Ekolojik Kentsel Dönüşümde Örnek Kent: Stockholm
STOCKHOLM-UHA HABER / Değerli okurlar Stockholm Uluslararası Su Enstitüsü’nce, 1991 yılından itibaren her yıl Dünya Su Haftasını düzenleniyor. Dünyada su ile ilgili önemli etkinliklerden bir olan ‘Dünya Su Haftası’nda dönem dönem birbirlerini tamamlayıcı temalar seçiliyor.
Örneğin 2009-2012 arasındaki haftalar için “Küresel Değişimle Mücadele Etmek” ana konu olarak seçilmiş, yıllara göre de farklı temalar belirlenmiş.
2009 yılındaki etkinlikler “Ortak Miras Olarak Suya Erişim”, 2010 yılındaki etkinlikler de “Su Kalitesiyle Mücadele” adı altında gerçekleştirildi.
Stockholm’da, 2011 yılında Dünya Su Haftası etkinliklerin ise “Kentleşen Dünyada Su” teması altında düzenlendi.
2012 yılında ise 26-31 Ağustos tarihleri arasında “Su ve Gıda Güvenliği” başlığı altında bu etkinlik yapılmaya başlandı.
2012 yılındaki etkinliğin ana teması, :”Su ve Gıda Güvenliği” olan konferans süresince düzenlenen etkinliklerden birinde Stockholm’deki sürdürülebilir kentsel gelişme anlatıldı.
Su ve Enerji Politikaları Uzmanı, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Uluslararası Su Kaynakları Bölümü Öğr. Görevlisi Dursun YILDIZ, Stockholm’da “Kentsel Dönüşüm “ konusunda geliştirdiği, gördükleri, duydukları, vizyon ve düşüncelerini (UHA) Uluslararası Haber Ajansı‘yla paylaştı.
Avrupa’nın Ekolojik Başkenti Seçildi
2010 yılında Stockholm’ün Avrupa’nın ekolojik başkenti seçilmesi medyada ve kamuoyunda yeterli ilgiyi görmedi. Ancak kentte bu konuda yapılanları gördükten sonra ekolojik başkentlik ünvanının hak ederek kazanılan bir unvan olduğu anlaşılıyor. Stockholm ekolojik başkent ünvanını bileğinin hakkıyla kazanmış.
Bu konuda bir inceleme yaptığınızda bir şehrin çevre dostu sayılabilmesi için ne gerekiyorsa Stockholm’de bulunduğunu görüyorsunuz.
İsveç, dünyada sürdürülebilir yaşam için ne yapılması gerektiği üzerine kafa yormaya ve önlem almaya başlayan ülkelerin başında geliyor. İsveç’te 2050 yılına kadar fosil enerji kaynaklarından vazgeçilip yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmesine karar verilmiş. Stockholm’de atmosfere zararlı sera gazı salımı büyük ölçüde azaltılmış Kent bu konuda çok başarılı ve dünyaya örnek gösteriliyor.1990’dan bu yana fosil enerji kaynaklarını bırakıp adım adım yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmiş. Bu sayede sera gazı salımı Stockholm’de ülke ortalamasının yarısına düşürülmüş. ABD ve Avustralya’da atmosfere sera gazı salımı kişi başına yılda ortalama 20 ton, oysa bu miktar Stockholm’de 4 ton.
1970’den bugüne kadar Stockholm’ün nüfusu yüzde 13 oranında artmış. Bu artışın devam edeceği ve 2030 yılında yüzde 23’e ulaşacağı tahmin ediliyor. Ülkenin kuzeyindeki daha sert iklim koşulları kentlere göçün temel nedeni olarak açıklanıyor.
Stockholm’ün Ekolojik Mahallesi : Hammarby Sjöstad
Stockholm’deki yeni yerleşim projeleri de sürdürülebilir yaşam anlayışına göre biçimlendiriliyor. Bu kapsamda Stockholm’ün Hammarby Sjöstad semti bu anlayış temelinde yeniden inşa edilmiş.
Stockholm’deki iskele ve limanların bulunduğu eski endüstri bölgesi olan Hammarby Sjöstad ın ekolojik dönüşümü ile ilgili planlar 1990‘lı yıllarda başlamış . Proje’ye ise 1997 yılında başlanmış ve ilk aşaması 2000’de bitirilmiş. Halen yüzde 75’e yakın bölümü tamamlanan proje alanında 2018’e kadar 11.500 apartman yapılması ve 26.000 kişinin yaşaması planlanmış. Proje ile 10 000 kişiye de istihdam sağlanmış.
Proje 171 ha’ı arazi olmak üzere denizle birlikte 204 ha’lık bir alanı kapsıyor.
