Depremin Ardından İktisadi Rehabilitasyon
Felaket bölgesini kapsayan şehirlerin yeniden imar edilmesi ve hayatın normale dönmesi için kamuya büyük görevler düşmektedir. Çin, Japonya ve Endonezya’da olduğu gibi zararın en aza indirilmesi ve şehirlerin ekonomik olarak normale dönmesi vatandaşların sosyal şartlarını da iyileştirecektir. Özellikle binaların inşası sonrası ek kamu yatırımlarıyla bölgenin eski yıllara kıyasla daha da üretken bir yapıya kavuşturulması…
Deniz İSTİKBAL, SETA Araştırmacı
Cumhuriyet tarihinin en büyük doğal felaketine maruz kalan 11 şehir ve 14 milyonu aşkın nüfus Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip. Uluslararası kuruluşlar depremin etkileri hakkında tahminlerde bulunsalar da henüz maliyet hakkında karara varmak mümkün gözükmüyor. Özellikle üretim açısından ciddi bir kapasitesi olan deprem bölgesi ihracatın yüzde 8’inden fazlasını gerçekleştiriyor. 2022’de 20 milyar dolar ihracat yapan 11 şehrin 2023’te 22 milyar dolara yakın ihracat gerçekleştirmesi bekleniyordu. Bu tahminlerin aşağı doğru revize edilmesi ve bölgenin inşa sürecine ağırlık verilmesi ilerleyen dönemde karşımıza çıkabilecek olaylar arasında bulunuyor.
2023’te Türkiye’nin milli gelirinin 942 milyar dolara ulaşması ve 270 milyar dolar ihracat yapması tahmin ediliyordu. Depremin etkileri ise mevcut eğilime kısmı bir zarar verdi. IMF’ye göre milli gelirde 923 milyar dolar ve ihracatta 265 milyar dolara kadar bir çekilme yaşanabilir. Ancak Türkiye’nin üretim gücü ve yeniden inşa çalışmaları göz önüne alındığında kişi başı gelirin 12 bin dolara çıkması ve 1 trilyon dolarlık ekonomik büyüklük mümkün gözüküyor. Türkiye inşaat kapasitesi ve firmalarıyla bölgenin ekonomik olarak rehabilite edilmesini ise bir yıl veya biraz daha uzun bir süreçte tamamlayabilir.
ÖZEL SEKTÖR YATIRIMLARI ZARARI MİNİMİZE EDEBİLİR
Dünya Bankası, IMF ve Birleşmiş Milletler gibi birçok kuruluş depremin ekonomik maliyetiyle ilgili tahminlerde bulundu. Birleşmiş Milletler 100 milyar dolar, Dünya Bankası 34,2 milyar dolar ve IMF 18,8 milyar doların üzerinde bir zararın meydana geldiği söylediler. Fakat depremin ekonomik etkilerini tam olarak tahmin etmenin zorlukları bulunuyor. Bölgeden çıkan kişi sayısının milyonları aşması ve yeniden inşa çalışmaları nedeniyle şehirlere kamu ve özel sektör tarafından yapılacak olan yeni yatırımlar maliyetleri ve zararı minimize edebilir. Şili (1965), Endonezya (2004), Çin (2008) ve Japonya (2011) depremlerinde olduğu gibi uluslararası tahminlerin yanlış çıktığı örnekler de mevcut. Özellikle 2008’de Sichuan’de meydana gelen deprem 9 şiddetiyle 15 milyon kişinin evsiz kalmasına sebebiyet vermişti. Kamu tarafından yapılan 200 milyar dolarlık yatırım ile bölge üç senelik süreçte hızla inşa edildi. Yabancı yatırımcılar bölgeye gelirken Sichuan eyaleti gelirini, ihracatı ve üretimini iki kattan fazla deprem öncesine göre artırdı.
Endonezya deprem sonrası ekonomik toparlanma için yardım fonları ve diğer kuruluşlar arasında iş birliğini teşvik ederek felaketten etkilenen şehirlerin yeniden inşa edilmesini sağladı. 5 yıllık bir süreçte adalar üzerine kurulu şehirler eski üretim seviyelerini yakalayarak ülke ekonomisi içerisindeki konumlarını güçlendirdiler. Japonya da benzer adımları atarak felaket bölgesinin kamu finansmanıyla inşa edilmesini sağladı.
