Adıyaman eski günlerini özlüyor (Depremden 1 yıl sonra ne oldu?)
Hürriyet Gazetesi’nden Gazeteci Emre Eser’in Gündemin öne çıkan başlıkları ve haber içeriklerinden oluşturduğu linkedinde yer alan “Adıyaman eski günlerini özlüyor (Depremden 1 yıl sonra ne oldu?)” başlıklı haberi.
UHA / İnternational News Agency
Gazeteci Emre Eser’in haberinin detayı şöyle:
Adıyaman’da 8 bin 387 kişi hayatını kaybetmiş, 30 binden fazla bina kullanılamaz hale gelmişti. PEKİ BİR YIL SONRA ADIYAMAN NASIL?
Tüm depremzede illerde olduğu gibi Adıyaman’da da sessizlik, sakinlik ve belirsizlik hakim.
Enkazların büyük bölümü kaldırılmış. Bazı vatandaşlar binalarını yeniden güçlendiriyor. Bazıları yıkımı bekliyor.
Kentte sosyal hayat 2-3 pastane ve bir AVM’ye sıkışmış.
Tatlıcılar ve çiğköfteciler gençlerin uğrak yeri.
Acılar hala çok taze, kimse selam verseniz gözleri doluyor. Kayıplarını hatırlıyor.
Hayat konteyner kentlerde bir şekilde devam ediyor.
Geri dönüşler başlamış ancak barınma sorununun tamamen giderilmesi bekleniyor.
Çok fazla giden olduğu için hayatın yeniden başlaması da biraz gidenlerin dönüş hızına bağlı.
Kentteki seyrelen nüfus işçi sıkıntısı da yaratıyor. Esnafından sanayicisine kadar herkes işçi arıyor ama bulamıyor.
Adıyaman’da iki farklı noktada toplu konut alanında çalışmalar sürüyor. Yeni deprem konutlarının bir kısmı inşa edilmiş. Yakında sahiplerine verilecek. Ancak genel olarak çok büyük iki şantiye de çalışmalar sürüyor.
Dükkanları yıkılan ve hasar alan bazı esnaflar ağır hasarlı alanlarda mecburen çalışmaya devam ediyor.
20 METREKARELİK YENİ HAYAT… Hayat bize buraya sığmayı da öğretti
Depremzedelerin acılarını beklemeye aldığı alanlardan biri de Adıyaman’da 118 bin kişinin yaşadığı konteynerkentler.
Organize sanayi bölgesinin hemen yanındaki 14 numaralı konteynerkente girdiğimizde Akyüz ailesi bizi evlerine yani 20 metrekarelik konteynerlerine davet etti.
38 yaşındaki anne Songül Akyüz, üç küçük çocuğu ile birlikte eşinin mesaiden dönmesini bekliyordu. İçeri girdiğimizde bizi 6-7 metrekarelik bir salon karşıladı.
Salonda aynı zamanda küçük bir tezgâh, bir çamaşır makinesi ve bir kanepe vardı. 5 yaşındaki Muhammed ablaları ile oynarken 9 yaşındaki Sevgi ve 11 yaşındaki Selvi de hem televizyon izliyor hem de ödevlerini yapıyorlardı.
Akyüz ailesi depreme zemin kattaki evlerinde yakalanmış ve 25 kişinin vefat ettiği binadan küçük bir delik vasıtası ile sağ çıkmış…
Adıyaman’da girdiğimiz her konteynerde ayrı bir hikâye var. Örneğin, eşi ve iki çocuğuyla birlikte konteynerde yaşayan 40 yaşındaki Duygu Küçük de şunları anlatıyor:
“Kayıplarımızı, bizi bekleyen belirsizlikleri artık düşünmek bile istemiyorum. Herkes için çok zor bir süreç. 150 metrekarelik evimiz vardı. Ama şimdi 20 metrekarede de hayat mümkünmüş diyoruz. Yani bir şekilde oluyormuş. Yeter ki huzurda ve güvende hissedelim. Bir süre İzmir’de de yaşadık ama bu 20 metrekarenin huzurunu bulamıyoruz. Biz buralıyız çünkü” diyor.
Bir kısmı farklı illere giden bir kısmı çadırda kalan Adıyamanlı köylüler yeni evlerini bekliyor
‘YENİ’ KÖYÜMÜZE GERİ DÖNELİM
Deprem sadece şehirleri değil köyleri de vurdu. Adıyaman’ın dağlarında geçimini genellikle hayvancılık ve tütünden sağlayan birçok köy yerle bir oldu.
