Cumhurbaşkanı Erdoğan,”Bizim IMF ile artık ilişkimiz kalmadı”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, bu milletin sabah akşam ahkam kesen, IMF çantcılarının ülkeyi geride bırakacak vaatlerini çok iyi bildiğini açıkladı.
İSTANBUL, UHA
“Bu millet 2 anahtar vaadi ile dolaşanların, kendini elindeki anahtarlardan da ettiğini unutmaz”
Rahmetli Savaş Ay, hayatta olsaydın da tekrar bunları şöyle bütün millete gösterseydin. O hastanelerimizin hali neydi? O hastanelerimizde vatandaşlarımın hali neydi? Şimdi ise şehir hastanelerimizde biz dünyaya meydan okuyoruz. Şehir hastanelerimizle elhamdülillah dünyadan gelen liderler bu hastanelerimizi gördüğü zaman hayran kalıyor. Fakat Bay Bay Kemal ne diyor biliyor musunuz? ‘Yap-işlet-devret nedir bunu bilelim.’ Ya öğrenemediysen ne yapayım? Bir de seninle mi uğraşacağım? Yani biraz azmin varsa, biraz kararlılığın varsa aç kitapları bir karıştır. Yap-işlet-devret nedir öğren. Bakkal hesabı yapacak kadar ekonomi ve matematik bilgisi olan herkes, bunlarla ekonominin idare edilmeyeceğini çok iyi görüyor. Bizim gibi milletimiz de muhalefetin içine düştüğü trajikomik durumu kah gülerek, kah da siyaset kurumu adına üzülerek takip ediyor. Çünkü bu millet çok değil daha 25,26 sene önce meydanlarda 2 anahtar vaadi ile dolaşanların, kendini elindeki anahtarlardan da ettiğini unutmaz. Bu millet sabah akşam ahkam kesen, IMF çantcılarının ülkeyi geride bırakacak vaatlerini çok iyi bilir. Ülkeye geride milyarlarca dolar borç takarak nasıl ortadan kaybolduğunu unutmaz.
“Bizim IMF ile artık ilişkimiz kalmadı”
Kardeşlerim biliyorsunuz ama olur ya belki hafıza-i beşer nisyan ile maluldür, unutmuş da olabilirsiniz. Şimdi şu malum 7’li, masanın etrafında olanlar var ya onlardan bir tanesi de ismini vermeyeceğim, gerek yok, anlarsınız zaten, Davos’tayız. Davos’ta Strauss-Kahn o zaman IMF’nin başında. Bir ara çıktık, onunla bir görüşme yapıyoruz. Kendisine dedim ki, ‘İkide bir adamları gönderiyorsunuz ve bunlar Türkiye’yi idare etmek adına konuşuyorlar. Taksitlerinizi alıyor musunuz? Alıyorsunuz. Ama Türkiye’yi idare edemezsiniz, Türkiye’yi idare etmek bana aittir. Ona siz asla müdahale edemezsiniz. 23,5 milyar dolar o zaman IMF’ye borcumuz var. 2013’e kadar biz ödemelerimizi yaptık, bitirdik ve 2023’ten sonra bizim IMF ile artık ilişkimiz kalmadı.
“Biz yolumuza devam ettik ve ediyoruz”
Peki daha sonra ne oldu? Daha sonra şu anda CHP’nin sözcüsü olan zat ve bir de ortağı olan, bir ara hazinenin başında olan zat, birlikte bunlar ne yaptılar? Gittiler kapalı kapıların ardında otelde oturup bunlarla IMF adına pazarlık yaptılar. Bize de tavsiyede bulundular. IMF’den destek almadan bu işi yürütemeyeceksiniz diye. Niye? Ekonomide sıkıntı varmış. Yok. Biz gayet iyiyiz, yolumuza devam ettik ve ediyoruz. Bizim aynı zamanda Merkez Bankamızın da döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Başbakanlığım döneminde döviz rezervini 135 milyar dolara kadar da çıkardık. 2013’ten sonra IMF ile ilişkimizi kestik. Merkez Bankası’nın döviz rezervi devamlı artış kaydındaydı, arttı. Şu anda da zaten ihtiyacımız yok.
