Rusya–Ukrayna Hattında Barış Adımı Atılacak mı?
ANKARA – UHA HABER / Savaş dönemindeki en üst düzey temas olan Rusya Dışişleri Bakanı Sergel Lavrov ile Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kubela’nın 10 Mart’ta Antalya’daki görüşmesinde ateşkes adımı dahi atılamamışken Belarus’un ardından İstanbul’da 29 Mart’ta kısmen askeri operasyonları yavaşlatma kararı alınması umut verici bulunmuştu.
Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz Cuma günkü açıklamasında Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski’yi buluşturma olasılığını açıklaması dikkat çekti. Ancak Erdoğan’ın Putin ile telefon görüşmesi ardından Kremlin’in Türkiye’nin ev sahipliğinde liderler düzeyinde müzakereye henüz yeşil ışık yakmadığı gözlendi.
Son gelişmeler itibariyle Rusya – Ukrayna savaşında barışa yaklaşıldığı yönünde değerlendirme yapılmasına rağmen bunun ne kadar süreyle kalıcı olabileceği ve Moskova’nın koşulları kendisi açısından uygun görmesi halinde komşularına yönelik askeri stratejisini yeniden hayata geçirme ihtimali tartışılıyor.
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen, sahadaki askeri zorluk ve yaptırımlar kaynaklı ekonomik zorluk gerekçeleriyle Rusya’nın uzlaşmaya yakın olduğu görüşünde. Ancak Ülgen, Ukrayna’nın yakın gelecekte benzeri şekilde toprak bütünlüğüne zarar verilmemesi amacıyla talep ettiği “garantör ülkeler” mekanizmasını barış için en önemli unsur olarak vurguladı.
“Nükleer güce sahip garantör ülke olması önem taşıyor”
EDAM Başkanı Ülgen, İstanbul’daki görüşmede olumlu hava oluştuğunu ve bunun Rusya’nın askeri ve ekonomi sahalarında zorlanması kaynaklı olduğu düşüncesinde. Ülgen, “Birincisi, Rusya’nın askeri olarak çok zorlanması söz konusu. Moskova’nın bu gerçeği göz önüne alarak ve Putin’in kendi halkına operasyon sonrasında bir takım elde ettiğini göstererek, baştaki hedeflerine oranla çok daha düşük kazanım ile barış sürecini başlatacak bir tutuma hazırlandığını görüyoruz. Nitekim Rusya, zaman içerisinde taleplerini azaltmaya başladı. İkincisi de sahadaki askeri tablo ötesinde Batı’nın ağır yaptırımlarla Rusya’yı zorlaması da söz konusu. Şu anda savaşın başladığı günlere kıyasla Ukrayna ile Rusya arasında ortak mutabakata varılabileceği daha iyimser bir tablo ortaya çıkıyor” ifadesini kullandı.
Müzakere masasında üç temel anlaşmazlık konusu bulunduğunu söyleyen Ülgen, “Bunlardan birisi Kırım’ın statüsü. Rusya 2014’teki ilhakının tanınmasını istiyor, Ukrayna buna hazır değil. İkincisi Donbas’taki iki bölgenin bağımsızlığı meselesi. Üçüncü kritik nokta ise, Ukrayna artık NATO üyeliği perspektifini kabul ettikten sonra bir garanti sistemi istiyor” değerlendirmesini paylaştı.
Kalıcı barış sağlanmasında en önemli başlığı “garantör sistemi” olarak işaret eden Ülgen, gelecek beş yılda yeniden bugünkü tablonun yaşanıp yaşanmayacağıyla ilgili “Ukrayna da olası Rusya’nın saldırganlığını bertaraf edilmesi bakımından garanti edilmesini istiyorlar. Garantör sistemi uygulanabilir ama hangi ülke bu garantiyi verecek henüz bilemiyoruz. Bu sistem, Rusya’nın ileride Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne zarar veren bir savaşa girişmesi durumunda garantör ülkelerin savaşa girmesini zorlayabilir. Hangi ülkeler böylesi bir garantiyi verebilir, önem arz ediyor. Rusya nükleer bir güç olduğu için ABD ve İngiltere’nin tutumu da nükleer güçler olarak önem taşıyor. Ukrayna’nın beş yıl sonra aynı noktaya gelmemek için öngördüğü formül bu garantör sistemi. Ukrayna, ‘NATO üyeliği olmayacaksa en azından bu garanti olsun’ talebinde” dedi.
Ukrayna’nın Avrupa Birliği (AB) üyeliği ihtimaliyle ilgili ise Ülgen, “Ama bu kısa vadeli bir iş değil. Üyelik talebi değerlendiriliyor. Tam üyelik müzakereleri başlayabileceğine karar verilebilecektir. Ukrayna’ya bir jest de olabilir ki üyelik müzakere süreci uzun vadeli bir iş” yorumunu aktardı.
İstanbul Topkapı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Celalettin Yavuz
Kalıcı barış önünde hangi güçlükler var?
İstanbul Topkapı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Celalettin Yavuz da, VOA Türkçe’ye de ilettiği kanalında paylaştığı videolu değerlendirmesinde, Rusya’nın ekonomik yaptırımlardan bunalmasının yanı sıra Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonunda “hesap hatası” yaptığı görüşünü dile getirdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde yıllarca görev almış Emekli Kurmay Albay olması itibariyle askeri strateji açıdan Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik operasyonunda tercih ettiği tank örneğiyle yanlışlarını anlatan Yavuz, Avrupa’nın da doğalgaz bağımlılığına rağmen Rusya’ya Moskova yönetimince beklenmeyen şekilde yaptırımları devreye soktuğunu söyledi.
Bu tabloda İstanbul’da “Türkiye’nin diplomatik başarısı” ile Rusya – Ukrayna savaşında sona gelinebileceğini belirten Yavuz, ancak savaşı son erdirme yönünde yapılacak anlaşmayı hayata geçirme konusunda sıkıntılar olduğunu kaydetti.
Ukrayna’daki savaşı “ABD ile Rusya arasındaki bilek güreşi” olarak yorumlayan Yavuz, dolayısıyla Moskova – Kiev hattında anlaşma sağlansa da ABD’nin ve İngiltere’nin bunu nasıl kabul edeceği meselesi bulunduğunu ifade etti.
Yavuz, yine ABD ve İngiltere yanı sıra AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları anlaşma olur olmaz kaldırması gerekeceğini ancak bunun olup olmayacağı yönünde belirsizlik olduğunu dillendirdi.
Yavuz, “Ukrayna, NATO üyeliğinden vazgeçmiş olsa da AB üyeliği konusunda son derece kararlı. Rusya, NATO gibi AB konusunda da Ukrayna’ya kolay kolay ‘evet’ demesi mümkün değil gibi görünüyor. Acaba bu konu çözülebilecek mi?” sorusunu da gündeme getirdi.
Her halükarda ve özellikle Türkiye açısından bu iki ülke arasında savaşa devam edilmemesinin çok önemli gördüğünü söyleyen Yavuz, karşılıklı nasıl adımlar atılacağıyla kalıcı barış olup olmayacağına karar verileceğini işaret etti.
[UHA Haber Ajansı, 04 Nisan 2022]