanarak başarılı bir önleme gerçekleştirmiştir. Ayrıca füzelerin navigasyon sistemlerini etkisiz hale getirmek amacıyla elektronik karıştırma yöntemlerine başvurmuştur.28 Suriye hava sahasında uçmakta olan çok sayıda İHA düşürülmüştür.
İsrail yetkilileri tehdit unsuru oluşturan silahların yüzde 99’unun başarıyla etkisiz hale getirildiğini; ayrıca hava kuvvetlerinin ülke sınırları dışında, muhtemelen Ürdün hava sahasında 25 seyir füzesini ele geçirdiğini bildirmiştir.
İsrail hava savunma sistemleri başarılı bir şekilde çalışmıştır. İsrail saldırılardan sonra Lübnan ve Hizbullah hedeflerine misilleme saldırıları düzenlemiştir. Devam eden saldırılarda 27 Eylül 2024’te Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah öldürülmüştür. Çatışmalar karşılıklı misillemeler şeklinde devam etmiştir.
İran 1 Ekim 2024’te en az iki dalga şeklinde İsrail’e 100’den fazla füze saldırısı düzenlemiştir. Saldırılarda en büyük hasarı Negev’deki Nevatim Hava Üssü almıştır. Bu üs 20-32 füzeyle vurulmuştur. Tel Nof Hava Üssü daha az hasarlı olacak şekilde vurulmuştur.
Tel Aviv’in kuzeyinde bulunan, Mossad ve sinyal istihbaratı servisi Birim 8200’ün karargahlarının çevresi de isabet almıştır. İran hedeflerin yüzde 90’ını vurduğunu ileri sürmüştür. İncelenen uydu görüntülerinde de hasar seviyesinin yüksek olduğu görülmektedir.
Sonuç olarak İsrail’in hava savunma sistemleri son dönemde karşılaştığı yoğun füze ve İHA saldırıları karşısında kritik bir sınav vermiştir. Özellikle 1 Ekim 2024’te İran tarafından gerçekleştirilen ve 100’den fazla füzenin kullanıldığı saldırılar Nevatim ve Tel Nof hava üsleri gibi stratejik noktalarda ciddi hasarlara yol açmıştır. Ayrıca Mossad ve Birim 8200 karargahları çevresinin hedef alınması güvenlik tehditlerinin boyutunu ve çeşitliliğini göstermektedir.
Bu durum mevcut hava savunma sistemlerinin etkinliğinin sorgulanmasına neden olmuştur. İsrail’in hava savunma kapasitesini geliştirme ihtiyacına dayalı anlaşmalar yaptığı görülmektedir. (devam edecek-GÖZETLEME VE KEŞİF SİSTEMLERİNDE YZ KULLANIMI)
***
Yazar hakkında
SİBEL DÜZ
Lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlamış ve 2014’te SETA Vakfı’nda araştırma asistanı olarak kariyerine başlamıştır. Halihazırda 2019’da faaliyete geçirilen kapsamlı bir veri tabanı ve web portalı olan Terörizm Analiz Platformu’nun (TAP) proje koordinatörlüğünü yürütmektedir. 2021’den itibaren SETA’da araştırmacı olarak çalışan Sibel Düz, “The Ascension of Turkey as a Drone Power: History, Strategy, and Geopolitical Implications”, “Unpacking the Debate on Turkish Drones” ve “Remote Control: Aerial Elimination of the PKK’s Terrorist Leaders and Operatives” adlı raporları kaleme almıştır. Araştırmaları ağırlıklı olarak askeri teknoloji ve strateji, teknopolitik, terörle mücadele ve ayaklanma hareketleri ile insansız sistemler üzerine odaklanmaktadır.
MUHAMMED SEFA KOÇAKOĞLU
Ankara Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde doktora öğrencisidir. Yüksek lisans eğitimini Milli Savunma Üniversitesi Alparslan Savunma Bilimleri ve Güvenlik Enstitüsü’nde Askeri Elektronik Sistemler Mühendisliği alanında tamamlamıştır. Araştırma alanları elektronik harp, savunma sanayii, yapay zeka, güvenlik ve istihbarat çalışmaları üzerinde yoğunlaşmaktadır.