Afrika’da yüzde 80’in bankayla teması yok!
UHA HABER / Türk büyükelçi, diplomat, Afrika araştırmacısı, ilahiyatçı ve tarihçi Prof. Dr. Ahmet Kavas, Afrika kıtasında 46 banka grubunun bulunduğunu hatırlatarak, bu bankalarda işlem gören meblağın 1 trilyon 300 milyar doları bulduğunu açıkladı.
Prof. Dr. Ahmet Kavas, (TÜHA) TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, Bankaların 2019 yılındaki toplam yıllık kârının ise 80 milyar dolar olduğunu, 36 ülkede ağ kuran Ecobank’ın ise kıta genelinde varlık gösterdiğini ifade etti.
Günümüzde Fransa’da 100 bin nüfuslu bir şehirde ortalama 69 banka şubesi hizmet verirken Sahraaltı Afrika’da aynı nüfusa üç şube düştüğünü söyleyen Prof. Dr. Kavas, Kıta nüfusunun yüzde 80’inin bir banka şubesi ile temasının olmadığını ve bu durumun bir fırsat penceresi olarak görüldüğünü belirtti.
Prof. Dr. Ahmet Kavas, şöyle devam etti:
“Teknolojiye bağlı gelişmelerin en hızlı şekilde uygulandığı yerlerden biri de bankacılık hizmetleri. Bu sektördeki dönüşüm, sadece gelişmiş ülkelerle sınırlı değil. Afrika’da özellikle nüfusun kalabalık olduğu Sahraaltı bölgesinde 2000 yılından bu yana pazar paylarının kapışılması kimseden gizli kalmıyor.
Bu coğrafyada, alışageldiğimiz klasik uygulamadan modern bankacılık hizmetlerine geçişin ne zaman yaygınlaşacağını beklerken daha farklı bir şey yaşanıyor. Farklı finansal teknoloji süreçlerinin toplumların hayatlarına girmelerinden öte, adeta bir anda kapladıklarına şahit oluyoruz”.
SÖMÜRGE MEMURLUĞU
19. yüzyılın ortalarında Afrika’da adım adım ilerleyen ve 20. yüzyılın başına gelindiğinde adeta ayak basmadık yer bırakmayan Avrupa sömürgeciliğinin kendi kıtasında giderek güçlenen bankacılık alanındaki tecrübelerini çok sınırlı olmakla birlikte bu kıtaya da taşıdığını dile getiren Prof. Dr. Ahmet Kavas, “Çünkü kurdukları her bir sömürge idaresinin özellikle merkezlerindeki memurları ve taşıdıkları Avrupalılar için de bu hizmete ihtiyaç vardı. 1960 yılında büyük oranda bağımsızlıkları verilen yeni ülkeler, her ne kadar kendi devlet bankalarını kursalar bile bir müddet daha eski yönetimden kalan ve Paris, Londra, Brüksel, Madrid, Lizbon ve Roma gibi başkentlerden gelen desteklerle çalışmalarını sürdürenler yanında kendilerininkilerin güçlenmeleri uzun zaman alacaktı. Köklü İngiliz ve Fransız bankaları 1990’lı yılların sonunda bankacılık alanında hakim oldukları kıtadan yavaş yavaş çekilseler de faaliyetlerini durdurmadılar. Özellikle bu ikincisinin 76 ülkede 32 milyon müşteri sayısına ulaşan Société Générale isimli bankası, halen Sahraaltı Afrika’da 19 ülkede bin şubesi ile ve yenilenen hizmet sunumları ile etkinliğini en üst seviyede devam ettiriyor” dedi.
ÜLKE BANKALARI
Prof. Dr. Kavas, Yaşanan problemlere rağmen Afrika ülkelerinin bu zorlu süreçleri ve birçok sıkıntıyı aştıklarına dikkat çekerek, Kıta ülkelerinin her birinin kendi bankası olduğu gibi batı, doğu, orta ve güney bölgelerinde ortak para ve banka birliklerini kurduklarını, Mısır ve Fas Krallığı özelinde Libya, Tunus ve Cezayir, kıtanın birçok ülkesinde de bankacılık alanında ciddi hamleler yaptığını açıkladı.
KALKINMA BANKASI
Ayrıca 1963 yılında kurulan ve 2017’de sermayesini 67 milyar dolara yükselten Afrika Kalkınma Bankası’nın olduğunu aktaran Prof. Dr. Ahmet Kavas, bu bankanın, kıta ülkelerinin tamamının yanı sıra Türkiye dahil Asya’dan 8, Avrupa’dan 16 ve Amerika’dan 4 ülke ile güçlü bir finans kurumu olduğunu söyledi.
ECOBANK FARKI
Prof. Dr. Kavas, Afrika devletlerinin, finans sistemine özel bankaları ilave etmede fazla gecikmediklerini hatırlatarak, “Öyle ki artık bir ülkenin özel bankası birçok ülkede kendisine etkinlik alanı açıyor. Ecobank gibi 36 ülkede bir ağ kurarak kıta genelinde varlık gösterenler oldu. Halen kıta genelinde 46 banka grubu bulunuyor” şeklinde konuştu.
