Şilan Ateş, “Suriye’de yaşanan iç savaştan dolayı Suriyelilerin göç etmesi birçok sorunu da beraberinde getirdi”
Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Yüksek Lisans 2. Sınıf Öğrencisi Şilan Ateş, “Türkiye geçmişten bu yana çok sayıda göç alsa da son yıllarda özellikle Suriye’de yaşanan iç savaştan dolayı Suriyelilerin göç etmesi birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Artık büyük göç dalgalarını kontrol etmek güç hale gelmektedir” dedi.
Yüksek Lisans öğrencisi Şilan Ateş, ‘Türkiye’de Kamu-Özel Aktörler Arasında Göç Yönetişimi’ konusunu TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)‘dan Ataner YÜCE’ye değerlendirerek, Yönetişimin 1990’lı yıllarda yaygınlık göstermesiyle olumlu tarafları kadar olumsuz tarafları da ele alındığına da değindi.
Bu eleştirilerden birinin yönetişimin eşitlik ya da eşitsizlik getireceği yönünde ve buna göre yönetişimin yaratacağı etkinin toplumdan topluma değişebileceğine dikkat çeken Şilan Ateş, “Bir başka açıdan bakacak olursak bireysel iş birliklerinin çıkara göre yapılması bu sistemin meşruiyetini sekteye uğratabilir. Türkiye’de yerel yönetimde yönetişim uygulamalarına bakıldığında kent parlamentoları ve Yerel Gündem 21 gibi uygulamalar göze çarpmakta” olduğunun altını çizdi.
Ateş, yerel halkın büyük çoğunluğunun belediye meclisine dahi katılmadığını hatırlatarak, uygulamalar ve anketlere bakıldığında da Türkiye’deki vatandaşların yönetimi sorgulamaya, katılmaya ve fikir beyan etmeye hevesli olmadıklarının göründüğünü, bireylerin ancak yurttaşlık bilincine ulaştıkları ölçüde yönetişimden bahsedilebildiğini anlattı.
Türkiye’de Göç Yönetişimi Geçmişten bugüne gerçekleşen göç hareketleri karmaşık bir şekilde artmaya devam ettiğini belirten Akdeniz Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Yüksek Lisans 2.Sınıf Öğrencisi Şilan Ateş, şöyle devam etti:
“Göçmenlerin genelde kentlerde toplumla iç içe yaşadığını göz önünde bulundurursak göç yönetiminde sadece merkezi yönetim yeterli olmamaktadır. Merkezi yönetimin yanında yerel yönetimler, dernekler, vakıflar, insan hakları örgütleri ve sendikalar gibi farklı örgütlere de yer verilerek çok aktörlü bir yönetişim yapısının sağlanması hedeflenmelidir.
“Göç yönetişimi ‘göçü düzenlemeye ve göçmenleri korumaya yönelik kurum, yasal çerçeve, mekanizma ve uygulamalardan oluşan sistem’ olarak tanımlanmaktadır. Göç yönetişimi kavramı ile göç yönetimi kavramı birbirine eş kavramlar olarak görülmekle birlikte, göç yönetişimi devlet düzeyinde sınır ötesi hareketlerin düzenlenmesi anlamını da taşımaktadır”.
Şilan Ateş, Türkiye’deki 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’yla birlikte göç yönetiminin ilk kez ayrıntılı ve bütün bir şekilde ele alınarak merkezi yönetim ve onun taşra uzantılarına görev ve sorumluluk yüklendiğinin altını çizdi.
6458 sayılı kanunla 81 ilde göçle ilgili iş ve işlemleri yürütmek için İçişleri Bakanlığı’na bağlı İl Göç İdaresi kurulduğuna da değinen Ateş, “Değişiklikler sonucunda 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile görev, yetki, genel müdürlük, hizmet birimleri taşra ve yurt dışı teşkilatları, çalışma grupları, personele ilişkin hükümler, geçici görevlendirme başlıklarına yer verilmiştir.
4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 159.maddesiyle İl Göç İdaresi görevlerine kısaca değinmek gerekirse göç alanına ilişkin çalışmalar yürütmek, Cumhurbaşkanınca belirlenen politika ve stratejilerin uygulanmasını izlemek ve koordine etmek, uyum süreçlerini yürütmekte” olduğunu aktardı.
Şilan Ateş, 6458 sayılı kanunun 96. maddesinin yabancıların “uyum” konusuna değinilerek yabancıların hem bulundukları hem de gidecekleri ülkede sosyal hayata uyum sağlamalarına yardımcı olacak bilgi ve becerilerin kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ile uluslararası kuruluşların öneri ve katkılarından da faydalanarak kazandırılmasından söz ettiğini hatırlatarak, söz konusu kanunda sadece 96. maddede merkez dışı aktörlerden bahsedilmesi ve bunların tam olarak görev ve yetkilerinden bahsedilememesi sürecinin ise çok katmanlı yönetişimden uzaklaştırdığını dile getirdi.
Yüksek Lisans Öğrencisi Ateş, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü haricinde sorunlarına cevap vermek için kurulan diğer merkeze bağlı kurumların ise Göç Politikaları Kurulu, Göç Danışma Kurulu, Uluslararası Koruma Değerlendirme Komisyonu, Düzensiz Göçle Mücadele Koordinasyon Kurulu ve AFAD olduğunu aktardı.
“1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenen Göç Kurulu’nun görevleri Türkiye’nin göç stratejilerini belirlemek, koordinasyonu ve uygulamasını takip etmektir” diyen Şilan Ateş, “İçişleri Bakanlığınca belirlenecek bakanlık ve kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşur. 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmiştir. Uluslararası Koruma Değerlendirme Komisyonu Genel Müdürlük temsilcisi başkanlığında, Adalet ve Dışişleri bakanlıklarınca görevlendirilen birer temsilci ve bir göç uzmanından oluşur” dedi.
Göç yönetişim bağlamında halka en yakın yerel yönetimlerin yeri ve görevlerine bakmak son derece önemlidir. Türkiye’deki göçün kentlere dağıldığı ve yerel yönetim hizmetlerini kullandıkları göz önünde bulundurulduğunda göçten en çok etkilenenlerin yerel yönetimler olduğu görülmektedir.
Yerel halkın ihtiyaçları için seçimle iş başına gelen belediyeler kamu gücüne haiz olsalar da göç yönetişim sürecinde etkin role sahip değillerdir. Göç planlama ve koordinasyon sürecine merkezi yönetim kadar katılamasalar da göç sorunlarıyla başa çıkmayan belediyeler vardır. Merkezi yönetim tarafından planlama ve koordinasyona dahil edilmemeleri bir yana yerel halkın tepkisi ve mali sıkıntılar da belediyelerin karşılaştığı sorunlardandır. (Devam edecek)
Kaynak : Su Politikaları Derneği (SPD)
[UHA Haber Ajansı, 13 Eylül 2022]