Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, “Moskova artık kendini ayrı ve bağımsız bir güç olarak görüyor”
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, AB üyeleri açısından iki farklı Rusya’nın olduğunu ve bu farklılığın kendisini, 24-25 Haziran’da yapılan AB Liderler Zirvesi’nde de gösterdiğini ve zirvede dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un liderler düzeyinde AB-Rusya görüşmesini gerçekleştirme teklifinde bulunduklarını aktardı.
Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, UHA Haber’den Gazeteci Ataner YÜCE’ye yaptığı açıklamada, Rusya ve Rusların, bugüne kadar Avrupa ülkeleri tarafından hep “öteki” olarak görüldüğünün altını çizdi.
AB zirvesinde Rusya çatlağı
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, AB üyeleri açısından iki farklı Rusya’nın olduğunu ve bu farklılığın kendisini, 24-25 Haziran’da yapılan AB Liderler Zirvesi’nde de gösterdiğini ve zirvede dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un liderler düzeyinde AB-Rusya görüşmesini gerçekleştirme teklifinde bulunduklarını aktardı.
Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, İtalya ve Avusturya’nın bu inisiyatifi desteklerken, başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere on ülke, Rusya ile görüşmeye karşı çıktığını, Merkel’in Rusya ile zirve gerçekleştirme teklifinin, Batı Avrupa ülkelerinin bu teklifi desteklemelerini ve Doğu Avrupa ülkelerinin ise buna karşı çıkmasını yukarıda özetlenen dinamiklerle açıklamanın mümkün olduğunu kaydetti.
Eski üyelerin, 2014 yılından itibaren uygulanan yaptırımların istedikleri sonucu vermediğini dile getiren Prof. Dr. Kemaloğlu, Moskova’nın geri adım atma niyetinde olmadığını, uygulanan yaptırımların ise Rusya kadar kendi ekonomilerini de olumsuz etkilediği düşüncesinde olduğunu açıkladı.
Öte yandan, İngiltere’nin AB’den ayrılmasının ardından AB yükünün Almanya ve Fransa’nın omuzlarına binmesinin de Berlin ile Paris’i yeni çıkış yolları aramaya ittiğini söyleyen Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, “Fakat Merkel’in bu inisiyatifi, Doğu Avrupa ülkelerinin sert muhalefeti ile karşılaştı. Nitekim zirvede AB-Rusya görüşmesine ilişkin bir karar alınamazken, eski yaptırımlardan vazgeçilmemesi hatta yeni yaptırım seçeneklerinin değerlendirilmesi yönünde kararlar çıktı.
Diğer taraftan zirvede sağlık, iklim, ekoloji ve dış politika (İran’ın nükleer programı, Suriye, Libya gibi) konularında Rusya ile işbirliğinin geliştirilmesi kararlaştırıldı. Zirvede AB-Rusya görüşmesine yeşil ışık yakılmasa da AB’nin lokomotifi olan ülkeler bundan sonra bir taraftan Rusya konusunu örgütün gündemine getirmeye, diğer taraftan ise Rusya ile işbirliği potansiyeline ağırlık vermeye devam edeceğe benziyor. Yani Almanya, Fransa, İtalya gibi ülkeler Rusya ile ikili ilişkilerini artırmaya çalışacaklar” dedi.
“Zirvenin sonucunun Moskova açısından ise bir sürpriz olmadığını söylemeliyiz” diyen Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, şunları aktardı:
“Gerçekleştirilebilecek AB-Rusya zirvesi şüphesiz Rusya’nın izolasyondan kurtulmasının başlangıcını teşkil edebilir, Rusya ekonomisine önemli bir katkı sağlayabilirdi. Fakat şu anki vaziyetin dahi Kremlin açısından olumlu bazı tarafları var. Öncelikle AB içerisinde Rusya ile diyalog ihtiyacından giderek daha sık bahsedilmeye başlandı. İkinci olarak, AB tarafından Rusya ile işbirliğinin geliştirilmesi vurgusunu Moskova, son yıllarda Orta Doğu ve Kafkasya’daki başarısının AB tarafından dahi kabul edildiği şeklinde yorumluyor. Bu açıdan bakıldığında, gerçekten AB’nin Rusya’ya ihtiyacı, Rusya’nın AB’ye ihtiyacından daha fazla. Zira AB, uluslararası arenada siyasi etkisini kaybederken, Moskova tarafından da ABD’nin uydusu olarak görülmeye başlandı. Mevcut durumun Rusya açısından bir başka artısı ise Almanya ve Fransa gibi ülkelerin Rusya ile ikili diyalog çerçevesinde iletişime ağırlık verme planları. Nitekim bu durum AB’yi daha da zayıflatacaktır. NATO’daki çatlaklar nasıl Rusya’nın işine yarıyorsa, AB içerisindeki fikir ayrılıkları da Moskova’nın çıkarınadır.
