ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
18:50 TRT 1’de yayınlanan Teşkilat dizisinin başrol oyuncusu Aybüke Pusat, TRT’den kovuldu…
15:33 Ünlü Ziraat’in Bulgaristan’daki Yeni Fabrikasının Temeli Atıldı!
14:58 “Şirketler siyasi gündemin dışında tutulmalıdır”
14:25 Hollanda’dan Mektup Var!…
10:37 Marmara derbisi rekorları ile tarihe geçti!
08:01 KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, “Çözüm, iki komşu devlet olarak yola devam etmek”
06:59 Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşmasına Engel Olan Etkenler
06:57 Ardan Zentürk, ‘Bize yansımayan şeyler oluyor’ diyerek uyardı
00:56 Trabzonspor U19 UEFA Gençlik Ligi’nde yarı finalde
00:31 Bahçeli’den sokak çağrılarına tepki: Şuursuzluk ve sorumsuzluk
00:28 ‘Temiz Yerel Yönetim’ Vaadine Ne Oldu?
00:21 Dışişleri Bakanı Fidan, bugün Fransa’ya gerçekleştireceği resmi ziyaret kapsamında, Fransa Avrupa ve Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ile bir araya gelecek…
00:15 Fahrettin Altun: Siyasi rekabet, ilke ve vizyonla yapılır; tehdit ve sindirme ile değil
00:10 Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Aydın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “boykot” çağrısına tepki gösterdi…
00:06 CHP Neden Boykot Çağrısı Yaptı?
00:03 Ömer Çelik: Özgür Özel’in geldiği nokta Türkiye’yi topyekun tehdit etmektir
00:02 Eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan flaş adaylık açıklaması!…
22:26 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Salı günü vefat eden AK Parti Kocaeli İl İstişare Kurulu Üyesi ve eski Ulaşlı Belediye Başkanı Burhan Abiş’in cenaze törenine katıldı…
21:10 Acıların gölgesinde bir Ramazan Bayramı daha
18:55 Fidan’ın Washington Ziyareti ve Türkiye’nin Stratejik Otonomisi
TÜMÜNÜ GÖSTER →

İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi?  

İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi?  
22 Eylül 2024
28
A+
A-

İsrail’in Lübnan’a saldırı gerekçesi olarak, Hizbullah’ın Lübnan’ın güney kesimlerinde konuşlanma ve İsrail için bir tehdit oluşturması olarak gösteriliyor. Ama gerçek bu mu, yoksa İsrail güç sarhoşluğuna kapılarak 1948, 1952, 1967 ve 1973 Arap-İsrail savaşlarının intikamını alıp bir daha savaş yaşamamak ve olası Arap Birliği Ordularının saldırısına maruz kalmamak için mi şuursuzca yeni cepheler açıyor, bir bakalım. 

 

 

 

 

 

 

Prof. Dr. Ata ATUN, KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı. 

Esasen İsrail’in güney cephesinden asker çekerek, hava ve deniz kuvvetlerini kuzeyde toplaması bana İkinci Dünya savaşının güç sarhoşluğuna ve zehirlenmesine uğrayan Almanya’yı hatırlattı. 

Hikâyeyi baştan alırsak; 

Paris Barış Konferansı’nda alınan kararların sonucu Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaşa katılan ülkeler arasında birçok anlaşma imzalandı.

Bunların arasında İtilaf Devletleri’nin Birinci Dünya Savaşı’nı kaybeden İttifak Devletleri için yaptığı anlaşmalardan biri de Versailles Antlaşması’ydı. Gerçekte Versailles Antlaşması, Almanya için oldukça zor şartları içeren bir antlaşmaydı ve Almanya’yı bir daha ayağa kaldırmayacak, başkaldıramayacak koşullar içermekteydi. 

Düşünülenlerin ve planlananların aksine Versailles Antlaşması, süreç içinde Alman halkının desteklediği faşizmin yükselişini ateşledi. Nazi Almanya’sının temellerinin atılmasını körükledi ve dünyayı ölümcül bir felakete sürükleyen, havai fişek görevini gördü. Versailles Antlaşması sayesinde Almanya’da ırkçılık ortaya çıktı. Sürecin sonunda Adolf Hitler’in başta olduğu Nazi hükümeti kuruldu ve İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olan süreç yaşandı. 

Adolf Hitler’in, sıra dışı bir geçmişi ve kişiliği vardı. Hatiplik yeteneğinin inanılmaz derece de iyi olması nedeni ile de kısa sürede Alman halkını arkasına takmayı başardı. İlk icraatlarından birisi de ırkçılığın arkasına saklanıp özel kamplar kurarak, soykırım yapmaya başlaması oldu. Buna paralel olarak da demir ve kömür madenlerine sahip olması ve bu hammaddelere dayalı sanayide, silah, araç üretiminde önde olması nedeni ile askeri araç ve silah üretimine başladı. 

Adolf Hitler, yeteri kadar güçlendiğine karar verdikten sonra Versailles Antlaşmasının öcünü almanın adımlarını atmaya başladı.  6 Nisan 1941’de Yugoslavya ve Yunanistan’a saldırarak Balkan bölgesini güvence altına aldı. Haziran ve Temmuz 1941’de Almanlar Baltık ülkelerini de işgal ederek kuzeyini güvence altına aldı. 22 Haziran 1941’de Alman-Sovyet Paktını doğrudan ihlal ederek Sovyetler Birliği’ne saldırdı. Bu saldırı “Alman ordusu yenilmez” düşüncesinin hâkim olduğu güç zehirlenmesinden kaynaklanmıştı ve Almanya’nın sonunu getirdi. 

1941 yazında Alman birlikleri Sovyetler Birliği’ne saldırdı. Sonbaharda da içerilere doğru ilerlemeye başladı. Kıta Rusya’da kış başlayınca, soğuğa ve dona karşı dayanıksız olan Alman askeri araçları adeta felç oldu ve kıpırdayamaz hale geldi. Bunu fırsat bilen Sovyet ordusu 6 Aralık 1941’de büyük bir karşı saldırı başlattı.  Almanlar 1942 yazında Doğu Cephesi’nde saldırıya geçtiler ama başarılı olamadılar. Sovyet birlikleri Kasım ayında Stalingrad’da bir karşı saldırı başlattı ve 2 Şubat 1943’te Alman Altıncı Ordusu Sovyetler Birliği’ne teslim oldu.  

Alman Ordularının yenilmezliği efsanesi yıkıldı, II. Dünya savaşının sonu belli olmaya başladı. 

Avrupa’da 85 sene evvel yaşanan bu güç zehirlenmesi bana İsrail’in de aynı tuzağa düştüğünü ima ediyor sanki. Liderlerin davranışları, kendilerine olan güvenleri, İsrail ordusunun yenilmez olduğu imajının verilmeye çalışılması, savunmasız, silahsız, masum insanlara uygulanan soykırım, şehirlerin fütursuzca yakılıp yıkılması ve insanların göçe zorlanması sanki de 85 sene önce yaşanılmış bir trajedinin birebir tekrarı.      

Umarım insanlığın geleceği için bu vahşet bir an önce sonlanır. Aksinin, bölge için bir felaket olacağı kesin. 

 ***

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN 

KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi 

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.