ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:32 Tunceli ve Ovacık’a kayyum atamalarına muhalefetten tepki: ‘İrade gaspıdır, hukuki değildir’
10:22 İçişleri Bakanlığı, Tunceli ve Ovacık Belediyelerine görevlendirme yaptı
09:50 Suç ve Ceza Film Festivali başladı, Jethro Tull İstanbul’u geldi!
07:40 Adalar Müzesi’nden yeni sergi
07:19 Gazze’de İsrail’in suç ortağı ABD’den Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrailli üst düzey yetkililerle ilgili yakalama kararına tepki: “Kararı reddediyoruz”
07:00 Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, “AK Parti, 11 milyonu aşkın üyesiyle Türkiye’nin en büyük sivil toplum hareketidir”
06:50 Kocaeli Ticaret Odası’nın standına 2. Uluslararası Sağlık Turizmi Fuarı’nda yoğun ilgi
06:34 TÜBİSAD: Türkiye’nin geleceğini bilişim sektörü, bilişim sektörünün geleceğini ekosistem ekonomisine geçiş belirleyecek
06:32 Asya Açılımı’nın jeopolitik yansımaları
06:29 Suudi Arabistan’ın “Vizyon 2030” Reformlarının arka planı
06:20 Gazze’de katil soykırımcı İsrail’in suç ortağı ABD’den Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrailli üst düzey yetkililerle ilgili yakalama kararına tepki: “Kararı reddediyoruz”
06:14 Katil Netanyahu için tutuklama kararı: Şimdi ne olacak?
06:00 Kocaeli Folklor Spor Kulübü şampiyonluk ünvanını korudu
00:50 Yılmaz: UCM’nin katil soykırımcı Netanyahu için tutuklama kararı insanlık için dönüm noktası
00:43 Kocaelili Hakem Arzu Görgün’e uluslararası görev
00:38 Usulsüz çakar kullananlara yeni cezalar belli oldu
00:30 Ruhsatsız silah taşıyanlara dört yıl hapis cezası
00:12 TUSAŞ’tan Çanakkale temalı HÜRJET paylaşımı
00:06 Hafta sonu kar geliyor
00:06 Irak ve Suriye’nin kuzeyinde 9 terörist etkisiz hale getirildi
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Libya’da Seçimler ‘Sihirli Değnek’ Değil

Libya’da Seçimler ‘Sihirli Değnek’ Değil
22 Aralık 2021
619
A+
A-

ANKARA-UHA HABER / SETA sınır güvenliği, Suriye iç savaşı, devlet dışı silahlı aktörler, radikal örgütler ve radikalleşme alanlarında araştırmalar yapan Araştırmacı Bilgehan Öztürk, Libya’da seçimlerin, uzun süredir Libya ile ilgili düzenlenen uluslararası zirvelerin ve diplomatik temasların en çok ve tek vurguladığı ‘ilke’ haline gelmiş durumda olduğunu açıkladı.

Bilgehan Öztürk(UHA) Uluslararası Haber Ajansı‘nın ‘SETA’nın İnternet Sitesi’nden aktardığı AA’nın haberinde, Araştırmacı Bilgehan Öztürk, bilhassa 24 Aralık 2021’de düzenlenmesi için uluslararası aktörlerin çağrıda bulunduğu seçimler etrafında Libya’nın, farklı düzeyde güç mücadelelerine sahne olduğunu söyledi.

Bilgehan Öztürk, seçimlerin mezkur tarihte düzenlenmesinin aslında Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonunun (BMLDM) liderliğinde başlatılan daha geniş bir siyasi geçiş sürecinin ve yol haritasının bileşenlerinden yalnızca bir tanesi olduğunu belirtti.

“Ancak seçimler uzun süredir Libya ile ilgili düzenlenen bütün uluslararası zirvelerin ve diplomatik temasların en çok ve tek vurguladığı “ilke” haline gelmiş durumda” olduğuna dikkat çeken Öztürk, “Burada, uluslararası toplum diye tabir ettiğimiz, esas itibarıyla ABD ile Avrupa’nın önde gelen aktörleri ve bu ülkelerin etkin olduğu BMLDM’nin, Libya krizinin çözümüne yönelik sığ ve kolaycılığa kaçan yaklaşımı göze çarpıyor” dedi.

Seçimler “sihirli değnek” değil

Araştırmacı Bilgehan Öztürk, şöyle devam etti:

“Batılı ülkeler ve BMLDM, seçimlere Libya’nın bütün sorunlarını çözecek bir “sihirli değnek” muamelesi yapıyorlar. Libyalı aktörleri seçimlere yönelik pozisyonlarına göre “meşru-gayrimeşru” ve “iş birliği yapan-bozguncu” ikilikleri ile tasnif ve terbiye ediyorlar.