Öyle görülüyor ki önümüzdeki dönemde AB-Rusya ilişkileri birçok faktöre bağlı olacak. Birliğin içerisindeki uyum, Ukrayna’nın doğusundaki sorunun çözümünde kat edilecek mesafe ve Rusya’nın bu konudaki çabası, ABD-Rusya ilişkileri, Batı’da Çin’e karşı Rusya’ya duyulacak ihtiyaç bu faktörlerin başında geliyor. 1990’lı yıllarda Avrupa’nın bir parçası olmaya çalışan Rusya’nın gündeminde çoktandır böyle bir amaç olmadığı gibi Moskova artık kendini ayrı ve bağımsız bir güç olarak görüyor. Ayrıca Rusya, AB ile ilişkilerde AB’nin kendisine daha fazla ihtiyacı olduğu düşüncesinde. Dolayısıyla da Moskova, AB ile diyalogdan yana olsa da AB ile ilişkilerde sorun teşkil eden konularda geri adım atacak gibi görünmüyor; AB ile ilişkilerin normalleşmesinin de AB’nin elinde olduğunu ileri sürüyor”.
***
Yazar hakkında
2001’de Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’nde lisansını, 2003’te “Altın Orda – İlhanlı Münasebetleri” başlıklı tezle yüksek lisansını ve 2008’de “Altın Orda ve Rusya: Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi” başlıklı tezle doktorasını tamamladı. 2012’de doçent, 2017’de profesör oldu. Rusça, İngilizce, Farsça ve çeşitli Slav ve Türk lehçelerini bilen Kemaloğlu, 2004-2008 yılları arasında Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’nde Rusya-Ukrayna Masası’nda görev yaptı. 2009-2012 yılları arasında Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne bağlı Ermeni Araştırmaları Grubu’nun projesi çerçevesinde TC
Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu’nda çalıştı. 2009-2013 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı tarafından desteklenen Orta Doğu Stratejik Araştırmaları Merkezi (ORSAM)’nde Avrasya Danışmanı olarak görev yaptı. 2013-2020 yılları arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi olarak çalıştı. 2020’den itibaren Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. Ayrıca Yeditepe Üniversitesi’nde de ders vermektedir. 2013 ve 2018 yıllarında Kemaloğlu, arka arkaya iki kez TC Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Bilim Kurulu’na aslî üye seçildi. Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu’nun çalışmalarının büyük bir kısmı, Altın Orda, Tatar hanlıkları, Rusya tarihi, Türk-Rus münasebetleri ve günümüz Avrasya coğrafyasındaki güncel gelişmeler ile ilgilidir. Telif, çeviri ve edit olmak üzere kırka yakın kitap çalışması, hakemli dergilerle popüler siyaset ve tarih içerikli dergilerde de çok sayıda makalesi yayımlanmıştır. Altın Orda’ya dair çalışmaları, Türkiye’de konuyla ilgili önemli boşluğu doldurmuştur. İlyas Kemaloğlu, Ötemiş Hacı’nın Çengiznamesi, Velyaminov Zernov’un Kırım hanlarına ait yarlıklarını, Altın Orda hanlarının yarlıklarını, Galstyan’ın Moğollara dair Ermeni kaynaklarını da Türkçeye kazandırarak Türkiye’de Altın Orda ve Hanlıklar Tarihi araştırmalarına önemli katkıda bulundu. Kazan’da faaliyet gösteren Altın Orda Araştırmaları Merkezi danışmanlığı yapan Kemaloğlu, aynı zamanda merkezin çıkarttığı Golden Horde Review adlı derginin yayın kurulu üyesidir. Altın Orda ve Rusya: Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi (Ötüken Yayınları, 2009) adlı çalışması, 2011’de Türk Tarih Kurumu Teşvik Ödülü’ne, 2019’da ise İlim Yayma Vakfı Sosyal Bilimler Ödülü’ne layık görüldü. Altın Orda ve hanlıklar tarihinin yanı sıra Kemaloğlu’nun Türkçeye kazandırdığı ana kaynakların başında yine farklı dönemlerde Osmanlı’ya gelen Rus diplomatlarının elçilik rapor ve hatıraları gelmektedir. Bu eserler, özellikle Osmanlı-Rus tarihinin araştırılması açısından önem arz eden kaynaklardır. Bunun dışında Kemaloğlu, Ermeni meselesi ve Sultan II. Abdülhamid dönemi ile ilgili Rus arşiv belgelerini Türkçeye tercüme ederek Türk araştırmacıların istifadesine sundu. Son çalışmalarının arasında Atlas Tartarica (2017) ve Rus Genelkurmay Belgelerinde II. Abdülhamid ve Osmanlı Ordusu (2018) gibi prestij yayınlar ile metin yazarlığı ve danışmanlığını yaptığı yedi dile tercüme edilen 13 bölümlük Türkler belgeseli (2014) yer almaktadır.