Myanmar: Küresel Güçlerin “Yeni Oyun” Alanı
UHA HABER / 10 Nisan 2021 tarihinde Myanmar Ordusu’nun Bago kentinde “askeri darbeyi” protesto eden göstericilere ateş açması sonucu en az 20 sivil hayatını kaybetmiştir.[1]
Myanmar’ın yakın tarihine bakıldığında askeri darbelere, diktatör rejimlere ve acımasız şiddet olaylarına yabancı olmadığı görülmektedir. Bu sebepledir ki Myanmar, özellikle ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya gibi aktörlerin Güneydoğu Asya’daki güç mücadelesinde kritik bir rol üstlenmektedir. Nitekim, Myanmar’da 1 Şubat 2021 tarihinde gerçekleşen askeri darbe, ardından patlak veren “darbe karşıtı” gösteriler ve askeri cunta rejiminin protestoculara karşı “kanlı müdahalesi”, bölgedeki küresel güç mücadelesinin daha da derinleşeceğini göstermektedir.
Myanmar’da askeri cunta rejiminin göstericilere yönelik sert müdahalesi, ülkeyi “iç savaş” ortamına sürüklerken aynı zamanda yabancı güçlerin nüfuzuna da açık hale getirmektedir. Giderek artan “iç savaş” riski ve büyüyen kriz ortamı nedeniyle Birleşmiş Milletler’in (BM) Myanmar’a müdahalesi gündeme gelmektedir. Zira Myanmar Ordusu’nun darbe karşıtı protestocuları sert bir şekilde bastırmasının ardından ülkede yaşamını yitirenlerin sayısı 600’ü bulmuştur.[2] Myanmar Ordusu’nun sivillere yönelik artan şiddeti, ülkenin “Vietnamlaşmasına” giden yolu açmaktadır. Myanmar’da son dönemde yaşanan olayları anlamlandırabilmek için öncelikle küresel aktörlerin ülkedeki jeo-ekonomik ve jeo-politik güç mücadelesini ortaya koymak gerekmektedir.
Myanmar’da Jeo-Ekonomik Mücadele
Myanmar, en başta petrol ve doğalgaz açısından zengin bir ülkedir. Bengal Körfezi’ne kıyısının bulunması hasebiyle Uzakdoğu’nun Afrika ve Avrupa’ya açılan kapısı konumundadır. Ayrıca Myanmar, Hindiçin Yarımadası ulaştırma koridorlarında kritik rol üstlenmektedir. Bu bağlamda başta Çin olmak üzere, Hindistan ve Japonya’nın Myanmar üzerindeki ulaştırma, doğalgaz ve transit taşımacılığına ilişkin yatırımları devam etmektedir. Küresel aktörlerin Myanmar’daki ekonomik rekabeti büyük oranda şu projeler üzerinden yürümektedir: “Çin-Myanmar Ekonomi Koridoru”, Japonya-Hindistan Ortaklığındaki “Kaladan Çok Yönlü Transit Taşımacılığı Projesi”, “Bangladeş-Çin-Hindistan-Myanmar Ekonomi Koridoru”, Vietnam, Kamboçya, Tayland ve Myanmar’ı kapsayan “Güney Ekonomi Koridoru” ve “Doğu-Batı Ekonomi Koridoru”dur.
Pekin yönetiminin Hindiçin Yarımadası’ndaki stratejik hedeflerinden biri de Myanmar üzerinden Bengal Körfezi’ne ulaşmaktır. Bu aynı zamanda Çin’in Kuşak-Yol Girişimi’ndeki merkez projelerden biridir. Çin, Kunming şehrinden başlayarak Myanmar’ın sahil şeridindeki Kyaukphyu ve Yangon limanlarına uzanan kara ve demiryolu hatlarını geliştirmek için yatırımlar yapmaktadır. Çin, özellikle kara ve demiryolu sayesinde Myanmar’ın Kyaukphyu Limanı’na ulaşmayı hedeflemektedir. Bu Çin’in Kuşak-Yol Girişimi’ndeki kara koridorlarından biridir. Ayrıca Pekin, Avrupa’ya uzanan 21. Yüzyıl Mavi Ekonomi Koridoru’nda Myanmar’ı “stratejik merkez” haline getirmeyi amaçlamaktadır.