Toplam maliyeti 4,5 milyar dolar olarak tahmin edilen proje maliyetinin sadece 200 milyon doları Stockholm Belediyesi’nce karşılanıyor. Belediye proje içindeki tüm arazileri de projeyi uygulayan özel sektör’e satmış veya kiralamış.
Stockholm’ün bu bölgesi her parçanın bütünsel bir bakışla geliştirildiği entegre planlama yaklaşımına çok güzel bir örnek oluşturmuş. Bu entegre planın bileşenleri ise
■ Otomatik yeraltı atık toplama sistemi.
■ Yakıtının kısmen yerel atık toplayıcıları ve su arıtımında kullanılan ısı dönüştürücülerden sağlandığı bölgesel merkezi ısıtma ve soğutma sistemleri.
■ Güneş enerjisinden elde edilen sıcak su ve elektrik.
■ Evsel kanalizasyon suyu ve atıktan elde edilen biyogaz.
■ Yüzey akış sularının toplanması ve filtrelenmesi.
■ Üç-camlı pencereleri olan verimli binalar olmuş.
Hammarby Sjöstad Projesi , Stockholm sakinleri için bu bölgede ev edinmeyi çekici bir hale getirmiş.‘’Hammarby modeli’’ gelecekteki iskan uygulamaları için yeni bir standart oluşturmuş. Bu proje Çin’de, Kanada’da ve Güney Afrika’daki kentsel dönüşüm için bir model olarak tanıtılıyor.
Stockholm’deki bu sürüdürülebilir yaşam kenti konseptinin Çin’de Qingdao Olimpik Yelken Alanında, Kanada’da Toronto’da ,İrlanda’da Cork South Dok’da, Rusya’da Baltık İnci Projesinde, Güney Afrika’da Buffalo Şehrinde, Hindistan’da Pune’da ,Birleşik Krallık’ta Londra Olimpik Köyü’nde ve Fransa’da Narbonne deki uygulamalara örnek teşkil ettiği ileri sürülüyor.
Bölgenin önceki durumu
Düzenleme sonrasındaki durum
Eskiden bakımsız bir sanayi bölgesi olan bu semt, şimdi bütün dünyadan meraklıların ziyaret ettiği her şeyiyle ekolojik bir mahalle olmuş. Bu mahallede ısınma ve aydınlanma için tamamen yenilenebilir enerji kaynakları kullanılıyor. Hammarby Sjöstad’da yer altına tüm atıkların yeniden dönüşümünü sağlayan bir altyapı sistemi kurulmuş. Organik çöplerin, kağıt cinsi maddelerin ve dönüşüme elverişsiz çöplerin toplandığı bölümler oluşturulmuş.
Mälaren gölüyle Baltık Denizini bağlayan kanalın bir yakasına kurulan bu modern mahalleye geniş pencereli, geniş balkonlu ve teraslı evleriyle tam bir Akdeniz havası verilmiş. Binaların yanısıra yapay kanalların üstünden geçen küçük köprüler ve belirli noktalara yerleştirilen heykellerle çevre estetiğine de özen gösterilmiş.
Düzenlenen ve düzenlenmesi planlanan bölgeler
Otomatik Yeraltı Atık Toplama Sistemleri
İsveç’te şu anda evsel atıkların yüzde 20’sinden daha azı katı atık sahasında depolanıyor.
Stockholm’de atıkların yüzde 75’i geri dönüşüm amaçlı ya da yakıt olarak kullanılmak üzere toplanıyor. Evsel atıklarda bu oran yüzde 95. İsveç otomatik yeraltı atık toplama sistemleri uygulaması diğer avantajlarının yanısıra gürültülü çöp kamyonlarının sürüş mesafesini de yüzde 90’oranında azaltmış.
Atıklar Baştan Ayrılarak Enerji Üretiliyor !
Evlerin önünde çöp kutusu yerine geçen ve kapakları farklı renkte olan bu silindir metal kutular çöplerin tüketiciler tarafından ayrılmasına yarıyor ve günde iki kez vakum sistemiyle yeraltındaki boru sistemine boşaltılıyor. Bu kutuların kapaklarına son dönemde takılan kilitler ise atıkların karıştırılmasını önlemek amacına yönelik. Atıklarını uygun çöp kutusuna boşaltmayan sakinlerin oturduğu apartmanlara yıllık 20 000 Euro’ya varan cezalar kesiliyor. Bu ceza tüm apartman sakinleri tarafından ödeniyor.
Kilitli Silindir Metal Çöp Kutuları
Vakumlu Ayrıştırılmış Katı Atık Toplama Sistemi
Organik çöpler gübre üretim merkezine gönderiliyor.Diğer çöplerden yakılarak elde edilen enerji, merkezi ısıtma sisteminde kullanılıyor.
