enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:48 MSB kaynakları: Yunanistan’ın deniz yetki alanları planlaması uluslararası hukuka aykırıdır
00:41 CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleşen 38. Olağan Kurultayı’nın iptaline ilişkin açılan davaya başlandı.
00:41 Doktorlardan, Önder açıklaması: Genel durumu düne göre iyi
00:31 Adalet Bakanı Tunç, Kocaeli’nde “Sırrı Süreyya Önder’in rahatsızlığı nedeniyle ‘Terörsüz Türkiye’ süreci ötelendi”…
00:29 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terörsüz Türkiye hedefimize ulaşacağız…
00:25 İletişim Başkanı Altun’dan İstanbul Havalimanı‘ndaki üçlü pist operasyonuna ilişkin paylaşım
00:22 Devlet Bahçeli: CHP ve yönetimi bitmiş bir hikayenin siyaset ayağıdır
00:12 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sulama amaçlı en büyük tüneli olan Silvan Tüneli’nde Kazı Başlangıç Töreni’ne canlı bağlantıyla katıldı…
00:01 Kocaeli’nde katıldığı Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu’da konuşan Adalet Bakanı Tunç, “Yargı, kendi mecrasında yürür”…
22:25 Kitap: “Son Teknoloji Faciası-Zeki Ama Çalışmıyor”…
08:50 “Sınırlarla Yüzleşmek: Beceriler ve Değerler” uluslararası konferans gerçekleşecek…
07:22 (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter Dergi’nin 100. sayısı yayında…
06:59 Merkez Bankası (TCMB) yönetimine bugün yapılacak yılın 3. Faiz kararı öncesinde önemli bir öneride bulundu…
06:52 DSÖ’nün pandemi anlaşması hakkında internette yer alan iddialar doğru mu?
00:54 Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Macaristan ziyaretine soruşturma…
00:44 Rümeysa Öztürk davasında yargıçtan “anayasa krizi” uyarısı…
00:10 Birleşmiş Milletler çatısı altında oluşturulan Kayıp ve Zarar Fonu’ndan (FRLD), 250 milyon dolarlık ilk destek…
00:09 Merz hükümeti dış politikada nasıl bir rota belirledi?…
22:34 TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının Genel Kurul’da okutulmasına tepki gösterdi…
22:12 Kalp krizi geçiren DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, uzun süren bir ameliyatın ardından yoğun bakıma alındı…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Masada Nefsine Hakim Olamayan Kim?

Masada Nefsine Hakim Olamayan Kim?
6 Mart 2023
372
A+
A-

Ülkeyi üzerinde ittifak edilen programın yöneteceğini söylemek, daha aday arayışında bile tarafların nefsine hakim olamayacağı gerçeğini görmemekle eşdeğerdi. Aday üzerinde ittifak etmeyi çok kolay bir şeymiş gibi lanse ettiler. Mümkün olduğu kadar oyalama siyaseti ile süreci yönetmeye çalıştılar. Zaman daralınca bir oldu bitti ile adayı belirleyebileceklerini düşündüler. Tek bir adayla seçime gitmeyi birbirlerine o kadar çok…

Doç. Dr. Nebi MİŞ & SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü

“Nefsine hakim” cumhurbaşkanı adayı arayışı seçim öncesinde test edildi. Masada kimin nefsine hakim olamadığı, masayı dağıtan ve dağılmasına sebep olan aktörler açısından değişse de değişmeyen bir gerçeklik var: Altılı Masa ortak bir adayda uzlaşamadı.

Masayı İyi Parti’nin terk etmesiyle birlikte, muhalefetin fay hatlarında biriken enerji, şiddeti yüksek olan öfke selini ortaya çıkardı. Altılı Masa ile ilgili bu güne kadar farklı tartışmalar yapıldı. Masanın altı ve üstünde kimlerin olduğu epeyce konuşuldu. Bu dağılmayla birlikte masanın halka yönelik ön yüzü ile mühendislik siyasetinin yürüdüğü arka tarafı arasında büyük çelişkilerin olduğu gün yüzüne çıktı.

İyi Parti Genel Başkanı Akşener’in açıklamasında seçtiği sözcükler, en az masanın dağılması kadar muhalefette şok etkisi oluşturdu. Akşener sadece masayı terk etmekle kalmadı. Masayı terk ederken uzun süredir bir masa etrafında bir araya geldiği partilere ağır suçlamalar yöneltti. Sözlerinin muhatabı Sadece Kılıçdaroğlu ve CHP değildi. Aynı zamanda masada bulunan diğer partileri de hedef aldı. Benden sonrası tufan dedi.