Bu doğrultuda Çin, Kyaukphyu Limanı’na büyük gemilerin yanaşabilmesi için burada “derin deniz limanı” inşa etmektedir. Bu proje kapsamında Çin, liman hisselerinin yüzde 70’ini satın almıştır.[3] Kısacası Çin hem kara hem de deniz yolundan Myanmar’ın Kyaukphyu şehrine ulaşmaya çalışmaktadır. Çünkü Kyaukphyu bölgesi, aynı zamanda zengin doğalgaz ve petrol rezervlerine sahiptir. Halihazırda var olan Çin-Myanmar Petrol ve Doğalgaz Hattı, Pekin’in enerji güvenliği açısından en stratejik yatırımlarından biridir.
Çin’in Myanmar’daki kara koridorları üzerinden ulaşmayı hedeflediği diğer bir kıyı şehri Yangon’dur. Çin, mavi ekonomi koridorundaki ticareti kolaylaştırmak için 2019 yılında Yangon’da Açık Deniz Kılavuzluk İstasyonu inşa etmiştir. Diğer taraftan Myanmar’ın Dawei Limanı’ndaki yatırım fırsatları hem Çin hem Japonya hem de Hindistan arasındaki stratejik rekabetin konusu olmaktadır. Zira Myanmar’ın Bengal Körfezi’ndeki bir diğer önemli şehri olan Dawei; Vietnam, Kamboçya, Tayland ve Myanmar’ı kapsayan “Güney Ekonomi Koridoru”nun Bengal Körfezi’ne açılan kapısı konumundadır.
Dawei Limanı’na en büyük ilgiyi Japonya göstermektedir. Halihazırda Tokyo, burada derin deniz limanı inşa etmekte ve serbest ticaret bölgesi kurmaya çalışmaktadır. Japonya, Hint Okyanusu’na en kısa yoldan açılabilmek adına Dawei’yi “stratejik merkez” olarak görmektedir. Bu sayede Japonya, Vietnam-Kamboçya-Tayland-Myanmar hattını kullanarak hem Çin’i hem de Malakka Boğazı’nı “bypass” etmeyi amaçlamaktadır. Bu anlamda Japonya ve Hindistan, Çin’in Myanmar’daki ekonomik projelerine karşı işbirliği yollarını aramaktadırlar.
Diğer taraftan Çin’in Kuşak-Yol Girişimi kapsamında bölge ülkelerinde yaptığı devasa yatırımlar sebebiyle ABD, Hindiçin Yarımadası’ndaki ekonomik projelerde ve doğrudan yabancı yatırımlar konusunda Çin’in gerisinde kalmaktadır. Dolayısıyla bölge ülkeleri, Çin ve Japonya’nın dışında ABD’nin bölgede daha fazla yatırım yapmasını arzulamaktadırlar. Özellikle Hindistan ve Japonya, Çin’in projeleriyle rekabet edebilmek için Rusya ve ABD’yle ekonomik işbirliği projeleri üzerinde durmaktadırlar.
Myanmar’da Jeo-Politik Mücadele
Myanmar’daki askeri darbe, pek çok uzmana göre Çin’in bölgedeki güç projeksiyonun bir yansıması olarak görülmüştür. Diğer taraftan Myanmar’daki hadiseler, ABD’nin Çin stratejisinde başarısızlığa uğraması şeklinde değerlendirilmiştir. Nitekim ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi, bölgedeki antidemokratik rejimleri “özgürleştirmek” ve onları “liberal ekonomik sisteme açık hale getirmek” üzerine kurulmuştur.