Tüm bu gelişmelere rağmen Sahraaltı Afrika özelinde (49 ülke) henüz nüfusun yüzde 35’inin bir banka ile temasının bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Ahmet Kavas, “Yani en azından bir işlem yaptığı tespit edilmiş. Fakat bunun içinden Afrika’nın 100 en büyük bankasının yüzde 35 bilançosuna sahip dört bankanın sahibi Güney Afrika Cumhuriyeti ve Nijerya gibi bu alanın güçlü banka ağları olanların halkları istisna tutulunca bu oran yüzde 20’lere kadar düşüyor. Yani o bölgedeki insanların henüz yüzde 80’inin bir banka şubesi ile teması yok” dedi.
Prof. Dr. Kavas, günümüzde Fransa’da 100 bin nüfuslu bir şehirde ortalama 69 banka şubesi hizmet verirken Sahraaltı Afrika’da yok denecek kadar az olduğunu ve aynı oranda bir kitleye sadece üç şube düştüğünü belirtti.
“Seneden seneye yaşanan olumsuzluklara rağmen Afrika’nın tamamında bankalarda işlem gören meblağın 1 trilyon 300 milyar doları bulduğu biliniyor” diyen Prof. Dr. Ahmet Kavas, 2019 yılındaki toplam kârlarının 80 milyar dolar olduğunun hesap edildiğinin altını çizdi.
PARA TRANSFERİ ÇİLESİ
Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da yaşayan milyonlarca Afrika kökenlinin kendi ülkeleri ile temaslarını koparmamasının da finans alanındaki faaliyetleri görünmez şekilde etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Kavas, ayrıca kıtada, diğer ülkelerin ticari faaliyetlerinin de bu konuyu ilgilendirdiğini, Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Vietnam, Endonezya ve Körfez ülkeleri ile Türkiye ve Rusya gibi ülkelerle Afrikalıların ticaretlerinin de ciddiye alınması ve bunların hepsinden bir şekilde para akışlarının yapılması gerektiğini açıkladı.
Prof. Dr. Ahmet Kavas, şöyle devam etti:
“Rakam olarak küçük miktarlarla işlem yapılsa da sonuçta toplamda büyük bir hacim oluşuyor. 2910 yılında, zengin ülkelerden gelir seviyesi düşük ülkelere bankacılık ağları dışından 550 milyar dolar civarında para aktarıldığına dair veriler var. Bunun yaklaşık beşte birisi ise Afrika ülkelerine yapılıyor.
Devletlerin, sınır ötesine kayıt dışı kaynak aktarıldığını tespit edecek yöntemleri devreye alması fazla uzun sürmedi. Bu tür işlemler, 1960’ların sonunda küçük miktarlarda başlasa da 2010’a gelindiğinde, kaynakları sınırları dışına çıkarılanların tahammül edilemeyecekleri miktarlara ulaştı. Öyle ki bu tür transferler, kıta devletlerine gelen doğrudan yabancı yatırım miktarlarını da katlayacak bir seviyeleri gördü”.
MALİ TAKİP
Zengin ülkelerin, sahip bulundukları teknolojik gelişmeleri bu alana kaydırarak, bu gidişi önleyecek yolları keşfedeceklerini aktaran Prof. Dr. Kavas, Zira bu kadar büyük para çıkışları kendi ekonomilerini derinden etkilemekteydi. Öncelikli iki konunun üzerinde ısrarla durarak tüm uluslararası kamuoyunun adeta onayını aldılar. Birincisi kara para aklanmasının önlenmesi, ikincisi ise terörü finanse eden yolların kapatılması idi. Sadece bu iki bahane bile tüm tedbirleri almayı gerektirecek kadar önemliydi ve hemen kabul gördü.
Şimdilerde ne yapıp edip dünyada mobil paranın en hızlı ve çok fazla işlem gördüğü bölge olarak Sahraaaltı Afrika seçildi ve artık kimin cebinde ne kadar parası var, tam değilse de ciddi oranda bilinecek hale gelindi”.
LÜBNANLILAR KENDİ FİNANS KURUMLARINI KURDU
Afrika ülkelerinde yaklaşık 500 bin Lübnanlının yaşadığını anlatan Prof. Dr. Ahmet Kavas, bunların bu kıtada hayatlarını kazanırlarken, genelde ticaretle uğraştıklarından tedariklerinin tamamına yakınını Avrupa ülkelerinden yaptıklarını belirtti.
Prof. Dr. Ahmet Kavas, elde ettikleri ciddi kazançlarını ise daha kârlısını bulamadıkları sürece Beyrut Bankalarındaki hesaplarında tuttuklarını dile getirerek, “Bilhassa Şii mensupların hesaplarını yakın takibe alan ABD ve bazı Avrupalı ülkelerin tavırları onları iyice Lübnan’a bağlı hale getirdi. Ancak ülkelerinde yaşanan bunalımlar yüzünden neredeyse kendi ana paralarını dahi çekemeyecek hale gelmeleri onları yaşadıkları ülkelerde kendi finans kurumlarını kurmaya sevk etti” şeklinde kaydetti.
HABER : Ataner YÜCE & Emekli TRT Muhabiri
[UHA Haber Ajansı, 26 Mart 2021]