Fidan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunda Suriye yönetimine ve halkına güvendiğini vurgulayarak, “Herkes kendi yuvasına dönmek ister muhakkak. Oradaki şartlar iyileştikçe, burada bir devamlılık olduğu duygusu oluştukça ben geri dönüşlerin tabii ki artacağına inanıyorum.” dedi.
Fidan, İsrail’in, Suriye’deki yeni yönetimin elindeki imkan ve kabiliyetleri yok etmek için bir strateji geliştirdiğini paylaşarak, “Bence bu strateji çok tehlikeli. Bu strateji büyük bir provokasyona yol açabilir. Bunu göz ardı ediyorlar. Her şey bu kadar güllük gülistanlık gitmeyebilir. Onun için kendilerine haber yolladık. Artık provokasyondan vazgeçin, Suriye yönetiminin kontrolü altında bulunan yerleri bombalamaktan vazgeçin.” diye konuştu.
Suriye’de iç savaşın 2011’de başladığını hatırlatan Fidan, Suriye halkının yanlış yönetimden kaynaklanan eksikliği ve baskıyı protesto ettiğini, ardından da iç savaşın başladığını söyledi.
Fidan, iç savaşın Türkiye’nin yanı başında olduğu için, terörizme ve diğer karşıtlıklara karşı bir refleks geliştirmesi gerektiğini belirterek, “Devletimiz krizin başından beri bütün organlarıyla bu krizi çok yakından takip etti.” dedi.
“Suriye’yi düşünmediğim hiçbir mesai günüm, başka normal günüm de olmadı.” diyen Fidan, bu konunun her zaman Türkiye’nin gündeminde olduğunun altını çizdi.
Fidan, Suriye konusunun çok katmanlı olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu konunun her zaman arkasında durduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Biz de profesyonel bütün metotları geliştirerek bu krizi hem uluslararası ortaklarımızla, hem yerel ortaklarımızla yürütmeye çalıştık. Biz bir sorunla karşılaştığımız zaman, bizim niyetimiz ve politikamız belliydi. Biz sorundan önce de Suriye halkının iyiliğini istiyorduk.”
Fidan, zaman zaman karamsar noktaya gelindiği anlar olduğunu kaydederek, Halep’in düşmesi ve bir takım kuşatmaların yaşanması gibi dönemlerde çok kritik stratejik kararlar alınması gerektiğinin altını çizdi.
Bu süreçte terörle mücadelede atılan adımlara değinen Fidan, yapılan operasyonları anlattı ve aynı zamanda Türkiye’nin Rusya, ABD ve İran gibi aktörlerle de bir ilişki tarzı geliştirdiğine dikkati çekti.