“En güçlü tepkiyi veren ülkelerden biriyiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail’in Gazze’ye 7 Ekim 2023’te başlattığı saldırılar Lübnan’ı, Suriye’yi ve diğer bölge ülkelerini de içine alacak şekilde genişliyor. Birileri ısrarla görmezden gelse de Türkiye’nin hemen yanı başında son derece kanlı, son derece tehlikeli bir savaş tam 14 aydır devam ediyor. Türkiye olarak, İsrail hükümetinin saldırgan politikasına ilk günden itibaren en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biriyiz” dedi. şeklinde konuştu
Katıldıkları her uluslararası toplantıda Gazze’de yaşanan vahşete dikkat çektiklerini söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin Gazze’ye gönderilen insani yardımlar noktasında 86 bin tona ulaşan yardım miktarıyla ilk sırada yer aldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’le ticareti tamamen keserek, yaklaşık 9,5 milyar dolarlık bir ticaret hacminden sarfı nazar ettiklerini belirterek, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma başvurusunun geçen aylarda yaptıklarını anımsattı.
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası örgütlerde İsrail’i çatışmaları durdurmaya zorlayacak tedbirler alınması için uğraştıklarına işaret eden Erdoğan, İslam dünyasının İsrail hükümetine karşı tek yürek, tek bilek olması için yoğun gayret gösterdiklerini söyledi.
“Terör yaftası vuranlarla işbirliğini sorgulasınlar”
“Şunun bilinmesini isterim. Biz, insanlığımızın sınandığı bu imtihan günlerinde, Filistin halkına ve Gazzeli mazlumlara kardeşlik görevimizi yerine getirmenin gayretindeyiz.” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin, Filistin halkının haklı mücadelesine verdiği güçlü desteğin en yakın şahidi, bizzat Filistinli, Gazzeli kardeşlerimizdir. Böyle insani bir meseleden siyasi rant devşirmeye çalışan siyaset tüccarlarını, bugüne kadar muhatap almadık, bundan sonra da almayız. Çoğu çocuk ve kadın 50 bin masumun kanı üzerinden oy hesabı güdenleri önce Allah’a sonra da aziz milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Şahsımıza, partimize ve iktidarımıza işbirlikçi iftirası atanlar, önce gitsinler, Filistin direnişine terör yaftası vuranlarla kurdukları işbirliğini sorgulasınlar. 14-28 Mayıs seçim sürecinde Suriyeli mazlumlara yönelik ırkçı söylemlere sessiz kalmalarının hesabını versinler. Kimse kusura bakmasın, bizim Filistin davasına sağladığımız desteğin zekatı bile bunların tamamının yaptıklarından katbekat fazladır. Şunu çok net belirtmek durumundayım. Türkiye, Filistin, Gazze ve Lübnan için görünenden, konuşulandan, basına yansıyandan çok daha fazlasını yapmaktadır. Soykırım duruncaya, Gazze ve Filistin tamamen özgürleşinceye kadar tüm gücümüzle, tüm imkanlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız.“
Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi İkinci Olağanüstü Ortak Zirvesindeki konuşmalarında bu dik ve dirayetli duruşu yine çok güçlü biçimde ortaya koyduklarını hatırlatan Erdoğan, Riyad toplantısında Gazze’deki katliamın durdurulması için Türkiye’nin attığı adımlardan ve insani yardım çabalarından bahsedildiğini söyledi.
Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi’ne katılmak üzere gittikleri Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de iklim krizinin yanında Gazze’deki İsrail barbarlığını da gündeme getirdiklerini belirten Erdoğan, burada ayrıca Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve bu mücadelede attığı adımları anlattığını, eşi Emine Erdoğan’ın girişimleriyle başlatılan ve kısa sürede küresel bir projeye dönüşen Sıfır Atık Hareketinin önemini ifade ettiklerini söyledi.
Her iki zirvede pek çok devlet ve hükümet başkanıyla görüşmeler yaptıklarını, bunların tamamında Gazze ve Lübnan’daki katliamlara dikkati çektiklerini aktaran Erdoğan, “14 Kasım’da ülkemize resmi ziyarette bulunan Katar Emiri Şeyh Temim ile görüşmemizin ana konusu, ticari ve ekonomik ilişkilerimizin yanı sıra Gazzeli ve Lübnanlı kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntılardı. Aynı şekilde 18-19 Kasım tarihleri arasında Brezilya’nın Rio şehrinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’nde de Gazze soykırımıyla birlikte İsrail’in işgal ve istila politikasının ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya için oluşturduğu tehdidi tüm boyutlarıyla muhataplarımıza izah ettik” diye konuştu.
“Zalimler kaybedecek, kazanan Filistin davası olacaktır”
Erdoğan, tüm bunlar apaçık ortadayken Filistin meselesi konusunda Türkiye’yi haksızca eleştirmenin, bir hassasiyetin değil kötü niyetin göstergesi olduğuna işaret etti.
“Şehit edilen her Filistinli kardeşimizin acısı herkes gibi bizim de yüreğimizi dağlıyor.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Sıkıştırıldıkları 360 kilometrelik dar bir alanda bombaların altında hayatta kalma mücadelesi veren kardeşlerimizin dramları, herkes gibi bizi de hüzünlendiriyor. İnsan haklarında mangalda kül bırakmayanların katliamlarını sürdürmesi için İsrail’e verdiği koşulsuz destek, herkes gibi bizi de öfkelendiriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden uluslararası medya kuruluşlarına kadar elimizi attığımız her yerde şahit olduğumuz iki yüzlülük, herkes gibi bizim de umutlarımızı kırıyor. Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen yılmadan, siyonist lobinin baskılarına teslim olmadan, kimseden çekinmeden, korkmadan Filistin halkına ve Gazzeli kardeşlerimize destek oluyoruz, olmaya da devam edeceğiz. Hep söylediğimiz gibi, ‘men sabera zafera’, sabreden zafere ulaşır. İnşallah Filistin halkı da bu zor günlerin sonunda feraha, barışa, huzura kavuşacak. Zalimler kaybedecek, kazanan Filistin davası olacaktır.”
Soykırım suçlularının döktüğü masum kanların hesabını mutlaka adalete vereceğini vurgulayan Erdoğan, “Uluslararası Ceza Mahkemesinin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkarması, bu yönde atılmış çok cesur bir adımdır. Netanyahu ve katliam şebekesi için çember giderek daralmaktadır. Bu kararın uygulanması, Roma Statüsüne taraf ülkeler için bir samimiyet testi teşkil ediyor. Kararı uygulamakla yükümlü ülkelerin çoğunun destek beyan etmesini bu bakımdan takdire şayan buluyoruz. Türkiye olarak biz de Uluslararası Ceza Mahkemesinin aldığı bu cesur kararı destekliyoruz.” ifadelerini kullandı.