2500 yıllık Türk motifli halının canlı renklerinin sırrı çözüldü
UHA HABER / Rusya’nın Altay Dağları taraflarında Pazırık bölgesinde keşfedilen ve “dünyanın en eski halısı” olarak kabul edilen Türk motifli Pazırık Halısı’nın canlı renklerinin sırrı çözüldü.
(UHA) Uluslararası Haber Ajansı‘nın ‘EuroNews‘den aktardığı Kerem Congar’ın haberine göre,Söz konusu Pazırık Halısı Sovyet arkeolog Sergei Ivanovich Rudenko tarafından 1949 yılında yapılan bir kurgan (tepe mezar) kazısında keşfedilmiş ve 2 bin 500 yıl önce dokunduğu ortaya çıkmıştı.
Bilim insanları St.Petersburg Hermitage Müzesi’nde sergilenen ve Orta Asya Türklerinin kullandığı çift simetrik düğümlerle dokunan yün halıyı Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) yardımıyla inceledi. İnceleme sonunda halının yün liflerinde fermentasyon sonucu elde edilen özel bir boyama tekniği kullanıldığı sonucuna varıldı.
Friedrich-Alexander Üniversitesi Erlangen-Nürnberg Fizyoloji ve Fizyopatoloji Enstitüsü’nden Doktor Karl Messlinger yaklaşık 30 sene önce, 1991 yılında halıyı incelemiş ve bu tarihi eserden bazı lif parçaları elde etmişti.
Doktor Messlinger ekibiyle birlikte SEM tekniğine dayanarak halı üzerindeki kaldırılmış kütikül katmanları altındaki liflerin enine kesiti boyunca, renk pigmentlerinin dağılımını ve fermente edilmiş yün parçalarını keşfetti. Ancak Pazırık halısında kütikül kalmadığı için SEM analizi, yünün liflerinin fermente tekniği kullanılarak boyandığını kanıtlamaya yeterli olmadı.
“Lifler arasında alüminyum parçaları var”
Daha sonra halı, farklı bir tekneloji olan yüksek çözünürlüklü x ışınlı floresan mikroskobuyla incelendi. Bu araştırma yine Friedrich-Alexander Üniversitesi’nden röntgen bilimi mikroskopi uzmanları Andrea Spaeth ve Rainer Fink tarafından yapıldı.
Çalışmada Türk kırmızısı (Alizarin) olarak bilinen ve Orta Asya’da yüzyıllardır kullanılan kızılımsı liflere odaklanıldı. Bu liflerin içerisinde alüminyum parçaları bulunduğu kaydedildi.
Doktor Messlinger yaptığı açıklamada, “Fermentasyon süreci metal bileşenlerin yünlü kılların içerisine işlemesini sağlıyor. Bu püf noktası çok önemli. Bu sayede dış katmandaki kıllar da ayrılıyor ve metal bileşenlerin girişini sağlıyor. Bitkisel bazlı renk özü de, bu etkileşim sayesinde halının derin bir şekilde boyanmasını sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
Araştırmacı Rainer Fink ise, bu iki yeni teknikle halı liflerinin içerisindeki alüminyum parçalarının oluşumunu görselleyerek, boyama tekniğini kanıtladıklarını belirtti.
Birçok tarihçinin ortak görüşü: Pazırık eserleri ve 2 bin 500 yıllık halı Hunlar’a ait
Pazırık kurganlarından çıkarılan ve Uygur Türkleri ya da Hunlara ait olduğu düşünülen yaklaşık 2 bin 500 yıl önce dokunan halı konusunda bazı görüş ayrılıkları da mevcut.
Tarihçi Johanna Zick Nissen bu halının Anadolu’ya kadar uzayan sınırlar içinde dokunduğu kanaatını taşırken, R. Ghirsman ve K. Jetter gibi bazı Pers medeniyeti uzmanı batılı sanat tarihçileri ise bu müstesna halının “şehir kültürü” dışında yaşayan bir cemiyet içinde dokunamayacağı görüşünde birleşiyor.
Ancak Ortaçağ döneminde Uygur Türklerinin yaşadığı Türkistan bölgesinde zengin bir dokuma geleneğinin olduğu biliniyor. Doğu Türkistan’ın Kaşgar, Hotan, Kuca ve Turfan gibi önemli şehirlerinde hala geleneksel tarzda halılar dokunuyor.
Kiseljov ve Simirnov gibi Sovyet tarihçileri ise bu halıların Hunlar’a ait olduğunu ifade ediyor. Türk tarihçi Abdülkadir İnan, Altay’da Pazırık hafriyatında çıkarılan atların vaziyetinin “Türkler’in defin merasimi bakımından izahı” olduğunu ifade ederken Türk Tarihi Profesörü Bahaeddin Ögel, Pazırık kurganlarının Büyük Hun İmparatorluğu’na ait olduğunu görüşünü savunuyor.
Rene Huyghe, Vadime Elisseeff, Mario Bussagli gibi Batılı tarihçiler de yine bu halıların ve Pazırık kurganlarında bulunan diğer eserlerin sahiplerinin Hunlar olduğunu söylemişlerdir.
[UHA Haber Ajansı, 23 Mart 2021]