Libyalı pek çok aktör ve kurumu da inanmadıkları ve istemedikleri halde “seçimleri istiyor” ve “seçimlerin düzenlenmesi için çaba sarf ediyor” görüntüsü ile rol yapmaya zorluyorlar.

İtiraf etmekten imtina edilen gerçek, yani seçimlerin 24 Aralık 2021’de düzenlenmesinin imkansızlığı ve bunun yanlışlığı, bu tarihe on günden az bir süre kala bütün çıplaklığıyla ortada duruyor”.

Seçim kanunu nasıl çıktı?

Seçimlerin zamanında yapılıp yapılmamasının, aslında karşı karşıya olunan sorunların büyüklüğü düşünüldüğünde oldukça tali bir mesele olduğuna vurgu yapan Öztürk, “Öncelikle ülkede seçimleri düzenleyen bir seçim kanununun bulunmadığı not edilmeli. Normal şartlarda Libya’nın yasama organı Tobruk merkezli Temsilciler Meclisinin (TM) Trablus merkezli Yüksek Devlet Konseyinin (YDK) de onayını alarak seçim kanunu çıkarması beklenir. Ancak seçimlerin yapılması halinde mevcut TM Başkanı Akile Salih’in koltuğunu kaybetmesine kesin gözüyle bakıldığı için seçimlerin yapılmasında Salih’in hiçbir çıkarı bulunmuyor. Bu nedenle Salih seçime giden süreci baltalamak için uzun süre kanunun yapılmasını engellemiş, en son TM’de tartışmaya bile açılmayan bir taslağı kendi başına oluşturup BMLDM’ye ileterek “seçim kanunu” çıkardığını ilan etmişti” dedi.

Sözde “seçim kanunu” bugün seçimler etrafındaki mücadelenin en tartışmalı konularından bir tanesi. Trablus bölgesindeki hemen her aktör ve halk bu sözde “kanuna” karşı çıkıyor ve tanımadıklarını ilan ediyorlar.

Bilgehan Öztürk, dolayısıyla, bu sözde kanunun esas alındığı bir seçimin çok ciddi bir meşruiyet sorunu doğuracağını hatırlatarak, kaygıları dikkate alınmayan ve meşru olmayan seçimlerin kendilerine dayatıldığını düşünen kesimlerin çareyi şiddete başvurmakta arayacağının altını çizdi.

Öztürk, “Bu kapsamda en hayati hata BMLDM tarafından yapılmış; BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis BM Güvenlik Konseyine (BMGK) hitabında kanunun “meşru” olduğunu ifade etmişti” şeklinde konuştu.

Libya halkı tarafından açıkça Hafter yanlısı olarak görülen Fransa’nın da Dışişleri Bakanlığının resmi sosyal medya hesapları üzerinden Salih’in “seçim kanununu” desteklediğini hatırlatmada bulunan Bilgehan Öztürk, “Nispeten daha nötr olduğu düşünülen diğer ülkelerden ise bu oldubittiye karşı herhangi bir tepki gelmedi. Uzun süredir Batılı ülkelerde ve BMLDM’de hakim olan tercih herhangi bir anayasal ya da yasal zemin olmaksızın seçimlerin her halükarda yapılması yönünde. Bu tercih, Salih’in süreci dinamitleyen “kanununa” yönelik tavırlarını da belirlemiş oldu. Bütün bunlar, kuralsız seçimleri dayatarak uluslararası aktörlerin kendilerine kumpas kurduklarını ve iradelerini ipotek almaya çalıştıklarını düşünen Libya halkının seçimlere ve siyasi geçiş sürecine olan güvenini sarsıyor” dedi.

Tunus faktörü

“Tam bu noktada Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in “yumuşak” darbesini hatırlamakta fayda var” diyen Araştırmacı Bilgehan Öztürk, şunları  söyledi:

“Kays Said, meclisi feshederken halk tarafından seçilmiş olma “meşruiyetine” sığınmıştı. Bu yumuşak darbeyi hoşgörüyle karşılayan Batılı ülkelerin yaklaşımı, esasında Libya’daki kuralsız seçimleri desteklemeleriyle paralellik arz ediyor. Nitekim, yetkilerinin sınırları anayasa ile belirlenmemiş, yalnızca halktan aldığı oyla meşruiyet iddiasında bulunacak bir Libya cumhurbaşkanı, otoriter yönetim kurma konusunda Tunus’tan çok daha elverişli bir ortam bulacaktır.

