Trump’a (15 Eylül 2024) İkinci Suikast Girişimi
Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olarak yarışan eski Başkan Donald Trump, Pazar günü (15 Eylül 2024) Florida’daki golf kulübünde ikinci kez bir suikast girişimiyle karşı karşıya kaldı.
Temmuz ayında Philadelphia’da gerçekleştirdiği seçim mitingi sırasında da bir suikast girişiminden kurtulan Trump, o saldırıda kulağını sıyıran bir mermi ile büyük bir tehlike atlatmıştı. İlk saldırının üzerinden henüz iki ay geçmişken yaşanan ikinci suikast girişimi, Amerikan siyasetinde endişe ve tedirginlikleri artırırken, Gizli Servis’in güvenlik zafiyetleri üzerine eleştirilerin yükselmesine neden oldu.
Temmuz ayında Philadelphia’da gerçekleştirdiği seçim mitingi sırasında da bir suikast girişiminden kurtulan Trump, o saldırıda kulağını sıyıran bir mermi ile büyük bir tehlike atlatmıştı. İlk saldırının üzerinden henüz iki ay geçmişken yaşanan ikinci suikast girişimi, Amerikan siyasetinde endişe ve tedirginlikleri artırırken, Gizli Servis’in güvenlik zafiyetleri üzerine eleştirilerin yükselmesine neden oldu.
Pazar günü Donald Trump’ın Florida’daki golf kulübünde golf oynarken, Trump’ı korumakla görevli Gizli Servis yetkilileri, golf sahasına yakın bir bölgede şüpheli bir adamı fark etti. Yapılan incelemeler sonucunda, şüphelinin AK-47 tipi bir tüfek taşıdığı ve suikast girişiminde bulunma niyetiyle yakalandığı öğrenildi. Gözaltına alınan şahsın Rusya’ya karşı Ukrayna’yı desteklemek amacıyla çeşitli oluşumlar kurduğu ve yakın zamanda Amerikalı gönüllülerin Ukrayna için savaşması çağrısında bulunduğu bir röportajının tespit edildiği bildirildi. Adli sicili oldukça kabarık olan bu şüphelinin 2016 yılında Trump’ı destekleyen paylaşımlar yaptığı ancak daha sonra Trump’a karşı tutum sergileyerek Demokrat kampanyalara bağışta bulunduğu belirlendi.
Olayın ardından açıklama yapan Demokratların başkan adayı ve Başkan Yardımcısı Kamala Haris, suikast girişimini kınayarak siyasi şiddetin Amerikan siyasetinde yeri olmadığını vurguladı. İlk suikast girişiminden yaklaşık iki ay sonra gerçekleşen bu ikinci saldırı, ABD’de artan kutuplaşma ve siyasal şiddetin en son örneği olarak değerlendirildi. İlk suikast girişiminin ardından Trump kampanyası, olaydan bir kahramanlık hikayesi yaratmayı başarmıştı. Ancak ikinci suikast girişimi aynı etkiyi yaratmadı. Bu ikinci saldırının seçimler ya da kampanyalar üzerinde doğrudan bir etkisi olmasa da, saldırganın Ukrayna destekçisi olması ve geçmişte Demokratlara bağış yapmış olması, Trump kampanyasına seçim sürecinde kullanabileceği önemli bir koz verdi.
Son iki ay içinde iki defa suikast girişimine maruz kalan Donald Trump, her ne kadar her iki olaydan sonra Gizli Servis’in başarılı bir şekilde önlem aldığını dile getirse de, Amerikan kamuoyunda siyasetçilerin güvenliği konusunda ciddi endişeler yükselmeye başladı. Özellikle Gizli Servis’in güvenlik zaafiyeti yaşayıp yaşamadığına dair iç soruşturma yapılması bekleniyor. Temmuz ayında gerçekleşen ilk suikast girişiminin ardından, Gizli Servis Direktörü Kongre’de savunmaya çağrılmış ve kamuoyunda oluşan baskılar sonucunda görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı.
Şu anda vekâleten bu görevi sürdüren Müdür vekili Ronald Rowe Jr., Pazar günü (15 Eylül 2024) yaşanan olayda Gizli Servis’in “kusursuz bir başarı” ortaya koyduğunu savundu. Rowe, Trump’ın golf sahasına yaptığı ziyaretin resmi programda yer almadığını ve bu nedenle “kayıt dışı hareket” olarak kabul edildiğini belirtti. Bu durumun, bölgenin önceden taranmamasıyla sonuçlandığını ifade eden Rowe, güvenlik ekibinin bu gibi durumlar için hazırlanan “katmanlı yaklaşım” planını uyguladığını sözlerine ekledi.
Rowe, Trump’a yönelik ilk suikast girişiminden bu yana, Cumhuriyetçi ve Demokratik Ulusal Kongreler, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Washington’u ziyareti ve Philadelphia’daki başkanlık münazarası gibi birçok büyük etkinliğin güvenlik tehdidi olmadan başarıyla gerçekleştirildiğini vurguladı. Pazar günü (15 Eylül 2024) yaşanan olayın ardından, Trump’ın Mar-a-Lago’daki Gizli Servis koruma seviyesinin Beyaz Saray’daki dönemine yakın bir düzeye çıkarıldığını belirten Rowe, Gizli Servis’in kapasitesinin artırılmasının kritik bir konu olduğunu söyledi. İlk suikast girişiminden sonra gündeme gelen Gizli Servis’in bütçesinin artırılması talebi, bu olay sonrasında yeniden gündemde yer aldı.