“Bu millet IMF’den alınan borçlarla nasıl memur, emekli maaşlarının ödendiğini unutmaz”
Bu millet ülke hazinesi tamtakır olduğu için IMF’den alınan borçlarla memur, emekli maaşlarının nasıl ödendiğini unutmaz. Memur maaşlarının nasıl ödendiğini hatırlayın o günleri. Kimin dönemiydi bunlar? İşte bu CHP’nin, bunların dönemleriydi. CHP’nin dönemleriydi. Bunlar bu millete çok çile çektirdiler çok. Bu millet bugün afaki vaatlerle ortalıkta dolaşanların geçmişte SSK’yı nasıl batırdığını, ülkeyi nasıl soyup soğana çevirdiğini asla unutmaz. Bu millet 1990’lardaki popülist söylemlerin nasıl Türkiye’yi ekonomik bir çöküşe sürüklediğini asla unutmaz. Hiçbir zaman da unutmayacaktır.
Türkiye gündeme gelmek uğruna Kıpti’ye hakaret olmasın ama güzel bir söz olduğu için aynen söyleyeyim, ‘Nerede Kıpti misali sirkatin söyleyen pek çok çapsız siyasetçi görmüştür.’. Ama şimdiye kadar ülkemizde hiçbir siyasetçi ‘Millet yol mu yiyecek?’ Lafa bak. Önünde de ne var? Profesörler kızmasın, Prof yazıyor. ‘Köprü mü? Viyadük mü? Havalimanı mı? Bunları mı yiyecek? Soğandan, domatesten haber ver.’ Ya benim Anadolu köylüm onları gayet iyi bilir. Ama sen ne soğanın lezzetini bilirsin, şöyle soğanı masaya koyup da vurup dağıtabiliyor musun? Dağıtamaz onların lüksünü bozar. Ekonomi cahili, eser ve hizmet düşmanı olmuş durumda.
Bırakın ekonomiden anlamayı, bırakın hesap uzmanı olmayı, dünyayı az buçuk takip eden hiç kimse bile böyle bir cümle kurmaz. Ya bu viyadükleriniz, köprüleriniz, bu havalimanlarınız olmasaydı acaba biz Türkiye’nin bir ucundan bir diğer ucuna nasıl giderdik? Şu üniversitelerimiz olmasaydı. Ne dediler bize, bu kadar üniversiteye ne gerek var. 76-77 üniversiteden 208 üniversiteye çıktık. Niye çıktık? İstedik ki 81 vilayetimizin tamamınd üniversitelerimiz olsun, üniversitesi olmayan ilimiz kalmasın. Bunu başarmak suretiyle artık benim Iğdır’daki, Muş’taki, Ağrı’daki yavrularımız okumak için İstanbul’a gelmeye gerek yok. Ankara’ya gelmeye gerek yok. Ne yapıyor? Hemen Iğdır’da üniversitesine gidip, Hakkari’de üniversitesine gidip orada tahsilini yapabiliyor.
Beni üzen bir şey daha var. Her şeyden önce yol yenebilen, yenerek tüketilen bir meta değildir. Bunu bilesin bay profesör. Demek ki senin tedrisatında bunları size öğretmediler. İkincisi, yol yenmez ama yol sayesinde üretim olur. Üretici mahsulünü satar. Turist seyahat eder, sanayici ihracat yapar. Nakliyeci malzeme taşır. Yol yenmez ama yol sayesinde yatırım gelir, sanayi gelişir, ülke kalkınır, ekonomi büyür, istihdam oluşur. Elbette yol yenmez ama yol sayesinde 85 milyon hem birbirine kavuşur, hem de evine ekmek götürüp helal rızık götürür. Yani yol sadece yol değildir. Tıpkı enerji gibi, tıpkı teknoloji gibi, tıpkı inovasyon gibi. Ekonominin, üretimin, sanayiinin belkemiğidir. Biz işte bunun için her fırsatta yol medeniyettir diyoruz.
