BAE ile Nasıl Bir Yeni Sayfa?
İki iddialı ülkenin rekabet ettikleri sorunları hemen çözmeleri beklenmemeli. Elbette ortak ekonomik çıkarların bölgesel krizlerde yeni müzakereleri ve pazarlıkları getirmesi mümkün.
Prof. Dr. Burhanettin DURAN & SETA Genel Koordinatörü
Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed’in çarşamba günü Ankara’yı ziyaret ederek enerji, çevre, finans ve ticaret alanlarında 10 anlaşma imzalaması, ikili ilişkilerde “yeni bir dönem” olarak karşılandı. Bir yıl öncesine kadar birçok dosyada derin gerilimler yaşayan Türkiye ve BAE’nin “ekonomik ortaklık” temelinde ilişkilerde yeni bir sayfa açması, Ortadoğu’daki normalleşme arayışlarına etkide bulunacak önemde. Bu yakınlaşmanın, bölgemizde 2021’in en önemli gelişmelerinin başında görülmesi yerinde olur.
Karşılıklı çıkar değerlendirmeleriyle gerçekleşen bu normalleşmenin nereye kadar taşınabileceği ve bazı kritik konulardaki (Libya, Doğu Akdeniz ve Suriye gibi) anlaşmazlıklara etkisi merak ediliyor. 2012 sonrasında bölge siyasetinde çok sert rekabet içerisinde bulunan Ankara ve Abu Dabi’nin işbirliğine yönelmesinin temelinde, değişen jeopolitik dengelerin ve iddialı dış politika hamlelerinden çıkarılan derslerin olduğunu söylemek gerekir.
Abu Dabi Hızlı Davrandı
Öncelikle Ortadoğu’da bölgesel güçlerin normalleşme arayışında olduğu hepimizin malumu. Suudi Arabistan ve İran, BAE ve İran, Suudi Arabistan ve BAE ile Katar arasında gerginlikleri giderme görüşmelerinin yürüdüğünü biliyoruz. Bu trendin ana sebebi Biden yönetiminin, Trump döneminde Suudi Arabistan ve BAE’ye verilen desteği kesmesi. Yine İran üzerindeki maksimum baskı politikasının etkisini yitirmesi ve Tahran ile nükleer anlaşmaya dönme ihtimali, bölgesel güçlerin stratejik hesaplarını değiştirmeye yöneltti.
Bu değişimde en hızlı davrananın BAE olduğu açık. Sözgelimi Türkiye, Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan ile normalleşme arayışında olduğunu çeşitli defalar ifade etti. Ancak Ankara-Abu Dabi ve Tahran-Abu Dabi hattındaki toparlanmanın diğer başkentler arasında henüz olmadığı ortada.
Türkiye ile BAE arasındaki normalleşme realist ve pragmatik temellere dayanıyor. Ankara’nın 2017’de Katar ablukası sırasında ve 2019’da Libya müdahalesinde gösterdiği kararlılık ve aldığı olumlu sonuçlar, BAE’yi Türkiye ile yeni bir ilişki geliştirmeye itti. Ayrıca, Abu Dabi’nin Yemen’e müdahalesinin sıkıntıları yeni bir arayışı mecbur kıldı.
Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’de askeri varlığını öne çıkaran Türkiye, gerilim döneminde elde ettiği kazanımları tahkim için BAE dahil diğer bölgesel güçlerle normalleşmeyi seçti.
Koronavirüs sonrası tedarik zincirlerindeki kırılmanın Türkiye ve BAE’nin önüne açtığı ekonomik imkânlar çarşamba günkü ziyaret ve 10 anlaşmayla sonuçlandı.
BAE ile toparlamanın İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan ile normalleşmeyi ivmelendirmesi beklenirken zihinlerdeki soru şu: Peki Ankara ve Abu Dabi arasındaki ekonomi merkezli bu yakınlaşma diğer sorun alanlarını nasıl etkiler?
Yeni Bir İlişki Tarzı
İki iddialı ülkenin rekabet ettikleri sorunları hemen çözmeleri beklenmemeli. Elbette ortak ekonomik çıkarların bölgesel krizlerde yeni müzakereleri ve pazarlıkları getirmesi mümkün.
Yine de Doğu Akdeniz, Yunanistan, Libya ve Afrika boynuzu gibi alanlarda Türkiye ve BAE’nin hem rekabet edeceği hem de işbirliği arayacağı yeni bir döneme geçtik. Bu da yeni bir ilişki tarzı demek. İki ülke birbirinin ayağına bastığında diğerinin tepki vereceğini çok iyi biliyor.
Yeni ilişkinin modalitesinin test edileceği alanlar:
- BAE’nin Yunanistan’a verdiği desteğin mahiyeti Ankara’yı rahatsız edebilir.
- Abu Dabi’nin Suriye’de Esad rejiminin, YPG’nin ve İran’ın elini güçlendirmesinin sorun olacağı açık.
- Belirsiz seçimlere giden Libya’da bilek güreşi mi yoksa ortak bir arayış mı olur?
- Etiyopya, birlikte çalışma alanı olarak görülür mü?
Bazı örnek rekabet alanları verdim, ancak şurası net. Türkiye ve BAE artık rekabetlerini birlikte müzakere ederek yönetebilecekleri bir aşamaya geldi.
[UHA Haber Ajansı, 30 Kasım 2021]