DEVLET AFETZEDELERE SAHİP ÇIKTI
Depremin ardından kamu kurum ve kuruluşları bölgede finansal istikrarı sağlamak için bir dizi önlem paketini işleme koydu. Felaketten etkilenen vatandaşlara yapılan nakit yardımların yanı sıra şehirlerde kullanılmak üzerine 100 milyar TL’lik miktar bölgeye gönderildi. Merkez Bankası parasal gevşemeyi hızlandırarak firmaların daha uzun süreli krediye ulaşması için adım attı. Sağlık Bakanlığı’nın ilaç ve tıbbi malzeme ihtiyaçlarını karşılamak için felaket bölgesine 7,5 milyar TL’lik miktar gönderimi öne çekildi. AFAD’ın talebi üzerine 12 milyar TL’lik nakit transferi gerçekleştirildi. Kamudan maaş alanların ödemeleri erkene çekilerek bölgeden ayrılmak isteyenlerin yakıt ihtiyaçları devlet tarafından karşılandı. Ev sahiplerine 5 bin lira ve kiracılara 3 bin liralık kira yardımı hesaplara geçti. Hayatını kayıp eden vatandaşlarımızın yakınlarına acil ihtiyaçlar için 100 bin liralık nakdi yardım gündeme alındı. Hazine Destekli Kefalet Sistemi çerçevesinde 250 milyar TL olan kredi paketi 350 milyar TL olarak revize edildi. Deprem bölgesinde firmaların işletme giderleri için 11,3 milyar TL’lik kredi paketi hizmete sunuldu. Çiftçilerin kullandığı Hazine faiziyle desteklenen krediler 1 yıl süreyle faizsiz olarak ertelendi. Ayrıca tarım sektöründe kullanılan mazot ve gübre desteği nakit olarak verilmeye başlandı. TMO tarafından un ve benzeri gıda maddelerinin bölge genelinde hibe edilmesi kararı alındı.
İŞTEN ÇIKARMALAR YASAKLANDI, BORÇLAR ERTELENDİ
Bölgesel felaket nedeniyle kısa çalışma ödeneği imkânı sağlandı ve nakdi ücret desteği devreye alındı. İşten çıkarmalar deprem bölgesini kapsayacak şekilde yasaklandı. 6 aylık süre içerisinde vergi yükümlülüklerine öteleme sağlandı ve ödeme sürecine taksitlendirme getirildi. Bölgeye yapılan yardımlara vergi istisnası getirilirken yardım kâğıtlarından alınacak damga vergisinden vazgeçildi. Prefabrik ve konteynerlerden alınan vergiler de yüzde 1’e düşürüldü. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da kredi kart uygulamalarında limit ve günlük transfer miktarlarında artışa gitti. Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği üyeleri tarafından verilen kredilerde borç vadesinin 6 ay ötelenmesi sağlandı. Sigorta ve kaza işlemlerinin kesintisiz sürmesi için Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından kolaylık sağlandı. Türkiye, kriz bölgesinde ekonomik işleyişin aksamaması için tedbirleri alırken yeniden inşa çalışmalarının hızla devam etmesi beklenebilir.
Felaket bölgesini kapsayan şehirlerin yeniden imar edilmesi ve hayatın normale dönmesi için kamuya büyük görevler düşmektedir. Çin, Japonya ve Endonezya’da olduğu gibi zararın en aza indirilmesi ve şehirlerin ekonomik olarak normale dönmesi vatandaşların sosyal şartlarını da iyileştirecektir. Özellikle binaların inşası sonrası ek kamu yatırımlarıyla bölgenin eski yıllara kıyasla daha da üretken bir yapıya kavuşturulması sağlanabilir. Türkiye’nin ekonomik ve finansal kaynakları yetişmiş insan gücüyle bölgenin yeniden inşasında ve iktisadi olarak normalleşmesinde büyük rol oynayacaktır. Afet Yeniden İmar Fonu’nun hayata geçirilmiş olması da ticari ve fiziki rehabilitasyona katkı sağlayacaktır.
***