ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
18:48 Siyonistler yeryüzünü cehenneme çevirmekten vazgeçmeyecekler
17:58 Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, “Kastamonu’nun yer altı barajı su tutmaya başladı”
17:18 Erdoğan- Trump dönemine 24 gün kaldı
16:38 İzmir’in Konak ilçesinde bulunan Smyrna Antik Kenti’nin tiyatrosunda çlaışmalar tüm hızıyla sürüyor
16:09 Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen “I. Tasarruf ve İsraf Sempozyumu” nda, israfın önlenmesi ve tasarruf bilincinin artırılması ele alındı
16:05 Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kalıcı olan, yarınlara akıl ve ruh ileten sadece ve sadece kültür sanat eserleridir”
15:43 Güvenlik Bilimleri Analisti Onur Dikmeci, “Artık savaş, barış ya da darbe zamanlarında enformasyon savaşı şeklinde yürütülmektedir”
21:41 Katar – Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nin canlandırılması
20:35 Spor ve İstihdam Olanakları ile Engelli Kadınların ve Kız Çocuklarının Güçlenmesi Projesi
20:17 Elektronik İlan Doğrulama Sistemi 1 Ocak 2025’te uygulamaya giriyor
20:01 Dijital dönüşüm otelcilik sektöründe yapay zeka ile yeniden tanımlanıyor
19:45 Havas CX İstanbul, ETİ’nin Kurumsal Web Sitesini Yenileyecek
19:03 Nizip Ticaret Odası (NTO) Başkanları Gaziantep’in Kurtuluşu’nun 103. yılı kutlamalarına katıldı
18:44 Su ve Taşkın Kanunu Taslakları TBMM’ye gönderilecek
17:35 Geleceğin Enerjisi ve Depolama Kongresi’ Ankara’da yapıldı
16:51 Anadolu Selçuklu Devleti’nin hanedan türbesinden çıkarılan naaş kalıntıların, DNA ve anatomi analizi yapılan silikon heykelleri Konya’da Dar-ül Mülk Sergi Sarayı’nda sergileniyor
13:58 Kayseri Melikgazi’de kent estetiğini bozan ve güvenliği tehdit eden metruk yapılar yıkıldı
11:39 Balıkesir’de patlayıcı madde üretilen fabrikada patlama. Patlamada 12 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi yaralandı.
19:22 İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Euronews’a konuştu
18:23 Analiz: Milli İstihbaratın Dönüşümü
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Gazeteci ne yapar, ne yapmaz? Uğur Mumcu anlatıyor

Gazeteci ne yapar, ne yapmaz? Uğur Mumcu anlatıyor
29 Ocak 2024
11
A+
A-

Tam 31 yıl önce kaybettiğimiz gazeteciliğin dev ismi Uğur Mumcu, 3 Mayıs 1992’de Milliyet gazetesinde yayımlanan veda yazısında gazeteciliği tanımlamış, medyada tekelleşme ve çoğulculuk konularına değinmişti. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nın izniyle bu yazıyı aktarıyoruz:

UHA / İnternational News Agency

Gazeteciyi nasıl tanımlarsınız? Kimdir gazeteci, ne yapar? İşlevi nedir? Gazeteci, her konuda fikir ileri süren, her şeyi bilen insan demek midir? Hayır. Nereden bilecek gazeteci her şeyi?

Ben kendime göre bir tanım yapayım:

– Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir.

Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir.

Günümüzde sarı basın kartlarının ardına gizlenip devlet kapılarında ve belediyelerde “ihale takip eden”, bankalardan aldıkları kredilerle milyarlar vuran, düzmece belgelerle gazetelerini ve devleti dolandıranlar da var.

Hem bunlar var, hem Osmanlı İmparatorluğu’ndaki “mabeyn katipleri” gibi, gazetecilik adına hükümetlere, konutlara ve köşklere tutanak katiplikleri yapanlar da!

Türkiye’de gazete okuru sayısı da pek parlak bir grafik çizmiyor. Okur sayısını dünya ölçeklerine vurduğunuz zaman, iç karartıcı tablolar ile karşılaşıyorsunuz. UNESCO, bir ülkenin gelişmiş sayılabilmesi için her 1000 kişiden 100 kişinin gazete okuru olması ölçüsünü getiriyor. Bizde bu sayı, binde 58’dir.

Bu oran İngiltere’de binde 373, Danimarka’da 360, Almanya’da 342. Fransa’da 179, İtalya’da 146 ve komşumuz Yunanistan’da da binde 133’tür.

