Müslümanlık, Çağdaşlık ve Roger Garaudy
1982 yılında Müslüman olduktan sonra, “Ben İslam’a bir elimde İncil, bir elimde Kapital’le geldim” diyerek, İslam onay vermediği halde öldüğünde cesedinin yakılmasını vasiyet ederek sıra dışı bir Müslüman olduğunu ilan eden ünlü filozof Roger Garaudy, bağnaz/sofu Müslümanlar tarafından Müslümanlığı tartışılırken bütün Hıristiyan âlemi tarafından unutulmuşluğa terk edilmişti.
Yıllarca Protestan gençlik örgütü üyeliğinde bulunmuş; uzun yıllar Fransız Komünist Partisinin en prestijli üyesi, genel sekreteri ve en büyük ideologu olmuş;
20. yüzyılda bütün dünyada Fransa’nın en büyük filozoflarından biri olarak şöhret yapmış birinin, Batı’da İslamofobinin kıpırdamaya başladığı bir dönemde “Ben Müslüman oldum” demesinin, çok büyük tepkileri ve hatta düşmanlıkları göze alması gerektiğinin bilincinde olarak İslam’ı seçmesinin biz sıradan fanilerinkini epeyi aşan bir cesaret işi olduğunu kabul etmek o kadar zor değildir.
Garaudy’nin İslam anlayışı bilhassa muhafazakâr İslamcı çevrelerde eleştirilere uğramış, kimi görüşleri hiç kabul görmemiştir.
Onu eleştiren ve hatta Müslüman bile saymama eğilimi gösterenlerin, kendilerini ise dört dörtlük Müslüman sayanların acaba kaçta kaçı, Garaudy’nin İslam’ı kabul etmesi sebebiyle uğradığı hücumlara, hakaretlere göğüs gerebilirdi?
Garaudy, gerçekten farklı bir İslam anlayışı öne süren, pek alışılmamış şeyler söyleyen bir Müslüman’dı.
İslam’ın yaşanılan ve yaşanılacak olan her çağın problemlerini çözecek yorumlara elverişli zenginlikte ve esneklikte bir din olduğuna;
sömürünün yok edilmesi, tüm insanlığın barış ve huzuru için bu zengin potansiyelin harekete geçirilmesi gerektiğine inanıyordu.
Türkiye’den tanıdığı bir aydın olan merhum Ahmet Taner Kışlalıyla bir sohbetinde ona şöyle demişti:
“İslam’ın özü ile o özden yola çıkarak o günün koşullarına göre üretilmiş çözümleri birbirine karıştırmamak gerekir. Ben 1400 yıl öncesinin koşulları içinde konulmuş kurallara uymak için dinimi değiştirmedim. O özü beğendiğim için Müslüman oldum. 1400 yıl öncesinin koşullarına getirilmiş olan çözümleri dâhiyane buluyorum. Ama onların bugün de uygulanmasını savunmayı da aptalca buluyorum.”
(Cumhuriyet, 25.09.1997)
“Beni Komünist yapan ne ise Müslüman yapan da odur” diyen Roger Garaudy’nin ; Yaşayan İslam, İslam’ın Vaat Ettikleri,
İslam ve İnsanlığın Geleceği gibi İslam’la ilgili çok sayıda eserinden çıkarılabilecek özet şudur:
İnsanlığın evrensel barışa ve kimsenin kimseyi ezmediği sosyal adalet düzenine erişebilmesinin zemini Kur’an’dır.
Onun gözünde Kur’an hiç eskimeyen, daima yenilenen bir kitaptır. Bu kanaatini şöyle ifade etmiştir:
“Dünyada her fikir, her söz elli yüz sene içinde eskiyip değerini yitirmeye mahkûmdur. Bunun tek istisnası Kur’an’dır. Eskimediği gibi
her geçen gün daha anlaşılır hale gelmekte, adeta gençleşmektedir.”
Roger Garaudy, dinlerin ve ideolojilerin asr-ı saadet/altın devir olarak nitelenen her yönden başarılı dönemlerini idealize etmenin, hep ona takılıp kalmanın bir entegrizm (bağnazlık, donup kalmışlık) olduğunu ifade etmiştir.
O, entegrizmin yeni arayışların, yeni yorumların ve güncel sorunlara çözüm bulma çabalarının önünü kesen bir felsefe olduğunu bir Hıristiyan, bir Marxist olarak ilan ettiği gibi Müslüman olarak da ilan etmiştir.
Roger Garaudy, Türkiye’de 20. yüzyılın 2. yarısından itibaren bilinen tanınan Marksist bir Fransız filozofuydu.
1960’ların ortalarında dilimize çevrilen “İslamiyet ve Sosyalizm” adlı eserinde İslam’la ilgili fikirleri, sanki onun ilerde Müslüman olacağının işaretleri gibidir.
İslam’ın bilhassa sosyal adalet telkinlerine; zayıfı, yoksulu kollamayı emreden esaslarına, ortaçağ boyunca bilimsel araştırmalara en geniş özgürlükleri tanımasına Müslüman olmadan önce de her zaman övgüyle yaklaşmıştır.
Garaudy, Müslüman olmadan önce de sonra da çok büyük fikir çileleri çekmiş,
tek başına büyük mücadeleler vermiş; evrensel bir perspektifle insanoğluna yönelik zulümlerin, baskıların, eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasının çarelerinin neler olabileceğini araştırmış; bu araştırmalar onu İslam’a ulaştırmıştır.
Ararken de aradığını bulduğunda da hep yalnızdır, ama bu yalnızlık sebebiyle doğru bildiğinden hiç şaşmamış; doğru bildiği yolda tek başına yürümekte hiç tereddüt göstermemiştir.
Geçen yüzyılın sonlarında yazdığı, Türkiye’deki en iyi Garaudy uzmanı olan, Garaudy’nin birçok eserini Türkçeye kazandıran
Cemal Aydın’ın çevirdiği “Yüz Yılımızda Yalnız Yolculuğum” adlı eseri, adıyla bile onun yürüdüğü yolda hissettiği yalnızlığı anlatmayı başarıyor. (Düzenleme: Fatih Mehmet Yıldırım)
İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar
[TÜHA Haber Ajansı,27 Şubat 2021]