ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
07:01 Protel grup şirketlerinden Simpra, 35 yıllık sektörel deneyimini KOBİ’lerin hizmetine sunuyor 
06:42 Kayserili Sanayici ve İş İnsanları dertli…
06:39 Kitap: Meyve Hırsızı…
06:38 Denizli Büyükşehir Belediyesi’den çiftçilere 50 bin zeytin fidanı
06:31 Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yalnız yaşayan daha kendini düşünen birisi olur” 
06:27 Adalet Bakanı Tunç, “Türk yargısı, 15 Temmuz’da nasıl milletin yargısı olunduğunu gösterdi”
06:21 AK Parti Kayseri Milletvekili Cıngı, “Gençlerimizin meslek sahibi olmalarını kolaylaştıracak adımlar atacağız”
04:34 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet olarak mazlumların yanında olduk”
03:48 20 bin öğretmen ataması sonuçları açıklandı
00:50 Ekonomi Haberleri…
00:39 Suriye ve Irak’ın kuzeyinde 7 terörist etkisiz hale getirildi
00:20 Dizi…
00:14 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Eğitim-öğretim siyaset üstüdür
00:11 ABD’nin yeni Başkanı Trump ekibine Türk Direktör seçti
00:07 Gazeteci Aslı SÖZBİLİR’in ‘Sabah Kahvesi’nde ‘Dünya Ekonomi haberleri…
00:06 Bakan Uraloğlu: Bolu Dağı çıkışı Ankara istikametindeki yoğunluğa ekiplerimiz müdahale ediyor
00:04 Yenidoğan çetesi davasında ara karar açıklandı
10:32 Tunceli ve Ovacık’a kayyum atamalarına muhalefetten tepki: ‘İrade gaspıdır, hukuki değildir’
10:22 İçişleri Bakanlığı, Tunceli ve Ovacık Belediyelerine görevlendirme yaptı
09:50 Suç ve Ceza Film Festivali başladı, Jethro Tull İstanbul’u geldi!
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Bahçeli, “Bir anlık öfkeyle bir ömrü heba etmeyin”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Bahçeli, “Bir anlık öfkeyle bir ömrü heba etmeyin”
11 Mart 2022
691
A+
A-

ANKARA – UHA HABER / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türk gençliği fıtratı gereğince zekidir, çalışkandır, basiretlidir” dedi.

(MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Gençliği’ne yapmış olduğu seslenişinde şöyle devam etti:

“Merhum vatan şairimiz Namık Kemal, neredeyse darb-ı mesel yaygınlığı kazanan bir vecizesinde, hakikat şimşeğinin doğuşunu fikirlerin müzakeresine bağlarken dediği aynen şudur: “Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğmaktadır.” Münakaşa yerine müzakereyi, muhatara yerine mutabakatı seçersek hakikatin pırıltısına biraz daha yaklaşmamız mümkündür. Mücadeleyi ve mücahedeyi ahlaki hükümler halinde formüle edersek ne yoldan çıkmamız ne de yolu şaşırmamız söz konusudur. Bozgun bazen bir fırsat, zafer bazen bir tuzaktır. Eskinin toprak yolları gibi, bu dünyadan geçip gidenlerin bıraktığı ayak izlerini takip etmek çoğu defa tehlikelerden arınmış korunaklı bir alan oluşturacaktır. Tarih bize diyor ki, ahlaki ilkelerine değer vermeyen toplum ve milletlerin uzun müddet yaşamaları imkansızdır. Türk gençliğinin devletine ve milletine söyleyeceği her söz, peşin hükümleri dışlayarak öncelikle akıl ve ahlak ilkeleriyle perçinlenmelidir. Gençliğin muhayyilesine nokta koymak, sur çekmek, duvar örmek önyargılara tutsaklık demektir. Ufuk ötesini gören ve gösteren bir şuur endazesine sahip gençlerimiz, belki de düşünülmeyenleri düşünecekler, yapılmayanları yapmayı başaracaklardır. Çünkü Türk gençliği fıtratı gereğince zekidir, çalışkandır, basiretlidir, devletine ve milletine sorumluluk duyan bir vicdan cevherine havidir. Bu yüzden yozlaşmış akımlar, yasa dışı örgütler, terörizmin ajanları, emperyalizmin maşaları, marjinal çevreler, organize suç şebekeleri gençlerin peşindedir, kafeslemenin emelindedir.

Bir anlık öfkeyle bir ömrü heba etmeyin

Sevgili gençler, hiç birinizi kaybedemeyiz. Hiç birinizin hayatını tesadüflerin akıntısına teslim edemeyiz. Öfkeniz olabilir, kızgınlığınız olabilir, kızdıklarınız olabilir, tepkileriniz sivri olabilir, itirazlarınız sinirli olabilir, fakat sizler bizim için, milletimiz için, istikbal ve istiklal haklarımız için paha biçilemez öneme sahipsiniz. Analarınız, sizleri ne zorluklarla büyüttü, mutlaka biliyorsunuz. Babalarınız, yemedi yedirdi, içmedi içirdi, giymedi giydirdi, en iyi sizler farkındasınız. Kıt kanaat imkânlarla okuduğunuz okulları bitirmenin gayesindesiniz, belki bir sevdiğiniz var açılamıyorsunuz, bir işim olsun diyorsunuz, bir yuva kurmanın telaşındasınız, hayatınızı kurtarmanın çabasındasınız. Bunların hepsi helali hakkınız olan makul ve mantıklı insani hallerdir. Biz de bu çağlardan geçtik, ne yaşamışsanız, benzerlerini az çok yaşadık. Bir anlık öfkeyle bir ömrü heba etmeyin. Direnmeyi zalimlere, Türkiye düşmanlarına karşı yapın. Analarınızın gözyaşlarını akıtmayın. Babalarınızın ahını almayın. Terör örgütlerinin istismarlarına aldanmayın.

