Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak Ziyaretinin Çıktıları Neler?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyareti, Türkiye’nin bölgede aktif ve etkili bir diplomasi yürüttüğünün ve stratejik etkileşimini artırma niyetinin açık bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Prof. Dr. Murat YEŞİLTAŞ, SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son Irak ziyareti, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açma potansiyeli taşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bağdat ve Erbil’i kapsayan bu ziyarette, Türkiye’nin bölgedeki stratejik önceliklerini ve diplomatik bağlarını güçlendirme arzusunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyaretinde varılan mutabakat, özellikle Mayıs 2023 seçimleri sonrasında Irak’ın Türk dış politikasındaki öneminin de altını çiziyor. Irak’a geleneksel olarak güvenlik ve ekonomik önceliklerden bakan Ankara, yeni dönemde daha kapsamlı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Özellikle de son aylarda yaşanan bölgesel gelişmeler ikili ilişkileri daha da kritik hale getirdi.
Irak’la ince işlenmiş bir diplomasi süreci
Ziyaret uzun bir müzakere ve ince işlenmiş bir diplomasinin son halkası olarak görülebilir. Zira son 8 ay içinde Ankara ve Bağdat arasında kritik görüşmeler gerçekleşti, bütün taraflarla bir araya gelindi ve bütün sorunlar masaya yatırıldı. Bu nedenle iki ülke ilişkilerinde ve bu ilişkiden mülhem var olan sorunların çözümü konusunda yeni bir döneme girildiği söylenebilir. Ancak henüz bütün sorunların tam olarak çözüldüğünü söylemek pek mümkün görünmüyor. Başta terörle mücadele olmak üzere atılması gereken birçok adım ve kat edilmesi gereken uzun bir yol bulunuyor.
Bu ziyaret Türkiye-Irak ilişkilerinin 3 önemli ilkesel sütununu ortaya çıkardı. Bunlardan ilki bütünsellik konusudur. Hem Ankara hem de Bağdat ilişkilere daha bütüncül bir perspektiften bakıyor. Terörle mücadelede başarıya ulaşmadan Kalkınma Yolu projesinin tam anlamıyla başarıya ulaşması zor görünüyor. İkinci ilke ise sürdürülebilirliktir. Her iki aktör de ilişkilerde geçmiş dönemlerde yaşanan kesintilerin yeniden yaşanmasını istemiyor. Zira Bağdat yönetimi Irak devletinin kurumsallaşması konusunda istikrarlı bir politika izlerken Ankara da kurumsal bir ilişkisinin kurulmasını ilişkilerinin sürdürülebilirliği için en önemli kolaylaştırıcı unsur olarak görüyor. Üçüncüsü ise sorun çözücü yaklaşım ve bu konuda ortaya çıkan karşılıklı siyasi iradedir. Bu noktada başta terör meselesi olmak üzere birçok anlaşmazlık konusunun çözülmesine yönelik bir yol haritası ortaya koyulmuş oldu. İki ülke arasında uzun yıllardır süregelen su meselesine dair ilk defa ciddi bir çerçeve oluşturulmuş durumda. Hem Bağdat hem de Ankara su konusunun ne kadar kritik olduğunun farkında ve bu konuda adım atmaya hazır görünüyor.
Ortak ve stratejik çıkarlara dayalı bir işbirliği
Ziyaretin ilk durağı olan Bağdat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid ve Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ile bir araya geldi. Görüşmelerde, iki ülke arasında 26 işbirliği anlaşması imzalandı. Bu anlaşmalar güvenlik, ekonomi, ticaret ve eğitim gibi çeşitli alanlarda işbirliğini öngörüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sudani’nin ortak basın toplantısında, iki ülkenin bölünmez güvenliği ve karşılıklı istikrar hedeflerine vurgu yapıldı, bu da her iki tarafın da ortak ve stratejik çıkarlara dayalı bir işbirliği içinde olduğunu gösteriyor.