Biz bunun için 25 yıldır ülkemizin ulaşım altyapısına yatırım yapıyoruz. Beyefendilerin şunu bilmesi lazım, bu domates de patates de işte bu yapılan yollardan gidiyor. Bu yollar olmasaydı bunları tüketicinin olduğu yere ulaştıramazdık. Biz bunun için 81 vilayetimizi hem birbiriyle hem de tüm dünyayla, yollarla, otoyollarla, köprülerle, havalimanlarıyla, hızlı tren hatlarıyla, limanlarla bağlamaya çalışıyoruz. Eğer bunlar olmasaydı şu 6 Şubat depreminde biz bütün bu ihtiyaçları deprem bölgelerine nasıl ulaştıracaktır? Bir taraftan uçaklarımız çalıştı. Bir taraftan tırlarımız çalıştı. Bir taraftan otobüsler yolcuları getirdi, götürdü. Bir taraftan uçaklarımız da deprem bölgesinden depremzedelerimizi ülkenin değişik yerlerine Ankara, İstanbul buralara ne yaptık, taşıdık. Hem de nasıl? Dedik ki ücretsiz taşıyacağız. Ücretsiz taşıdık. Çünkü devlet hakimül harameyn değildir, hadimül haremeyndir. Biz bunu yaptık.
Buradan akıl, izan ve vicdan sahibi tüm vatandaşlarıma soruyorum, şayet biz ülkemizi bir gergef gibi yollarla örmeseydik Türkiye’yi bugünlere getirebilir miydik? Yol yapmasaydık, 2003 yılından bu yana 251 milyar dolardan fazla doğrudan yatırım çekebilir miydik? Yol yapmasaydık her yıl ekonomimizi ortalama yüzde 5 oranında büyütebilir, istihdamı 32 milyona çıkarabilir miydik? Havalimanı yapmasaydık yıllık 51,5 milyon turist misafir edebilir miydik? Tren yollarımızı yenilemeseydik ihracatımızı 36 milyar dolardan alıp 255 milyar dolara ulaştırabilir miydik? Ulaştırma altyapımızı güçlendirmeseydik her alanda cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırabilir miydik?
“Biz meseleyi muhalefet gibi bunları israf olarak görseydik 2002’nin Türkiye’sinden bir adım bile ileri gidemezdik”
Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Sadece İstanbul Havalimanı bile ulaştırma yatırımlarının katma değerini göstermeye yeterlidir. Dünyada nadir gösterilen havalimanlarından bir tanesi. İstanbul Havalimanı milli gelire 23,75 milyar avro, üretime 51,3 milyar avro, ihracata 4,2 milyar avro, vergiye 1,23 milyar avro katkıda bulunurken istihdama etkisi 972 bin kişi oldu. Ama bay bay Kemal bunları takip edemez. Çünkü hafızası da buna yetmez. Benzer rakamları Avrasya Tüneli’nden Marmaray’a, 1915 Çanakkale Köprüsü’nden Osman Gazi ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne kadar her yatırımda görmek mümkündür. Biz meseleyi muhalefet gibi bunları israf olarak görseydik şayet bunların hiçbirini yapmasaydık. 2002’nin Türkiye’sinden bir adım bile ileri gidemezdik.
Dostlar, iktidara geldik, eğitimde ilkokuldan lise sona kadar en önemli adımlarımızdan bir tanesi ne oldu? Bizim aramızda o dönemi yaşayanlar vardır, teksir kağıtlarıyla okuduk ve bu teksir kağıtları ki üst sınıflardaki ağabeylerimiz bize onu bile vermezlerdi. Paramızla vermezlerdi. Bu çileyi, bu dönem yavrularımıza çektirmeyelim dedik. Ne yaptık? Kuşe kağıtlarla kitaplarımızı hazırladık ve sıraların üzerine koyduk ve yavrularımız okula başlarken sıralarının üzerinde bu kuşe kağıtlarla kitaplarını buldular. Bu işte bir anlayışın ifadesidir. Eğer bu anlayış, bu idrak olmamış olsaydı eğitimin kadr-ü kıymetini de bilmemiş olurdunuz. İlk, ortaöğretimde bunları yaparken üniversitede aynı şekilde aldık, 78’den 208’e kadar üniversitelerimizin sayısını da ne yaptık, artırdık.