Akşener kendilerine “dayatma yapılarak ölümle sıtma arasında tercih yapmaya zorlandığını” söyledi. Masadakileri, “kişisel ikbal hesapları yapan devşirme siyasetin temsilcileri” olarak gösterdi. Bu ifadenin, Kılıçdaroğlu’nu destekleyen küçük partilere yönelik olduğu açıktı.

Akşener, “kirli pazarlıklara” rıza göstermeyeceklerini ifade ederken bu güne kadar masada konuşulanları da tartışılır hale getirdi. “Kişisel ajandalar uğruna mübah sayılan kuyruklu yalanlar” sözleri ile de ittifak ortaklarını yalancılıkla suçladı. Masanın “ortak akıl platformu olmaktan çıktığını ve noter masasına dönüştüğünü” belirterek masada kalanları da etkisizleştirmeye çalıştı.

Kılıçdaroğlu’nun Akşener’e cevabı aynı sertlikte olmasa da, CHP’nin, İyi Parti ve Akşener algısını da ortaya koymuş oldu. İyi Parti’yi “ittifak içinden oy devşirmeye” çalışmakla, “siyasal operasyon” yapmakla, “siyasi oyuna” başvurmakla suçlarken, Akşener’i ise kendilerine sürekli olarak hakaret etmekle itham etti.

Güvensizlik İkilemi Hesaplaşmaya Dönüştü

Millet İttifakı’nın ana kolonunu oluşturan iki parti başkanının karşılıklı suçlamalarının gösterdiği şudur: İki genel başkan birbirilerine karşı derin bir güvensizlik duyuyorlarmış. Böyle bir güvensizlik olmasına rağmen, Erdoğan karşıtlığının seçime kadar masayı bir arada tutabileceğini düşünmüşler.

Siyasetin genetiği ile oynandığında, dizayn ve mühendislik siyasetine fazla abanıldığında sonuç böyle oluyor. “Ortak adayda anlaşmadık” demek yerine, anlaşamama bir hesaplaşmaya dönüşüyor. Güvensizlik ikileminin oluşturduğu öfke, hesaplaşma isteğinin boyutunu genişletiyor.

Akşener’in, CHP’nin üyesi olan iki belediye başkanına çağrı yaparak kendi genel başkanlarına da bayrak açmalarını istemesini hesaplaşma olarak değerlendirmek mümkün. Akşener, bu çağrısının karşılık bulması halinde CHP’nin bölüneceğini bilecek kadar tecrübeli bir siyasetçi.

Akşener’in masayı dağıtırken seçtiği sözcükler ve iki belediye başkanına yaptığı çağrı, muhalefet baskısı ile tekrar masaya geri dönmeyi istemediğinin göstergesi olarak yorumlanabilir. İki belediye başkanından biri bu çağrıyı kabul ettiğinde, Kılıçdaroğlu ve CHP kurumsal olarak bu sürecin dışında kalacaktı. Masanın küçük ortaklarının da böyle bir durumda Kılıçdaroğlu’nu terk etmeleri beklenmezdi.

Masanın dağılmasının ardından muhalefeti destekleyen çevreler iki ana eksende tepki gösterdiler. Sol çevrelerden Akşener’e ağır ithamlarda bulunuldu. İçişleri bakanlığı dönemi, girdiği her siyasi partiyi terk etmesi, bir önceki seçimde Abdullah Gül’ün adaylığına son anda karşı çıkması gibi başlıklar üzerinden suçlamalar yöneltildi. Hatta bu çevreler, sağ siyaseti ve siyasetçileri toptan mahkum eden ağır bir dil kullandılar. Kılıçdaroğlu’nu destekleyen çevrelerin sağ siyasete ve aktörlere karşı öfke seline dönen genelleştirici hakaretlerini masada kalan diğer liderlerin nasıl hazmedeceği ayrı bir tartışmanın konusu.

Muhalif kamuoyu oluşturucuların bir kısmı ise panik halinde masayı tekrar toparlamanın yol ve yordamına odaklandı. Bazı gazeteciler televizyon ekranlarına çıkarak muhalefete çağrı yaptı. Krizi derinleştirmemelerini istedi. Suçlamaların siyasetin olağan akışı içinde olabileceğini söylediler. Bu çaba, krizin daha da derinleşmesi durumunda muhalif seçmenin de ayrışacağı endişesine dayanıyor.

