Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, “Gazze’nin üçte ikisinden fazlasının altyapısı tamamıyla yıkılmıştır”
Filistin Konulu Olağanüstü Oturumu için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, “İsrail hükümetinin yalanlarına aklı başında olan hiç kimse inanmaz” dedi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, konuşmasını şöyle sürdürdü:
BM örgütlerine, uluslararası mahkemelere ve Filistin’in haklı mücadelesine destek veren göstericilere yönelik saldırılar, sivillerin öldürülmesi, altyapının tahrip edilmesi ve Gazze’deki halkımızın açlığa mahkum edilmesi edilmesi bu yalanlara cevap veren gerçeklerdir. Zaten bunu bu şekilde de ifşa ettiler, ifade ettiler. BM’nin ilgili kuruluşları ve uluslararası Adalet Divanı’nın kararı son olarak İsrail’i suçlu bulmuştur. Öte yandan Gazze’nin üçte ikisinden fazlasının altyapısı tamamıyla yıkılmıştır. Okul yok, cami yok, kiliseler yok, cadde yok, hepsi yıkılmış vaziyette. Yine Filistin halkı tamamıyla oralarda evsiz yurtsuz bırakılmıştır. Ama buna rağmen Amerika Birleşik Devletleri veto hakkını kullanmıştır. Tam üç kez İsrail’in düşmanca saldırısına bütün dünyanın dur dediği bir zamanda ABD, Güvenlik Konseyi’nden gelip rahat bir şekilde veto hakkını kullanabiliyor. Bakın karşılığında 14 ülkede savaş dursun diyor. İşte maalesef Amerika felaketi devam ediyor. İşgal devleti Gazze’yi Batı Şeria ve Kudüs’ten ayrı tutarak burayı Filistin’den Filistin Kurtuluş Örgütü’nden uzaklaştırmaya çalışıyor. Biz her zaman diyoruz ki, Filistin devleti Batı Şeria’dan da Kudüs’ten de ve Gazze’den de sorumludur ve Kudüs-ü Şerif onun ebedi başkentidir.
“Topraklarımızı parçalayan hiçbir çözüme eyvallah demiyoruz”
Bakın 80 tane karar var aslında baktığımızda şimdiye kadar alınan ama maalesef ABD’nin tutumu dolayısıyla bir tanesi daha uygulanamadı. Burada bir şeyi vurgulamak isterim, güvenlik ve askeri yöntemler hiçbir sonuç getirmeyecektir. Siyasi çözümler adalet ve uluslararası hukuka dayalı yöntemler ve Filistin’in meşru hakkına dayalı yöntemler barışı getirebilir. Bizler hiçbir şekilde topraklarımızı bir karış dahi olsa parçalayan hiçbir çözüme eyvallah demiyoruz. Bizler gece gündüz Filistin devletinin daha fazla tanınması için çalışıyoruz. Şimdiye kadar 147 devlet Filistin’i tanıdı. Yani biz 147 devletle beraberiz. Herkese şu mesajı vermek istiyoruz, benim hayatım bizim hayatımız Gazze’deki ufak bir çocuğun hayatından daha değerli değildir.
Filistin liderliğindeki bütün kardeşlerimle birlikte Gazze’ye gitme kararı aldım. Bunu yapacağım ve burada bu makamda ben uluslararası bir platformda konuşuyorum bütün Arap ve İslam ülkeleri liderlerini ve tüm değerlerini ve BM’nin de yetkililerin de bu insani görevi beraber yerine getirmeye çağırıyorum. Düşmanlığı bitirmek ve işgalin gerekçelerini ortadan kaldırmak için eğer amacımız herkes için barış ve istikrarsa bunu yapalım diyoruz. Aynı bağlamda Güvenlik Kurulu’na da BM’ye de çağrıda bulunuyorum. 80 kararı uygulanmayan, 80 kararı veren BM Genel Kurulu’na da sesleniyorum. Gazze’den sonra inşallah Kudüs-ü Şerif’e yöneleceğimi de ifade etmek istiyorum ve ebedi başkentimize de gideceğim.
Bizler gece gündüz Filistin devletinin daha fazla tanınması için çalışıyoruz. Şimdiye kadar 147 devlet Filistin’i tanıdı. Onlardaysa 50 devlet. Bakın. Biz bunu devam ettireceğiz. Amacımız Birleşmiş Milletler nezdinde tam üyeliği elde etmek istiyoruz. Bakın Filistin gözlemci üye. Kırgızistan ise tam üye. Neden? Yani 14 milyon nüfusa sahibiz bizler. Kırgızistan’a baktığımız zaman onlar tam üye. Bizlerse gözlemci üyeyiz. Tabii saygıyla birlikte bunları söylüyorum. Yine aynı şekilde 2012 yılında bizler gözlemci üye sıfatını genel kurulda çıkarmayı başardık. O sırada bile ABD bunu gerçekleştirmemek için elinden geleni yapmıştı ama başarısız oldu.