Yıkımın ardından kimi köylü geçici olarak farklı illere taşınırken kimisi yıkılan evlerinin üzerindeki çadırlarda yaşamayı tercih etti.
Felaketin birinci yılında görüştüğümüz Adıyamanlı köylülerin sesi ise ortaktı: “Biz köyümüze geri dönmek veya belirlenen yeni alanda inşa edilecek köy evlerine geçmek istiyoruz. Şehir dışından işlerimizi sürdürmek için gelmek zor ve masraflı, çadır ise soğuk. Bir an evvel köylerimiz için verilecek kararı bekliyoruz.”
‘GİDECEK YERİMİZ YOK’
Çelikhan’daki Aksu Köyü’nde depremden önce 115 ev vardı. Depremde bu evlerin 50’si yıkıldı, 13’ü ağır olmak üzere 18 ev hasar aldı. 6 Şubat’taki depremlerde 13 kişinin yaşamını yitirdiği köyün muhtarı İsmail Çetinkaya, hasarlı binaların yıkımı devam ederken sorularımızı yanıtladı. Çetinkaya, “Köyümüzün en önemli geçim kaynağı tütün. Bütün köylüler şu anda köyüne veya yeni köylerine geri dönmek istiyor. Burası afet alanı ilan edildi. Fay hattına çok yakınız ve yukardan kayalar kopup üzerimize düşebilir. Şu anda köyün 4 veya 12 km uzaklıktaki başka bir alana taşınması gündemde ancak son karar verilmedi. Burada çadırda kalanlar hariç köylülerimiz Mersin, Adana gibi illere dağıldı. Bir an evvel köylerine dönmek, gelip tarlalarını ekmek istiyorlar. Gidecek yerimiz yok artık kararın verilmesini bekliyoruz” diyor.
AYDA 2000 LİRA FATURA
Bir başka hasarlı köy ise Recep Köyü. Bazı köylüler yıkılan evlerini kendi imkanlarıyla kaldırmış, üzerine de dağıtılan çadır ve konteynerleri yerleştirmiş. Köy sakini Abuzer İlhan’ın en önemli geçim kaynağı olan küçükbaş hayvanları enkaz altında kalmış. 79 hayvanı telef olmuş ancak hayvanlar kayıtlı olmadığı için karşılığında bir para alamamış. Yaklaşık 400 bin TL zararda olduğunu söyleyen İlhan, “Evimiz yıkıldı, çadır ve konteynerde kalıyoruz ama şartlar çok zor. En büyük sıkıntımız soğuk. Soba tehlikeli olduğu için kuramıyoruz. Elektrikli ısıtıcılar ise hem ısıtmıyor hem de yüksek fatura geliyor. Geçen ay 2000 TL fatura geldi. Köy evi mi olur yerinde dönüşüm mü olur bilemiyoruz ama artık bir karar verilmesini bekliyoruz. Yoksa daha fazla bu şartlarda köyde yaşamamız zor. Bir yıl geçti ama bir yıl nasıl geçer bilemiyorum” diye anlatıyor.
ÜNVER AİLESİ DÖNÜŞÜMÜ BEKLİYOR
ADIYAMAN’ın başka bir köyünde çadır ve konteynerde kalan 5 kişilik Ünver ailesi de bir yılın ardından köy evleri çalışmalarının başlayıp yeni evlerinin teslim edilmesini dört gözle bekliyor. Depremde yıkılan evlerini kendilerinin yaptığını anlatan Hüseyin Ünver, son durumu şöyle anlatıyor: “Önce çadırda kaldık. Birkaç gün önce ise konteynerler geldi. Yaz aylarında tütüncülük yapıyoruz. Yerinde dönüşüm için başvurumuz yaptık ve onay aldık. Zannedersem 1.5 milyon liraya gibi bir maliyetle yapılacak. 750 bin TL’si hibe, 750 bin TL’sini ise ben sağlanacak krediyle ödeyeceğim. Bir an önce çalışmalar başlasa da artık ne yapılacaksa hazırım. 3 çocuğumuz var, okulları var. Düzenimizi yeniden kurmak için devletten yardım bekliyoruz.”
***
Yazar hakkında
Emre ESER, 2016 yılında İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun olan Emre Eser 2014 yılında üniversite ikinci sınıftayken Vatan Gazetesi istihbarat servisinde çalışmaya başladı. Sonrasında Yıldız Teknik Üniversitesi’nden altı ay finans eğitimi alan Eser, bu eğitimden sonra Dünya Gazetesi’nde çalışmaya başladı.