Peş peşe gelen suikast girişimlerinin ardından, Trump’ın güvenliğiyle ilgili farklı yaklaşımlar ortaya konulmaya başlandı. Trump’ın sık sık golf oynaması ve golf sahalarının geniş, açık alanlar olması nedeniyle güvenliğin sağlanmasında zorluklar yaşandığı iddia edildi.
Trump’ın golfe olan düşkünlüğü, siyaset sahnesine de yansımış; eski başkan, Biden ile yaptığı münazara sırasında başkanı, yaşını eleştirmek için bir golf müsabakasına davet etmişti. Pazar günü gerçekleşen suikast girişiminin engellenmesinden sonra, Trump’ın yakın çevresine yarım kalan oyunu tamamlamak istediğini söylediği de bildirildi. Gizli Servis, Trump’un golf alışkanlıklarını riskli bulsa da, eski başkanın bu alışkanlıklarından vazgeçmesi pek mümkün gözükmüyor.
Suikast girişimine yönelik bir diğer bakış açısı ise Gizli Servis’in olası bir zafiyeti olup olmadığı sorusu üzerinde yoğunlaşıyor. Saldırının ardından, ilk suikast girişiminde olduğu gibi, Temsilciler Meclisi bir araştırma komisyonu kurulacağını duyurdu. Temsilciler Meclisi üyeleri, ikinci Trump suikast girişimi hakkında Gizli Servis’ten kapsamlı bir brifing talep etti. Gizli Servis yetkilileri, saldırı ihtimalini başarıyla engellediklerini savunurken, Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, konunun Meclis bünyesinde detaylı bir şekilde inceleneceğini belirtti.
Bu günlerde Kongre’nin gündeminde olan hükümet bütçesinin onaylanmasına yönelik tartışmalar, suikast girişimiyle ilgili yorumlarda da kendisini gösterdi. Başkan Joe Biden, Trump’a yönelik gerçekleşen olası suikast girişiminin ardından Gizli Servis’in “daha fazla kapasiteye ihtiyaç duyduğunu” vurguladı. Biden, Kongre’nin Gizli Servis bütçesinde düzenlemeler yapması gerektiğini ifade ederken, teşkilatın daha kapsamlı önlemler alması gerektiğini belirtti.
Senato Çoğunluk Lideri Demokrat Chuck Schumer,Kongre’nin 30 Eylül’e kadar hükümetin kapanmasını önlemek amacıyla onaylanması gereken geçici yasa tasarısına atıfta bulunarak, “Gizli Servis’in daha fazla kaynağa ihtiyacı varsa, muhtemelen yaklaşan bütçe anlaşmasında bunu sağlama konusunda hazırız” dedi. Meclis Başkanı Mike Johnson da, Trump’ın güvenliğini korumak için Meclis’te yapılması gerekene her şeyi yapacaklarını ifade ederken sorunun Gizli Servis bütçesinden ziyade Trump’ı korumak için yeterince personelin istihdam edilmemesi olduğunu vurguladı.
Suikast girişiminden sonra pek çok isim saldırıyı kınarken, Elon Musk’ın konuya ilişkin yaptığı paylaşım büyük tartışmalara yol açtı. Musk’ın, “Neden kimse Kamala veya Biden’ı öldürmeye çalışmıyor?” ifadelerini kullandığı paylaşım, Demokratların tepkisini çekti. Siyasi şiddeti körüklediği yönünde eleştiriler alan Musk, uzun süredir Cumhuriyetçilerle ortak hareket ediyordu. Daha önce Trump kampanyasına desteğini açıklayan Musk, ilk suikast girişiminin ardından Trump’a desteğini artırmış; son olarak da X platformunda Trump ile yaklaşık 3 saat süren bir mülakat gerçekleştirmişti.
Trump, ilk suikast girişiminin ardından Biden yönetimini ve Demokratları kullandıkları söylemlerle kendisini hedef göstermekle suçlamış ve bu iddialarını geçtiğimiz hafta gerçekleşen televizyon münazarasında da dile getirmişti. Bu iddiaya ek olarak hafta başında Ulusal İstihbarat Direktörü Ofisi, FBI ve Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı ortak bir açıklama yaparak İranlı hackerların Trump kampanyasına ait kamuya açık olmayan bilgileri çaldıklarını ve bu bilgileri Biden kampanyasında yetkili kişilerle e-posta yoluyla paylaştıklarını tespit ettiklerini duyurdu. Biden yönetimi bu olayla herhangi bir ilgilerinin olmadığını belirtirken, Trump Biden’ın bu süreçten haberdar olduğunu iddia etti.
Trump, İranlı hackerların müdahalesi ve ikinci suikast girişimini seçim kampanyasında kullanarak hem Harris’in yükselen popülaritesini durdurmayı hem de iç ve dış tehditlere karşı mağdur bir lider imajı oluşturmayı hedefleyebilir. Özellikle seçmen nezdinde iç ve dış saldırılara maruz kalan bir figür olarak kendisini öne çıkararak, halkın sempatisini kazanma stratejisi izleyebilir. Kutuplaşmanın derinleştiği bir atmosferde gerçekleşecek olan seçimler yaklaştıkça, siyasi gerilimlerin daha da tırmanması muhtemel. ABD, her geçen gün daha da gergin bir atmosferin hakim olduğu kritik bir seçim sürecine giriyor.