Seçime az bir süre kala masanın niçin devrildiği meselesi sadece Kılıçdaroğlu’nun aday olup olmamasına indirgenemez. Bu konuda birden çok neden sayılabilir. Muhalefet, Erdoğan karşıtlığının her şeye yeteceğini düşündü. Süreç yönetimini yanlış yaptı. Küçük partilerin aktörleştirilerek masada eşitlenmesi, siyasetin doğal akışına aykırıydı.

Muhalefet partileri, söylem birliğini devam ettirmek için siyasetsizliği bilinçli bir yol haritasına dönüştürdü. Sadece siyasi partiler düzeyinde değil, muhalefeti destekleyen medya da bu sürece katkı verdi. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş vaadi ile bahar gelmeyeceğini öngöremediler.

Ülkeyi üzerinde ittifak edilen programın yöneteceğini söylemek, daha aday arayışında bile tarafların nefsine hakim olamayacağı gerçeğini görmemekle eşdeğerdi. Aday üzerinde ittifak etmeyi çok kolay bir şeymiş gibi lanse ettiler. Mümkün olduğu kadar oyalama siyaseti ile süreci yönetmeye çalıştılar. Zaman daralınca bir oldu bitti ile adayı belirleyebileceklerini düşündüler. Tek bir adayla seçime gitmeyi birbirlerine o kadar çok dayattılar ki alternatifleri bile konuşamamak masanın esnekliğini yok etti.

Muhalefet kazara bir ortak adayda birleşip seçim kazansa bu olacaklar seçimin ardından zaten yaşanacaktı. Sonradan yaşanabileceklerin bir simülasyonunu izledik. 1990’lar siyasetini özleyenlere bir hatırlama gibi oldu masanın dağılması. Bu kadar çabaya rağmen ortak adayda ittifak edemeyen altı partinin ülkeyi yönetemeyeceği gerçeğini seçmenler, seçim öncesinde görmüş oldu.

Masanın dağılmasıyla, HDP konusunda CHP’nin eli rahatladı. Artık açıktan işbirliğini yürütebilir. Bundan sonra CHP, sol ittifakı ve HDP’yi yanına alarak hareket edecektir. İyi Parti’yi masayı dağıtmakla suçlayacaktır.

İyi Parti ise, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkan çevrelerin öfkesini parlamento seçimlerine tahvil etmeye çalışacaktır. Dolayısıyla, İyi Parti odağını milletvekili seçimlerine çevirecektir. Muhalefette masanın dağılması bir anlamda taşların yerine oturmasıdır. Siyasetin gerçekliğinin, masadaki yazılan senaryodan farklı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

***

Yazar hakkında

Doç. Dr. Nebi MİŞ & SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü

Akademisyen, uluslararası ilişkiler  doktoru, yazar, STK yöneticisi, Siyaset Araştırmaları Direktörü.

Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdikten (2003) sonra aynı bölümde yüksek lisans (2005) programını ve doktorasını (2012) “Türkiye’de Güvenlikleştirme Siyaseti 1923- 2003” başlıklı teziyle tamamladı.

Doktora sürecinde bir yıl süreyle Belçika Katholieke Universiteit Leuven’de araştırmacı olarak bulundu. Siyasal sistemler ve kurumlar, demokratikleşme, Kürt meselesi, sivil-asker ilişkileri, Türkiye’de güvenlik siyaseti, İslamcılık ve Ortadoğu’da demokratikleşme konuları üzerinde çalışmaktadır. Ayrıca bu konularda İngilizce ve Türkçe makaleleri yurt içinde ve dışında farklı akademik dergilerde yayınlanmıştır.

Demokrasi Nöbetleri: Toplumsal Algıda 15 Temmuz Darbe Girişimi, Türkiye’de Siyasal Sistemin Dönüşümü ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi, AK Parti’nin 15 Yılı: Siyaset, Turkey’s Presidential System: Model and Practices kitaplarının ortak yazar ve editörüdür.

Dr. Nebi Miş, halen Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde ve Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü’nde dersler vermektedir. Aynı zamanda SETA Siyaset Araştırmaları Direktörlüğü görevini yürütmektedir.

Dr. Nebi Miş’in memleketi, aslen Antalya’dır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.