Özellikle Mısır’ın böyle bir girişimde bulunmasının önemine değindiğini hatırlatan Prof. Dr. KALAYCIOĞLU, “Bu nedenle 2022 nin son iki haftasında gündeme Mısır ve Libya arasında DYA belirleme çalışması başladığı yönünde gelen haberlerden umutlandım. Ancak görünen o ki Doğu Akdeniz’in batısında bu açıdan henüz dişe dokunur bir gelişme yok” dedi.
Deniz Yetki Alanı Sınırının Önemi ve Mısır’ın Tutumu
Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU, üzerinde uzlaşılmış deniz yetki sınırları, kıyıdaş ülkelerin kendi sınırları içinde kalmak koşulu ile deniz altı kaynaklarından yararlanmasına imkân verdiği için önemli olduğunu belirterek, Deniz Sınırlarının ve DYA nın belirlenmesinin kara sınırlarının belirlenmesinden daha zor olduğu için, anlaşmazlıkların, hem münferit yararlanmaya, hem de büyük projelerde işbirliği yapmaya engel olduğunun altını çizdi.
“Oysa Mısır ve Libya’nın sınır komşusu iki ülke olarak işbirliği yapması, birlikte ve ayrı ayrı deniz altı ve yatağındaki zenginliklerinden kendi paylarına düşenden yararlanmaları için çok iyi olur” diyen Prof. Dr. KALAYCIOĞLU, “Mısır DYA belirleme konusunda deneyimli. Akdeniz’in Doğusunda İsrail ve Güney Kıbrıs ile daha 2000 li yılların ilk yarısında, anlaşma imzalayarak veya teamül oluşturarak bu işi halletti. Yunanistan ile anlaşması ise 20 yıl gecikmeyle oldu. Ama bu anlaşma da Türkiye nezdinde tartışmalı. Eğer Libya ile bir uzlaşma zemini arayıp bulabilse, Doğu Akdeniz’in Batısındaki sınırı da belirler. Tabii Mısır’ın muhatabı Tobruk yönetimi. İşte Libya’daki iki başlılık, ülkenin anlaşmalar imzalamasının önündeki en büyük engel. Böyle olunca, Tobruk’taki yönetime danışsa bir türlü, danışmasa bir türlü. Kendi başına tek taraflı olarak çizmeye çalıştığı yol haritası ise mazereti olsa bile kabul edilebilirliği zayıf” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Tavrı
Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU, 16 Aralık 2022 de Mısır Başkanı El Sisi tarafından açıklanan başkanlık kararnamesine karşı Türkiye’nin ilk tepkisinin olumlu olduğuna değinerek, Türk Dışişlerinin, Mısır tarafından açıklanan deniz sınırlarının Türkiye-Libya DYA sınırları ile bir çakışmadığını duyurarak, girişime destek veriyor havası estirdiğini hatırlattı.
Prof. Dr. KALAYCIOĞLU, “Ama Mısır ve Mısır ile Ağustos 2020 de bir DYA anlaşması imzalamış bulunan Yunanistan, Türkiye-Libya anlaşmasını yok hükmünde kabul etmeye devam etmekle kalmayıp, 14 Aralık 2022 de birlikte anlaşmayı reddettiklerini açıkladılar[1]. İşte biraz da iki ülkenin bu yeni reddiyesi nedeniyle olsa gerek Türkiye’nin perde gerisindeki tutumu değişmeye başladı. Hoş zaten Türkiye, Libya üzerindeki vesayetini zayıflatacak herhangi bir olumlu gelişmeyi istemiyor olabilir. Hele Tobruk yönetimi ile Mısır arasında imzalanacak bir anlaşmayı, muhtemelen Libya’daki varlığına tehdit olarak algılıyordur. Nitekim hemen Mısır tarafından yapılan deniz sınırı belirlemesinin hangi yönteme dayandığının belli olmadığını, eşitlik ilkesine riayet edilip edilmediğinin, deniz dibi coğrafi özelliklerin dikkate alınıp alınmadığının anlaşılamadığını öne sürmeye başladı. Türkiye’nin müttefiki olan Trablusgarp’taki Dbeybe hükümeti de, şimdi Mısır’ın tek taraflı olarak açıkladığı DYA sınırlarını ısrarla reddetmekte ve belirlenen deniz sınır çizgisinin Libya’nın haklarını çiğnediğini ileri sürmekte. Elbette tek taraflı bir başkanlık kararnamesi ile bir ikili anlaşma imzalanması söz konusu olamaz. Bu açıdan Libya tarafı ve müzakere süreci olması gerektiğini ileri süren Türkiye yerden göğe kadar haklı. Ama dedim ya! Libya tarafı diye bir şey yok. Kendi içinde bölünmüş bir ülke var. Böyle ülkeler, kendi ulusal çıkarlarını da savunmakta aciz kalıyor. Libya bunun en iyi örneği. Türkiye’ye gelince DYA ve Münhasır Ekonomik Alan belirleme konusunda ne deneyimi var ki! Doğu Akdeniz’de anlaşmalar imzalanırken seyreden Türkiye’ye “ne biliyorsun da karışıyorsun” demezler mi?” diye konuştu.
