Ekonomide 2023 değerlendirmesi
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2023’ün başında küresel ekonomiye dair beklentiler, çok iyimser değildi. Artan faiz oranlarının yanı sıra Rusya-Ukrayna savaşı sonrası oluşabilecek bir enerji arz krizi senaryosu, küresel ekonomik büyümeye dönük beklentileri aşağıya çekmişti.
Prof. Dr. Nurullah GÜR & İstanbul Medipol Üniversitesi Dekan Yardımcısı
nurullah.gur@marmara.edu.tr
Bu yıl küresel iktisadi aktivite, 2022’ye kıyasla daha sönük geçmiş olmasına rağmen birçok ülke sene başında beklenenden daha iyi bir performans sergiledi. Ayrıca, enflasyon oranları birçok ülkede düşüş trendine girdi.
Faiz oranlarında son 20-25 yılın en yüksek seviyeleri görüldü. Ama başta ABD olmak üzere birçok gelişmiş ülkede istihdam rakamları, artan faizlere direnç gösterdi. Geçtiğimiz kış aylarının çok sert geçmemesi ve Avrupa ülkelerinin alternatif enerji kaynaklarını devreye sokma çabalarının da etkisiyle endişe edildiği kadar büyük çaplı bir enerji krizi yaşanmadı. Enerji başta olmak üzere emtia fiyatları, yılın ikinci yarısında büyük oranda normale döndü.
Yaşanan gelişmelerin ekonomileri hiç etkilediği söylenemez. En başta aktardığım gibi 2023’te büyüme oranları birçok ülkede 2022’nin gerisinde kaldı. Aynı zamanda imalat sanayi üretimi, yılın ikinci yarısında birkaç istisna hariç, dünya genelinde zayıfladı. Küresel mal ticaretinde büyüme hızı, yüzde 1’in altına indi. Finansal koşullardaki sıkılaşma, Rusya’dan Avrupa’ya akan enerji miktarının azalması ve ABD ile Çin arasındaki teknoloji savaşının ateşinin sönmemesi, özellikle Almanya’yı vurdu. Alman ekonomisi, 2023’te resesyona girdi.
TÜRKİYE’YE DAİR NOTLAR
2023 yılı, Türkiye ekonomisi için de kolay geçmedi. Deprem ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi dışsal etmenler, ekonomik gidişatı ve görünümü etkiledi. Yine de seçim belirsizliği ve deprem felaketlerine rağmen Türkiye’nin büyüme performansı, dünya ve G20 ülkeleri ortalamalarının oldukça üzerinde seyretti. 2023’ü yüzde 4.5’e yakın bir büyüme oranıyla kapatmamız kuvvetle muhtemel.
Küresel ekonomideki -özellikle Avrupa’daki- görece zayıf seyir, ihracatımızı olumsuz etkiledi. Bu yıl ihracattaki büyüme hızı oldukça cılızdı. Hal böyle olunca, net ihracat 2022’deki gibi büyümeye katkı sağlayamadı. Hatta net ihracat, büyümeyi aşağı çekti. Dolayısıyla, büyüme rakamları güçlü kalmaya devam etse de bu yıl büyümenin kompozisyonu çok daha fazla iç talep ağırlıklı oldu. Yatırımlar, büyümeye destek olan ikinci unsur olarak dikkat çekti. Makina ve teçhizat yatırımları bu yıl da pozitif seyrini sürdürdü. Deprem konutlarının inşasıyla birlikte artan inşaat yatırımları, büyümeyi yılın ikinci yarısında destekledi.
Yılın ilk yarısında enflasyon düşüş kaydetmiş olsa da bu trend kısa sürdü. Yılın ikinci yarısında TL’de yaşanan değer kaybı, enflasyonu bir kez daha yukarıya taşıdı. Merkez Bankası, haziran ayından itibaren politika duruşunda değişikliğe gitti. Enflasyonun kronik bir soruna dönüşmemesi için para politikası duruşunda değişikliğe gidildi. Faiz oranları, son 20 yılın en yüksek seviyelerini gördü. Artan finansman maliyetleri, özellikle ekim ayından itibaren kendini reel sektörde hissettirmeye başladı. Bununla birlikte, sıkı para politikasının tüketim harcamaları üzerindeki etkilerinin tam olarak görüldüğünü söyleyemeyiz.
Enflasyonla mücadeleyi 2024’ün ilk yarısında daha fazla konuşacağız. Bu yazıda 2023 yılının kısa bir değerlendirmesini yaptık. Nasip olursa, bir sonraki yazıda ise 2024’e dair mevcut beklentileri ele alalım.