Tarihi Fırsat Penceresi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “yeni siyasi iklim ve uzlaşı arayışı” ile ilgili genel ilkeler olarak şunları söyledi: “Şiddeti övenlere, şiddeti bir hak arama yolu olarak görenlere, yedeğine silahı, terörü alarak siyaset yapmaya kalkanlara müsamaha ile yaklaşamayız.“
Doç. Dr. Nebi MİŞ & SETA Genel Koordinatörü ve Siyaset Araştırmaları Direktörü
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin tarihi önemdeki konuşmasının içinde şu cümleler vardı: “Terör başka siyaset başkadır. İkisi arasına kalın bir çizgi çekilmeden, duvar örülmeden, silah dışlanmadan, en başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere, Türk vatandaşları layık olduğu insani gelişmişlik düzeyine, refah, huzur ve güvenlik mertebesine çok zor ulaşacaktır.”
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında, “Türkiye’nin geleceğinde teröre ve terörün karanlık gölgesine yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz” ifadesinin altını çizelim.
Bahçeli’nin konuşmasında ise aynı minvaldeki cümle şuydu: “Türkiye bölücü teröre asla rıza göstermeyecek, müzakere ve mütareke dayatmaları işe yaramayacaktır.”
Cumhur İttifakı tarafından atılan yeni bir “tarihi fırsat penceresi” var. Hem MHP Lideri Bahçeli hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediklerinin ve genel yaklaşımın iyi anlaşılması lazım.
Bu tarihi fırsat penceresini eski çözüm sürecinin doğrudan devamı gibi görmek en baştan yapılacak hatadır. Tabii ki, tecrübelerden yararlanmak, geçmişten ders çıkarmak gerekir.
Liderlerin açıklamasına bakıldığında, bu “yeni yaklaşım“ın öne çıkan belirli ilkeleri var.
Birincisi; önce yeni bir siyasi ikliminin oluşturulması. Burada milli birlik ve bütünlük çağrısı ile iç cephenin sağlam tutulması öncelikli hedef.
İkincisi; Ortadoğu’da oluşan siyasi istikrarsızlık ortamı bölgeyi yeniden şekillendirecek. Buna her anlamada hazırlıklı olmak gerekiyor. Meseleleri konuşurken, başlangıç noktası olarak bu husus akılda tutulmalı.
Üçüncüsü; siyaset kurumu, terörle mücadele ile demokratik reformların yapılması meselesini birbirinden ayırmalıdır.
Dördüncü olarak, sorunların milli ve müşterek bir akılla ele alınıp çözümünü de rasyonel bir çerçevede TBMM’de konuşmak gerekmektedir.
Beşincisi, bu yeni fırsat penceresinde sorumluluk tek taraflı değildir. Siyasi partilerden, medyaya, sivil toplumdan akademiye kadar topyekûn herkes milli bir bilinçle hareket etmelidir. Şahsi ya da siyasi hesaplarla uzlaşı iklimi arayışına bozucu etkilerden kaçınılmalıdır.
Yeni yaklaşımın ya da fırsat penceresinin, siyasi ve stratejik planlaması ya da yol haritası önümüzdeki günlerde tartışılacaktır. Bu yol haritasının oluşması da bir anlamda siyaset kurumunun ortaya koyacağı çabalar ve tarafların meseleye yaklaşımının somutlaşması ile mümkün olacaktır.
Burada; siyasal ve toplumsal koşullar, askeri ve güvenlik denklemi, bölgesel ve küresel dinamikler yol haritasının oluşmasında öne çıkan belirleyicilerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Baldıran zehri içmekse, biz o baldıran zehrini de içeriz. Yeter ki bu ülkeye huzur gelsin refah gelsin” çağrısını yapmıştı.
HDP, terör örgütüne destek vererek çözüm sürecini bitirmiş ve uzatılan eli heba etmişti.
MHP Lideri Devlet Bahçeli benzer şekilde, “Terörsüz bir gelecek konusunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız” dedi.
Bu, Türkiye’nin yakaladığı yeni bir siyasal ve toplumsal uzlaşı fırsatıdır. Heba edilmemelidir.