Bizler barışçıl halk direnişinden yanayız. Çünkü şartımız bundan öteye gitmemektedir ve işgal bitinceye kadar yolumuza devam edeceğiz. Uluslararası Adalet Divanı’na gitmek için gerekli desteği almak için BM’de ve dünya başkentlerinde iki yıl çalıştık ve sonunda genel kurul kararı elde edebildik. Bu kararla İsrail’in Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli ihlal etmesi, Filistin topraklarının uzun süreli işgali, yerleşim yerlerinin genişletilmesi, ilhak, Kudüs’ün niteliğinin ve kimliğinin değiştirilmesi, ırkçılık ve İsrail’in diğer uygulamaları, saldırıları ve suçlarının hukuki sonuçları Adalet Divanı’na soruldu ve özellikle de Güney Afrika’ya katılarak Türkiye de Uluslararası Adalet Divanı’na giderek bu kararların ve tavsiye kararlarının çıkarılmasına neden olmuştur.
Uluslararası Adalet Divanı 19 Temmuz 2024’te bir adım atarak İsrail’in Filistin topraklarının işgalinin hukuki sonuçlarına ilişkin tavsiye niteliğinde bir görüş yayınlamıştır. İşgali yasa dışı ilan etmiş ve tamamen sona erdirilmesi talebinde bulunmuştur. Topraklarının ve doğal kaynaklarının yağmalanması nedeniyle Filistinlilere tazminat ödenmesi ve yerleşimlerin lağvedilmesi, yerleşimcilerin tahliyesi ve duvarın yıkılması çağrısında bulunmuştur.
Ayrıca İsrail’in Filistinlilere karşı ırkçı ayrımcılık yaptığını ve uluslararası toplumun ve uluslararası kuruluşların Filistin topraklarındaki İsrail varlığını yasal bir varlık olarak tanımaması gerektiğini ifade etmiştir. Bütün dünyadan bunu istemiştir. Yani bizim topraklarımızda İsrail’i tanımayın demişlerdir. Yine İsrail’in desteklenmemesi ve BM’nin Filistin topraklarındaki İsrail işgalini sona erdirmek için gerekli yöntem ve mekanizmaları mümkün olan en kısa sürede hayata geçirmesi gerektiğini dile getirmiştir. Ama burada da şu soruyu soruyoruz; Peki bu karardan sonra ne olacak? Kararlar çok. Bu karardan sonra ne olacak? Peki bir değişimi gerçek anlamda bir değişimi uygulamada nasıl gerçekleştirebiliriz? Cevap, beraber çalışmalıyız. Farklı platformlarda ve ikili düzeyde çalışmaya devam etmeli ve barış güvenlik ve istikrar adına hayatı gerçekleştirmek adına bunu yapmalıyız. Artık dünya yavaş yavaş adaletin hakkın zulmün ne anlama geldiğini anlıyorlar. Avrupa ülkeleri Filistin devletini tanıyorlar. İnşallah bizler Amerika’yı Filistin devletini tanıyıncaya tanınmaya mecbur bırakıncaya kadar devam edeceğiz.
Bizler tüm uluslararası toplumu farklı organları ve devletleriyle birlikte tek tek ve beraber olarak İsrail İşgal devletinin uluslararası hukuku açıkça ihlal etmesine karşı gerekli yasal tedbirleri almaya ve uluslararası adalet divanının kararlarını uygulamaya çağırıyoruz. Kardeş Türkiye’den de Filistin devletine bu konularda yardımcı olmasını talep ediyoruz. Ümit ediyoruz ve Türkiye bu görevini yerine getirecektir. Bundan da eminiz. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Mücadeleci, sabırlı ve direnen Filistin halkımız adına bizler ulusal kimliğimize, meşru haklarımıza, topraklarımıza ve kutsallarımıza ve kutsal mekanlarımıza bağlıyız. Bağımsızlık ve özgürlüğü er ya da geç gerçekleştireceğiz, buna kavuşacağız ne olursa olsun. İşgal sona erecektir. Filistin özgür ve ebedi kalacaktır. Evet şan ve ebediyet masum şehitlerimizindir. Yaralılarımıza şifa, cesur tutsaklarımıza özgürlük ve hep birlikte hürriyete, devlete ve Kudüs’e doğru, yaşasın Filistin Türkiye kardeşliği, yaşasın Filistin Türkiye kardeşliği, teşekkürler Türkiye, teşekkürler kardeş halkı, teşekkürler Sayın Cumhurbaşkanı Filistin halkına ve haklı davasına Sayın Recep Tayyip Erdoğan destek verdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. (TBMM)