Başbuğ Türkeş, “Türk Birliği ülküsü, yeryüzündeki bütün Türklerin bir millet ve devlet hâlinde, bir bayrak altında toplanması ülküsüdür”
“Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan
Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir Turan!”
Ziya Gökalp
UHA / İnternational News Agency
Düzce Üniversitesi Akçakoca Bey Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğr. Göv. Doç. Dr. Serkan KEKEVİ, kaleme aldığı “Turan ülküsü, günümüzde Türk Dünyası’nın bütünleşmesinin fikri temeli olabilir” başlıklı yazısında, Turan ülküsünün Türk siyaseti ve düşünce dünyasında güçlü şekilde dönmesinin ise Başbuğ Alparslan Türkeş ile olduğunun altını çizdi.
Doç. Dr. KEKEVİ, Millî Doktrin Dokuz Işık adlı eserde yer alan Turan ülküsü ve Türk dünyasının bütünleşmesiyle görüşleri şöyle aktarıyor;
“… Türk Birliği ülküsü, yeryüzündeki bütün Türklerin bir millet ve devlet hâlinde, bir bayrak altında toplanması ülküsüdür. Bunun tahakkuku, bazı kimselere ilk bakışta imkânsız gibi görünebilir. Birçok kimseler bunu zararlı bir hayal (ütopi) olarak da vasıflandırabilir. Fakat unutmamak lazımdır ki, her hakikat önce hayal ile başlar. Yine hatırlamak gerektir ki 1919 yılında hür ve müstakil bir Türkiye kurmak için Anadolu’da dünyanın galiplerine karşı savaşa girişmek de çılgınlık ve hayal diye vasıflandırılmıştı. Fakat inanmış ve kendilerini bir ülküye vermiş olanlar, yurdu kurtarmaya ve müstakil bir Türkiye meydana getirmeye muvaffak oldular. Türk Birliği de sistemli çalışmak, fırsat kollamak ve her şeyden önce Türkiye’yi korumak ve yükseltmeğe çalışmak suretiyle bir gün elbet hakikat olacaktır…” sözleriyle Turan ülküsünü ifade etmiştir. Aynı şekilde Başbuğ Alparslan Türkeş’in 21-23 Mart 1993 yılında gerçekleştirilen Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk Kardeşlik ve İş Birliği Kurultayındaki konuşmasının şu kısımları Türk dünyasının Rusya ile ilişkilerinin olması gereken çerçevesini ortaya koymaktadır.
“…Sovyetler Birliği dağılıncaya kadar birçok Türk bölgeleri, Rus sömürgeleri olarak yaşamıştır; fakat 21. yüzyıla girmekte bulunduğumuz bu dönemden itibaren bu durum değişmelidir. Türkler, coğrafyanın ve tarihî olayların bölmüş olduğu çeşitli bağlantılar dolayısıyla Ruslarla dostça ve insan haklarına dayalı, demokrasi prensiplerine uygun çok sıkı bir iş birliği düzenlemelidir. Ruslarla kurulacak bu yeni münasebet düzeni başlıca şu ilkelere dayanmalıdır: Birinci ilke, mütekabiliyet ilkesidir. Her meselede aramızda münasebetler aynı ölçü, aynı nitelik ve nicelik içinde olacaktır. İkinci ilke ise, iç işlerine karışmama ilkesidir. Üçüncü ilke, münasebetlerde taraflar eşit şartlarda ve eşitlik içinde bulunacaklardır. Dördüncü ilke, taraflar daima eşit haklara sahip olacaklardır…”
Doç. Dr. Serkan KEKEVİ, Kurultayın kapanış günündeki konuşmasının altta yer alan kesitinin de Turan ülküsü ve Türk dünyasının bütünleşmesi için kolaylaştırıcı şartları işaret ettiğini belirtti:
