Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun,”İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına dair 100’ün üzerinde kasıtlı yalan haberi ifşa ettik”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) ve TÜBİTAK iş birliğiyle düzenlenen 3. Uluslararası İletişim Bilimleri Sempozyumu’nda (ICOMS) yaptığı konuşmada, küresel çapta etkili güç olan Türkiye’nin, krizlerin çözümü noktasında bilhassa bölge için vazgeçilmez aktör olduğunun altını çizdi.
UHA / İnternational News Agency
“İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına dair 100’ün üzerinde kasıtlı yalan haberi ifşa ettik”
İletişim Başkanı Altun, Türkiye’nin gerek bölgede gerekse küresel anlamda istikrarlaştırıcı aktör olarak tebarüz edişinin politik bir söylem olmadığını, bu gerçeği batıdan doğuya birçok ülke ve uluslararası aktörün artık kabullendiğini dile getirdi.
“Biz, bu rolün tamamlayıcı unsuru olarak gördüğümüz hakikat mücadelesini iletişim alanında elimizden geldiğince var gücümüzle vermeye çalışıyoruz.” diyen İletişim Başkanı Altun, Gazze’de yaşananların üzerinden bu hakikat mücadelesine dair şu örnekleri verdi:
“Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin hâlen devam eden çalışmaları neticesinde, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına dair 100’ün üzerinde kasıtlı yalan haberi ifşa ettik ve doğrusunu ortaya koyduk. Bu süreçte 5 farklı ‘Filistin Özel Bülteni’ yayımladık. Bu kapsamda dikkat çekici bazı örneklerden bahsedecek olursak örneğin, ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu İşleri Sözcüsü’nün Gazze’ye insani yardımların gitmesine engel olmak için yaptığı yalan bilgiler içeren açıklamalarını, BM kanıtları ile çürüttük ve bütün uluslararası medya bunu kabul etmek durumunda kaldı. Yine eski bakan ve İsrail Parlamento üyesinin, bir video görüntüsüne ilgisiz altyazılar ekleyerek servis ettiği yalanı tek tek tespit ve ifşa ettik. Bir başka sefer, Netanyahu’nun sözcüsünün, yine tanınmış bir İsrailli gazetecinin ve Amerikan medyasına konuşan İsrail ordusu sözcülerinin dezenformasyon içerikli paylaşımlarını tespit ettik ve dünya kamuoyuna gerçeğin ne olduğunu hızlı şekilde paylaştık zira dezenformasyonla mücadelede hız en önemli unsurlardan biridir. Eğer geç kalırsanız dezenformasyon ne yazık ki gerçeğin yerine geçmekte ve yalan hakikati boğmaktadır.”
İletişim Başkanı Altun, Gazze’deki trajedi bağlamında dezenformasyonun, artık çok üst seviyedeki devlet yetkilileri eliyle hatta devlet başkanları eliyle sorumsuzca üretilip yayıldığına dikkati çekerek “Dezenformasyon kampanyalarıyla Gazze’de oldubittiye getirilmek istenen kırım ve katliamlar, gerek Orta Doğu gerekse Doğu Akdeniz’le ilgili karanlık planlara sahip aktörlerin elinde dış politika kozuna dönüştürülmeye çalışılmak istenmektedir. Zira biliyorlar ki dezenformasyon sorunu bugün toplumların, kurumların ve bireylerin güvenilir bilgiye ulaşma ve doğru kararlar alma yeteneklerini ciddi şekilde etkilemekte, umutsuzluğu, belirsizliği ve kaos duygusunu beraberinde getirmektedir. Bu da eylemin, direnişin önünde engel olmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Yakın tarihin, iletişim ve medya alanındaki çarpıtmalar sayesinde oluşan kamuoyu algısının, bir devletin bir başka devleti işgal etmesi için dahi meşruiyet temin ettiğini gösterdiğini belirten İletişim Başkanı Altun, 2003’ün başlarında Irak’ın kimyasal silahlara sahip olduğu yönündeki yanıltıcı bilgilerin, kamuoyunun ikna edilmesiyle Amerikan işgaline zemin hazırladığını anımsattı.
İletişim Başkanı Altun, şimdilerde ise İsrail tarafından Gazze ile ilgili olarak tıpkı buna benzer bir sürecin yönetilmek istendiğine dikkati çekerek şunları dile getirdi:
“‘Hamas tarafından 40 bebeğin kafası kesildi’ ya da ‘Filistinliler, bir kadının karnını deşti’ gibi akıl almaz yalanlarla dolu dezenformasyon kampanyalarını hepimiz bu süreçte gördük. Bu kampanyalar, işgali, sömürüyü, katliamı meşrulaştırmak için yapılan girişimlerdi. Allah’a hamdolsun, arkadaşlarımızın gayretleriyle bu dezenformasyonları da anında yalanladık ve uluslararası medyada ifşa edebildik.
Uluslararası medyada ifşa ettikten sonra nihayetinde bu, İsrail üzerinde baskı oluşturdu fakat İsrail, bütün bunlara rağmen aymaz şekilde ve maalesef Batı’nın da desteğiyle katliamlarına devam etmektedir. Bunların tümü, esas itibarıyla İsrail’in okul, hastane, sivil yerleşim bölgeleri gibi alanlarda gerçekleştireceği saldırılar için önceden planlanmış iletişim stratejisi dahilinde öne sürülmüş sahte içeriklerdir ki biz, bunların sahte olduğunu, dezenformasyon olduğunu tüm dünya kamuoyunun dikkatine sunmaya devam edeceğiz.”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mücadelesi, insanlık adına zalimin üzerine yürüme mücadelesidir”
İletişim Başkanı Altun, dezenformasyonun, konvansiyonel medya düzeninin hakim olduğu dönemlerden çok daha tahrip edici bir silaha dönüştüğünü, algı çalışmasının sadece TV ve gazeteler aracılığıyla değil sosyal medya mecralarında ve diğer sanal ağlarda çok daha sistematik şekilde gerçekleştirildiğine dikkati çekti.
“Algoritmalar ve yapay zeka teknolojileri ile kendi yankı odalarına hapsedilmiş, rızaları dışında içerik moderasyonuna maruz kalan bireyler, bir yandan kendi gerçekliğinden uzaklaştırılmakta, diğer yandan yanlış ve yanıltıcı bilgilerle karşı karşıya kalabilmektedir.” diyen İletişim Başkanı Altun, öte yandan gerçeği haykıranların bu mecralardaki paylaşımlarının otomatik olarak silindiğine, hesaplarının askıya alınabildiğine dikkati çekti.
Rollo May’in “Geleceği doğru yaşamak, bilinmeyene sıçramak demektir, bu da halihazırda emsali olmayan ve pek az kişinin sahip olabileceği türden bir cesareti gerektirir.” sözleriyle konuşmasını sonlandırmak istediğini dile getiren İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti:
“Cesaret, bizi özgürleştirecek, bizi küresel adaletsizliğin pençesinden kurtaracak başlıca duygu olmalıdır. Peki cesaret nedir? Cesaret, umutsuzluğa rağmen yürüyebilme, ilerleyebilme kabiliyeti, kapasitesidir. Türkiye’nin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mücadelesi, cesaretle bütün dünyadaki umutsuzluğa rağmen insanlık adına zalimin üzerine yürüme mücadelesidir. Ben, hakkın-hakikatin, zulme-zalime galebe çalabilmesi temennisiyle sempozyumumuzun bilim camiası ve ülkemiz için verimli geçmesini, hayırlara vesile olmasını diliyorum.”