Türkiye’de Şiddet Yükseliyor
Türkiye’de şiddet kol geziyor. Her an, her yerde bir şiddet olayı yaşanabiliyor. Haber bültenleri şiddete ilişkin haberlerle dolu. Erkeklerin ve erkek gruplarının birbirine, erkeklerin kadınlara, yetişkinlerin çocuklara, insanların hayvanlara uyguladığı şiddet her çeşidiyle sürekli yükselen bir bela.
Şiddetin Türkiye’deki kadar gündemde olduğu bizim gelişmişliğimizde veya daha gelişmiş bir ülke yok. Namuslu insanların, ailelerin, çeşitli toplumsal grupların bir kaba kuvvet ve şiddet olayıyla karşılaşma olasılığı bizimki kadar yüksek başka ülke de yok. Toplum sıradanlaşmaya, olağanlaşmaya başlayan şiddet olaylarından rahatsız ve huzursuz. Vatandaşlar güvenliklerini her geçen gün daha fazla tehdit altında hissettiği halde, kamu otoritesi de ilgili kurumlar da şiddeti önlemeye dönük çaba gütmüyor.
Şiddet olayında temel tespit şudur: Kaba kuvvet ve şiddetten medet ummak, kaba kuvvet ve şiddete başvurarak sonuç almaya kalkışmak, ilkelliğin ve cehaletin doruk noktasıdır. Bu özelliğinin sonucu olarak şiddet, hedef seçtiği kişiler arasında ayrım yapmıyor. Kendini savunma gücü ve olanağı olmayan sayısız kadın, yaşlı, engelli, çocuk sürekli şiddete uğruyor. Bu insanlara şiddet uygulayanlar, pişmanlık duymuyor, aksine bunu kabadayılık sayıyorlar.
DÜELLODAN KAÇAR, PUSU KURARLAR
Ülkemizdeki şiddet faillerinin yiğitlikle, mertlikle, Batı’da olduğu gibi eşit koşullarda kozlarını paylaşmakla ilgileri yoktur. Efelenmelerine rağmen hemen her olayda ağırlıklı olarak arkadan vurma, pusu kurma, bir kişiyi on kişi birden haklamaya kalkışma gibi namertlik yöntemlerini tercih ederler. Rakip tarafından bir düelloya davet edilseler hemen hepsi ortalıktan toz olurlar. Şiddet karşısında yasaların doğru dürüst işletilmemesi, olayların faillerinin karakollarda, adliyelerde gördükleri müsamaha onları hep cesaretlendirir. Bu yüzden kamuoyunun en tepkili olduğu uygulama, şiddet faillerinin ya emniyetten hiç ikna edici olmayan gerekçelerle ya da adliyeden fikir suçlularına bile çok görülen adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasıdır.
Türkiye’de son yıllarda, gözaltına alındıktan sonra karakollardan, adliyelerden sözünü ettiğimiz nedenlerle serbest bırakılan çok sayıda şiddet olayının faili, kamuoyunun gösterdiği çok haklı tepkiler sayesinde tekrar gözaltına alınıp tutuklandılar. Burada sorulması gereken şudur: Polis, savcı, yargıç niçin kamuoyunun kaba kuvvet ve şiddet karşısındaki tepkisini, beklenti ve hassasiyetini, faile ilk gözaltı uygulandığında dikkate almıyor da kamuoyu bunu açık ettiği zaman dikkate alıyor?
DAHA NE BEKLENİYOR?
Elbette bir suçlu için yasal dayanak yoksa kamuoyu tepki gösteriyor diye tutuklama kararı verilemez. Tepki üzerine tutuklama kararı verilebiliyorsa o zaman yasal dayanak var demektir. Bu yasal yetki niçin en başta kullanılmıyor? Bu durum en azından bir bölüm kolluk kuvveti, savcı ve yargıcın içinde yaşadıkları toplumun beklenti ve hassasiyetlerinden kopuk kararlar vermesi anlamına gelmez mi?
Maalesef bu uygulamalar kamuoyunda derin bir çaresizliğe, güvensizliğe sebep oluyor. Toplumun yetkililerden beklentisi, şiddete hiçbir makamda hoşgörü gösterilmemesi, şiddetin çıkmaz yol olduğunun mutlaka kanıtlanmasıdır.
İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar
[UHA Haber Ajansı,15 Haziran 2021]