Köklü bir otoriterlik geçmişi bulunan ve çok yakın zamana kadar Hafter’in diktatörlük girişimini acı bedellerle tecrübe eden Libya’da, şahısların veya yönetimin diktatörlüğe savrulması sahici bir endişedir. Buna bir de Batılı ülkelerin zımni desteği eklendiğinde Libyalılar açısından böyle bir akıbetten endişe duymamak mümkün değil”.

Öte yandan hem Mısır hem de Tunus’un, Libya’ya “sirayet etkileri” açısından diğer ülkelerden belirgin bir farklılığa sahip bulunduğuna vurgu yapan Öztürk, Arap devrimleri dalgasında da görüldüğü üzere, Tunus ve Mısır’daki bir trendin Libya’yı ıskalamasının mümkün olmadığını ifade etti.

Bilgehan Öztürk, Coğrafi ortaklığın yanı sıra Libya’daki Tunuslu ve Mısırlı işçilerin varlığının, bu üç ülke arasında sosyoekonomik açıdan da yoğun bir etkileşim doğurduğunu, Mısır’da 2013’te Sisi’nin darbeyle iktidara geldiğinde, hemen ardından Libya’nın doğusunda Halife Hafter gibi doğrudan bir çıktısı olduğunu hatırlattı.

Araştırmacı Öztürk, tedbir alınmaması halinde Tunus’ta Said’in darbesinin de Libya’ya benzer bir etkisi olacağını ve seçimler etrafında yürüyen mücadelenin de bunun için çok elverişli bir ortam oluşturduğunun altını çizdi.

Hukuki görünümlü siyasi mülahazalar

Bilgehan Öztürk, “Gelinen noktada seçim gündemi kimlerin aday olabileceğine dair yargı kararının beklendiği hukuki görünüm arz eden bir aşamaya ulaştı. Fakat Batılı ülkelerin “kuralsız seçimi” tercih eden yaklaşımı, Libya yargısını da adayları objektif olarak değerlendirecek tutarlı kriterler dizisinden mahrum bıraktı. İlan edilecek aday listesine kimlerin dahil edilip edilmeyeceğinin önemli siyasi ve askeri sonuçları olacağından, bu kararın hem Libya içinden hem de Libya dışından siyasi müdahaleye maruz kalmaması mümkün değil” dedi.

Seyfülislam Kaddafi’nin Sebhe şehrindeki mahkemeye temyiz başvurusunun silah zoruyla engellenmesi, bunun Kaddafi’nin hem destekçilerini hem de muhaliflerini mobilize etmesi, yargı kararlarının pür hukuki mülahazalar olarak kalamayacağının bir örneği.

Yine Kaddafi’nin adaylığını ilk etapta reddeden mahkeme kararına karşı Rusya’dan gelen Kaddafi yanlısı açıklamalara da değinen Öztürk, “başta ABD’nin Trablus Büyükelçisi Richard B. Norland olmak üzere önde gelen ABD’li yetkililerin Hafter’in adaylığına açık kapı bırakan söylem ve eylemleri de yargı kararları üzerinde uluslararası aktörlerin müdahale ve baskı kapasitesine işaret ediyor”dedi.

Bilgehan Öztürk, bu şartlar altında Libya’da sağlıklı bir hukuki sürecin yürümeyeceğini söylemenin mümkün olduğunu belirterek, “aday listesi açıklanabilirse, ciddi ulusal ve uluslararası siyasi müdahale ürünü olarak ortaya çıkacak ve her senaryoda Libya içindeki bir güç odağının ve onun toplumsal tabanının tepkisiyle karşılaşacaktır. Seçimler etrafındaki pek çok istikrarsızlık unsurunun bertaraf edilmesi, Libya’ya müdahil bölgesel ve uluslararası aktörlerin aday veya mekanizma üzerinde bir çeşit uzlaşmaya varmasıyla mümkün olacaktır” şeklinde kaydetti.

***

Bilgehan Öztürk

Araştırmacı
Bilgehan Öztürk lisans eğitimini TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde almıştır. 2011’de Avrupa Konseyi Jean Monnet bursunu kazanmış, yüksek lisans eğitimini İngiltere’deki King’s College London Ortadoğu ve Akdeniz Çalışmaları programında “onur derecesi” ile tamamlamıştır. 2013’te din ve felsefe alanında sadece King’s College London tarafından verilen associate of king’s college (AKC) unvanını almıştır. Doktora eğitimine Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler programında devam etmekte olan Öztürk, sınır güvenliği, Suriye iç savaşı, devlet dışı silahlı aktörler, radikal örgütler ve radikalleşme alanlarında araştırmalar yapmaktadır.

[UHA Haber Ajansı, 22 Aralık 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.