Bu bağlamda bölge ülkelerinde yaşanan darbeler, ABD’nin Hint-Pasifik stratejindeki en önemli kırılmaları ifade etmektedir. Örneğin Hindiçin Yarımadası ülkelerinden biri olan Tayland, Barack Obama dönemindeki Asya Pivot stratejisi kapsamında ABD’nin önemli bir askeri ve siyasi müttefiki haline gelmiş, ancak 2014 yılındaki askeri darbe sonrası iktidara gelen Prayuth Chan-ocha yönetimi, ekonomik ve siyasi partner olarak Çin’e yönelmeye başlamıştır.
ABD için şimdi benzer bir durum Myanmar’da yaşanmaktadır. Myanmar Ordusu’nun 1 Şubat 2021 tarihinde yönetime el koymasının ardından ülkenin eski lideri ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii başta olmak üzere pek çok yetkili gözaltına alınmış ve ülkenin demokratik kazanımları bir anda yok olmuştur. Bunun üzerine ABD, Myanmar Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing ile yardımcısı Soe Win’i ve diğer üst düzey askeri yetkilileri yaptırım listesine ve ayrıca ticaret kara listesine dâhil etmiştir. Buna ek olarak ABD, 2013 yılında Myanmar’la imzalan ticaret anlaşmasını askıya almıştır. Tüm bu gelişmeler, ABD’nin bölge jeopolitiğinde Çin’e karşı aldığı büyük bir darbe olarak yorumlanmıştır. Buna göre ABD, Güney ve Güneydoğu Asya’daki tüm cepheleri Çin’e karşı kaybetmektedir.
Benzer endişeleri Rusya ve Hindistan da paylaşmaktadır. Öncelikle Rusya, Çin’in Myanmar’daki askeri darbe üzerinden bölgede jeo-stratejik bir avantaj elde edeceğinin farkındadır. Bu yüzden Moskova yönetimi, Çin’in yakın çevresindeki askeri-güvenlik eylemlerine karşılık başta Orta Asya ülkeleri olmak üzere Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Japonya ve diğer bölge ülkeleriyle işbirliği arayışlarına ağırlık vermiştir. Bu durum, Rusya’nın Çin’i kuşatma strateji olarak yorumlanabilir. Öte yandan hem Hindistan hem Japonya, bölgede artan “Çin tehdidine” karşı, artık Rusya’yla işbirliğine büyük önem vermeye başlamışlardır.
Sonuç olarak Myanmar, hem sahip olduğu zengin hidrokarbon kaynakları hem ekonomi koridorlarda üstlendiği kritik rol hem de ülkenin içerisine sürüklendiği iç savaş ve siyasi istikrarsızlık ortamı nedeniyle küresel güçlerin “yeni oyun” alanına dönüşmektedir.
[1] “Myanmar Ordusu Bago’da Protestoculara Ateş Açtı: 20 Ölü”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/myanmar-ordusu-bagoda-protestoculara-ates-acti-20-olu/2204088, (Erişim Tarihi: 10.04.2021).
[2] “Myanmar’da Darbe Sonrası Şiddet Durmuyor: Ölü Sayısı 581’e Yükseldi”, TRT Haber, https://www.trthaber.com/haber/dunya/myanmarda-darbe-sonrasi-siddet-durmuyor-olu-sayisi-581e-yukseldi-570799.html, (Erişim Tarihi: 07.04.2021).
[3] “Harbored Ambitions: How China’s Port Investments Are Strategically Reshaping The Indo-Pacific”, Raytodd, https://raytodd.blog/2018/04/18/harbored-ambitions-how-chinas-port-investments-are-strategically-reshaping-the-indo-pacific/, (Erişim Tarihi: 07.04.2021).
***
Cenk TAMER
2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Lisans eğitimi süresince Ankara’da çeşitli stratejik araştırma merkezlerinde eğitim, seminer ve staj faaliyetlerinde bulundu. 2016 yılında Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları bilim dalında ‘1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası’ adlı tez çalışmasıyla yüksek lisansını tamamladı. Akademik düzeyde çeşitli makaleleri ve çalışmaları bulunan Cenk TAMER, halen Ortadoğu ve İran üzerine çalışmalarına devam etmektedir. İyi derece İngilizce bilmektedir.
[UHA Haber Ajansı, 16 Nisan 2021]