Diyeceğiniz ne varsa söyleyin çözelim

Siz Türk gençliğisiniz, siz geleceğin büyük Türk milletinin, büyük Türkiye’sinin siyasetçileri, milletvekilleri, devlet adamları, işadamları, akademisyenleri, bürokratları, esnafları, girişimcileri, dahası anneleri ve babalarısınız. Gelin, yanlış bir tercihin içinde olan varsa dönsün. Gönül gözüyle gelişmeleri izlesin, gençlik üzerinde kumar oynayanları görsün. Kavgaya çağırana değil, kitap okumaya çağırana koşsun. Ne güzel de söylemiş Merhum Akif: “Gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen iki kazma iki kürek iki de ırgat gerek. Hadi gel yapalım geri şunu desen bir Sinan bir de Süleyman gerek.” Bundan mülhem demem odur ki, Sinan da Süleyman da sizin vicdanınız, sizin hamiyetiniz, sizin vatan ve millet sevginizdir. Yıktırmayın, harabeye çevirmeyin, hüsranı yaşamayın, yaşatmayın. Diyeceğiniz ne varsa söyleyin çözelim, ama üniversite kapılarında terör örgütlerinin dolduruşuna gelmeyin, buna müsaade etmeyin. Sizin yeriniz kapı değil, içeridir, amfilerdir, hocalarınızın dizinin dibi, analarınızın hayır dualarıdır.

Tarihin hangi noktasındayız? Uygarlıklar silsilesinin hangi aşamasındayız? Zamanın neresindeyiz?

Meşhur bir siyaset filozofu demişti ki: “Sadece kendini haklı bulmak, hakikati gören sihirli bir göze sahip olduğunu sanmak, farklı düşünen diğerlerinin haksız olduğunu düşünmek korkunç ve tehlikeli bir kibirdir.” Türk gençliği kibirli değil, tevazu ehlidir. Çünkü yetişme ve yetiştirilme terbiyeleri öz itibariyle budur. Biliyorum, var olan sorunlar ve zorluklar karşısında elimizde bir çıkış haritası yoktur. Ancak geleceğimizi nasıl şekillendireceğimizi, tehdit ve fırsatların neler olacağını, ne tür değişim dinamikleriyle karşılaşacağımızı ferasetle yorumlayacak, buna yönelik hazırlık yapacak muktedir bir irademiz vardır. Merhum Hocamız Ali Fuad Başgil’in isabetli değerlendirmesiyle, muvaffakiyet için önce irade lazımdır. Bu irade, ihtiyaç duyulan inanç Türk gençliğiyle mündemiçtir. Hedonizmin çarklarına kapılmadan; frensiz, faziletsiz, sorumsuz ve kontrolsüz yaşamın sahte cazibesine aldanmadan yapılması gereken, hatta sorulması aciliyet arz eden pek çok şey vardır. Nitekim bir soru bin soruya kapıdır. Türk gençliğinin ruh köküne, milli ve manevi özelliklerine göre cevabını aramak durumunda olduğu soruların bir kısmı şunlardan oluşmaktadır: Tarihin hangi noktasındayız? Uygarlıklar silsilesinin hangi aşamasındayız? Zamanın neresindeyiz? Nereden geldik, nereye doğru gidiyoruz? Çağın zorlu etaplarına hazır mıyız?

Küresel ve bölgesel tehditlerin asıl maksat ve mahiyetini okuyabiliyor muyuz? Dünyanın karmaşık sosyo-ekonomik, sosyo-politik dönüşümlerine karşı hazırlıklı mıyız? Dijital çağ, siyasi coğrafyası olmayan, yerçekimsiz bir ortam yaratmıştır. Bu ortam milletimiz ve gençlerimiz için hem fırsat hem de riskler barındırmaktadır. 2020 yılında; Küresel internet kullanıcı sayısı 4,5 milyardı. Dünya çapında e-ticaret için bir dakikada 1 milyon dolar para harcandı. Bir dakikada 187 milyon e-posta gönderildi. Whatsapp uygulamasında bir dakikada 41,7 milyon mesaj paylaşıldı. Facebook’a bir dakikada 973 bin giriş yapıldı. O bir dakikada 147 bin resim yüklendi, 150 bin mesaj paylaşıldı. Google’da bir dakikada 3,7 milyon arama yapıldı. Bir dakikada 481 bin tweet atıldı. Her bir dakikada Twitter’a 319 yeni twitter kullanıcısı katıldı. Zoom ile bir dakikada 208 bin 333 kişi toplantı gerçekleştirdi. İnstagram’a bir dakikada 347 bin 222 hikâye yüklendi; 1,7 milyon resim beğenildi. Youtube’da bir dakikada 4,3 milyon video seyredildi. Endüstri 4.0’e geçişle birlikte, dijital gelişmelere yeni boyutlar eklenmişti.

“Şeylerin interneti, her şeyin interneti, yapay zeka, büyük verilerin bulut bilişim sistemlerinde depolanması” insan ve toplum ilişkilerini yoğun, kimi hallerde de müphem düzeyde etkilemişti. 2020 yılında internete bağlı cihazların sayısı 35 milyarı aştı. Türk gençliği mizahi aklıyla, kavrayış gücüyle, çakmak çakmak çakan gözleriyle Endüstri 4.0’ün gereğini ne kadar yapıyor? Hatta Endüstri 5.0 ve 6.0’ya hazırlık içinde mi? (Devam edecek)

[TÜHA Haber Ajansı, 11 Mart 2022]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.