Atık sıvılardan Biyogaz
Atık sıvılardan ise arıtma tesislerinde biyogaz elde ediliyor.Biyogaz evlerdeki ocaklarda ve belediye otobüslerinde kullanılıyor.
Biyogaz’lı Otobüs
İsveç’te su arıtma şirketleri atık sudan biyogaz üretiminde de faaliyet gösteriyor. Linköping’de araçlara biyogaz sağlayan bir belediye gaz şirketi, şu anda yerel yakıt pazarının %7’sine sahip .
Biyogazın fosil karbondioksit emisyonunu azaltmaya yönelik en iyi yakıtlardan biri olduğu düşünülürse, toplu taşımada atık su arıtımı ile biyogazı birleştirmenin önemi ortaya çıkar. Ayrıca büyük çaplı bir yerel biyogaz tren projesi devam ediyor. Gaz fermantasyonundan sonra, biyolojik gübrenin yüzde 95’i, kimyasal gübrelerin kullanımını azaltarak tarımsal bitki besin maddesi olarak kullanılıyor.
Merkezi Isıtma Sistemi
Aralık’tan Mart ayına kadar, ülkenin birçok bölümünde sıcaklık sıfırın altındadır. Bu nedenle “temiz atık yakımı teknolojisi” hayati önem kazanmış ve “Bölgesel merkezi ısıtma’’ sistemi geliştirilmiştir.
Bu bölgedeki enerji tesislerinde ortaya çıkan buhar ve sıcak su , yeraltı boruları ile binalara iletiliyor ve bu sistem, sağladığı sıcaklık ile nüfusun yüzde 50’si ısıtılıyor. Atık su artıma tesislerindeki ortaya çıkan ısı bölgesel ısıtma ve havalandırma sistemi için kullanılıyor.
Stockholm’in İçme Suyu Çeşme Suyu
Stockholm’ün tarihsel olarak çok kirli ve birçok hastalıkların nedeni olan Maleren Gölü bugün kentin ana su kaynağı olmuş .1950’lerde ve 60’larda Stockholm civarındaki kirlenmiş sulara parmağınızı bile sokamayacağınız söyleniyor. Bu sularda yüzmek ve balık tutmak tabii ki yasakmış. Ancak bugün ise her yerde yüzebilmek mümkün olup, Stockholm merkezi’nde balık tutmak oldukça popüler bir uğraş haline gelmiş.
İçme suyu büyük oranda Malaren Gölü ve yakınlardaki diğer küçük göllerden karşılanıyor. Malaren Gölü’nü evsel atık sulardan, endüstriyel kirlenmeden, trafik sisteminden gelen yüzeysel akış sularından temizlemek için otuz yıldan fazla zaman harcanmış.
Stockholm’ün içme suyu çeşme suyundan karşılanmakta ve en lüks lokantalarda bile su, çeşme suyu olarak sürahide sunulmaktadır.
Petrol Krizinden Çıkartılan Ders
İsveç 70’ler ve 80’lerdeki petrol krizinden Ulusal Enerji Politikası oluşturmak için ders çıkartmış. Bu kapsamda yeni enerji kaynakları bulmak, binaları izolasyonu için yeni yöntemler bulmak ve enerji tasarruf sistemleri geliştirmek için büyük bir çaba sarf etmiş.
1970’lerden bu yana İsveç’te ısınma ve elektrik üretimine yönelik petrol bağımlılığı %90 oranında azalmıştır.
İsveç’in ısınma ve elektrik üretimindeki İsveç’te CO2 Emisyonu petrol bağımlılığı
1996 – 2008 döneminde GSMH %45 artarken aynı dönemde İsveç’in karbondioksit emisyonu %18 azalmış.
İsveç krizden ders çıkartarak yeni enerji politikası oluşturmuş. Aradan yıllar geçmiş olsa da bizler de ders çıkartmamız gereken birçok kriz ve felaket yaşadık.
Değerlendirme
Stockholm’de uygulanan bu proje dünyanın diğer ülkelerindeki bazı kentler için örnek olmuş.Son dönemde çok büyük bir “Kentsel Dönüşüm” atağı başlatan Türkiye’nin bu örnekten bir pilot bölge için yararlanması gerekir. Türkiye bu “Kentsel Dönüşüm” adını verdiği yeniden imar çalışmasının, kültürel ve ekolojik hassasiyetin dışında ele alınması zamanın ve mali kaynakların verimsiz kullanılması sonucunu doğuracaktır. Bu yeni süreç dünya örneklerini de dikkate alarak kentin ve insanın ranta tercih edilmemesi anlayışıyla yeniden ele alınmalıdır.
[TÜHA Haber Ajansı, 22 Aralık 2021]