Erbil ziyareti ise Türkiye’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile ilişkilerini pekiştirme ve terör örgütü PKK ile mücadelede işbirliğini artırma hedeflerini güçlendiriyor. Erbil, Türkiye için stratejik öneme sahip ve bu ziyaret, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile olan ilişkileri daha da sağlamlaştırarak, bölgede terör örgütü PKK’ya karşı ortak mücadelede kritik bir rol oynuyor. Öte yandan ziyaret öncesindeki ince diplomasi Süleymaniye’deki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) yönetiminin yalnızlaştırılmasına ve terör örgütü PKK ile olan ilişkilerini yeniden düşünmesine neden oldu. Erbil’de ziyaret öncesindeki hava, Türkiye’nin bölgedeki istikrar, güvenlik, kalkınma ve ekonomi için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Çatışmaların gölgesinde güçlü bölgesel ortaklık
Ziyaret aynı zamanda iki ülke arasında önemli bir ekonomik işbirliği projesi olan Kalkınma Yolu Projesi’ni de içeriyordu. Bu projeyle, Basra Körfezi’nden Türkiye’nin Ovaköy sınırına kadar uzanan bir demir ve kara yolu ağı planlanmakta olup, bölgesel tedarik ve ulaşım zincirlerine alternatif bir rota sunularak iki ülkenin stratejik değerine katkı sağlanıyor. Proje aynı zamanda bölgesel ortaklık imkanlarını arttırıyor ve uzun zamandan bu yana ilk defa Irak üzerinden bir konsensüsün oluşması için güçlü bir zemin hazırlıyor.
Ziyaretin belki de en önemli ayağını ise terörle mücadele oluşturuyor. Özellikle terörle mücadele bağlamında, Türkiye’nin Irak ile geliştirdiği stratejik ortaklık, terör örgütü PKK için ciddi bir askeri baskı oluşması için fırsat sunuyor. Zira Türkiye ve Irak’ın askeri işbirliği, bölgedeki güvenlik dinamiklerini şekillendirmede önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Terör örgütü PKK’nın bölgedeki hareket kabiliyetinin kısıtlanması ve Irak’ın terör örgütü PKK’yı yasaklı bir örgüt olarak tanıması, iki ülke arasında var olan güvenlik işbirliğinin ne kadar pekiştiğini gösteriyor. Ancak PKK’ya yönelik askeri bir harekatın ortak bir zeminde nasıl ilerleyeceği merak konusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bağdat’taki basın toplantısında dile getirdiği gibi, Irak’ın PKK’yı bir terör örgütü olarak ilan etmesi kritik bir eşik olacaktır ve iki ülkenin askeri düzeyde ortak hareket etmesini kolaylaştıracaktır.
Bu ziyaret, sadece Trkiye ve Irak arasında değil, genel olarak Orta Doğu’daki istikrar ve işbirliği çabalarında da yeni bir milat oluşturuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomatik hamlesi, bölgesel çatışmaların gölgesinde, iki ülke arasında süregelen ve derinleşen bir işbirliğinin ve karşılıklı anlayışın altını çiziyor. Irak’ın küçük bir Orta Doğu olduğu gerçeği dikkate alınırsa Ankara-Bağdat hattındaki varılacak uzlaşının sürdürülebilir bir zeminde devam ettirilmesi genel olarak bölgeye olumlu yansıyacak sonuçlar üretecektir.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyareti, Türkiye’nin bölgede aktif ve etkili bir diplomasi yürüttüğünün ve stratejik etkileşimini artırma niyetinin açık bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Değişen bölgesel dinamikler Ankara-Bağdat ilişkilerinde yeni bir dönemin habercisidir. Irak’ta elde edilecek başarılar, Ankara’nın Orta Doğu siyasetindeki rolünü de güçlendirecek gelişmelerin başlangıcına işaret edebilir.