Ama Müzakere ve Uzlaşma Olmazsa Olmaz
“Deniz sınırı, aslında suya çizilen fiktif bir sınır” olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU, şunları söyledi:
“Biraz kavramsal, biraz deniz dibi topografik farklılaşmasıyla değişebilecek kadar nahif. Bir güçlü deprem sınırı değiştirir mi? Bunu uzmanlarına sormak gerek. Ama işte ülkeler kendi jeopolitik çıkarlarına ve denizlerin fizyografik özelliğine göre aralarında anlaşarak su yüzeyine sınırlar çiziyorlar. Bu münhasır ulusal çıkarların sudaki aksi olarak düşünülüyor. Bu nedenle, genellikle deniz sınırları, deniz kıyısından, derinliklerdeki kıta sahanlığını da içerecek şekilde, deniz içinde belli bir mesafe olarak çiziliyor. Eğer iki ülke arasında kara sınırı da varsa, bunun denize uzanan devamı olarak tasarlanıyor. Eğer 1982 tarihli Birleşmiş Milletlerin Deniz Sözleşmesini(UNCLOS) kabul etmiş iki ülke söz konusu ise bu iki ülke arasında çizilecek deniz sınırı, doğal olarak daha kolay ve bu sözleşmeye uygun olarak çiziliyor. Yoksa mutlaka ve mutlaka ikili görüşme ve uzlaşmaya göre yapılması, kısa vadeli çıkarlar ve barışın korunması anlamında uzun vadeli çıkar açısından önemli. Mısır, UNCLOS u 22 Mart 1995 de imzalamakla birlikte aradan geçen neredeyse 30 yıllık bir dönemde parlamentoda onanma sürecine sokmamış. Libya ise zaten anlaşmaya hiçbir şekilde taraf olmamış. Bu durumda bu iki ülke arasında deniz sınırı belirleme girişiminin, zaten ancak iki ülke arasında müzakere ile başlaması gerekir. Müzakere kaç yıl sürerse. Pürüzler nasıl çözülürse. Öyle şıpın işi ben yaptım oldu, El Sisi’ye yakışır mı?”.
Dayatmadan Uzlaşma Yolu Seçilmeli
Kara sınırının devamı deniz sınırını belirleme için bir başlangıç olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. KALAYCIOĞLU, El Sisi’nin başkanlık kararnamesinden, Mısır kara sularının Mısır-Libya kara sınırının deniz kıyısından itibaren 12 deniz mili mesafe öngörüsü ile başlatıldığını, Batı’da bu mesafenin 8 deniz miline kadar inmesinin, kuzeye açılımın ise 9 deniz milinde durmasının öngörüldüğünün anlaşıldığını belirtti[2].
Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU konuşması şöyle noktaladı:
“Şimdi tek taraflı da olsa bir süreç başlamış gözüküyor. Eğer Mısır, Libya ile deniz sınırlarını belirlemek için iyi niyetle yola çıktıysa, bir kere hem Trablus, hem de Tobruk yönetiminden temsilcilerle masaya oturmayı talep etmeli. Her iki ülkenin mevcut karasularından öteye, iki ülke deniz sınırının bitişme alanı(contiguous zone) ile ayrı ayrı münhasır ekonomik alan üzerinde uzlaşılması gerektiği El Sisi ve kurmayları tarafından bilinmeli. Tek taraflı bir Başkanlık kararnamesi ile dayatma olamaz, kabul edilemez. Kaldı ki deniz yetki sınırları, aynı zamanda hava sınırları açısından da önemli olacağı için Başkanlık kararnamesini de dikkate alarak, Libya’dan gelecek öneriler etrafında taraflar artık masaya oturmayı denemeli. Türkiye ise böyle bir süreçte zinhar arabozucu olmaya yeltenmemeli.”
[1] “Egypt cancels the illegal Turkish-Libyan memorandum demarcating maritime borders” (14 Dec. 2022) https://greekcitytimes.com/2022/12/14/egypt-illegal-turkish-libyan/
[2] “Egypt’s declaration of a maritime border does not affect Türkiye” (December 18 2022), https://www.hurriyetdailynews.com/egypts-declaration-of-a-maritime-border-does-not-affect-turkiye-179428