Üstüne üstlük, Türk basını “tekelcilik” tehlikesi ile karşı karşıyadır. İngiltere’de, sahip değiştirecek bir gazetenin tirajı 500 bini geçiyorsa, satış işlemleri “Monopolies and Mergers Commission” adlı komisyonca onanmadan kesinleşmez. Almanya’da “Federal Kartel Dairesi”, yıllık 25 milyon marklık iş yapan bütün şirketleri olduğu gibi, devredilecek bu gazete işletmelerini de denetler.

Fransa’da 1986 yılında çıkarılan “Basının Yasal Rejiminde Reform” adlı yasa, bir yıl içinde toplam tirajın yüzde 30’unu geçen gazetelerin satış işlemleri ile ilgili kayıtlayıcı kurallar getirmiştir. ABD’de “Federal Communications Commission”, bir büyük yayın organının, aynı alandaki bir yayın kuruluşunu almasını yasaklamıştır.

Türkiye’de bu konuda hiçbir kural yok; gazete dergi ve televizyon kanalları ile tam bir tekelleşme sürecine giriyoruz.

Star 1” devlet desteği ile açıkça Anayasaya ve yasalara aykırı olarak yayın yapıyor. Böylece, yayın ve reklam dünyasında “haksız rekabet” devlet eliyle yaratılıyor.

Böyle bir ortamda Cumhuriyet gazetesinden, bir grup arkadaşımızla birlikte ayrılma zorunluluğu duymuştum. Cumhuriyet gazetesinden içi kan ağlaya ağlaya ayrılanların, emeklerinden başka geçim kaynakları yoktu. Hiçbirinin bankada birikmiş parası da yoktu. Ayrılırken de hiçbir yasal hakkımız verilmemişti. Ayrılan arkadaşlar aramızda yaptığımız toplantıda “1 Şubat gününe kadar beklemeye”, daha sonra da herkesin kendi yolunu seçmesine karar vermiştik.

Bu arada, bin bir engele karşın Cumhuriyet gazetesini yaşatabilmek için gazeteye yeni sermaye ve yeni ortak arama çalışmalarını da sürdürüyorduk.

Milliyet gazetesi, haber çeşitliliği ve yorum özgürlüğü ilkelerini amaç bilmiş bir “düşünce forumu”ydu. Milliyet gazetesi, bu güç günlerimizde bana ve arkadaşlarıma kucak açtı. Üç aydır, Milliyet gazetesinde karınca kararınca, olaya, habere, belgeye ve bilgiye dayanan yazılar yazmaya çalıştım. Bunda ne ölçüde başarıya ulaştım, bilemiyorum.

Bu üç ayda, Milliyet gazetesinin çağdaş anlamı ile tam bir “gazetecilik ortamı” olduğunu, bu ortamın güven duygusuna dayalı arkadaşlık ve dostluk ilişkileri ile geliştiğini, gazetelerde hep yakındığımız “tek adam yönetimleri” yerine; gazetenin, haber zenginliği ve yorum özgürlüğüne dayanan demokratik ve çağdaş bir anlayış ile yönetildiğini yaşayarak gördüm.

Cumhuriyet gazetesini dramatik serüvene sokan grup, gazeteyi milyarlık borç batağına sürükleyip kaçtıktan sonra benim görevim, güç durumda olan eski gazeteme koşmaktır.

Milliyet gazetesinden bu nedenle ayrılıyorum. Umarım, beni anlayışla karşılarsınız.

Nazım Hikmet’in en çok sevdiğim şiirlerinden biri “Ve kavga bittiği zaman / Ne çiftlik sahibi oldu ne apartman / Kavgadan önce Kartal’da bahçıvandı / Kavgadan sonra Kartal’da bahçıvan” diye biter.

Cumhuriyet gazetesindeki “kavgadan sonra” ben, yine eski görevime kaldığım yerden devam edeceğim.

Borç batağına sokulan ve tirajı 40 binlere inen gazetede, ellerimize dikenler de batsa, görevimiz; okurlarımıza, yediveren bağımsızlık güllerini sunmaktır.

Binlerce teşekkürler, hoşça kalın…

Yeni nesil medya ve gazetecilik sitesi. Gazetecilere yönelik bağımsız bir dijital platform olan Journo; medyanın gelir modellerine, yeni haber üretim teknolojilerine ve medya çalışanlarının yaşamına odaklanıyor, sürdürülebilir bir sektör için çözümler öneriyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.