Türkiye’de kadınların yüzde 40’ında, erkeklerin yüzde 30’unda obezite görülüyor
* Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanan Obezite, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor.
UHA / İnternational News Agency
DoktorTakvimi uzmanlarından Klinik Psikolog Nisanur Sarıgül, TÜHA Haber’den Gazeteci FZT. Gülnür AYDOĞDU’ya yaptığı açıklamada, “Çoğu zaman ihtiyaçlarımızı doğru fark edemediğimizde, fiziksel ihtiyaçlarla duygusal ihtiyaçlar birbirine karışmaya başlıyor” dedi.
Duygusal ihtiyaçlarımızı anlamlandıramadığımız için yeme ihtiyacı hissediyoruz
Konuyla ilgili bilgiler veren DoktorTakvimi uzmanlarından Klinik Psikolog Nisanur Sarıgül, şunları söyledi:
“Normalde fiziksel bir ihtiyacı karşılamak için yememiz gerekirken, duygusal ihtiyaçlarımızı tanımadığımız, tam olarak anlamlandıramadığımız için bir yeme ihtiyacı hissediyoruz. Bu noktada yemek hemen yardıma koşuyor ve bu ihtiyacı tamamlamaya başlıyor. Yiyeceği araç olarak kullanmaya başlıyoruz. Duygusal yeme sadece ‘çikolatayı çok seviyorum, çikolata yiyorum” demek değil. ‘Kendimi iyi hissetmeme haliyle baş etmek beni çok zorluyor ve bu zorlukla baş başa kalmak yerine yemeyi tercih ediyorum, yiyerek baş ediyorum’ demektir. Mesela çoğu insan ‘yemek beni çok mutlu ediyor’ diyor. Şu soruyu sormak gerekiyor: ‘Yedikten sonra pişmanlık duyuyor musunuz? Eğer cevabınız pişmanlık gibi olumsuz duygularsa, farklı olumsuz şeyleri tetikliyorsa bu yediğimiz şey bizi gerçekten mutlu etmiyor demektir. Yemekten anlık bir haz alıyorsunuz. Haz ve mutluluğu iyi ayırt etmek lazım” diyor.
Zayıflamak için bir süre diyet yapan kişinin, istediği kiloya ulaşıp diyeti bırakınca eski kilosuna tekrar döndüğünü belirten Klinik Psikolog Nisanur Sarıgül, bu kısır döngünün, gıda ile kişi arasında önce bir yoksunluk duygusuna ardından daha da kuvvetlenen bir aşka dönüştüğünü ve kişinin yemeden duramadığı söylüyor ve ekliyor: “Burada önemli olan davranışı değiştirmektir. Bunun için her lokmayı fark etmek, her lokma için şükretmek önemlidir. Beslenme ve aktivite alışkanlıklarının düzenlenmesinin yanı sıra hastanın ailesi başta olmak çevresi de bu konuda bilgilendirilmelidir” şeklinde konuşuyor.
Gazeteci* Gülnur AYDOĞDU, FZT.