“…Türkiye ile diğer Türk topluluklarının alfabe birliği, yazı ve imla birliği en kısa zamanda temin edilmelidir. Latin alfabesine geçiş Türk Birliği’nden ziyade çağdaş teknolojiye kolay ve hızlı geçişi sağlamak için elzemdir. Refah ve zenginliğin anahtarı Latin alfabesidir. Dünya insan hakları, demokrasi ve hürriyet rüzgârlarıyla yükselmektedir. Bütün Türk toplulukları süratle insan haklarını temel yapan ve hukukun üstünlüğüne dayanan çok partili hürriyetçi demokrasiyi kurmalıdırlar. Bütün Türk toplulukları dünya ile bütünleşmeli, hür dünyanın bütün siyasi, teknik, ekonomik kuruluşlarına girmeye gayret etmelidirler. Sosyal dayanışmayı geliştirmek ve “kabile” düzeyinden “millet” düzeyine tamamıyla yükselmek için boylar, kabileler arasında yaygın evlenmeler sağlanmalıdır…”
Türk devletleri bağımsızlıklarını kazanalı 30 yıl geçmiştir ve Türk devletleri arasında ekonomik ve kültürel bütünleşmenin gerçekleşmesi için pek çok kurumsal alt yapı hâlihazırda mevcuttur. Türk Devletleri Teşkilatının kurulması da bu açıdan büyük bir adımdır. Bilhassa 2040 Vizyon Belgesi’nde yer alan siyasi, ekonomik ve kültürel iş birliği hedefleri önemlidir. İlgili belgede yer verilen;
“-Üye devletler halklarını birbirine yaklaştırmada ve başkalarıyla etkileşimde bulunma konusunda ortak Türk kimliğinin kültürel zenginlik kaynağı olarak teşvik edilmesi
-Üye devletler ve halklarının iş birliğine dayalı sinerjisinin, küresel ortak malların geliştirilmesine ve korunmasına katkıda bulunmak ve yeterli iş birliği mekanizmaları ile daha temsili ve katılımcı bir uluslararası düzen oluşturmak için kanalize edilmesi
-Ulusal çıkar niteliği taşıyan hayati mevzuların yanı sıra bölgesel ve küresel konularda siyasi dayanışmayı ve karşılıklı desteği artırmak için hükûmetler arası ilişkilerin güçlendirilmesi
-Yabancı para bağımlılığını azaltmak ve karşılıklı çıkar temelinde dış finansal yayılmalara karşı korunmak için üye devletler arasındaki ticarette ulusal para birimlerinin payının artırılması
-Üye devletlerde daha iyi iletişim sağlamak için alfabe ve terminolojide birliğin sağlanması adına kapasite oluşturulması
-Türk dünyasında birlik, beraberlik ve dayanışma bilincine sahip bir nesil yetiştirmek amacıyla gençlik hareketliliği, değişimi ve eğitimi konularında ortak projelerle gençlik işbirliğini, kapsamlı bölge içi iş birliğinin vazgeçilmez bir unsuru haline getirilmesi” hedefleri Türk dünyasının bütünleşmesi için doğrudur ve ulaşılması mümkündür. Diğer yandan yukarıda kısaca ele aldığımız Avrupa bütünleşmesinde “Avrupalılık” nasıl ki itici güç ve temel felsefe olmuştur; Türk dünyası için de “Turan ülküsü”nün Türk dünyasının bütünleşmesinde ana felsefe olarak belirlenmesi işlevseldi ve elzemdir. Özellikle yeni Türk dünyası genelinde genç nesillerin bu ufukla yetiştirilmesi gereklidir. Ortak fikirler Türkleri yakınlaştıracak bu ise tarihsel akış içinde ortak politikaların gelişmesi ve Türk dünyasının bütünleşmesine hizmet edecektir. Zamanın ruhu ve tarihin akışı Türkleri bir ve beraber olmaya davet etmektedir ve aslında zorlamaktadır.
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin 10 Nisan 2018 tarihinde TBMM Grup toplantısındaki konuşmasında belirttiği gibi “Artık bu çağda herkes pozisyonunu Türkiye’ye göre belirlemek mecburiyetindedir. Asır Türk asrıdır. Hedef Kızılelma, hedef Turan ülküsüdür.”