“Ümraniye çöplüğü patladı 39 vatandaşımız öldü”
Göreve geldiğimizde bu bölge çukur, çamur bütün pisliklerle dolu olan bir yerdi. İsminin Ataşehir olmasına bakmayınız. Atayla yakından uzaktan alakası yoktu buranın. Burası öyle bir yerdi. Şimdi bugün Fikirtepe’de kentsel dönüşümün açılışını yapacağız. Orası da yine berbat bir yerdi. Ve orada bir tane köşk vardır. O köşkün dışında tamamen rezalet. Ve orayı kentsel dönüşümle aldık, bugünkü hale getirdik. Biz bütün buraları çukur, çamur ve bütün çakıl ne derseniz hepsi var. Birer can pazarına dönmüş yollardan biz kurtardık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde buralarda çektiğimiz çileleri gayet iyi bilenleriniz var, bileniniz var. Biz, yol yaparak CHP zihniyetinin insanımızı mahkum ettiği yokluk, yoksulluk, fakirlik ve işsizlik zincirlerini parçaladık.
İşte Ümraniye çöplüğü… Oranın belediye başkanı kimdi? Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanıydı. Ve o çöplük patladı. Ve orada 39 vatandaşımız öldü. Çünkü CHP bu demektir. Orayı yeşil milli park haline daha sonra biz getirdik. Biz, yol yaparak Türkiye’yi, İstanbul Finans Merkezi yaparak stratejik bir projeyi hayata geçirebilecek modern bir altyapıya ve vizyona kavuşturduk. Tüm bunların yanında biz yol yaparak, oto yol yaparak 31 yeni havalimanı inşa ederek, bay bay Kemal ve ortaklarının özel uçakla il il dolaşmasını kolaylaştırdık.
“Türkiye’nin diğer büyük şehirlerini de bu hastanelerde donatacağız”
Gelince uçakları satacakmış. Peki ya şimdi uçak kiralıyosun onunla gidiyosun. Demek ki kiralayacak imkanları da var. Onunla beraber seyahatlerini yapıyor. Bu millet, bu milletin kendi uçaklarını inşallah bunlara asla devretmeyecek ben buna inanıyorum. Tabi bir diğer önemli alan eğitimden sonra sağlık. Sağlıkta muhteşem adımlar attık. Sadece sadece Çam Sakura Şehir Hastanesinden sonra biliyorsunuz havalimanında Murat Dilmener Hastanesini süratle 45 günde yaptık. Burada Sancaktepe de aynı şekilde, aynı projeyi burada da uyguladık. Ve 1006 yatak her iki tarafta da hastaneleri Kovid döneminde süratle yaptık, 45 günde yetiştirdik. İş bilenin kılıç kuşananın. Aynı şekilde Kartal’da, aynı şekilde Göztepe’de bütün bunları yaparak o sıkıntılı dönemi hamdolsun atlattık. Ankara’da bir tarafta Bilkent, öbür tarafta Etlik Şehir Hastanelerini süratle yaptık. Şu an itibarıyla büyükşehirlerimizden 19 tanesinde bu şehir hastaneleri yapıldı ve devam ediyoruz. Bundan sonra da Tükiye’nin diğer büyük şehirlerini inşallah bu hastanelerle donatacağız. Bundan sonra da Türkiye’nin diğer alanları ile birlikte ulaşım alt yapısını geliştirmeye devam edeceğiz. Bu ülkeyi en büyük projeleri yıkmak, engellemek, durdukmak olanların insafına bırakmayacağız.